Orkestra ve Deha … Server Tanilli
Toplam Okunma: 3381 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 02:05
…Rengim Gökmen, Avrupa’da hiçbir orkestra şefinin düşleyemeyeceği ayrıcalıklardan yararlanıyor. Daha da çirkin olanı, “fırsatçı” AKP’ye yakınlığı, Abdullah Gül ve Ertuğrul Günay’la yakın temasları sayesinde tüm orkestraları eline geçirmiş bulunuyor… Dahası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile uzlaşmayan bir tekelcilik de var: Gökmen, sadece kendisi ve kendi seçtiği kişilerle devlet orkestralarını yönetebiliyor. Niçin?
Batı müziğini sevenler, onun özellikle Rönesans’tan başlayarak attığı büyük adımlarını da iyi bilirler. O müziği yaratanlar, konçertolarını ve senfonilerini, orkestraların sağladığı enstrüman ve melodi zenginliğinden yararlandılar. Batı müziği, en başta bu bütünü temsil eder ve evrenseldir.
Orkestra şefinin, bu olağanüstü teknik ve ortamdaki rolünü hatırlamamak mümkün mü?
Belleklerimizde onlar da yer almıştır.
En son aramızdan ayrılmış olan Herbert von Karajan’ı nasıl unutabiliriz?
Bu büyük usta, nice yeteneğin arasından elenerek ve yetkinleşerek bir doruğa çıkıp oturmuştu: Berlin Filarmoni Orkestrası’nın başıydı.
Almanya’da, daha nice böyle usta şef vardır ve Almanya’daki müziksel zenginliği temsil ederler.
Batı dünyasında, yalnız Almanya’da değil hepsinde, bütün müzik alanında bir yarışma sürerken, orkestraların başına geliş de bir tekelle tıkanmaz, üstün yetenekler de ondan beslenir.
Yenileşir ve yetkinleşirler.
Bizde gördüğümüz nedir?
*
Batı müzik dilini başa alıp ulusal ruh ve sesi onunla işlemek, Cumhuriyet’le bir devlet politikası olmuştur: Batı’ya, gençlerin işlenmesi için yollanması; “Türk Beşleri”nin ortaya çıkması; Batı’dan getirilen uzmanlara Devlet Konservatuvarı ile Devlet Operası’nın kurdurulması akla ilk gelen yeniliklerdir.
Cumhuriyet’in köklü kurumlarından biri de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’dır (CSO). Görevi de, “çok sesli” Batı ve Türk müziğini temsil etmek ve yurtta yaymaktır.
Sevinçle görüyoruz ki, bu çığır, ülkemizde, devletin yanı sıra belediyelere, kimi üniversite ve özel kurumlara da yayılıyor: Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Şişli Belediye Senfoni Orkestrası, Borusan Senfoni Orkestrası akla ilk gelen kuruluşlardır.
Ülkemizde senfoni orkestra şefliği, işte bu zengin ortamda ortaya çıkacak ve sonunda da, bileğinin hakkı olarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) başına geçecektir.
Ne var ki, ortamı bozan gelişmeler görüyoruz.
İşte, 14 Haziran 2008 günlü Hürriyet’te, gazeteci Umur Erdem’in Ankara’dan verdiği haberde şunlar var: “30 Aralık 2006’da İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’ndan, Gürer Aykal’dan boşalan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Genel Müzik Direktörlüğü’ne ve Şefliğine getirilen Gökmen, Kasım 2007’de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından vekâleten Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne atandı. 12 Mayıs’ta Genel Müdürlük asaleti onaylanan Gökmen, CSO’daki görevlerini bırakmayarak, bu kez orkestradaki çalışmalarını vekâleten yürütmeye devam etti.”
Gazeteci sürdürüyor: “Hacettepe Üniversitesi Konservatuvar ve Orkestra Şefliği Ana Sanat Dalı Öğretim Üyeliği görevini de sürdüren Gökmen, Doğuş Grubu’nun kurduğu Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda genel sanat direktörlüğü ve şefliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’na ise danışman şeflik yapıyor.”
Dahası, “Yıl içerisinde Bilkent Senfoni Orkestrası gibi farklı orkestralarda konuk sanatçı olarak sahne alan Gökmen, Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı’nın ise mütevelli heyeti üyeliğini sürdürüyor. Gökmen, Ankara ve İstanbul Müzik Festivallerinin ise danışma kurulu üyesi.”
Böylece, “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni, orkestra şefi Rengim Gökmen’in sekiz görevi aynı anda yürüttüğü ortaya çıktı. Gökmen, Genel Müdürlüğe asaleten atanmasına rağmen diğer görevlerinden vazgeçmemiş” durumda.
Ne bu?
Gökmen, Hürriyet’in konuyla ilgili soruyu yanıtlarken, “Benim asıl işim orkestra şefliği. Bir konser yönetiyorum, hayatımı alır. Onun çoğu bana onursal olarak verilen unvanlar” demiş.
Hayır! Gerçek şu: Rengim Gökmen, Avrupa’da hiçbir orkestra şefinin düşleyemeyeceği ayrıcalıklardan yararlanıyor. Daha da çirkin olanı, “fırsatçı” AKP’ye yakınlığı, Abdullah Gül ve Ertuğrul Günay’la yakın temasları sayesinde tüm orkestraları eline geçirmiş bulunuyor.
Dahası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile uzlaşmayan bir tekelcilik de var: Gökmen, sadece kendisi ve kendi seçtiği kişilerle devlet orkestralarını yönetebiliyor. Niçin? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, ülkedeki bütün yeteneklerin buluşması gereken bir yerdir; ve deha da varsa, işte bu toplayıcılıktadır.
_________________________________________________
Cumhuriyet Gazetesi, 15.08.2008