Türkiye Sadettin Kaynak’ı “Sinema” ile Tanımıştı… Salih Zeki Çavdaroğlu
Toplam Okunma: 7302 | En Son Okunma: 19.11.2024 - 19:17
İ.T.Ü. TMDK Müzikoloji Bölümü 22 Nisan 2009 Çarşamba akşamı Maslak yerleşkesindeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ nde bir etkinlik gerçekleştirdi. Müziklerini Sadettin Kaynak (1895 - 1961) ın yaptığı ,1950’ li yıllarda çekilen “ Arzu ile Kanber” ve “ Tahir ile Zühre” isimli filmlerin gösteriminden sonra, Doğan Dikmen yönetiminde İ.T.Ü. TMDK Öğretim Üye, görevli ve öğrencilerinden oluşan topluluk, Kaynak’ ın filmler için bestelediği şarkılardan meydana gelen bir konser verdi…
Her ne kadar izleme imkânı bulamadıysam da(!.. M.D.), gerek bu filmlerin taşıdığı tarihi değer ve gerekse Sayın Doğan Dikmen’ in yetkin şefliği ve müzikalitesi ile yönettiği topluluğunun izleyenlere keyifli ve coşkulu dakikalar yaşattığına kesinkes inanıyorum.
Kaynak’ ın Türk Sinema tarihinde bu iki filmin dışında, 100’ e yakın yapımda da imzası olması, araştırmaya değer bir olgudur.
Sadettin Kaynak, bilindiği gibi Türk Musıkîsi’ nin tartışmasız en sevilen bestekârlarındandır. Şarkıları popüler anlamda olduğu kadar, ciddî konser programlarında dahi sürekli yer bulmaktadır. Böyle olmasında en büyük faktör de, Türkiye’ nin İmparatorluk’ tan Cumhuriyet’ e geçişte müzikte oluşturduğu ekolde aranmalıdır.
Kendisi her ne kadar İmparatorluk döneminde doğup, büyüyüp, sanatkâr kimliğini geliştirmişse de, bestekâr olarak ortaya çıkış tarihi 1926’ dır. Bu durumda onu Cumhuriyet dönemi bestekâr kuşağının öncülerinden biri olarak kabul edebiliriz.
Yeni devletin öngörüp, uyguladığı müzik politikaları tutmayıp, başarısızlığa uğradığında, Kaynak , İstanbul ve Anadolu ezgilerini sentezleyip, yeni bir anlayışla ortaya çıkardığı besteleri ile bir anda yurt çapında büyük bir hayran kitlesi kazanır. Yani bir anlamda Hacı Arif Bey ile belli bir çizgiye oturup kalmış “şarkı” formuna gerek ezgisel ve gerekse ritmik anlamda değişik bir boyut kazandırır. Tanıtımını her ne kadar 1926-1935 yılları arasında doldurduğu taş plâklarla kazanmışsa da, yurt çapında hakettiği ününü, önceleri Arap filmlerinin müziklerine yaptığı adaptasyonlarla, daha sonra da yerli yapımlar için bestelediği onlarca özgün beste ile kazanmıştır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sadettin Kaynak’ ı Türkiye, beyaz perdeden yansıyan nağmeleri ile tanımış ve sevmiştir.
“…Türk Müzisyenleri 1920 ve 30’lu yıllarda Türk müziğini yeniden canlandırma çabalarına giriştiklerinde, gözlerini Batı ve Osmanlı klâsik müziğinin sentezini yapmaya çalışan Mısır Modeline çevirdiler… Filmlerin ses kayıtlarından alınma güfteler Türkçe’ ye çevrilmeye ve Türk Müzisyenlerince benzer şarkılar bestelenmeye başladı. Büyük üne kavuşan ve günümüzde klâsik Türk müziği bestecilerinin bazıları, sözgelimi Saadettin Kaynak ve Selahattin Pınar o sıralarda dönemin makbul klâsik müzisyenlerinin gözünde saygın değildi…”( 1)
Kaynak, film piyasasına girişini ömrünün son yıllarında verdiği bir röportajda şöyle anlatır :
“… İstanbul’a döndükten sonra film musikisi bestelemeye heves ettim. Mısır’dan getirilen 85 adet filmi musikilendirdim. Her filmde 10 ila 20 tane eser mevcut idi. 5 sene müddetle İpekçi Kardeşler film şirketine bağlı kaldım. Bu esnada yerli filmler için eserler de besteledim. Yerli filmlerden Allahın Cenneti’ nde, Arap filmlerinden Leyla İle Mecnun da film sahasında ilk bestelerimi verdim…”
1938-1948 yılları arasında, yani II. Dünya Savaşı’ nın üküm sürdüğü yıllarda, yeni yeni gelişmekte olan sinema sektörümüz yabancı film alımlarında , hem resmî kültürel konjonktürten kaçış, hem de ithalat kolaylığı yüzünden Mısır filmlerinin câzibesine kapılır.
Başta Ümmü Gülsüm olmak üzere, Muhammed Abdülvahab, Leyla Murad, Asmahan ,Yusuf Vehbi,Leyla Fevzi, Fuat Şekip ve Beşare Vakim,Enver Vecdi, Emine Rızık, Asmahan el Atraş, Ferid el Atraş, Samiye Cemal, Behiye Şıkşık gibi yıldızların oynadıkları toplam 130 Mısır filmi yurda getirilir ve vizyona sokulur.
Ümmü Gülsüm ile birlikte Arap Musıkîsinin iki yıldızından biri olan Muhammed Abdülvehab, devletimizin Türk Musıkîsine karşı politikası yüzünden, bizim Arap müziğine yöneldiğimiz yıllarda ne kadar acıdır ki, şunları söylüyordu :
“..Bizler musıkiyi sizden öğrendik…1920’ lere kadar, ortada Arap Müziği namına sadece halk nağmeleri vardı…TanburîCemil’ i , OsmanBey’ i, SalimBey’ i , Şedarabânları , Nihavendleri, Kürdilihicazkârları çalarak işe başladık… Yıllar sonra yarattığımız modern Arap Musıkîsinin tek kaynağı, Türk nağmeleriydi…” (2)
Hükümet 1948′de Mısır filmlerinin Türkiye’ye girişini yasaklar. Bunun sonucunda :
“… Türk müziğinde yepyeni bir pratik başladı. ’Adaptasyon’ şarkılar. Arap filmlerindeki şarkılar ya doğrudan üstüne Türkçe söz yazılarak, ya da temalardan esinlenerek yazılan yeni şarkılarla gösterilmeye başlandı. Dönemin tekke kökenli ve işsiz bestecileri için yeni bir iş alanı doğdu. Adaptasyonun sivrilen ismi çok yetenekli bir besteci olan Sadettin Kaynak’ tır…” (3)
Bu sefer sinemacılar, aynı filmlerin müziklerinin üstüne ya Türkçe sözler yazdırarak veya bu filmlerin üzerine yeni besteler yaptırarak yeniden gösterime sokarlar. İşte Sadettin Kaynak’ ın müziklerini yaptığı toplam 85 adet film, bu 130 filmin içinde rekor bir yer tutar. Adeta bir müzik üretim merkezi anlayışıyla çalışılan dönemde, Kaynak’ ın şarkılarının çoğunun sözlerini de Vecdi Bingöl yazar.
Sadeddin Kaynak’ ın dışında o dönemde Türk musıkisinin bestekârlarından Selahaddin Pınar, Haydar Tatlıyay , Artaki Candan, Şükrü Tunar, Şerif İçli, Kadri Şençalar ve Sadi Işılay gibi isimlerde Mısır filmlerinin dublajlarında adaptasyon müzikler yapıyorlardı.
Kaynak’ ın hayatı boyunca fimler için yaptığı müzikleri irdeleyecek olursak :
Mısır filmi Gizli Aşk’ da: Muhayyer “ Bülbülüm gel de dile”, Uzzâl türkü , “ Ağla gözlerim ağla, çağlar gibi” şarkıları ile büyük sükse yapar.
Yine o yıllarda çevrilen “ Şark Yıldızı “ nda ,Hüzzam Fantezî “Gönül dertlerin biter”, Uşşak türkü “ Aşk yolu, gönül yolu,gülle,dikenle dolu”, Segâh, “Gönlümü aşka düşürdün”, Segâh, “ Bir rüzgârdır gelir geçer sanmıştım”,
Acemaşîrân, “ Nideyim bilmem elinden senin”, Karcığar, “ Kara bulutları kaldır aradan”, Kürdilihicâzkâr, “ Vuruldum hüsnüne”,
“Mahzun Gönüller” isimli filmde , Muhayyer fantezî, “ Bu çiçeklerden kim alır ? ”, Uşşak “ Niçin baktın bana öyle?” isimli şarkıları müzikseverlerin dağarcığına girer.
Hârun Reşid’ in Gözdesi” isimli Mısır filminde başrolde ünlü şarkıcı Ümmü Gülsüm oynamaktadır. Ülkemizde ise dublajında besteleri S.Kaynak’ a ait Müzeyyen Senar’ın okuduğu Türkçe şarkılar olan filmde; Nihavent fantezî “ Enginde yavaş yavaş minelendi sular”, Nihavent fantezi “Bir hayâl iken visâlin”, Hicâz “Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu”,Hicazkâr, “ Çiçeklerin gülüyor”, Mâhûr, “ Hoş geldin elimize- Bayram gecesi”, Segâh, “Dermân kâr eylemez, ferman dinlemez, deli gönül”, Rast, “ Söyle kuzum hayâline, biraz unutayım” , Hicaz ,“Bu yerler ne füsunkârdı” isimli şarkılar ,
“Beyaz Zambak” isimli filmde, Hicaz fantezî “ Gel sevgilim gel, geçmiyor sensiz hayat”, Mâhûr, “ Nasıl yanık olmasın, nağmeleri sazımın”,
Türk-İngiliz ortak yapımı” Çanakkale Geçilmez” filminde, Hüseynî türkü “ Yine bahâr açdı yüreğim”, Hüseynî türkü “ Yüce dağ başında yatmış uyumuş”, Zâvil türkü, “ Elâ gözlüm yıkdın benim evimi”
Senarist ve yönetmenliğini Talat Artemel’ in yaptığı, Behzat Butak, Şaziye Moral, Suavi Tedü, Gülistan Güzey, Reşit Gürzap, Nurten Atekmen, Nebile Teker, Mualla Sürer, Şaduman Ayşın, Erol Aydın’ ın oynadıkları“Sonsuz Ac ı” isimli filmde, Mâhûr, “ Filiz oldum büküldüm, uzandım kollarına” ,
“Lekeli Melek” te, Hicaz, “ Muhabbet bağına girdim bu gece”,
“ Günah Peşinde” ise, Uşşak türkü “ Bu gece düğün dernek –Civelek ” isimli şarkıları müzikseverlerin dağarcoğına girer.
1933’ de çekilen, senaryosunu Nazım Hikmet Ran ‘ ın yazıp, Muhsin Ertuğrul’ un yönetmenliğini yaptığı, başrolünde Hazım Körmükçü ve Dâr’ ül Bedâyi sanaçılarının oynadığı Düğün Gecesi (Kanlı Nigar) isimli filmde, Hüzzam fantezî ‘ si “ Güzel terk etme beni” isimli şarkısı,
1939’ da , senaryosunu Ziya Şakir’ in yazıp, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’ un yaptığı ve sinema tarihimizin ilk şarkıcı-oyuncu filmi olarak kabul edilen “Allahın Cenneti” isimli filmde, başrolleri Feriha Tevfik, M.N.Selçuk, Hazım Körmükçü, Halide Pişkin,Behzat,Butak,Muammer Karaca oynar.
Bu filmde Kaynak’ ın Zâvil “ Dudağında yangın varmış dediler” olmak üzere, bir çok şarkısını M.Mureddin Selçuk seslendirir.
Aynı yıl vizyona giren Leylâ ve Mecnûn isimli filmde, Nihavent fantezî “ Bahar bitti, güz bitti”, Hicazkâr, “ Hey pınar derin pınar”, Segâh, “ Leylâ bir özge candır”, Uzzâl, “ Yâd eller aldı beni” yer alır.
1941’ de “Nasreddin Hoca Düğünde” isimli film vizyondadır. Filmin senaryosunu gazeteci Burhan Felek yazmıştır. Muhsin Ertuğrul ve Ferdi Tayfur’ un ortak yönetmenliklerinde çevrilir.Hazım Körmükçü başroldedir. Bu filmde Müzeyyen Senar, kısa da olsa Sadettin Kaynak’ ın şarkılarıyla filmi renklendirir ve bu fimle ülkemizde sinema aktristliği yapan ilk kadın şarkıcı ünvanını alır.
1941” Kahveci Güzeli” isimli filmin senaryo çalışmasındaki isim yine Nazım Hikmet’ tir. Filmin yönetmeni M. Ertuğrul’ dur. Oyuncular, M. N. Selçuk, M. Nur, Nezihe Becerikli, Hazım Körmükçü’ dür. Müzikleri ise yine Sadettin Kaynak yapar.
” Allah Kerim” isimli film 1950’ de gösterime girer. Senaryosunu Aka Gündüz’ün bir eserinden yola çıkarak yazan Semih Evin, aynı zamanda fimin yönetmenliğini de yapar. Başrollerde, Sezer Sezin, Kenan Artun, Orhon M. Arıburnu, Settar Körmükçü oynarlar.
1952 çevrilen “Arzu ile Kamber”’ i Ömer Lütfi Akad yönetir. Başrollerde Kenan Artun, Sezer Sezin ve Kaynak’ ın şarkılarını okuyan Müzeyyen Senar vardır.
1951 çekilen “Cem Sultan”, 1952 “Yanık Ömer” ve “Yavuz Sultan Selim Ağlıyor” ve Irak-Türkiye ortak yapımı “Tahir ile Zühre”, yi Ömer Lütfi Akad yönetmiş, Yakup İsmail,Sezer Sezin,iMuazzez arçay, Settar Körmükçü başrollerinde oynamıştır. Bu filmlerin fimlerin müziklerinin tamamını da Sadettin Kaynak yapmıştır.
Sadettin Kaynak müziğinin sinemadaki yansımaları özet olarak :
“… Sonuç olarak ortaya, “ Leyla ile Mecnun” film müziklerinde olduğu gibi, konu ve anlam bütünlüğüne sahip pek çok benzer şarkı çıkmış oldu. Besteci bazı teknik ve biçimsel değişikliklerle önünde duran zorlukları aşmaya çalıştı. Örneğin usullerin (Türk musikisi ritimleri) sık sık değiştiğini yazdı. Filmin havasına ve sahne akışına göre şarkılarda yapılan usul değişiklikleri, dinamizm kazandırdığı, tempoyu hızlandırdığı gibi dramatik bir etki sağlamayı amaçlıyordu. Sadettin Kaynak pek çok film müziğini Odeon firması için plaklara vermişti. Filmlerde halkın beğenisini kazanan bu şarkılar takip eden yıllarda plaklara kaydediliyordu. Sadettin Kaynak’ ın bu film şarkılarını başta Müzeyyen Senar olmak üzere, Münir Nurettin, Tahsin Karakuş gibi Odeon sanatçıları plaklara okumuşlardır. Başrolünü ünlü Mısırlı muganniye Ümmü Gülsüm’ün oynadığı “Harunurreşit’ in Gözdesi” bir müzikal film olduğu halde, Müzeyyen Senar’ın okuduğu Sadettin Kaynak besteleriyle donanmış olarak gösterilmişti. Yaklaşık yirmi yıldır plakları Sahibinin Sesi tarafından pazarlanmakta olan Mısırlı yıldız sanatçının, oynadığı filmde şarkı söylemesi mümkün olmuyordu. Bir müzikal film, belki de dünya sinema tarihinde ilk ve son kez böylesine bir denetimle karşılaşıyordu. Seyircinin karşısına bambaşka bir yapım olarak adeta “adapte edilmiş” olarak çıkıyordu. “Bayram Gecesi”, “Derman Kar Eylemez”, “Enginde Yavaş Yavaş” gibi günümüzde de sevilerek seslendirilen Sadettin Kaynak eserleri işte bu filme aittir. “Ey İpek Kanatlı”, “Leyla Bir Özge Candır”, “Ne Yaptım Kendimi Nasıl Aldattım” Leyla ile Mecnun filmi müzikleridir. Odeon plaklarına Müzeyyen Senar tarafından okunmuştur…” şeklindedir.(4)
Ancak, Mısır filmleri ve onların Türkçe versiyonlarına, musıkî camiamızda pek olumlu bakılmadığı da bir gerçektir. Meselâ bir müzikolomuz :
“… Tıpkı,1970’ lerden sonra Türkçe söz giydirilen Hafif Batı Müziğinin ortalığı kaplaması gibi, o zamanda,Türkçe söz giydirilen Arab ezgileri, yurdu baştan başa sarıverdi, hatta, Güney-Doğu Anadolu’ da, halk musıkîsi’ nin içine kadar sızmayı başardı. Bazı Türk musıkîşinasları, Mısır filmlerinin Arabca sözlü musıkîlerini,Türkçe sözler katarak düzenlemeye, aynı tarz ve üslubda yeni bestelerle zenginleştirmeye başladılar ve bu yoldan, büyük ün ve servet sağlamayı başardılar. Gene 1970’ lerden sonra ortalığı kasıp kavuran ‘arabesk’ modasının kökleri, aslında bu dönemde atılmakta idi…”(5) şeklinde bir tesbit yaparken, bir diğer sosyal bilimcimiz konuyu şöyle yorumlamaktadır.
”…Bidayetinde popüler olan Şarkıları klâsik bir mahiyet kazanırken, onu taklit eden müziklerin giderek soysuz bir duygusallığa, hafif usullere yer vermesi ve buna paralel olarak büyük temalardan kaçması, şarkı formunu da dejenere etmiş ve 1930’ larda popüler olan, şarkının başka bir türü ve hafif müziğe yakın olan ‘fantezi’ tarzının doğuşuna zemin hazırlamıştır…” (6)
Kişisel kanatimiz de bütün olumluluk ve olumsuzluklarına rağmen, musıkimizin sinema macerası, Cumhuriyet dönemindeki zorunlu evrimleşmesinde önemli bir süreç teşkil etmiş ve SADETTİN KAYNAK isimli bir ezgi dahisinin yolunu açmıştır.
K A Y N A K Ç A :
(1) Meral ÖZBEK, ”Arabesk Kültür: Bir Modernleşme ve Popüler Kimlik Örneği, ” Eski ile Yeni Arasında Kemalizm ve Ulusal Kimlik, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul/1998, s. 170, 171
(2) Murat BARDAKÇI, ”Bestelemenin Arapçası”, Hürriyet Pazar eki, 23 Aralık 1992
(3) Orhan TEKELİOĞLU, ”Ciddi Müzikten Popüler Müziğe”, Cumhuriyet’ in Sesleri, Tarih Vakfı
(4) Cemal ÜNLÜ, ”Odeon 1930’ larda Neler Yayınladı ? ”www. odeonmuzik. com. tr
(5) Yalçın TURA, ”Türk Musıkîsinin Meseleleri”, Pan Yayıncılık, İstanbul/1988, s. 42
(6) Yahya Kemal TAŞTAN, ”Tegannî’ den Irlamak’ a Musıkînin Serencamı”, Köprü Dergisi, 1999 Yaz sayısı, sayı: 67