Ceza-i sinimmar…
Toplam Okunma: 6490 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 13:54
Anlatırlar ki İran şahlarından Numan bin Münzir eğlenceyi seven, dünyanın zevk u safasına düşkün, bu uğurda her türlü devlet imkanını seferber etmeyi huy edinmiş şuh yaradılışlı bir hükümdar imiş. İran halkı onun zamanında zevk u safa içinde yaşamışlar. Devlet hazinesinin harcamaları bu uğurda sarfedilir olmuş…
Münzir, halkını rahat rahat yaşatan bir şah olarak tarihe geçmek için ne gerekiyorsa yapmaya azmetmiş. Bu uğurda kendisi halkına örnek oluyor ve dünya nimetlerinden istifade uğruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyormuş.
Bir ara aklına bu icraatlarını anıtlaştıracak bir köşk yaptırmak gelmiş ve ülkenin en büyük, en maharetli mimarı olan Sinimmar’ı huzura çağırmışlar.
Münzir, Sinimmar’a:
- “Mimarbaşı, benim için öyle bir yerde öyle bir saray yap ki dünyadan kâm alma adına hiçbir şey eksik olmasın! Sana iki yıl mühlet!..”
Sinimmar bu emri alır almaz önce uygun bir yer seçmek için ülkeyi bir uçtan diğerine dolaşmış…
Kûfe’de, Fırat kıyılarında hâkim bir tepeyi beğenmiş. Gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra işe koyulmuş. Münzir, hiçbir fedakarlıktan ve masraftan kaçınmıyormuş. İki yılın sonunda saray tamam olmuş ve Sinimmar, Şah’a sarayı gezdirmiş.
Şah devletin ielri gelenleriyle birlikte sarayın her katına, her odasına, her penceresine geldikçe hayretten hayrete düşüyormuş. Sinimmar saraya öyle bir ışık perspektifi vermiş ki şah için hazırlatılan oda günün her saatinde ayrı bir renkte görünür, sabahki rengi mavi iken, kuşluk vakti havai, öğleyin beyaz, ikindide sarı olurmuş. Münzir bütün odaları gezdikten sonra Sinimmar onu sarayın terasına çıkarıp güneşin batışını seyrettirmiş.
Münzir her dakikada heyecanı daha da artarak hayranlıkla akşamı etmiş.
Sonra usta mimar onu yanındakilerden ayırıp bir mahzene indirmiş. Mahzende kendisine bir taşı işaret ederek demiş ki:
- “Şah-ı Şâhânım!.. Bendenizden adınıza bir saray yapmamı istediniz. İşte bu havernak saray dünya durdukça sizin adınızı yaşatacaktır. Sarayınızın anahtarı da şu gördüğünüz taştır. Eğer bir gün saraydan bıkarsanız; yahut gönlünüzü hoş etmez hale gelirse, şu taşı çekip sarayı terk edin; bir saat sonra yerle bir olacaktır…”
Numan bin Münzir sanatında bu derece maharet gösteren Sinimmar’ı binlerce sözle övdükten sonra, ertesi gün kuşluk vakti çayını terasta beraber içmek ve maddi iltifatlarını sunmak üzere davet edip çayı içtikten sonra odasına çekilmiş. Önce “Sinimmar’a ne tür bir hediye verse bu muhteşem şaheserin karşılığı olamaz” diye düşünmüş ve hazineler bağışlamayı kafasına koymuş. Ancak saatler ilerledikçe şeytan gönlüne vesvese verip “ya bir başkası için sarayın bir eşini daha yapar; yahut şifre taşın yerini başkasına söylerse!” diye aklına fitne salmış.
Ertesi gün Sinimmar kendinden emin, insanların alkışları arasında sarayın merdivenlerini tırmanıp terasa çıkmış. Şah onu Fırat manzarası seyretmek üzere korkuluğun kenarına getirmiş ve arkasından aşağı iterek mükâfatını vermiş…
Zavallı Sinimmar uçuruma doğru süzülürken sesi kayalıklarda yankılanıyormuş:
- “Diğer taş Şahım, diğer taş!..”
Derler ki sinimmar’ın anahtar taşının bir benzeri daha var idi. O taş diğerinin aksine her yıl çıkarılıp yerine yenisi konulmazsa saray yine çökmeye mahkumdu.
İşte bu hadiseden sonra ceza-yı sinimmar dillere destan olmuş.
Bugün havernak sarayının yerinde yeller esiyor, Münzir’in ise adını hatırlayan yok. Ancak eminiz ki dünya durdukça Sinimmar adı yaşayacaktır. Çünkü o mükafat yerine cezaya çarptırılmanın, ceza-yı sinimmar’ın sembolü ola gelmiştir.
Çevrenize bir bakın. mutlaka bir Sinimmar ile karşılaşacaksınız. Dünyada zalim münzirler var oldukça elbette mazlum sinimmarlara da rastlarsınız.” (1)
_____________________________________________
(1) Prof. Dr. İskender Pala, İki Darbe Arasında - İlginç Zamanlarda, Kapı Yayınları, Sayfa 95-97