“Hocaların Hocası” Enderunlu LATİF AĞA (1815-1885)… Cemil Altınbilek


Toplam Okunma: 7105 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 14:03
Kategori: Tarih ve Anılar

Sayın Cemil Altınbilek müzik tarihimizin meşk zincirlerinden birini, günümüzden eskiye doğru bir anlayışla yazıya dökerek, müzik tarihimizin incelenmesi konusunda bir ilki; olabildiğince detaylı- canlı anılara dayalı bir şekilde başlatmış oluyor. Cahit Gözkan, Mükerrem Akıncı, Kanuni Mehmet Bey yazılarının ardından Latif Ağa’yı aktarıyoruz…

ENDERUNLU LATİF AĞA (1815-1885)
“Hocaların Hocası”

Osmanlı Sarayı içinde, idari fonksiyonunun yanı sıra ilim, kültür ve sanat akademisi vasfında olan Enderun’da yetişti ve Enderun’un en önemli Musiki Hocaları arasında sayılmaktadır.

Enderun ve Mevlevihaneler tarih boyunca Türk musikisinin en büyük terennüm merkezleri olmuştur. Topkapı sarayı Hümayunu’ndaki Enderun’da musikinin yalnız din dışı olanı öğretilmiş, dini musiki bilhassa Mevlevi hanelerde ve diğer tekkelerde icra edilerek öğrenilmiştir.

Enderun’da dini vazife alanlara daha çok “Efendi”, din dışı vazife alanlara da “Ağa” unvanı ve rütbesi verilmiştir. Ağa’lık rütbesi ise, sancak beyliğine eş ve zaman içinde tuğ veya tüm generallik ayarında kabul edilmiştir.

Enderun, 1826 da başlayan II. Mahmut inkılâpları içinde 1833 de kaldırıldı, yerine mızıkayı Hümayun kuruldu ve faaliyetlerine Hükümdarın taşınmasıyla birlikte Dolmabahçe Sarayında Batı müziği ve ince saz- Türk müziği alanlarında ayrı, ayrı devam etti. Bazen de her iki müzik türüne devam eden müzisyenler yetişti. Bu dönem de batı tarzındaki nota sistemi kesin olarak musiki hayatımıza girdi.

Latif Ağa, Mızıkayı Hümayun şefi Kanuni Mehmet Bey’in hocasıdır. Latif Ağa’nın diğer talebeleri arasında, devrin önemli musikişinasları, Tamburi Ali Efendi, İsmail Hakkı Bey, Medeni Aziz Efendi ve Guatelli Paşa önde gelenleridir.

Latif Ağa, Hacı Arif Bey’den (1831-1885) önce şarkı formunu benimseyen bir bestekardır. Zira aynı musiki muhitini paylaşan bu musikişinaslar arasındaki on beş yaş farkı hoca-talebe olunabilecek kadar bir kuşak farkını oluşturmaktadır. Çok sayıda eseri günümüze kadar gelmiş olan Latif Ağa’nın bilhassa Mahur makamındaki “Düştün yine bir şuh i sitem kare gönül” ve “Telif edebilsem feleği ah emelimce”, Hicazkâr makamında “Yoktur zaman gel, mahım heman gel”, Evcara makamında “Açıldı sineme bir taze yare” şarkıları iki asır’a yaklaşan mazilerine rağmen, bu güne ulaşmış ve en çok icra edilen klasik şarkılar arasında yer almaktadır.

Latif Ağa silsilesi ve edvarı içinde yer alan külliyatı, başta o devirde çok iyi bir notist olan talebesi Beykozlu Kanuni Mehmet Bey*, onun talebesi Hafız Ahmet Mükerrem Akıncı** ve onun da talebesi H. Cahit Gözkan*** vasıtası ile günümüze kadar, dört kuşak itina ile muhafaza edilerek gelmiştir.

Hocalığı ile temayüz etmiş bu silsilenin yukarıda ismi anılan temsilcileri, tarihi seyir içersinde, icracı olmaktan öte, musiki ilminin hıfzı ve öğretilmesinde önemli bir misyon sahibi olmuşlardır.

Cemil ALTINBİLEK
* Kanuni Mehmet Bey hakkındaki, Cemil Altınbilek’in makalesi Kubbealtı Akademi Mecmuasını 2007 Ocak sayısında yayımlanmıştır.

** Ahmet Mükerrem Akıncı hakkındaki Cemil Altınbilek’in makalesi Kubbealtı Akademi Mecmuasını 2006 Temmuz sayısında yayımlanmıştır.

*** Cahit Gözkan hakkındaki Cemil Altınbilek’in makalesi Kubbealtı Akademi Mecmuası 2002 Temmuz sayısında yayımlanmıştır.




Hoşgeldiniz