Çanakkale’de koro ve Mete Gökçe…
Toplam Okunma: 5038 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 08:41
Fatmanur Güder’in Mete Gökçe ile röportajı…
F. G. : Sizi tanıyabilir miyiz?
M. G. : 1975 yılında Ankara’da doğmuşum. 2004 yılından beri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi kültüründe nefes almaktayım. Eksenim koro müziği, hayatımı ve kendimi polifonik koro müziği üzerine adamış sayıyorum.
. . .
Avrupa’da ilk koro kültürü ile birlikte şarkı söyleme okulu 950 yılında açıldı. O yüzden Avrupa’da çok daha ileri boyutlarda. Kendi geleneksel yapıları. Buradan kültürle oluşan biçimlerle çok büyük organizasyonlar gerçekleştiriliyor. Almanya’da 40 - 50 bin koro var. Bulgaristan’da 15-20 bin … Dünya açısından kıyasladığımız zaman Türkiye olarak şu anda oldukça geri durumundayız.
. . .
Temel müzik eğitimindeki nedenlerden dolayı müzik kültürüne vakıf olamıyoruz. Şarkı ve koro kültürlerimizde yaşadığımız eksiklik bulunsa da yeni yeni hareketlenmeler gözlüyoruz. Örneğin Türkiye’de koro festivalleri oluşmaya başladı. Bunların sayılarını arttırmaya çalışıyoruz. Bizim temelden başlamamız gerekiyor. Örneğin çocuk korolarının sayılarının çok çok artması gerekiyor. Koro kültürünün artmasını istiyoruz. Üniversitelerin koro bölümlerinde akademik alanda Avrupa’da olduğu gibi uzmanlaşacak okul bölümlerinin açılması için uğraşıyoruz. Şu anda Türkiye’de pozitife doğru gidiyor. Koro algısının oluşmasında hem eğitsel hem de toplumsal anlamda çok pozitif üretimler gerçekleştiriliyor.
. . .
Koro festivalleri hem koro müziğinin akademik yanlarının gelişmesinde hem de toplumsal bilinçlenmede çokça önemli.. Akademik alanda iyi bir koro nedir, donanımlı bir koro şefinde bulunması gereken nitelikler nedir, bunlar anlaşılmaya başladı.. Yalnız toplumsal anlamda polifonik koro kültürü eksik olduğundan düzeyli ve nitelikli bir koro ya da şef kültürü nasıl olmalıdır ayırt edilemiyor. Bu eksikliklerden dolayı maalesef kültürel festivallerin yanında ticari koro organizasyonlar içinde, az sayıda ve seviye alanı düşük organizasyonlar içinde bir koro derece aldığı için dünya birincisi, ikincisi, Türkiye dördüncüsü olduk, vb. algılarla topluma popüler angajeler yapılıyor. Bu da zemini sağlam olmayan yarışmacı kültürler doğruyor. Bunu çok doğru bulmuyorum. Bu yüzden koro kültürünün akademik ve toplumsal bilincini ortak yapıda yükseltmek gerekli. Bu alanda oldukça zamana ihtiyacımız var.
Fatmanur Güder: Çanakkale’de Koro Müziği’nin gelişiminde katkılarınız …
Mete Gökçe: Hem toplumsal alana yayılma adına hem de akademik anlamda ben de kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. 2004 yılında ÇOMÜ’de çalışmaya başladım. O zamandan beri bir hayalim vardı; Çanakkale’de bir koro festivali gerçekleştirmek. Bunun için hiç acele etmedim. 5-6 yıl bekledim çünkü önce kültürleşmek gerekiyordu. Şu anda görev yaptığım Müzik Bölümü’nde o kültüre ait öğrencilerin oluşması gerekiyordu. Şehrin, yöneticilerin buna destek verebilmesi için o yöneticilere bu kültürü daha iyi, daha canlı yaşatmak gerekiyordu. Önce bu kültürün oluşması için 5-6 yıl boyunca Müzik Bölümü korosuyla birçok şey yaptık, çocuk koroları oluşturduk, vs…
M.G. : Sonunda ‘ben festival yapmak istiyorum’ dediğim anda sağ olsun yöneticilerimiz hemen sahip çıktılar. Şimdi Çanakkale’nin birçok yere model teşkil eden bir festival kültürü var. Biz bunu iki kere gerçekleştirdik. Burada Üniversitemizin desteği çok büyük… Rektör Hocamızı burada saygıyla anmak istiyorum.
F. G. : Çanakkale Korolar Festivali ses getirdi…
M.G. : İlkini 2010 yılında gerçekleştirmiştik. Festival, Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası ve Üniversitemiz ortaklığında gerçekleşti. İkinci yıl da aynı şekilde oldu. 800’e yakın kişi Çanakkale’ye geldi. Gelen bu 800 kişi korolarda şarkı söyleyen üniversite öğrencileri, güzel sanatlar lisesi öğrencileri, özel öğrenciler, yurt dışından gelen konuklarımızdı. Onun dışında toplumsal alana yayılması amacıyla sokak konserleri gerçekleştirdik. Bunun için özellikle bu yılki festivali yaz ayına aldık. Yaz ayında olması sokak konserlerinin hareketliliğini çok daha iyi bir noktaya getirdi. Akşam saatlerinde korolar, Çanakkale’nin her yerinde şarkılar söylediler. Çanakkale halkı da buna çok güzel reaksiyon gösterdi. Bunun yanında salon konserleri, söyleşiler ve atölyeler gerçekleştirildi.
Bir çok yere örnek model olduk. Şimdi Kıbrıs’ta, Samsun’da, Denizli’de festival hazırlıkları var. Bir de bir not aktarayım; artık Türkiye’de koro müzikçileri birbirlerine “Korocan” diyorlar.
Çanakkale Korolar Festivalini 50’ye yakın Müzik bölümü öğrencisi gönüllü olarak idare etti. Bu çok etkili oldu. Öğrenciler, hayatlarının öğrencilik yıllarında çok büyük deneyimler kazandılar. Bir hafta süren oldukça büyük bir festival gerçekleşti. Şimdi bu festivali Avrupa Korolar Birliği’ne üye yapıyoruz. Yakında oraya ait de bir festival olacak ve daha çok uluslararası fonksiyonlu bir festivale doğru gidecek. Ayrıca uluslararası alanda büyük bir ortaklık teklifi aldık ama henüz açıklamıyoruz. Şu anda temel düzeyde görüşmelerimiz sürüyor.
Koro Müziği Türkiye’de çok sağlam temellere dayalı değil…
Bir çok ilkokulumuz var ama bir çocuk korosu yok. Çok kolay değil ama pozitif düşünmek, radikal olmak ve inanmak gerekiyor. Bu yönde devam edeceğiz.
F.G. : Gelecek projeleriniz…
M. G. : Şimdilerde 100 Ses Gençlik Korosu adında Türkiye’den bir koro oluşturduk. 21’e yakın Müzik Bölümü öğrencisi bu koroya başvurdu. Bu koro, koro müziğinin eğitim kısmında çok etkili olacak. Yılda iki kere buluşma yapılacak. Kendi içinde eğitimlere, atölyelere devam edeceğiz.
Aynı yapıda da 100 Ses Eğitimciler Korosu var. Bu da Türkiye’de koro şeflerinden, akademisyenlerden ve müzik öğretmenlerinden oluşan bir koro. 3-6 Şubat Ankara’da, büyük ihtimalle Gazi Üniversitesi’nde buluşuyoruz. 4 gün kampa gireceğiz. Daha sonra performanslara başlayacağız. Bu projeme çok büyük reaksiyon geldi. Türkiye’nin ulusal bir koro algısı , ulusal gençlik korosu ve eğitimciler korosu bir araya geliyor. Ben de bu koronun genel sanat yönetmenliğini ve koro şefliğini gerçekleştiriyorum. Ayrıca Türkiye’nin çeşitli yerlerinden 12 bölgesel koro şefi arkadaşım projenin içinde görev alıyorlar. Proje şu anda sivil bir insiyatif ve gönüllülük ilkesi ile yürüyor ama yakın zamanda bir ev sahibi ortaya çıkacak.
F. G. : Çanakkale adına neler var?
M. G. : Şu anda Türkiye’nin 7. koro derneği burada kuruldu; Çanakkale Troya Polifonik Korolar Derneği. Onun başkanlığını yürütüyorum. Bu projede çok değerli kişiler var. Çanakkale’de bir Barış Korosu kurmayı planlıyoruz; Çanakkale Barış Korosu. Ana hedef; Çanakkale’de yaşayan halktan bir koro kurmak, halka şarkı söyletmek. Çanakkale’de savaşmış 13 milletin halk şarkılarını söyleyeceğiz. Başarabilirsek bu koro, 2015 yılında Çanakkale Projesi kapsamında sahne alacak. Ayrıca çocuk, gençlik ve çeşitli yapılarda koro kültürleri için çalışıyoruz.
Bunun yanında yıllar önce Üniversite’de kurduğum ÇOMÜ Polifonik Korolar Topluluğu da çalışmalarını devam ettiriyor, şeflik atölyeleri var. Yurt dışında da bazı projeler olacak. Çalışmalarımıza devam ediyoruz.
F. G. :Koronuza katılmak isteyen kişilerde ne gibi bir özellikler arıyorsunuz?
M. G. : Üniversite korosuna katılmak için ciddi bir solfej bilgisi olması gerekiyor, iyi bir ses kültürünün olması gerekiyor. Bahsettiğim üzere oluşturacağımız Çanakkale Barış Korosu gibi herkesin şarkı söyleyebileceği korolar oluşturmamız gerekiyor. Koro müziğine ilgi duyanlar bu koromuza katılabilirler.
Koro ve festival Çanakkale’nin her anlamda yüzüdür. İki festivalde Çanakkale’ye niteliği yüksek kültürde toplam 1200’e yakın insan geldi. Artık Çanakkale’yi de temsil eden bir etkimiz ve oluşumumuz var. Bu yüzden şehrin diğer dinamiklerinin de biraz desteklemesi gerekiyor. Çünkü siz artık ülkeyi temsil ediyorsunuz. Son olarak belki Avrupa’da bile örnek olacak büyük bir projeye hazırlanıyoruz. Bazı destek sinyalleri almaya başladık. Başarabilirsek Türkiye’ye ve Avrupa’ya ilan edeceğiz ama şimdilik belki olmaz duygusuyla içimde saklıyorum.