Yıldız Teknik üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü, “MÜZİK-BELLEK SEMPOZYUMU” nun Ardından… Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 11954 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 04:49
Kategori: Kongre.simp.panel, Yazarlarımız: A.Sarı

Tabii ki yazımıza “ılık bir bahar sabahında” diye başlamıyacağız. Ama Başlasak “fena olmaz” diye düşünüyoruz. Çünkü YTÜ. Kampusünün 21-22 Nisan 2008’de hissettirdiği duygu bu… Bu sempozyum, her şeyin ihtiyaç demek olmadığı ve Prof. Ruhi Ayangil Öncülüğündeki sevecenliğin, bütçesizliği bertaraf edebildiği gerçeğini gözler önüne serdi. Gürsel Yurtseven ve Tolga Ünaldı gizli kahramanlardı… Bildiri özet söylemlerini aktarmak istiyoruz:

Yıldız Teknik üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi
Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü, 1.Müzikoloji Günleri,

“Müzik-Bellek Simpozyumu…”

21-22 Nisan 2008, YTÜ Oditrium, Beşiktaş/İstanbul

Osmanlı Geleneğinde Meşk Sistemi Ve Bellek
Şeyma Ersoy, Doktora Öğrencisi, İstanbul Teknik Üniversitesi

…Müzik ve bellek arasındaki en güçlü iletişim örneklerinden biri de Osmanlı geleneğinde kullanılan ‘meşk’ sistemidir. Meşk usulü ile bir insana verilen eğitim, yalnızca seslerin, ritmin ve ezgilerin algılanış süreçleri ile değil, bellekte çeşitli algılama biçimlerinin oluşturulması ve bunu tekrar etme yetisi ile tamamlanan bir süreçtir. Sisteme göre kişi, öğreteni öncelikle taklit etme yöntemi ile algılamaya çalışırken, belleğinde oluşturduğu çeşitli hatırlatıcı öğeler sayesinde hafızaya kaydetmeye başlar… Müziğin bellekle ilişkisini anlatırken, Osmanlı geleneğinde meşk sistemi nasıldır ve ne şekilde uygulanır? Oldukça önemli oranda bellek kullanımı ile geliştirilmiş olan müzik öğrenme yöntemi olarak meşk, insan beyninde nasıl bir kalıcılık sağlamaktadır?

Anadili, Düşünme ve Kişilik Üçgeninde Biyo Ritmik Largo Müzik

Funda Kocaarslan – Boğaziçi Üniversitesi PDR Bölümü Sema Topçular Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni (uzman)

…Dili oluşturan sözcükler. Beynin çocuğudur. Beyin düşünüp, tasarlayacağı, iletişim kurabileceği, sözcük dediğimiz göstergeler üretti kendine. Güneş olmadığı zamanlar, ‘güneş’ diyerek, onu beyninde canlandırıp resimleyebildi. Bir insanın dağarcığında ne kadar çok sözcük varsa; beyninde resimleyebileceği, hayal gücünü besleyebileceği o kadar çok kavram nesne, şekil var demektir. Bunun anlamı; daha geniş düşünebilmek; ufukları aşmak; bilgeleşmek; deha demektir. ..

Anadolu Müzik Kültürü Sayısal Arşivi İçin Kavramsal Çerçeve
Cihan Çolak, Araştırma Görevlisi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı

…Bu bildirinin amacı da, gelişen teknolojinin sağladığı imkanları kullanarak, müzik gibi somut olmayan kültürel miras öğesini, ilişkili olduğu diğer kültürel öğeler ile bağlamlarını koparmadan, küreselleşen dünya içinde ve o dünyanın araçları ile gerek yerel gerekse küresel erişime açılmasını sağlayacak sayısal bir arşiv için kavramsal temelleri ortaya koymak ve sayısal arşiv oluşturulmasında önemli olan noktaların altını çizmektir.

Müzik, Hafıza ve Ezber İlişkisi Üzerine
Dr.Sena Gürşen Otacıoğlu, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fak.GSEB Müzik Eğitimi ABD

Eserleri hafızadan icra etmenin tarihsel nedenleri, Clara Wieck Schumann ve Franz Liszt dönemine kadar geriye gitmektedir. Bu konuda uzmanların öne sürdüğü genel teoriler, müzisyenlerin müziği nasıl ezberlediklerini anlamamızda bize yardımcı olabilmektedir…. Son psikolojik araştırmaların sonuçları açık bir şekilde partisyon analizinin müzikal hafızadaki önemini özellikle vurgulamaktadır…. Müzikteki hafıza stratejileri icra edenin yeteneklerine ve ezberlenecek müziğin tarzına ve zorluklarına bağlıdır. Görüldüğü kadarıyla ezberleme yeteneği müzik teorisi ve analizinin çalışılması ile geliştirilip, iyileştirilebilmektedir…

Reklamcılıkta İşitsel Bellek Kullanımı: Müziğin Gücü
Müge Eraydın, Antropoloji Doktora Öğrencisi, Yeditepe Üniversitesi

Popüler kültürün en önemli öğelerinden biri olan reklamcılık, günümüzde gittikçe büyüyen dev bir sektör halindedir. Reklamlar, güçlü bir marka yaratmak ve o markayı yaşatmak için kullanılan ve en çok ihtiyaç duyulan iletişim malzemesidir….Müziğin -hedefe ulaşmak için kullanılan- bir araç olduğu bu sektörde, kısa cümlelerden oluşan ve akılda kolay kalan ezgilere ve sözlere sahip müzikler tercih edilmektedir.

Müzik Belleği İşleyişinde Propagasyonun İçeriğe Etkisi Üzerine
Ali Rıza Saral

Bu makale beynin müzik ile ilgili bellek fonksiyonlarının çalışması üzerinde yine beynin iç çalışma dinamiklerinin etkilerini tartışacak varsayımsal bir fikir fırtınasıdır…Biraz konunun içine girecek olursak, zihnimizin içerik adreslemeli bellek yapısı, içinde bulunduğu çalışma hızının etkilerini taşır. Zihnimiz içindeki işaret propagasyonunu etkileyen çeşitli koşullar vardır. Bu nedenle aynı şey farklı koşullarda bizim farklı şeyler hatırlayışımıza neden olabilir

Çoksesli Müzikte Karizmatik İkizlerin Piyanodaki Uyumu: Güher- Süher Pekinel Kardeşler
İlknur Tunçdemir Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Sanatçısı

Güher- Süher Pekinel kardeşler uluslararası klasik müzik kariyerlerine orkestra şefi Herbert Von Karajan tarafından keşfedilerek başlamışlardır… Ayrıca piyano konserlerinde sırt sırta (yüzleri birbirine dönük olmadan) çalan dünyanın tek piyano ikilisi olarak ün yapmışlardır. Özellikle klasik ve caz müziğinin bir arada olduğu Bach “Double Piyano Concertos” adlı albümleriyle yaratıcılıklarını klasik ve caz müziğini bir arada sunarak kullanmışlar ve bir ilke imza atmışlardır.

Largo Barok Müzik ve Beyin Uyumlu Öğrenme
Bilge Kocaarslan Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi

Nörobiyolojik bilimler ve beyinin içini görüntüleme teknikleri sayesinde beynin nasıl işlediği ve kendini nasıl düzenlediği anlaşıldıktan sonra “Beyin Uyumlu Öğrenme” sistemleri geliştirildi. Beyin baskı ve dayatmalardan hoşlanmıyor; streste ise kilitleniyor… biyo ritmik largo barok müzik dinleyerek algılamanızı, öğrenme performansınızı %24 arttırabilirsiniz. Bu müzik hipokampı da çalıştıracağı için, bilgiler zihninize, kalıcı hafızanıza kaydedilecektir… Düşünceler arasında zihinsel bağlantılar kurulurken, beynimizin içinde de zihinsel bağlantılar kurulur. Bu süper biyo bilgisayarımız; aynı zamanda, elektrokimyasal bir trafodur da. Beynimiz 60 dakikaya dek etkin olarak çalışabilir. Bunun sonucunda da yorulur. Beynimizi biyo ritmik largo müzik dinleyerek; tıpkı bir pil gibi şarj edebiliriz.

Biyo ritmik largo müzik ile öğrenmenin gerçekleşeceği zevkli ve sakin anlar, 8 -12 Hz. alfa dalgası ortamı yakalanır. Alfa dalga ortamındaki stressiz öğrenme, beden ve zihin faaliyetlerinin uyum içinde çalışmasını sağlar. Bedenin rahatlamasıyla birlikte enerjinin bir kısmı zihinsel etkinliklere aktarılır. Bu konuda psikiyatr ve eğitimci Georgi Lozanov huzurlu öğrenmenin kalıcılığı konusunda çalışmalar yapmış belleğin ve odaklanmanın en verimli ritmini bulmaya çalışmıştır.

Lozanov araştırmalarında barok müziğin largo hızda olması kaydıyla öğrencilerin beden ve zihin fonksiyonlarını huzurlu ortama soktuğunu bulmuştur. Bu müzik beden fonksiyonlarını sakinleştirmenin yanında zihinsel algılama gücünü de önemli ölçüde arttırmaktadır. Seçilen barok eserin 3/4 lük ya da 4/4 lük ölçüde olması, 60 metronom olması gerekliliği de önemli bulgular arasındadır.

Orkestra Yönetimi ve Müzikal Hafıza
Ömer Yöndem, Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Sibel Paşaoğlu, Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı.

Performans başarısını direkt olarak etkileyen orkestra şefinin, müzikal yönden teknik ve artistik yeterliliğinin yanı sıra, psikolojik ve pedagojik donanıma da sahip olması gerekmektedir.

Lavignac’ın “Musiki Terbiyesi” Adlı Kitabında Bellek Eğitimi ve Günümüz Bellek Geliştirme Yaklaşımlarıyla Karşılaştırılması
Dr. Emel Funda Türkmen, Müzik Öğretmeni, Hüseyin Sümer İlköğretim Okulu

Yazıldığı günden beri, gerek evrensel müzik eğitiminde gerekse Türk müzik eğitiminde, değerli görüşleriyle önemli bir yer tutan Albert Lavignac’ın “Musiki Terbiyesi” adlı kitabı… çalınacak eserlerin hafızada tutulmasının önemi ve gereği konusunda da bilgiler sunmakta, müzisyenler için kaç tür hafıza olduğu konusunda, araştırmalardan çok gözlemlere dayandığı düşünülen, fakat kitabın yazıldığı dönemi aşan bir yaklaşıma sahip olduğu görülmektedir.

Kolektif Belleğin Müzik Pratikleri Üzerindeki Etkisi: Tarihsel Perspektifte İstanbul Ermenileri Müzik Pratikleri
Meral İğci Şengüler

Bir topluluğun kendine özgü niteliklere sahip olduğu ve bir tekillik taşıdığı yönündeki bilinci ve aidiyet duygusu, o topluluğun kolektif kimliğini oluşturur…Türkiye’de yaşayan Ermenilerin neredeyse tamamına yakınını oluşturan “İstanbul Ermenileri”nin ele alındığı bu çalışmada, topluluğun kolektif kimlik bağlamında müziksel pratiklerinin bu topluluğun müziğine nasıl bir şekil verdiği ele alınmıştır.

Türk Halk Müziğinde İşitsel Belleğe Dayalı Eğitim; Usta Çırak İlişkisi
Mehtap Demir. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi…Yeditepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Doktora Öğrencisi

Öğrenme sürecinini, entellektüel hafıza; müziğin biçimi, tavrı, pasajları, dönüşleri, sözlerinin yanı sıra yöresel üslubu tanımaya çalışmak, müziği refleks hale getirme yani fiziksel hafızaya alma; bilgiyi işleme, gözlem yapma ve uygulamak oluşturmaktadır.

Müzikal Bellek: Müzikte Öğrenme Ve Müzikle Öğrenme Süreçlerinden Örnekler
Sibel Paşaoğlu, Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Müzikoloji Bölümü.

…müziğin kültürel bir dışavurum eylemi olduğu gerçeğinden hareketle, ezgi, ritm, tempo, armoni gibi pek çok bileşeninin karmaşık ilişkileri sonucu şekillenen özgün müzikal-kültürel kodlarının belleğimizdeki yeri… çocukların belli psikolojik ve biyolojik gelişme-değişme çağlarında karşılaşabildikleri genel uyum sorunlarıyla baş etmede, planlı-programlı biçimde müzikten yararlanıldığı vurgulanmıştır.

Markov Zincirleri İle Melodi Modelleme
Utku Sarıoğlu İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü Lisans Öğrencisi, Ruhan İkeda İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü Öğretim Görevlisi

Markov Modelleri Ses işareti tanıma, dil modelleme alanlarında kullanılmıştır. Model, geçmişi hatırlama derinliğine göre yapay bir “belleğe sahiptir” ve bir sonraki notayı geçmişe bakarak “karar verir”. Biz bu çalışmada, yapı olarak benzeyen basit melodileri, Kodaly’nin “Çocuklar için 50 şarkı” (50 canti per bambini) kitabından seçtik. Bu şarkılar çoğunlukla Do majörde (az bir kısmı ise Sol majörde), sekizlik, dörtlük ve onaltılık notalardan oluşmaktadır. Birinci dereceden ve ikinci dereceden markov zincirlerinin oluşturduğu melodileri oluşturduk. Modelin kadans, yarı-kadans, müzik cümlesi gibi forma ait üst seviye yapılarını koruyup korumadığına baktık. .. Modelin uygulaması Common Lisp dilinde yazılmıştır ve müzik çıktıları midi dosyaları halindedir.

GTSM’nin Ses Kayıt Teknolojisinden Önceki Sanal, Sonraki Gerçek Tınılarının Bellek Yansımalarının Geleceğe Uzantıları
Dr. Ayhan Sarı

GTSM’nin icrasının tını olarak boyutu, ses kayıt teknolojilerinin gelişmeye başladığı 20.yy.dan itibaren büyük bir başkalaşımda kendini göstermekle birlikte, taş plaklara yansıyan insan ses üslupları ve çalgı gurupları icra duyumları arasında bir ikilemi gün ışığına çıkarmıştır…Tekil icra kayıtlarında insan sesi hayranlık oluştururken, çalgı icrasında aynı durum tam tersi bir etki yaratabilmektedir… GTM’nin çoğul icradan ziyade, tekil icraya daha yatkın olduğu gerçeği, ilk taş plak kayıtlarında gözlenen ana unsurdur.
Meşk ile bellek arasındaki müşterek çalışma, yüzyıllarca geleneği yaşatmışsa da, günümüz uzantılarında belleksizlik ana sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel müzikte meşke dayalı bellek özelliğinin ana öğe olması beklenirken, nota kolaycılığının meşk sistemine büyük bir darbe vurduğu gözlenmektedir. Hele GTM yükseltisinde korolarımız giderek ön plana çıktıkça geleneksel seslendirim tavrının yok olduğuna tanık olunmaktadır.
Burada geleneğin tersine dönmüş görüntüsüyle yüz yüze gelinmektedir. Eskiden solo icra tek aktarım halkası iken, bugün dernek ve cemiyet icralarında koro icrası ön plana çıkmış, solo icra üslupları ise bir renk şeklinde sunulur olmuştur.
Aslı belleğe dayanan GTSM’de; nota icrasının aktifleşen egemenliği, gelecek açısından tarihsel bir hesaplaşma zamanının da geldiğini haber verir gibidir.
Ya öze dönülecek, ya da orkestral anlamda yeni atılımlar yapılması gerekecektir.
Mevcut durum ikisinin arasında kendine çıkar yol arama, belki de bir savaşım görüntüsüdür.
Bellek ile gelecek arasında bilinçli ayrıştırmaların net olarak yapılması zamanı gelmiştir…

Müzik Eğitiminde Belleğin Önemi
Y.Doç.Sy.H.Yılmaz Küçüköncü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi

Müzik eğitiminin gerçekleşmesinde programsız ve programlı öğrenmeler vardır ve bunlar bir bütün olarak genellikle birbirlerini etkiler. Programsız öğrenmeler, bireyin doğal, toplumsal ve kültürel çevresindeki müzik ve müziğin hammaddesi olan sese ait her tür özellikleri, bireyin genellikle farkına varmadan ilgi ve aktif yeteneğinin etkileşimleriyle, algılayarak kullanmasıyla; programlı öğrenmeler ise, öğretmen ve öğrencinin bir arada bulunduğu öğretim çevre ve ortamında amaçlı ve birbiriyle bütünleşen, etkileşen müziksel etkinliklerle kazanılan davranışlarla gerçekleşir. Müzik eğitimi öncelikle genel ve özel amaçlara yönelik programlanarak uygulanır. Özel müzik eğitimi ise, özengen / amatör ve mesleki hedefler çerçevesinde gerçekleştirilir.

Subliminal Mesajın Müzikle Birlikte Kullanıldığında Bellekte Saklanması
Ezgi Fındık, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü

Bilinçaltının tüm görüntü, ses, resimleri kaydetme özelliği 1900’lardan beri insanları yönlendirmek için kullanılıyor… Subliminal sözcüğü, bilinçli farkındalık düzeyinin altındaki uyarılar için kullanılır… Eğer bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsak, bu bizim duyabileceğimiz frekans aralığında olduğunu gösterir. İnsan beynini algısı ise daha düşük ya da daha yüksek frekansları algılayabilecek kapasitededir. Bu noktada, “algılama” ile “duyma” kavramlarını birbirine karıştırmamakta yarar var.(Landini,2006)

Kültür Endüstrileri Açısından Toplumsal Bellek ve Müzik
Uğur Zeynep Güven, Yüksek Lisans Öğrencisi, Galatasaray Üniversitesi

Günümüz toplumlarının tüketime dayalı gerçeklik algısı ve bireyin kendini gerçekleştirme modellerine göre, toplumsal bellek yeniden yapılandırılmaktadır. Bu anlamda, müziğin de içinde saklandığı toplumsal bellek, giderek daha akışkan, uçucu ve anlık tüketimlere yönelik bir yapı içinde şekillenir.

Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Özel Yetenek Sınavı Sonuçlarının Müzikal Bellek Açısından Değerlendirilmesi
Yrd. Doç. Sy. H. Selen ERGÖZ, Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi

Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı 1997 yılında kurulmuştur. 2000-2001 öğretim yılında “Temel Bilimler Bölümü’ne 15 öğrenci alarak öğretime başlayan konservatuarda; 2001 yılı şubat ayında kurulan “Türk Müziği” ve Türk Halk Oyunları bölümleri ile üç bölümlü bir öğretim kurumu haline gelmiştir.

Türkiye’de Senfonik Müziğin Gelişmesinde Cumhuriyet Estetiği’nin Bileşenleri
Ali ERGUR, Doç.Dr., Galatasaray Üniversitesi

‘Cumhuriyet estetiği’nin bütünlüklü bir şekilde inşasının, bu çerçevede ortaya konmuş, anlamlı sayıda, belli bir biçimsel ortaklığı paylaşan yapıtlar bütününün varlığına dair yeterince kanıt olduğu iddia edilemez….

Müziksel Belleğin ve Müzik Zevkinin Geliştirilmesi Yönünde Okul Zillerinin Kullanılabilirliği
Alp ÖZEREN / Müzik Eğitimcisi - Halkla İlişkiler Uzmanı / Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi

Bildirinin temelinde; yazarın, 2003 yılında İnönü Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş bulunan Cumhuriyet’in 80. Yılında Müzik Sempozyumu’na sunmuş bulunduğu Türk İlköğretim Okullarında Ziller Kimin İçin Çalıyor ? başlıklı bildiri yer almaktadır… Dünyadaki en büyük “çocuk ve genç” nüfusuna sāhip ülkelerden biri olmasına karşın; Türkiye Cumhuriyeti’nin, yakın ve uzak geçmişe ve geleceğe yönelik bir “nitelikli müzik eğitimi politikası”nın varlığından söz edebilmek hayli güçtür.

Yörük Sosyo-Kültürel Belleğinin İnşasında Müziğin Rolü
Levent Ergun, Öğr. Gör. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzikbimleri Bölümü

Boğaz çalma pratiğinin ürünü olan ezgilerin Yörük toplulukları arasında çeşitli işlevleri vardır. Sözlerine bağlı olarak farklı parçalar olarak algılanan boğaz havalarında bir Yörük topluluğuna özgü tek bir ezgi söz konusudur. Dolayısıyla bu ezgi aynı zamanda topluluğun diğer Yörükler tarafından tanınmasını sağlayan müziksel bir kimlik olarak algılanır.

Müzik Aracılığı İle Öğrenme Işıl Güneş Modiri, Araştıra Görevlisi, Marmara Üniversitesi
Doğumdan itibaren 5 yaşına kadar çocuğun beynindeki nörofizyolojik mekanizmanın çok faal olması sebebiyle müzikal algıya bağlı olarak dilin, otomatik olarak beyne kaydedildiği bilinmektedir. Çocuk, duyduklarını adeta bir kasete kaydedercesine belleğine kaydetmektedir. Bu sebeple okuma yazma bilmeyen bu yaştaki çocuklarda işitsel duyuya da dayalı olarak yapılan öğretimin, oldukça başarılı olması beklenmektedir…

Toplum Belleğinde Çalgı Formları Ve Kemençe Örneklemi
Gözde Çolakoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Turk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü Arş.Gör.

Konumuza örnek oluşturan çalgılarmızdan armudî kemençe ele alındığında ise aynı formun ve yapının, çeşitli komşu coğrafik bölgelerin müzik belleğinde, çeşitli isimlerle yer ettiği görülmektedir. Yunanistan ve Ege adalarında lyra, Hırvatistan’da lyrica, Bulgaristan’da gadulka, Türkiye’de sanat müziğinde kemençe, Kastamonu ve Teke (Burdur-Fethiye) çevresinde tırnak kemane olarak adlandırılan çalgılar icra ve biçimsel özellikler açısından benzer özelliklere sahip olup toplumsal müzik belleğinin belirgin örnekleridir. Toplumlardaki bireyler diğer bir toplumun çalgısını ifade ederken kendi verdiği isimi kullanmaktadır ki; burada sözkonusu olan sadece isim değişikliğidir. Çalgıların toplum yaşamındaki vazgeçilmez varlıklarıyla beraber tını ve biçimlerindeki değişikliklerin yavaşlığı, müziğin toplumsal belleğiyle doğru orantılıdır. Çıkarabildiği sesler açısından çalgı, işgördüğü müziğin gelişimiyle doğru orantılı olarak gelişirken şekilsel değişimin müzikal değişimle aynı oranda olduğunu söylemek pek de mümkün görünmemektedir. Geleneksel çalgıların toplum belleğindeki biçim değişiminin, toplumun yüzyıllara yayılan değişimiyle doğru orantılı olduğuna tanık olunmaktadır.

İnsanda Boyutsal Ses Bilinci ve Müzikteki Yansıma Süreci
Cihan IŞIKHAN, Öğr. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi

İnsan belleği, işitsel algılamada boyutsal çalışma mekanizmasını ‘yön’ ve ‘mesafe’ üzerine kurmuştur. Kaynaktan yayılan ses, yönü ve mesafesiyle insana boyutsal bir bilinç kazandırır… Müzik de bir ses kaynağı olduğuna göre, algılamadaki olağan boyutsal ses bilinci nedeniyle tarihsel süreçte kendi boyutsal düzenini yaratmıştır. 16. yy.’da besteci Adrien Willaert’in koro ve kilise orglarını Venedik St. Mark kilisesi sunağının her iki tarafına yerleştirmesi; Berlioz’un yaratısı Requiem’in “Tuba Mirum” bölümünü 1837 yılında salonun dört köşesine yerleştirdiği çalgılarla seslendirmesi, insandaki olağan boyutsal ses bilincinin müzikte mekân yardımıyla ilk yansıtılma çabaları olarak görülebilir.

20. yy. başlangıcından itibaren müzikteki boyutsal süreç, teknolojiyle birleşerek daha hızlı bir gelişim kazanır. Fransız bilimci Clement Adler, Paris Operası’nda sahne önüne yerleştirdiği mikrofon düzeneğiyle sahnedeki sesleri uzaktaki bir otelin telefonlarına taşır ve dinleyiciler, telefon ahizelerini her iki kulağına dayayarak ilk elektronik

“stereo”
algılanan müziğe ve onun uzak mesafelere taşınabilir olmasına aracılık eder. İlerleyen yıllarda

“Fantasia”

adlı filmin müzikleri Philadelphia Orchestra tarafından seslendirilirken kayıtlar

“quadraphonic”

alınır. 1980 yılından itibaren müzikte

“surround”

kavramı yaygınlaşır…

ve “5.1, 7.1, 10.2 vs.” standartları adı altında 1990’lı yıllardan itibaren her eve girebilecek kadar gelişir. Bugün ise DVD Audio veya BlueRay/HDDVD müzik albümleri tüketiciye sunulurken, stüdyo aşamasında müzik istisnasız olarak “surround” kaydedilmektedir ve bu gelişim süreci aslında, insanın boyutsal ses bilincini sanal ortamda müzikle yansıtmasının bir göstergesidir.

Müziğin Yabancı Dil Eğitiminde Yeni Kelimelerin Bellenmesine Katkısı: İlköğretim Dördüncü Sınıf ve Üniversite Öğrencileriyle Yapılan İki Çalışma
Feyzan Göher, Yrd.Doç.Dr. Niğde Üniversitesi

Müzik, zihin ve onun fiziksel ve/veya biyolojik özellikleri üstüne konan anlam ve değerlerin, melodik ve ritimsel öğelerle birleşerek, estetik bir duyuma ulaşmasıdır…. Müzikle öğrenilen kelimelerin, cümlelerin, vurguların akılda kalması, bellenmesi çok daha kolaydır. Bu görüşten hareketle, bu araştırmada müziğin yabancı dil eğitiminde yeni kelimelerin bellenmesine olan katkısını ölçmek amaçlanmıştır.

Piyano Eşlikli Yaylı Çalgı Eğitiminin Bellek Üzerindeki Olumlu Etkileri
Sonat Coşkuner, Okutman, Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı

Yaylı çalgı çalan öğrenciler, çaldıkları eserleri çalışırken ve çalarken ezber konusunda sorun yaşarlar. Bu sorun çalınan eserin hikâyesinin olmayışı ya da müziğin, ilerlerken hatırlatıcı noktaların olmayışından kaynaklanmaktadır. Piyano eşlikli çalışmada ise piyano, öğrenciye yapmış olduğu eşlikte gerek armoni, gerekse eserin biçimi konusunda hatırlatıcı bir rol üstlenmekte ve eserin ezbere alınması konusunda ise büyük önem taşımaktadır. Bu sayede öğrenci ezberine almış olduğu eseri çalmayı, icra etmeyi sürdürürken bir yandan da müzikal dinamiklere ve ses temizliğine daha çok önem gösterecektir.

Hayat Bilgisi Dersinde Müziğin Bellek Desteklemedeki Rolü
Yrd.Doç.Dr.Dolunay AKGÜL BARIŞ, AİBÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü,
Yrd.Doç.Dr.ÖznurÖZTOSUNÇAYDERE, Kırıkkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Belleği yeniden canlandırmak ve tüm beyin becerilerini faaliyete geçirmek konusunda eski yunanda kullanılan mnemonik adı verilen özel bellek destekleme tekniklerinin kullanılması öğrenme ve öğrenilenlerin hatırlanmasını kolaylaştırmada kullanılan tekniklerdir.(2) Bu tekniklerin içerisinde hem akla hemde akıl yolu ile duyulara seslenen müzik; kritik düşünme, problem çözümü ve bu amaçlara yönelik nasıl iş birlikçi çalışılması gerektiğini öğrenme gibi akademik ve kişisel becerilerin gelişmesini destekler.(3)

Müzik ve Saptama
Yavuz DALOĞLU, Yrd.Doç.Dr., DEÜ Devlet Konservatuvarı

Genel olarak “estetik ve örgütlü sesler bütünü” olarak tanımlayabileceğimiz “müzik”, kuşkusuz ki insan yaşamının bir fenomenidir. Bu fenomen pek çok nicel ve nitel değişkenin bir araya gelmesi sonucunda yaşamın içerisinde bir madde, bir değer haline dönüşür…Her müzik türünde benzer saptama ölçütleri olduğu gibi, farklı coğrafyaların ve toplumların müzik kültürlerinde farklı bellek algılayışları da olmuştur.

Müzikte Delta-t Süreli Bellek ve Tekseslilik/Çokseslilikle İlintisi,.. ): M. Kemal Karaosmanoğlu, Öğr. Gör., YTÜ Sanat Tasarım Fakültesi

Ülkemiz müzisyenleri arasında, tam tınılamalı (just intonation) aralıkların Türk musikisi gibi teksesli müziklerde önemli, çokseslilikte ise önemsiz olduğuna ilişkin yaygın bir kanı vardır. Oysa, aynı bir anda işitilen üçlü akor gibi sesler arasında uyumsuzluk varsa, bu sesler arpej şeklinde işitildiğinde sözkonusu uyumsuzluk algılanamayabilmektedir. Temel ses ile onun armonikleri ve tüm bunlar arasında oluşabilecek vurulardan (beeats) kaynaklanan bu fiziksel olgu, müzikte çok kısa (delta-t) süreli bir belleğin varlığına ve önemine işaret eder…




Hoşgeldiniz