Ne İçin Müzik?.. Dr. Ayhan Sarı
Toplam Okunma: 2979 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 15:51
Müzik yapmada, müziğin geleceğini belirlemede amaç ne olmalı? İşin idealizm boyutundaki ölçütler nedir?.. Bu soruların bir müzisyen açısından kendi kendine sorulması gerekliliği, ancak o kişinin eğitimli olmasına ve eğitimi sırasında bu kafa yapısının, bu müzik felsefesinin verilebilmesiyle mümkün olacaktır. Yoksa sıradan olan piyasa müzisyenlerinden hiçbir farkı kalmayacaktır. Eğitimli müzisyenin yaratıcılığında beliren müzik kalitesi ve gizem, geleceğimizin müziğini belirleyecektir(*)…
İşin az gelişmiş ülke ve toplum boyutunda ise durum tam tersi olmakta; geleceği, eğitimsiz piyasa müzisyenleri tarafından belirlenen bir müzikle karşı karşıya kalınmaktadır.
Müzik geleceğimiz ne zamandan beri eğitimsiz ve dolayısıyla vizyonsuz piyasa müzisyenlerinin/yapımcılarının ellerine bırakılmıştır?
Bu duruma her ne kadar “toplum demokrasisinin kaçınılmaz bir sonucu” demek mümkün gibi görünse de, her gelişmesi gereken şey toplumun bilgi, ileri görüşlülük düzeyiyle doğru orantılı bir güncel durumu ortaya çıkarmaktadır.
Yetersiz toplumsal hammaddeye allaiddinin sihirli lambası bile fayda sağlamamakta, toplum benimsemediği sürece, o topluma kimse gelişim sürecini kasten yaşatmak istememekte ve toplumun gelişmemesi/geri kalması, (her toplumda varolan) yerel üç-beş etken gücün, üç-beş ailenin, tarikatın vs. işine gelmektedir…
Bu durumu yaratanlar-sebeb olanlar problem hissetmezken, hem eğitim alıp, doğruları görüp, eğitimsizlerin uygulamalı yanlışları arasında yaşamak zorunda kalanlar ya mutsuzluk, ya da boşvermişlik sonucuyla karşımızda belirmektedir.
Mutsuzluk “gelişme ışığını yakma” konusunda “çaba amacı” veren bir tepki olabilir. Ama “boşvermişlik” içine girenler toplum açısından önemli kayıptır ki, eğitimsizlerin politikacılarının asıl istediği de budur.
Çünkü toplumumuz içinde kendini %10 olarak addeden entellektüel/bilinçli kesim, boşvermişlerin çıkarılmasıyla otomatikman %5′e gerilemektedir.
Müziğin geleceği bağlamında Tanzimat’tan bu yana 200, Cumhuriyet uygulamalarından bu yana da aşağı yukarı 80 yıl geçti. Türlü icraatlara tanık olduk. Hep Batı müziğini destekledik.
Türk müziği sıska cılız bir çocuk olarak kaldı. Peki Türkiye’deki Batı müziği bu kadar beslemeye, hormona rağmen gürbüzleşti mi?
Hayır…
Müzik geleceğimiz açısından işin sorgulama boyutunun, sorgulama koşullarının artık olgunlaştığını düşünüyoruz.
Takke meselesi…
Artık takke önümüzdedir. Bizler de onun etrafında. Konuşacağız. Tartışacağız.
Türkiye’de müzik dengelerinin değişmekte olduğunu gözlemliyoruz. Gerek okul, gerekse piyasa olarak.
“GÖZDEDAĞAR”
Her üretimin kendi içinde bir piyasa değeri vardır.
Sanat müziğinin de kendi içinde piyasası bulunmaktadır ki buna “gözdedağar” diyoruz.
Sanat müziğinin gözdedağarı aynı zamanda tüm dünyanın gözdedağarı anlamına gelmektedir. Çünkü müziğin duygularının çoğunlukla evrensel olduğunu biliyoruz.
Bir müziğin çağdaş seviyeye ulaşıp ulaşmadığını Unkapanı piyasasında değil, gözdedağar piyasasındaki yeriyle tesbit edebiliyoruz.
Gözdedağar hangi müzik türü olursa olsun uluslararasıdır. Uluslararası dinleyiciye hitab eder.
Artık giderek küçülen dünyamızın gözdedağarında ister senfonik, ister elektronik, ister geleneksel, ister rock-rap müzik olsun Türk müziği damgasıyla yer alabilmek bize göre birincil amaç olmalıdır.
Bu arada geleneksel müziklerimizin kendi içindeki naif-samimi devinimini sevgiyle izlemeli, istem ölçütünde zaman zaman da katılmalıyız. Gelişme uğruna kültürel değerlerini önce yok edip, geliştikten sonra kendine kültürel değer kazandırmak için eskisinden beş misli daha fazla para ve uğraş veren Fransa örneğini hep hatırlamalıyız.
Zira gelişimin yanında gelişime ışık tutan kültürel değerlerimiz, gelişimin sonucunda gurur duyduğumuz abidelerimiz olacaktır.
Belki de “bir tatlı huzur almaya gelmenin” ihtiyaçlarında nostalji!..
_________________________
(*) Bu yazı, 20 Eylül 2008 Cumartesi günü İstanbul/Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde 4. sü gerçekleştirilecek olan “Bugün, Toplum ve Müzik” hareketinin Ayhan Sarı sunumu olarak kaleme alınmıştır.