Topkapı Sarayı El Yazmaları Kütüphanesi yeniden açıldı…


Toplam Okunma: 3679 | En Son Okunma: 19.11.2024 - 09:17
Kategori: Haberler

Daha önce tadilata alınan Ağalar Camii’ndeki restorasyonun tamamlanmasının ardından el yazması eserler, yaklaşık 3 milyon liralık harcama ile yeniden Ağalar Camii’ne taşındı. Müzikoloji dünyası için büyük önem taşıyan kütüphanede 8. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki İslam kitap ve hat sanatı örneklerinin yanısıra Batı dünyasının en erken baskı eserlerinin de içinde bulunduğu 21 bin 438 adet kitap var. Bunlardan 18 bin 622’si el yazması…

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik: “Bir gün bu görevden ayrıldıktan sonra arkamdan el yazması eserlere hakkıyla hürmet ve hizmet etti, desinler bu bana yeter. Başka bir şey beklemiyorum.”

Konu ile ilgili Zaman Gazetesi yazarı Beşir Ayvazoğlu’nun yazısı:

Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi açıldı… Beşir Ayvazoğlu

Başta tarihçiler olmak üzere, yazma eser kütüphanelerini kullanan bütün araştırmacılar, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nden şikâyetçiydi; bu kütüphaneyi yönetenlerin yazma eserleri araştırmacılardan adeta kıskandıklarını ve akla hayale gelmedik zorluklar çıkardıklarını söylerlerdi.

1999 depremi, kütüphane binası olarak kullanılan Ağalar Camii’nin beşik tonozunda ciddi çatlaklar oluşturduğu için koleksiyonun 2007 yılında Enderun’daki Hazine Koğuşu’na taşınması, araştırmacıların işini büsbütün zorlaştırmıştı.

Kitap sanatına büyük ilgi duyan padişahların hazırlattıkları eşsiz yazmalar ve İslâm coğrafyasının dört bir tarafından hediye olarak gönderilmiş nadide eserlerden oluşan Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki 21.438 adet eserin 18.622’si yazma, geriye kalanı nadir basmadır. Müze Müdürü Haluk Dursun, geçen pazartesi günü yapılan açılış töreninde, bu muhteşem koleksiyonun Türk ve İslâm dünyası için ne kadar büyük bir önem taşıdığını anlatırken, Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın sadece Reşidüddin’in Camiü’t-Tevarih’ini görmek amacıyla bir günlüğüne İstanbul’a uğradığını hatırlattı. Açılışı yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in şu sözleri de koleksiyonun önemini çok iyi ifade ediyordu: “Yaptığım bütün işlerde başarısız olabilirim; ama ‘Ömer Çelik, yazma eserlere hizmet etti!’ denilirse benim için kâfidir!”

Sekizinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar İslâm kitap ve hat sanatının eşsiz örnekleriyle Batı dünyasının en erken tarihli baskı eserlerinden oluşan koleksiyonda 103 adet de ünik, yani tek nüsha eser bulunuyor. Mesela Osmanlı kitap sanatının şaheserlerinden biri olan Karahisarî hattı Kur’an-ı Kerim; 1330-31 tarihli minyatürlü ve bilinen en erken tarihli Şehname; Moğol tarihçisi Reşidüddin’in Camiü’t-Tevarih’i, Pîrî Reis’in Kitabü’l-Bahriye’si ve 1513 tarihli dünya haritası; ayrıca cildi, tezhibi, minyatürleri ve konusu ile dünyada tek olan Kitab-ı Sitte-i Attar, Selimname, Divan-ı Hazik, Sevakıb-ı Menakıb, Şakayık-ı Numaniye, III. Murad Surnamesi…

Bu koleksiyon, Topkapı Sarayı’nın yönetim merkezi olduğu dönemde, on üç müstakil kitaplıkta hizmete sunulmuştu. Bu kitaplıklardaki eserler, 1928 yılında Fatih dönemi yapısı olan ve padişah, akağalar ve iç oğlanların ibadeti için yapılan Ağalar Camii’nde bir araya getirildi. Asıl adı Hünkâr Mescidi olan Ağalar Camii, yukarıda da ifade ettiğim gibi, 2007 yılına kadar Topkapı Sarayı Müzesi El Yazma Kütüphanesi olarak kullanıldı.

Restorasyonu tamamlandıktan sonra yeniden kütüphaneye tahsis edilen bu binada depolama, yangın, iklimlendirme ve güvenlik sistemleri de yenilendi. Bütün bu çalışmalar için 2.990.473.000 TL harcandığını belirten Haluk Dursun, 2007 yılında, altı ayda Hazine Koğuşu’na nakledilen koleksiyonun Ağalar Camii’ne 1 Ağustos 2013 tarihi itibarıyla bir ay gibi kısa bir zamanda taşınıp yerleştirildiğini söyledi. Kütüphane bundan sonra üç uzman, bir kütüphaneci ve şimdilik bir restoratörle çalışmalarına devam edecek.

Boşalan Enderun Hazine Koğuşu’na gelince: Bu önemli binanın koğuş örneği ve “Hüsnühat Sergi Salonu” olarak hizmete açılması için hazırlıklara başlandı bile. Açılışı birkaç ay sonra hattat ve bestekâr Kazasker Mustafa İzzet Efendi’yle Enderun’dan yetişmiş bestekârların eserlerinin seslendirileceği bir konserle yapılacak. Kazasker’in seçilmesi tesadüfî değil; bu koğuşun kapısının üzerindeki nefis kitabe onun imzasını taşıyor.

Peki, araştırmacılar yıllardır yaşadıkları sıkıntıları yaşamaya devam edecekler mi? “Hayır” diyor Haluk Dursun, “Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi kitapların yalnızca saklanarak korunması değil, sergilenerek istifadeye de açılması prensibiyle hizmet verecek. Araştırmacılar, hafta içi her gün 09.00-17.00 saatleri arasında randevulu olarak gelip çalışabilecekler. Talep olduğunda hafta sonları da hizmet verebileceğiz.”

Haluk Dursun’un hayali, yakın zamanlara kadar Tarih Vakfı’nın işgal ettiği, halen Arkeoloji Müzesi tarafından depo olarak kullanılan Darphane’deki iki tarihî binadan birinin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi yazmalarına, diğerinin de Topkapı Sarayı Arşivi’ne tahsis edilmesi… Arşivin halen Saray’ın mutfaklarındaki kiler bölümünde muhafaza edildiğini hatırlatmakla yetiniyorum. Darphane’de Topkapı Sarayı Tarih Araştırmaları Merkezi kurulduğunda, hem araştırmacılar müzeye girerken yaşadıkları zorluktan kurtulacak, hem de Hünkâr Mescidi tarihî fonksiyonunu yeniden kazanmış olacak.(1)
_______________________________________
(1) http://www.zaman.com.tr/besir-ayvazoglu/topkapi-sarayi-muzesi-kutuphanesi-acildi_2133878.html




Hoşgeldiniz