Bugün, Toplum, Müzik -7- “Müzik ve Bürokrasi” Sonuç Raporu… Pınar Özcan Antep


Toplam Okunma: 3863 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 08:40
Kategori: Kongre.simp.panel

Tartışmalar dizisinin yedincisi, 11 Nisan 2009 Cumartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Bilim Kurulu’nu Ersin Antep, Doç.Dr. Ali Ergur ve panelin başkanlığını da üstlenen Dr. Ayhan Sarı’nın oluşturduğu etkinliğin teması, müziğin bürokrasi ile ilişkisiydi. Etkinliğe; CKM Performans Sanatları Yönetmeni Yücel Canyaran, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü-Şan Sanatçısı Prof. Mesut İktu, MESAM Yönetim Kurulu Başkanı ve Sanatçı Ali Rıza Binboğa ile Bursa Nilüfer Belediyesi Kültür-Sanat Danışmanı Feza Soysal katıldı.

Konuşmacı olarak katılımı planlanan milletvekilleri, parti grup toplantıları nedeniyle yer almadı.

Türkiye’de karşılaşılan müzik sorunları, müziğin eğitiminden üretimine, kurumlardan bürokrasiye uzanan süreçte yaşanan sıkıntılar dile getirilerek somut çözüm önerileri geliştirilmesi planlanan panel, yaklaşık üç saat sürdü. Müzik ve bürokrasinin tanımını yaparak söze başlayan Sarı, solist sanatçılığının yanında yönetici kimliği ile de yıllarını müzik ve bürokrasi ile geçirmekte olan İktu’ya ilk sözü verdi.

Prof. İktu, sanat ile ilgili yasaların eskidiğinden, merkeziyetçi yaklaşımların sanat ve akademik ortamda çıkardığı zorluklardan bahsederek söze başladı. Bürokrasinin yarattığı engelleri aşmak için buldukları çözümlerden örnekler vererek yılları aşan bürokrasi mücadelelerini katılımcı ve dinleyicilerle paylaştı. Sıkıntıların hala devam ettiğini, umutlarını kaybetmeden çalışmalarına devam ettiklerini belirtirken, Mimar Sinan öğrencilerinin Bulgaristan’daki başarılarının haberini verdi. Çözüm için 1989 yılında dönemin Kültür Bakanı ile yeni bir yasa tasarısı sunduklarını anlatan İktu; hazırladıkları bu yasa tasarısını Berlin ve Zürih’i sırasıyla sanatsal ve sanatçıların özlük hakları konusunda örnek alarak oluşturduklarını belirtti. Sanatı ve sanatçıyı korumak için, yenilikleri göz önüne alan yasaların üretilmek zorunda olunduğunu yeniledi.

Sanatçıların devlet yönetiminde yer almaması gerektiğini dair düşüncesini belirterek başladığı konuşmasında Feza Soysal; kurumsallaşmanın gerekliliğinden bahsetti ve bürokrasinin bir “olmazsa olmaz” olduğunu, fakat bununla profesyonel yöneticilerin ilgilenmesi gerektiğine inandığını ekledi. Kurumlar ve siyaset içine girince, sanat ve sanatçının kendini koruması gerektiğini söyledi. Ayhan Sarı’nın Nilüfer Belediyesi kültür sanat politikasını ve bölgedeki diğer kurumlarla ilişkilerinin olmadığını sorması üzerine; bu bağın zor kurulduğunu, maalesef siyasal yönetim değişiklikleri sonucu uzun süreli ilişkiler kurmanın zor olduğunu belirten Soysal, Nilüfer Belediyesi Kültür Merkezi’nin sanat etkinliklerini sahnelemek üzere kendilerine yapılan başvuruları elbette bir yaklaşım çerçevesinde ele aldıklarını, bir denetim olmadığını, sanat yönetmeninin bu politikayı belirlediğini, fakat çağdaş olan ve insana dair olan her şeye açık olduklarını belirtti. Ayrıca sahip olunan politikanın sanatı değil ancak ve ancak sanat organizasyonunu etkileyeceğinin üzerinde durdu.

Bunun üzerine sözü alan Yücel Canyaran, -CKM’yi kastederek- fiziksel koşulları modern bir merkezde bulunduklarından ve onları destekleyen belediyenin yaklaşımının kendisi ile çalışma arkadaşlarının yaklaşımıyla paralel olmasından dolayı ne kadar şanslı olduklarını belirtti. Sanatsal kalitenin üzerinde durduklarını ve belli bir çizginin altına inmediklerinin altını çizdi.

Ali Rıza Binboğa ise; bu noktada tüm taleplerin değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğünü, her üretenin ürününü sunmaya hakkı olduğunu savundu. Buna karşılık Canyaran; büyük zorluklarla ve belli bir bütçeleri olmadan, güçlüklere rağmen faaliyetlerini sürdürdüklerini özetleyerek aktardı.

Sürdürülebilir Kalkınmanın en önemli lokomotifinin sanat olduğunu, bilimin kaynağının da sanatın olduğunu yineleyen Binboğa, 1999’da UNESCO 30. Genel Konferansı’nda alınan kararları hatırlattı. Bunun yanısıra söz konusu kararlara 95 ülkenin imza attığını, ancak Türkiye’nin hala imzalamadığını, kendilerinin bunun için hala mücadele ettiklerini ekledi. Erk’in sanatı ve değişik ifadeleri korumak, ilerletmek ve onu geliştirenleri desteklemek zorunda olduğuna dikkat çekti. Batı ülkeleri başta olmak üzere Dünya ülkelerinin kültür ve sanata ayırdıkları bütçelerini anımsatarak, ülkemizdeki durumun hiç iç açıcı olmadığını belirtti. İnsanımızın kültürü tüketmekte hak iddia ettiğini, korsan CD ve kitap satın almaya devam ettiğini hatırlattı. Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek vererek, onun kültür envanterimizi ortaya çıkarmak için sarf ettiği çabayı ve en büyük dayanağının kültür sanat olduğunu ifade etti. Çözüm olarak da Kültür Bakanlığının bütçelendirme konusunda daha ısrarcı olması gerektiğini, kültür sanatı destekleyen ve büyük emek sarf eden iş adamlarının alkışlanması gerektiğini, yerel yönetimlerin bölgelerindeki insanları; olanakları olan insanların da çevrelerindekileri bilgilendirmeleri gerektiğini vurguladı.

Ayhan Sarı’nın müzikte kurumsallaşamama sorununun var olduğunu ve bunun hayatımıza yansımaları ile çözümlerinin ne olabileceği konusuna değinmesi üzerine söz alan İktu, Devlet Senfoni Orkestralarının sorunlarından söz açarak yöneticiliğin ne kadar mühim olduğunu, daha önce yıllarca bu konuda emeği geçmiş bir idareci olarak Sanat Yöneticiliği üslubunu el yordamı ile bulduklarını ifade ederek, şimdilik yalnızca özel üniversiteler bünyesinde sanat yöneticiliği bölümlerin kurulduğunu, bunun da sevindirici bir gelişme olduğunu belirtti.

Devlet Opera ve Balesi’nde “telif hakkı uygulamasının gelişimi”nden de bahseden İktu, Devlet Senfoni Orkestraları’nın icracılarının potansiyel bir yönetici olarak görülmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını ifade ederek, sanat kurumlarında tradisyonun mühim olduğunu hatırlattı ve buna verilen değerin ne yazık ki azaldığını senelere dağılan tecrübelerinden örnekler vererek aktardı. Örnekleri arasında Türkiye’de 31 devlet konservatuarının bulunduğunu, bunların on yedisinin Türk Müziği Konservatuarı olduğunu belirterek İki ayda bir toplandıklarını, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısını aşındırarak 6 Kasım 2008’de çıkardıkları bir yasal düzenlemeden bahsetti. Yasaların yenilenerek ve iyileştirilerek sanatçıların özlük haklarının da göz önünde bulundurulması için sanatçıların, öğrencilerin çaba sarfetmesi gerektiğine inandığını belirtirken, bu konuda emek sarfeden Cihat Aşkın’ı da umutla andı.

Panelde ayrıca, gerçek sanatçı ve seslendirici arasındaki ayrım, sanat kurumlarında harcama kalemleri ve sponsorluk-kurumsal sponsorluğa gitmek gerekliliği üzerinde duruldu. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası-DenizBank örneği verildi.

Mesut İktu; Folklor Arşivi gibi Türk Müziği Araştırma Merkezleri’nin kurulması gerektiğini belirterek Köln ile yaptığı karşılaştırmada çarpıcı noktaları ortaya koydu.

Daha Sonra Ayhan Sarı katılımcıların son görüşlerini almadan önce dinleyicilerin soru ve görüşlerine yer verdi. Son olarak Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün Fonetik ve Plastik Sanatlar olarak iki branşta yapılanmasının uygulamada güç kaybına neden olduğunu, ne plastik sanatlara, ne de fonetik sanatlara yeterince eğilemediğini, kararsızlık içinde kaldığını, işlev alanı sadece müzik olan Müzik Sanatları Genel Müdürlüğü’nün tesis edilmesini önerdiğini ifade etti.

Feza Soysal; sanatta bürokrasinin tepeden inme bir mantıkla işlememesi gerektiğini, kültür sanatı toplumun, hayatın gerekliliklerinden, vazgeçilmezlerinden biri olarak görme zorunluluğunu vurgulayarak, “hastaneler nasıl gerekliyse; kültür ve sanat merkezlerinin de o kadar önemli olduğunun anlaşılmak zorunda olduğunu” ifade etti.

Ali Rıza Binboğa ise; MESAM olarak üzerlerine düşen her ne varsa yapmaya hazır olduklarını belirterek, sanatı ve farklı ifade etme hakkını geliştirmek ve ilerletmek için herkesin üstüne düşeni yapmasının gerekliliğini vurguladı.

Panel bitiminde, bilim kurulunun hedeflediği “Devlet desteği olmadan sivil inisiyatifin atabileceği somut adımlar”a dair verimlilik sağlanamasa da, birliktelik duygusu, dinleyici rağbeti ve salondaki olumlu atmosfer; çıkış noktasındaki haklılığı ve yapılmak istenen işin doğruluğu ile sonuç odaklılığa duyulan ihtiyacı bir kez daha ortaya koydu.

Düzenleme kuruluna, bu başlıktaki etkinliğin tekrarlanmasına dair istekler iletildi.

**************************************

“BUGÜN, TOPLUM VE MÜZİK”
Bugünün Toplumuna Sağlıklı Müzik
Bugün, Toplum Ve Müzik Tartışmalar Zinciri - 7

“Müzik ve Bürokrasi”

Tartışma*
Ali Rıza Binboğa (MESAM Başkanı), Yücel Canyaran (CKM Performans Sanatları Yönetmeni), Prof. Mesut İktu (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müdürü-Şan Sanatçısı), Feza Soysal (Bursa Nilüfer Belediyesi Kültür-Sanat Danışmanı)

Yöneten: Dr. Ayhan Sarı (Müzikbilimci)

Hazırlayan: Ersin Antep

*İsimler soyadı sırasına göre sıralanmıştır.

11 Nisan 2009 Cumartesi, Saat: 14.00, Caddebostan Kültür Merkezi B Salonu

Kadıköy Belediyesi, Cumhuriyet ve Andante katkılarıyla…

http://www.musikidergisi.net/resimler/bugüntoplummüzik7.jpg




Hoşgeldiniz