Serkan Çağrı, Klarnetkule ve Sulukule… Bahar Bakır
Toplam Okunma: 7741 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 22:36
Serkan Çağrı, “Nefesimizi Kesmeyin” sloganıyla kurduğu Klarnetkule Orkestrası’yla Sulukule’deki yıkıma karşı çıkarak Romanlara destek oluyor…Uzun yıllardır Sulukule’de yaşayan falcılık, çiçekçilik, müzik ve dansla hayatlarını kazanan Romanların, geçen sene başlayan Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evlerinin yıkılması gündemi…
Bahar Bakır: Kentsel Dönüşüm Projesi birçok Sulukuleliyi rahatsız eden bir gelişme olarak gündeme geldi. Bir klarnetçi olarak siz de Sulukuleli Romanlılara destek oldunuz. Nasıl başladı projeniz?
Serkan Çağrı: “40 Gün 40 Gece Sulukule Etkinlikleri” düzenlendi (Nisan 2007). Amaç bölgede sosyokültürel kayıp vermeden ekonomik ve kültürel gelişimi desteklemek. İnsanların evleri bu dönüşüm projesi kapsamı altında izinsiz yıkılıyor. Ya da çok az paralar karşılığında evlerini sattırıyorlar. Sizce bu dönüşüm mü yoksa yok etme mi?
Biz de insanların bölgeye dikkatini çekmek için ilk olarak mahallenin vazgeçilmezi olan klarnet, keman ve ritim sazlardan oluşan bir atölye çalışması başlattık. Tanınan ve tanınmayan birçok klarnetçi dostumla mahallede Romanların dertlerini dinledik. Müjdat Gezen ve Hüsnü Şenlendirici dahil birçok ünlüden ve akademisyenden destek gördük.
Peki Sulukule’yi çağrıştıran Klarnetkule Orkestrası’nı nasıl bir araya getirdiniz? Orkestrada kimler var?
Atölye çalışması bitince kafamda hep gerçekleştirilmeyi bekleyen Klarnetİstanbul projesini Klarnetkule olarak hayata geçirdim. Sloganımız “Nefesimizi kesmeyin” oldu. 30 kişilik bir orkestra kurduk. Vokal, keyboard, cümbüş ve ritimler dışında 20 klarnetçi var. Bunların hepsi çeşitli eğlence mekanlarında ve düğünlerde klarnet çalan müzisyenler. En gencimiz 12, en yaşlısı 55 yaşında. Hepsi de gönüllü.
Klarnetkule Orkestrası ilk kez 23 Nisan’da(2007) Garajistanbul’da sahneye çıktı. İzlenimleriniz ne?
Büyük bir ilgi vardı. “Kırmızıyı severler, Romanlar böyledirler”le programa başladık. Sahnedeki bütün klarnetçiler tek tek ya da gruplu şovlar yaptılar. Arkasından tamamı Sulukule mahallesinden gelen bir grup çıktı. Mahalleden gelen dansözler herkese bol bol göbek attırdılar.
“Devriye evleri kapanınca, eski maddi koşullara ulaşamadılar”
Sulukule Romanların merkezi yerleşim bölgesi. Birçok tanınmış ünlü müzisyen de buradan çıkıyor. Sulukule’nin müzik dünyasındaki önemi ne?
Sulukule bir zamanlar müziğin kalbinin attığı yerdi. Önemli müzisyenler yetişirdi. Burada yaşayan insanların tek geçim kaynağı başkalarını mutlu etmek olduğundan Sulukule, eğlence demekti. Eskiden devriye evlerinde sazlı sözlü, içkili eğlenceler yapılırdı. Zaten tüm müzisyenler ve dansözler bu evlerde pişerlerdi. İyi de para kazanıyorlardı. Ama 90′ların başında bunlar kapanınca Kumkapı, Çiçek Pasajı gibi yerlerde çalmaya başladılar. Tabii eski maddi koşullara ve statüye sahip olamadılar.
Roman çocuklar altı-yedi yaşında klarneti ilk kez ellerine aldıklarında bile harika çalmaya başlıyorlar. Ama ailelerin bırakın klarnet almayı çocuklarına yemek alacak parası olmuyor. Buna rağmen Sulukule’de müzik konusunda büyük bir özenme dalgası oluştu. Konservatuvara giden çocuklar diğer çocukları özendiriyor ve herkesi okula yöneltiyorlar.
Görüşler:
Emir Bagirov (12): Edirne’de konservatuvarda okuyorum ve piyano çalıyorum. Hobi olarak da klarnet çalıyorum. Klarnete abime özenerek başladım. Ama babam da klarnetçidir. Annem de piyano çalıyor. Bu projede bulunmak benim için çok güzel. Hem Sulukulelilere destek vermiş oldum hem de 23 Nisan’da ilk kez sahneye çıktım. Kurduğumuz orkestranın en genci benim. Bu bir ayrıcalık gibi.
Atilla Delen (33): Keşanlıyım. İstanbul’da Ömer Hayyam’da oturuyorum. Klarnet bizde baba mesleği ama anne tarafında da klarnetçiler var. Ailece klarnetçiyiz ama aramızda ut ve perküsyon çalanlar da var. 11 yaşından beri klarnet çalıyorum. Büyük düğünlerde ve Avrupa’daki halk konserlerinde çalıyorum. Bu projede yer aldım çünkü buradaki klarnetçilere bir katkım olsun istedim.
Serkan benim çocukluk arkadaşımdı, Hüsnü Şenlendirici de. Hüsnü gibi hatta ondan daha güzel klarnet çalan çok burada. Ama olanak yok.
Romanlar doğuştan böyledir. Kanlarında dans ve müzik vardır. Sabah kalkar kalkmaz ya da kavga ederken Roman havası duydukları anda kendilerini tutamazlar. Yarını hiç düşünmezler. Ama bunun yanında çok duygulu insanlardır. Ağıt yakar, ağlarlar.
Cansu Kalaycıoğlu (23): 10 yıldır klarnet çalıyorum. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda öğrenciyim. Konservatuvara ilk girdiğimde yan flüt seçmiştim. Sonra klarnete yöneldim. Maddi-manevi elimden gelen her şeyi yapmak için bu projede yer alıyorum.
Romanlar iyi müzisyenler, neşeli insanlar. Okulumuzda da çok Roman var. Çok da yetenekliler.
Yetiş Toparlak (39): Tarlabaşı’nda oturuyorum. Camiada Gelibolulu Yetiş olarak tanınırım. Yedi yaşında kanun, 11 yaşında keman çaldım.
19 yaşından itibaren de klarnet çalıyorum. Soyumun tamamı müzisyen. Benden gelen nesil de müzisyen. Serkan’ın çocukluğu bizim yanımızda geçti. Bu projede yer aldım çünkü şu an Sulukulelilerin başına gelen bir gün bizim de başımıza gelebilir.
Romanların zengini de fakiri de çok neşelidir. Çingenelerde hayat hep böyledir. Aç kalmış, tok kalmış hiç fark etmez, herkes göbek atar, eğlenir.
Ali Rıza Altınkeser (21): Silivriliyim. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda okuyorum. 10 yaşında bağlama çalmaya başladım. Sonra ney ve ritim saza geçtim. 13 yaşındayken, Silivri’nin temel sazı klarnet diye ben de onu seçtim. Silivri’deki Roman mahallesine gidip oradaki çalgıcılardan birçok şey kaptım. Bu iş usta-çırak ilişkisi şeklinde gelişir.
Romanlar deli dolu, harika insanlardır. Bir gecede kazandıkları tüm parayı yerler, kapı gıcırtısına oynarlar.
_______________________________________________
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/04/cumartesi/axcum02.html