Kemençe Üstâdı Hocamız Kâmran Erdoğru’nun Ardından… Dr. Gözde Sarı


Toplam Okunma: 5579 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 13:43
Kategori: Tarih ve Anılar

Türk müziğinin 20. yüzyılda yetişmiş usta kemençe icracı ve hocalarından Kâmran Erdoğru’yu bugün 23 Ocak 2009 sabaha karşı İstanbul’da kaybettik. Kâmran Erdoğru hoca 24 Ocak 2009 tarihinde ikindi namazı sonrasında Gelibolu’da kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek…

1924 yılında İstanbul/Üsküdar’da doğdu. Dr. Hamid Hüsnü Bey’den, Tanburi Cemil Bey’le çalışmış olan babası Dr. Zıyâeddin Erdoğru’dan, Bogos’tan, Nuri Duyguer’den, Emin Ongan’dan, Kemal Batanay ve Saadettin Heper’den kimi zaman ders, kimi zaman meşk ederek faydanlandı.

1948 yılında Nezahat Erdoğru ile evlendi. Zeyneb ve Nilüfer adlı 2 kız babası Kâmran Erdoğru hoca, Gümrük komisyonculuğu yaparken aynı zamanda  Radyoda da kemençe icracılığı yapıyordu. 1976 yılında, yani kuruluşundan itibaren başladığı İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı kemençe hocalığı görevini 2005 yılında çıkan emeklilik yasasına değin sürdürdü. Çalışmalarını daha sonraları evinde devam ettirdi.

TRT’de görev yapmış olan kemençevi Ekrem Erdoğru’nun da ağabeyidir.

Kâmran Hocayla tanışmam İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitim Bölümünde ortaokula başladığım yıllara dayanmaktadır. Kemençe eğitimimin boyunca ve üniversite yıllarım sonrasında da öğrencisi olduğum Sn. Erdoğru bitmek tükenmez sabrı ve öğretme isteğiyle öğrencileriyle birlikte çalmaktan zevk duyan bir hocaydı. Öğrencisine kemençenin tutuşunu öğrettiği andan itibaren tüm ilerleyişini inceler, ona göre eserler geçerdi. Kemençe eğitimine başlamadan önce musiki zevkini, bir şeyleri kendine özgü icra edebilmenin mutluluğunu öğretirdi.

Eseri, bestecisinin hangi duygular içinde yaptığını ve o eserin hangi duygular içinde çalınması gerektiği O’nun için önemli müzik kurallarındandı. İcrası zor eserleri bizlerle birlikte çalması derse ayrı bir hava katardı. Eseri tamamen geçmeden sınıftan ne kendi çıkar, ne de öğrencilerini çıkarırdı. Öğrencileriyle saatlerce karşılıklı taksimler eder, makamdan makama geçer, o musiki ortamının keyfinden kimse zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı. Derslerin bitiminde hocamızdan aldığımız feyzin huzuruyla sınıftan çıkardık.

Kâmran Hocanın naif ve kendine özgü bir üslubu vardı. Kemençesini kâh ağlatır, kâh güldürürdü. Boş telleri kullanmak yerine pozisyona çıkarak perde basmayı tercih eder, keman için yazılmış, tekniği güç eserleri çalmaya çalışır ve bu eserleri kendi üslubu içinde icra ederdi.

Sevgili hocamız Kâmran Erdoğru’nun en büyük övünç kaynağı öğrencilerinin başarılı olduğunu duymaktı. Fikret Karakaya, Ahmet Kadri Rizeli, Emre Erdal, Furkan Bilgi, Didem Aydemir Tuncel, Beste Esen, Nilay Kütük, Sevda Özdemir ve Gözde Çolakoğlu yetiştirdiği öğrenciler arasındadır.

Değerli hocamıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve tüm musiki camiasına başsağlığı diliyoruz.




Hoşgeldiniz