Müzikte Globalleşmeye Bir Bakış… Dr. Gözde Sarı


Toplam Okunma: 5471 | En Son Okunma: 24.11.2024 - 05:17
Kategori: Toplum ve Müzik

Bir müzik türü hangi vasıflara sahip olmalıdır ki; world music/dünya müziği kategorisine dahil olabilsin? Örneğin Fahir Atakoğlu, Burhan Öçal, Mercan Dede, Baba Zula, İlhan Erşahin ya da Süleyman Erguner’in vs. dünya müziği kategorisi içinde kabul görmesi kriterleri nelerdir? Bunların sorgulanması gerekir…

Müzikte Globalleşmeye Bir Bakış… Gözde Çolakoğlu

Çağımızda globalleşme, başka bir deyişle küreselleşme olgusunun en yoğun yaşandığı dallardan biri olan müzik, bu konumunu toplumu etkileme özelliğinden almaktadır.

Konusu ne olursa olsun icra edilen müzik, duyuların pekiştirilmesini sağlamış, ağıt, dans, opera, sinema, tiyatro, bale gibi pek çok etkinliğin ana unsurlarından biri olarak; bölgesel, yöresel, milletsel özellikler kazanmıştır. Bununla birlikte türlere, alt türlere ayrılmış, kendi içinde misyonunu oluşturmuştur.

İşte bölgesel, yöresel hatta milletsel özellik kazanan müziksel yapı, zamanla kendini küreselleşen bir dünya içinde bulmuş ve bundan da nasibini almıştır.

Küreselleşme kavramı nedir? Nasıl ortaya çıkmış ve müziği nasıl etkilemiştir? En basit anlamıyla küreselleşmenin tanımını yapalım:
“Mal, hizmet ve bilgilerin alınıp satılmasında ülkeler arası ticarette varolan hukuki engellerin kalkması ve dünyanın ticari anlamda tek bir pazara dönüşmesidir.”

Bu terimin ilk ortaya çıkışını düşünecek olursak şöyle bir tanım da yapabiliriz. “Globalizasyon veya diğer bir deyimle Global Ekonomi, bir yandan mal ve hizmetlerin, diğer taraftan da bilgi (Know-How) ve sermayenin ülkeler arasında serbestçe dolaşımı şeklinde
tanımlanabilir. Zira mal ve hizmetlerin dolaşımını sağlayan ve ona bir anlamda güç sağlayan bilgi ve sermaye olmaktadır.”(1)

Küreselleşme için ana noktaların tüm dünyada ortak olması; bu akımın zamanla ekonominin yanı sıra kültür, sanat ve sosyal hayatla ilgili pek çok alanda kendisini göstermesini sağlamıştır.

“Radyo, televizyon ve internet gibi kitle iletişim araçlarının olanaklı kılmasıyla dünyada bir kültür yayılımı gerçekleşmiş ve “küresel bir köy” oluşmuştur.”(2)

“Çünkü bir köyde yaşayan insanın köyde olan biten her şeyi kolayca haber alması gibi, insanlar da dünyanın her yanında olan biteni kolayca öğrenebilmektedirler.”(3)

“Kültürel küreselleşme ve küresel bir köy olma sürecinin temel unsuru ise; dünya çapında değiş tokuş, seyahat ve etkileşimin daha hızlı, daha yaygın, bağımsız biçimlerine olanak veren iletişim teknolojilerinin ve medya şebekelerinin ortaya çıkması olarak gösterilebilir.”(4)

Burada küresel dünyada iletişimi sağlayan önemli bir unsur olan dile atıf yapalım. Örneğin; Avrupa Şarkı Yarışması olan Eurovision’da spikerler yarışmayı kendi dillerinin yanı sıra İngilizce olarak sunarlar. Tüm dünyada izlenen bu yarışmanın İngilizce olarak sunulması bu dilin küresel bir unsur olduğunu gösterir.

Ayrıca burada önemli bir konuya da değinmeden geçmemek gerekir: Birinci olduğumuz 2003 Eurovision Şarkı Yarışmasında 26 ülkenin 15 tanesi İngilizce şarkı ile, kalan 9 tanesi ise kendi ana dillerinde bir şarkı ile yer almıştır.
Peki, ülkemizi birinciliğe götüren şarkının sözleri hangi dille yazılmıştır? Melodik alt yapısı Türk müziği motifleriyle bezenmiş olsa dahi, şarkının sözleri İngilizce’dir…

Burada Türkiye’ye artı puanı getiren yegane unsurun; yarışma şarkısının uluslararası anlaşma dili olan, küresel dünyanın diliyle yazılmış sözleri olduğunu düşünmemek elde değil.

Dile, sanata, kültürel olgulara etkisinin giderek arttığı gözlenen küreselleşme kavramının müzik alanına yansıması; özel bir terimin piyasaya sunulmasına etken olmuş, müzik marketlerde yeni bir tür oluşmuştur: “Dünya Müziği” ya da “World Music”.
Küreselleşme akımıyla birlikte; belli tarz müzikler bölgesel, yöresel ve milletsel özelliklerini aşarak dünyaya ait olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bu müzik türüne de “World Music” denmektedir.

Bu kavramını oluşturan öğelerin neler olduğunu incelediğimiz zaman şunu açık olarak görürüz ki; müzik pazarlarında dünya müziği adı altında batılı olmayan bölgelerin yerel ve kültürel müzikleri de satılmaktadır. Halk Müziği, Reggae, yerel geleneksel dünya müziği (Hint, Flemenko, Polka, İskandinavya, Arap, Türk…) gibi

O halde bir müzik türü hangi vasıflara sahip olmalıdır ki; dünya müziği kategorisine dahil olabilsin? “World Music” kavramı ele alındığında sorulması gereken en önemli sorunun bu ayrımın kriterleri olduğunu düşünüyoruz.

Örneğin Fahir Atakoğlu, Burhan Öçal, Mercan Dede, Baba Zula, İlhan Erşahin ya da Süleyman Erguner’in vs. dünya müziği kategorisi içinde kabul görmesi kriterleri nelerdir? Bunların sorgulanması gerekir.

Kitle iletişim araçlarında “world music” türü adı altında sıralanan müziklere bir göz atalım:

“Mercan Dede, yeni albümü “Su” ile dünya müziği alanında en önemli liste olan “World Music Chart Europe”’ta ilk sıraya yükseldi… “Su” adlı beşinci albümünün ardından gerçekleştirdiği Kanada ve Amerika turnesinde büyük ilgi gören ve Global Rhythm Dergisi’ne kapak olan Mercan Dede, Ekim ayında altıncı sıradan girdiği, ayrıca rekabetin büyük olduğu “Avrupa Dünya Müziği” listesinde birinciliğe yükseldi.”(5)

www.onmusicstore.com adlı siteden “world music” başlığı altındaki albüm reklamlarından örnekler:
“Afrika Dansça: Bu çok sevilen ve canlı Afrika şarkılarının sıcaklığı ve gücü size dansın nerede doğduğunu anlatacak. Hiç yaşamadığınız bir ritim duygusu ile kendinizi sınırlarınızı zorlayacak bir atmosfer içinde bulacak ve dayanılmaz bir arzu ile dinleyeceksiniz.

The Songs of Lisbon: Portekiz halk müziğinin çeşitliliğini ve duygusallığını bu albümde bulacaksınız.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İştiraklerinden Kültür A.Ş.’nin organizasyonuyla hayata geçirilen 1. Uluslararası CRR Dünya Müziği günleri kapsamında da bir göz atalım:
4 nisan 2005: Yunanistan’dan Ross Daly & Labyrinth/Trio Chemirani,
5 nisan 2005: Japonya’dan Joji Hirota & Taiko Drummers,
6 nisan 2005: Afganistan’dan Mahwash & Her Ensemble,
7 nisan 2005: İstanbul Müzik ve Sema Topluluğu,
8 nisan 2005: Portekiz’den Dona Rosa ‘Fado’,
9 nisan 2005: Hüsnü Şenlendirici World Ensemble(6)

Yukarıdaki örnekler gösteriyor ki; “World Music” batı ülkelerinin dışında belli yöre ve bölgelere ait, dünyaya mal olmuş müziklerin tümü… Fakat batılı ülkeler arasında yer alan Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin geleneksel müzikleri de “World Music” kapsamına girmektedir. Buradaki kriter müzik türünün yerel geleneksel dünya müziği içine dahil olmasıdır.

““World Music” 1970’lerin sonları ve 1980’lerin başlarında etnomüzikologlar tarafından dünyadaki tüm insanların müziklerini ifade etmek için kullanılmış olup, aslında bu terim stenografik olarak batı ve geri kalanını ayırmak için dile getirilmiştir. Bu ayrım “world music” teriminin içinde gizlidir.

“World Music” tarzının popüler olması için 1980’lere kadar geri gidebiliriz. Hatta o dönemlerde bu tarza “erimiş müzik” de denilmekteydi. Bu terimden dünya çapında eriyerek, bütüne karışmış müzik kastedilmektedir.” (7)

Şu an “world music” adı altında çevre müziği, trans müziği, kabile müziği, etnik erimiş müzik, etno-tekno müzik, etno-punk müzik, etno-kabile müziği gibi türler sayılabilir. Bunların çoğu da birbiriyle ve yeni kategorilerle birleşmiştir.

Sonuç olarak “world music” batılı olmayan ülkelerin yerel ve geleneksel müzik türleri ile batılı ülkelerin yerli sayılabilecek müziklerinden oluşan bir dünya pazarıdır ki; bir müzik türünün “world music” olabilmesi için gerekli ve önemli unsur hitap ettiği kitledir. Bunlarla birlikte “world music”in soyut bir kavram olması nedeniyle kesin sınırları olan bir tanım yapmak zor gibi görünse de onun repertuarında yer alabilmek, hemen tüm dünya ülke ve müzisyenlerinin hayallerini süslemektedir.
_______________________________________

(1) ANTRAK Ankara Telsiz ve Radyo Amatörleri Kulübü Gazetesi:www.antrak.org.tr/gazete/032005/
(2)(Mutlu: 1998, s. 240)
(3)(McLunan: 1964)
(4)Giddens: 1991
(5)http://www.muzisyenlerkulubu.com/haber/detay.asp?id=195
(6)http://www.ntv.com.tr/news/317121.asp
(7) Taylor: 1997, s: 4-5

.




Hoşgeldiniz