E.İlhan: Sulukule’nin Beyrut’tan Farkı Kalmadı… Zeynep Yayınoğlu
Toplam Okunma: 4144 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 14:03
Gece Yolcuları’nın hüzünlü sesi Edis İlhan “bu dönüşüm projesi karın ağrısından çok bir ruh ağrısı” diyor ve devam ediyor: “Madem Belediye olarak Sulukule’ye bu kadar önem veriyorlar? Neden o zaman tam Vatan Caddesi’ne bakan yerinde bir yüzme havuzu kompleksi yaptılar. Hani sit alanıydı? Ben bunu belediyeye sorduğumda ise “orası sit alanına dahil değil” dediler. 50 metre arayla sit alanı mı değişiyor? Ben anlamıyorum pek bu işi. Makine mühendisliği okumuş bir adamım. Ama burada sakat bir proje var diye düşünüyorum.”…
E.İlhan: Sulukule’nin Beyrut’tan farkı kalmadı… Zeynep Yayınoğlu
Gece Yolcuları’nın hüzünlü sesi Edis İlhan, “bu karın ağrısından çok bir ruh ağrısı” diyor Sulukule’deki dönüşüm projesi için. Doğup büyüdüğü evini terketmek istemiyor ve anlatıyor derdini…
“Değer Mi” ile son dönemde sürekli dillerde olan Gece Yolcuları’nın solisti Edis İlhan’ın dilinde de hep aynı konu var bugünlerde. Sulukule’de yapılan dönüşüm projesi. O, gerçek bir Sulukule’li olarak ne 150 yıllık evinden vazgeçmek istiyor, ne de Romanların apartman dairelerine sıkıştırılmasını. Çözüm önerisi ise dönüşüm projesinden toptan vazgeçmek değil. Ama baştan sona gözden geçirilmesi gerektiğini de söylüyor
Bu bir karın ağrısından çok ruh ağrısı gibi senin için sanırım.
Aynen öyle çünkü burada birçok insan emek veriyor bence. Ama arada çok romantik takılan tipler de görüyorum. Mesela dün yeni açılmış bir kanalda bir şey seyrediyorum. Ölmeden önce İstanbul’un görülmesi gereken 101 yeri gibi bir program yapmışlar. Orada bile adam Sulukule’nin çok güzel bir yer ve yakında temizlenince daha da iyi olacağından bahsediyordu.
Sulukulelilerden mi temizlenmesi gerekiyormuş?
Bilemiyorum. Orada Roman olsun ya da olmasın insanlar yaşıyor. Buraları temizlenecek olarak düşünüyorsan o zaman öyle proje hazırlarsın ki bu insanları da yaşama kazanma hakkı verirsin. Bu bakış açısının orada entelektüel düşünen insanlar açısından yaralayıcı bir durum olduğunu düşünüyorum. Biz mesela gerçekten eski bir ailesiyiz. Sulukule’de 3-4 tane evimiz vardı. Bir kısmı satıldı. 1987 yılında Bedrettin Dalan zamanında kendi evimiz istimlak edildi. Kilisenin bahçesinin yerine pazar yeri kurulacağını söylediler. Belki şu an konuyla alakası yok ama o yılda da evinden çıkmayanlar hala oralarda yaşıyor. Biz ise tapumuz olmasına rağmen evimizi terk ettik. Neden? Çünkü devlet bize öyle söyledi.
O zamanki sebep neydi?
Kamulaştırmak adına yapıyorlar sözde. Ama 22 sene sonra bu olay yine bizim ailemizin başına geliyor. Bu arada o problemli evde anneannem ve teyzem yaşıyor orada. Ev 140-150 yaşında ve annemin halasından kalma.
Hikayesi ne evin?
Annemler Kosovalı. 1950-51’de buraya geliyorlar. Halam onlara bırakıyor evleri ve o günden bu güne de biz koruyoruz. Ama devlet diyor ki burası sit alanıdır, buraya çivi bile çakılmayacak. Oysa ki dedem marangoz ve bu evi aslına uygun şekilde yapmayı o başardı.
Sulukule halkına evlerine terk etmelerine karşılık ne teklif ediliyor?
Belediye ile anlaşırsan bütün kiracıları Taşoluk diye kimsenin bilmediği bir yere taşıyorlar. Hiç bilmeyen insanlar için yeni bir evde oturmak kulağa oldukça hoş geliyor ama burada yaşayan insanların durumları gerçekten kötü ve en azından orta seviyede olanların evlerinin çoğu varisli.
SULUKULE’NİN BEYRUT’TAN FARKI KALMADI
Evler varisli olunca ne fark ediyor?
Biz de varisliyiz ve en önemli sorunumuz da bu. 60 yıldır vergi vermemize rağmen ev bizim üstümüzde görünmüyor, halamızınmış. Şimdi bu sorunun kısa zamanda çözülemeyeceğini çünkü bunun kamusal bir proje olduğunu söylüyorlar. Halbuki biz neden evimizden çıkalım ki?
Senin gibi düşünmeyen bir sürü insan da var ama sanırım.
İşin kötü yanı bazıları anlaşıp evlerini boşaltıyorlar. O arada gerçekten şehrin dışından gelip yerleşen ve Roman olmayan bir sürü insan da var. Şimdi birçok televizyoncu onları çekiyor ama buranın yerlilerini unutuyorlar. Mesela evler boşaltıldıktan sonra kalan çerçevelerin bile ne kadar ettiğini düşünenler var. Yağmalama gibi. Ben oraya gittiğimde eski Beyrut’tan farkı yoktu. 3000 kişilik bir proje olduğunu söylüyorlar ama 120 kişi bile hırsız korkusuyla evinde yaşıyor. Anneannemin evine misafir olarak bile gidemiyorum. Çünkü 100 YTL için orayı yağmalayacak adamlar var. Biz hala evin durması için çalışıyoruz.
Ne yapıyorsunuz mesela?
Mahkemedeyiz şu an. Ama evin birçok varisi var ve onların da onayını almam gerekiyor. Ancak onları bulmakta zorlanıyorum. Biri Bosna’da, biri Yugoslavya’da. Dolayısıyla zamana ihtiyacım var. Eğer evden çıkmak istemiyorsan da bu sefer evi onar diyor. Ama onlara göre evi onarmanın bedeli 500 bin gibi bir para. Orada emekli maaşıyla yaşayan kadın nasıl yapsın bunu? Bence bu iş adam gibi yapılabilirdi. Ama nedense bir oldu bittiye getirildi.
Sen ne düşünüyorsun peki?
Öyle söylentiler var ki kafam karışıyor. Mesela çok zengin adamlar projenin ilerlemesi için İstanbul’un 30-40 km dışındaki evlerden alıyorlarmış ki burası da değerlensin. Bence bir araştırma yapılmalı. Çok şey kaybedilecek çünkü bu projeden sonra. Buradaki demografik yapıyı biri kayda geçirsin. Bu bir tez bile olabilir. Proje bittiğinde bakalım kaç kişi oturuyor burada? Hangi gelir düzeyinden, yerlileri mi?
Teklif, Taşoluk’ta gösterilen bölgelerde geçici bir oturmak ve sonra Sulukule’ye geri dönmek mi?
Ev sahiplerine kura çektiriyorlar. Kiracılara da Taşoluk’ta yer gösteriyorlar. Kaydı tespit edilemeyen adamlar da var. Onların ne olacağı belli değil. Diyelim ki Taşoluk’ta evi çıktı. Oranın doğalgaz parasını ödeyemeyecek insanlar ne olacak? Normal maaşı olan bir kişi için çok güzel bir proje fakat bu durumdaki insanlar için durum feci. Roman kökenli olmayanları bir yana bırak. Ama Romanlar fakir. Zannediyorum, zamanında eğlence mekanlarının yasaklanmasıyla bu hale geldiler. Ama bu adamlar 1000 yıldır burada yaşıyor. Bizim değerimiz. Üstelik Romanlar bir arada yaşarlar. Esnaflık yaparlar. Ayrı ayrı apartman dairelerine oturtursan olmaz.
Sence Sulukule’nin yeniden yapılandırılmasının en olumsuz yanı Romanların bir arada yaşayamayacak olması mı?
Sulukule tarihi eser dolu. Sen burada bunları göremedikten sonra Hollywood seti gibi o surları onarsan ne olur? Ben oralarda uçurtma uçurmuş bir çocuğum. Tahmin ediyorum ki oraları yıkınca da yüzlerce tarihi eser çıkacak. Bizim 1987’de yıkılan evimizin altında gerçek Bizans kuyusu vardı. Ben o kuyudan su içip bahçe sulamışım. Burada bir tezat var. Madem belediye olarak Sulukule’ye bu kadar önem veriyorlar? Neden o zaman tam Vatan Caddesi’ne bakan yerinde bir yüzme havuzu kompleksi yaptılar. Hani sit alanıydı? Ben bunu belediyeye sorduğumda ise “orası sit alanına dahil değil” dediler. 50 metre arayla sit alanı mı değişiyor? Ben anlamıyorum pek bu işi. Makine mühendisliği okumuş bir adamım. Ama burada sakat bir proje var diye düşünüyorum.
“EVDEN ÇIKMIYORUZ” DESEK BİLE YIKACAKLAR
Senin gibi bu iş için çalışan birileri var mı?
Bir dernek var sadece. Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği, orada geçmişi kurtarmaya çalışıyor ama iş işten geçti gibi bir durum var ortada.
Senin biraz umutların tükeniyor gibi geldi bana?
Şu an öyle. Saçma sapan yıkımlar var ve bunun geriye dönüşümü çok zor. Şimdi biz çıkmıyoruz ama teyzem de soruyor. “Buraları komple yıkıp şantiye yaparlarsa biz ne yapacağız?” diye. Çıkmıyoruz da ne yapacağız? “Hadi yıkıyoruz” deyip bizi sokağa da atabilirler. Nasıl bir şey ki bu? Ben senin vatandaşınım, vergilerini ödemişim. Kütükleri inceleyin kardeşim, oranın insanıyım ben. Neden evimi bırakayım?
Bu projeden hoşnut olan da yerliler vardır herhalde?
Muhakkak vardır. Ama ben bayağı araştırdım. Rakamlarla yanıltmak istemem ancak 1000 tane bina varsa 100 küsuru kabul etmiştir belediyeyle anlaşmayı. Öyle bir oran var. Bence kimsenin canını yakmayan bir proje yapmalıydılar. Bu acele niye? 2010 İstanbul Kültür Başkenti olacak diye yapıyorlar. Ama neyin üzerinde olduğumuzun farkında bile değiller.
Sizin evinize ne kadar değer biçtiler?
Metrekaresine 500 lira veriyorlar ki diyelim 70 metrekare bir evin var. Aile yadigarının değeri 35 bin YTL demektir. Ben sana 35 bin vereyim sen bana evinin balkonunu ver hocam. Olmaz böyle. Bir de bizden üç katlı, 150 yaşındaki evimizi istiyorlar. Bana anlatmasınlar bunu. Ben o mahallede doğdum, büyüdüm. Okul da okudum, Avrupa’yı da gördüm. Bunların hepsi hikaye.
Sence bu proje nasıl sonlanacak?
Bilmiyorum, göreceğiz. Belki de birkaç sene sonra kendi mahallemi 49 yıllığına kiralanmış bir çay bahçesi olarak bile görebilirim. Hayal bile edemiyorum açıkçası ne olacağını.
_______________________________________________
http://www.ntvmsnbc.com/news/456975.asp