Otistik Çocuklarda Müzik Terapinin Önemi… Özge Bilgi(*)
Toplam Okunma: 9170 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 06:31
Müziğin yaşamımızdaki önemini vurgulayan -başta biyolog, psikolog, sinir bilimciler olmak üzere- bilim adamları, insanın annesinin ninnisiyle başlayan ve yaşam boyu süren müzik serüveninin kişinin hayatta kalma şansını arttıran bir unsur olup olmadığını araştırıyorlar…
Müzik dinlemek bireylerde duygu ve kavram gelişimine yardımcı olmaktadır. Gözlerini ses dolu bir evrene açan çocuklar doğuştan müziğe duyarlıdırlar. Çevrelerinde duydukları seslere ve ritimlere; önce bedenleriyle, daha sonra ses ile tepki gösterirler. Çocuklar kendilerini; özgür, güvenli ve anlayışlı bir ortamda müzikle, şarkıyla, dansla ifade edebilirler. Çocukların ; bedensel, bilişsel, sosyal, duygusal düzeyleri, ilgi ve becerileri, yaratıcı yönleri saptanmalı ve etkinlikleri varılan sonuca göre tasarlanmalıdır.
Otizm bugün tam anlamıyla ,ömür boyu engellilik durumu olarak tanımlanmaktadır .
Çocukluğun ilk üç yaş evresinde ortaya çıkan bu rahatsızlık, ülkemizde pek çok rehabilitasyon merkezi ve özel eğitim okullarında ele alınmakta ve bu tip rahatsızlığı olan kişilere yardımcı olmaktadır.
Otistik çocuk başkalarına karşı ilgisizdir. Göz temasından kaçınır. Başkaları ile kendiliğinden iletişim kurmaz. İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir. Diğer çocuklarla oynamaz. Sürekli bir konu üzerinde konuşur. Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda bulunur. Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar. Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz. Yaratıcılık gerektiren oyunları oynayamaz. Bazıları, yaratıcılık gerektirmeyen bazı işleri oldukça hızlı ve iyi yapar.
Hiç şüphesiz müzik, otizm hastalığının vazgeçilmez unsurlarından bir tanesi olup yukarıda bahsedilen çoğu engelli duruma bir nebze sonuç üretebilir.
Müzik evrensel olması ile çoğu terapiste, özel eğitim öğretmenine, hastasına ya da öğrencisine yardım etmekte pek çok konuda yardım sağlar.
Bu şu şekilde açıklanabilir. Otistik çoğu çocuk, eğer hastalık düzeyi kötü ise ağlama krizlerine girmekte ve sakinleşme sorunu yaşamaktadır. Bu nöbetler ne yazık ki çoğu otistik çocuğun genel anlamda çoğunluğunu oluşturur. Fakat müzik bir nebze bile olsa otistik çocuklarda rahatlatma aktivitesi olarak kullanılmaktadır.
Çocuk, müziği duyduğu anda kendi iç dünyasından biran için çıkıp dış dünyaya odaklanmaktadır, bu da otizmin başlıca bu özelliğinin azalmasına katkı sağlar.
Artık çoğu rehabilitasyon kurumları, müzikle eğitime geçmiş bulunmaktadırlar… Bunun da bir nedeni çocukların konuşmak istemediği zamanlarda ( konuşabilecek düzeyde olanlar için) müzikle iletişin kurmalarının daha kolay olmasından kaynaklanmaktadır.
Otizm hastalığı tek başına okul ile çözülecek de bir rahatsızlık değildir, otistik çocuk ailesinin bu konuda son derece bilinçli olması, dünyada ortaya çıkan son gelişmeleri takip edip, her tür yayını mümkün olduğunca takip etmeleri gerekmektedir.
Müzik , otizm konusunda alternatif bir çözüm olabilir, fakat tabi ki tam anlamıyla yeterli değildir, otistik bir kişiyi tam olarak bir konuya motive etmek de iyi bir çözüm olmaz. Çünkü otizm kendi içine dönük bir rahatsızlık olduğundan tek bir unsurla çözmek yararlı olmayabilir.
Bunun için müzikle beraber pek çok öğretici unsur tedavide büyük önem taşımaktadır.
Örneğin, otistik bir çocuğa adını soyadını bir melodi ile söyletmek normal kalıplaşmış sözcüklerle söyletmekten son derece daha kolay olacaktır.
Bu uygulama şu şekilde açıklanabilir:
Bir şiiri düz metin olarak ezberlemek bildiğiniz gibi kolay değildir, ama aynı metni şiir halinden çıkarıp, melodik bir kalıba sokarak, şarkı haline getirdiğimizde ezberlenmesi şüphesiz ki çok daha kolay olacaktır.
İşte otistik çocuklarda müzikle terapi , pek çok gelişim sürecine adım atmamızı çok hızlı olmasa da kolaylaştırabilecektir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, müzik terapisi yapılacak olan konumun sakin, rahat ve otistik çocuğa hitap etmesi önemli bir unsurdur. Çocuğun o odaya gelme süreci cazip hale getirilmeli ve oraya bağlayıcı belli unsurlar gerçekleştirilmelidir. Yani otistik çocuk oraya her gittiğinde mutlu olduğunu hatırlamalı, ve hatta kendi müzik dinlemek ve icra etmek istediğini ifade etmelidir.
İkinci unsur ise, her çocuğun otistik düzeyine göre müzikal yaklaşımlar gerçekleştirilmelidir. Örneğin, eğer çocuk ileri düzey bir otistik ise ona sakin müzikler dinletilmeli ve mümkün mertebe enstrümantal olması tercih edilmelidir.
Otistik bireyin yaklaşımına göre de bireysel yada grup çalışmaları terapiyi daha yararlı bir hale getirebilecektir.
__________________________________________
(*) İstanbul Teknik Üniversitesi, TMDK, Müzikoloji Bölümü III. yy öğrencisi