GTSM Aktarım Zincirinde Notasızlık Alışkanlığının Günümüz Yansımaları… Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 2595 | En Son Okunma: 19.11.2024 - 14:16
Kategori: Fikir Yazıları, Yazarlarımız: A.Sarı

Repertuar, nota olsa da 15 günde, olmasa da 15 günde çıkmaktadır. Hacı Arif Bey de demiş zaten: “Ben eseri öğrencime 15 kere meşk ederim, öğrenemezse def ederim”… Meşk yöntemini bilinçli bir şekilde üç kez denedim. Bir konser repertuarını provalarda notaya bakarak, diğer bir konser repertuarını provalarda –özellikle- notaya bakmadan katılarak icra ettim…

GTSM Aktarım Zincirinde Notasızlık Alışkanlığının Günümüz Yansımaları… Dr. Ayhan Sarı

Osmanlı müzik hayatında klasik anlamda değerlendirdiğimiz notayı ilk kullanan Ali Ufki’dir. Sonra birçok nota şekli çıktı. Ama 21.yy’da hala Ali Ufki notası uzantısı yaşıyor…

O’ndan önce nota, sadece bir dizi gösterme aracı idi. Bugün için bile hala geleneksel seslendirimlerde notanın yalnızca anımsatıcı öge olduğunu söylemek, hamasiyetsiz bir saptama olacaktır.

Bunun en belirgin örneği Devlet korolarımız veya bir gömlek aşağısı amatör müzik kurumlarımız yani dernek, cemiyet vs. lerimizdir.

Repertuar, nota olsa da 15 günde, olmasa da 15 günde çıkmaktadır. Hacı Arif Bey de demiş zaten: “Ben eseri öğrencime 15 kere meşk ederim, öğrenemezse def ederim”…

Çünkü bu meşk yöntemini şahsım olarak bilinçli bir şekilde üç kez denedim. Bir konser repertuarını resmi provalarda notaya bakarak, diğer bir konser repertuarını –özellikle- notaya bakmadan katılarak icra ettim..

Notaya bakmıyarak katıldığım provalarda eser daha bir akıcı şekilde kulağımda kalmıştı. Sadece sözlere bakmam yeterliydi. Diğerinde ise eseri bildiğim halde alışkanlık halindeki nota bağımlılığım, eser üzerinde kendi kişiliğim dışında yan şartlanmalara kapılmama neden oluyordu.

Bu işin, icranın ortak bir noktası bulunmalıydı. Nota nerde asıl, nerde tali (yan) unsur olarak kullanılmalıydı?

Bunu da belirliyecekler, ancak alanında yetkinleşmiş, açık bir bakış açısına sahip Türk müzik uğraşanları olmalıydı…

Geleneksel müziğimizin günümüze ulaşmasındaki sistemini, yani meşk gerçeğini kimse inkar edemez. Artıları-eksileri tartışılsa da GTM’nin resmi öğrenim ve aktarım sistemi meşktir.

O, kendi yapısını buna göre kurmuş ve tarih içinde varlığını bu yöntemiyle koruyabilmiştir. Bu aktarımın, günümüze gelmenin –korumayla- bir alakası yoktur. Bu bir doğal devamlılık yöntemi olup, tabiat yaşamında varolan doğal seleksiyon sistemidir.

Yani güçlü olan, ayak uyduran, uyum sağlayan(*) –eser- yaşar. Diğerleri yok olur, unutulur.

İşte GTSM bu sistemini doğal olarak kurabilmiş, dünya üzerinde varolan ender yapı sistemlerinden biridir. Bu nedenle de dünya geleneksel müzikleri içinde yer almayı çoktan hak etmiş ve almıştır da.

GTSM birçok ögeyi, aktarım aracı olarak kullanmış, bu araçların milliyetleriyle hiç mi hiç ilgilenmemiş, sadece kendi akışının  doğrultusunda hizmet edenlerin müdahalelerine izin vermiştir.

Bu nasıl derin bir güçtür ki, yapay aşıların tutmasına izin vermiyor…

Bu saptama çok önemlidir.

GTSM Yüzyıllardır oluşturduğu siyasi egemen gücü ve çevresindeki kollarla kendini benimsettiren tür olarak her zaman ayakta kalmayı başarmıştır.

Sözkonusu; bir çekim, içine alma, içinde öğütme, dışa sunma hadisesidir ve bunu tarihsel süzgeçte kanıtlamıştır…

GTSM’nin gelecek akışı konusunda tabii ki herkes kendi bakış açısında üstüne düşeni yapıyor…

Çoksesli mi?, Teksesli mi? Orkestral mi? Kümesel mi? Doğal akış süreci mi? Yoksa küçük müdaheleleli süreçler zinciri mi?

Popüler zaten değer değerlendirme dışı…

Tercih cümlemizin…
________________________________________-
(*)Bu kriterler ayrıca araştırılmalıdır. Bir eserin notasız olarak günümüze gelebilmesindeki ölçütler nelerdir? Eserin güzelliği mi, akılda kalıcılığı mı, popülaritesi mi, bestecisinin zincirin halkalarından biri olması mı, eserin hikayesi mi? vs…




Hoşgeldiniz