Sertab Erener “İstanbul” şarkısı ve İstanbul özelinde İstanbul algısı… Tuğba Aydın(*)
Toplam Okunma: 5798 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 09:32
Bu araştırma Sertab Erener’in Haziran 2010’da çıkan 12. solo albümü “Sertab Erener 2010″da yer alan “İstanbul” isimli şarkının klibinin incelenmesi üzerinedir. Klip çözümle-meleri, göstergebilimin ilgi alanı içinde olmakla beraber bu müzik videosu mekân- anlam ilişkisi taşıması, görüntülerin yönetmenin yansıttığı kadarıyla şarkı sözleriyle uyumlu hale getirilmeye çalışılarak söz üzerinden metin analizi yapması gibi semiyolojik sebeplerle seçilmiştir…
Müzik videosunun diğer vurgusu ise şarkıcı özelinde olacaktır. Videonun bazı bölümlerinde şarkıcının Saray’da geçen görüntüleri, hareme ve Osmanlı kadını imajına göndermeler yapan oryantalist bakış açısıyla sunulmaktadır. Şarkıcının müzikal kariyeri içinde yer alan benzer çalışmaları da olası sebep sonuç ilişkileri ile anlatılacaktır. Aynı zamanla bu konuyla çakışan bir eksen de videonun saraydaki görüntülerinin 2010 yılı dizi sezonunda Show TV’de yayına başlayan “Muhteşem Yüzyıl” adlı çok izlenen dizinin çekildiği sarayda çekilmiş olmasının videonun reklamını yapan bir sebep olarak basında yer almasıdır. Bu bağlamda popüler ürünler birbirine hizmet etmektedir.
Araştırma özellikle Roland Barthes, Erward Said ve Rina Lewis’in görüşleri ışığı altında şekillendirilmiştir.
Göstergebilimsel Anlatım
İlk kez 1916 yılında İsviçreli Dilbilimci Ferdinand de Saussure tarafından Genel Dilbilimi Dersleri adlı eserinde ortaya atılan semiyoloji ya da orijinal adıyla Sémiologie kavramı işaretlerin bilimi veya sosyal yaşam içinde işaretlerin çalışılması üzerineydi. (Macey,347) Ancak Saussure bu yaklaşımı ve analizleri yalnızca dil üzerinden yapılandırmıştı ve hatta henüz kendi deyimiyle gerçek bir göstergebilimden söz edilemezdi. Semiyoloji 20. yy boyunca sosyal bilimlerin farklı dallarından gelen bilim adamları ve düşünürler tarafından geliştirildi ve bir disiplin halini aldı. Linguistik çalışmalar üzerinden gelişip kendini devindirebilen bu bilim dalı özellikle Roland Barthes ile bir kurallar bütünü oluşturmayı başarmıştır. Barthes’a göre; “…geleceğe yönelik olarak, göstergebilimin konusu, tözü ne olursa olsun, sınırları ne olursa olsun, her türlü göstergeler dizgesidir.”
Yukarıda da belirtildiği üzere hem diğer bilim dalları hem de iletişim araçlarının gelişmesi bizleri birer alıcı olarak göstergeler ile kaplı bir dünyanın ortasında bırakmıştır denilebilir. Ya da Barthes’ın deyişiyle “kitle bildirişimlerinin gelişmesinin, günümüzde bu uçsuz bucaksız anlamlama alanına çok büyük bir güncellik kazandırdığı kesindir; bu da dilbilim, bildirişim kuramı, biçimsel mantık ve yapısal insanbilim gibi bilim dallarının başarısının anlambilim çözümlemesine yeni olanaklar sağladığı bir anda gerçekleşmiştir.”
Roland Barthes 1964’de Le Nouvel Observateur için yazdığı “Anlamın Mutfağı” isimli makalesinde gösterge kavramını günlük pratiğimizin içine yerleştirir. O’na göre bir giysi, bir otomobil, hazırlanmış bir yemek, bir el- kol hareketi, bir film, bir müzik, bir reklam görüntüsü, bir döşeme takımı, bir gazete başlığı görünüşte birbirinden farklı nesneler olsa da hepsini ortak kılan şey birer gösterge olmalarıdır. Videonun analizine geçmeden evvel yapılan şeyin aslında görüntüleri “okumak” olduğunu söylemek gerekir. Araştırmanın kilit noktalarından birini oluşturan okuma eylemi köklerini “Anlamın Mutfağı”na dayandırmaktadır. Barthes şu şekilde devam etmektedir:
“Sokakta dolaşırken – ya da yaşamımı sürdürürken- bu nesnelere rastladığımda, gerektiğinde hiç de farkında olmadan, her birine aynı etkinlikle yaklaşırım. Belli bir okuma etkinliğidir bu. Modern insan, kentlerin insanı yaşamını okumakla geçirir. Öncelikle ve de özellikle görüntüleri, el- kol- baş hareketlerini, davranışları okur…”
Bir Videoyu Okumak
“İstanbul” şarkısı Sertab Erener’in 2010 yılında satışa çıkardığı Sertab Erener 2010 isimli albümde yer alan söz ve müziği Ersel Serdarlı’ya ait şarkısıdır. Videonun yönetmeni Burak Ertaş’tır. Şarkı 3 dakika 30 saniye sürmekte ancak videoda kullanılan şarkı dışındaki ortam sesleri ve görüntülerinin de yer almasıyla yaklaşık 3 dakika 41 saniye süreye ulaşmaktadır. Videoda semiyotiğin içinde yer alan ikon, sembol ve indeks; sözler, imaj ve ses arasındaki ilişkiyi anlamak için faydalı olur.(183, Vernallis)- (Bu 3 terim Charles Pierce tarafından ortaya atılmıştır. Temsil edilen şey ile temsil eden şey arasında benzerlik ilişkisi bulunduğuna işaret eden ikon; doğal sebep sonuç ilişkisi taşıyan indeks, sonuncusu ise işaret uygunluğu yani semboldür.)
İstanbul şarkısının videosu:
http://www.youtube.com/watch?v=bgNjGXnkCPA
Aşağıda şarkının sözleri yer almaktadır:
Kimisi sadece işinde gücünde
Kimisi sadece heyecan peşinde
Kimisine sorulmaz bile derdi ne, kiminle
Kimisi paça sıvar dereyi görmeden
Kimisi bütün yutar lokmayı bölmeden
Kimisi düşmez yakadan başa çorap örmeden, inceden
Gelip bu şehri bozup
Bu şehre gelip bozulanlar
Hepsi aynı kazanda kaynıyor İstanbul’da
(Doğru söylüyor)
Dinle beni biraz sen, sen
İstanbul sever seni sen beni seversen
Dinle beni biraz sen, sen
İstanbul döver seni sen beni üzersen
Ne çok canlar yakar İstanbul
Bolca günahlara sokar İstanbul
Hızlı koşanları çabucak yorar İstanbul
Ama sen istesen de bu şehirden kaçamayacaksın
Çünkü aklın bende, ben de İstanbul’dayım
Sen gidersin, İstanbul beklemez
Gelirsin gidersin, İstanbul fark etmez
Acı çeker özlersin, İstanbul üzülmez
Nasıl nedir halin, İstanbul hissetmez
İstanbul birini sevmiyorsan çekilmez.
İncelenen videoda genellikle saniyede 1 ve bazen 1’den fazla kez görüntü değişmektedir. Oldukça karmaşık bir görsellik sunmaktadır izleyiciye. Hatta kamera ön planda bir göstergeye odaklandığında dahi arkada yine ikincil derecede dikkat çeken fakat yine şarkının sözleriyle yakından veya uzaktan ilişki kuracak nitelikte bir görsel imge daha kullanılmıştır. İzleyici videoda adeta bir göstergeler geçidi ile karşı karşıyadır. Bunun sebebi bir şehir hikâyesi üzerinden anlatıma girmesi olabilir. Barthes’a göre; “Şehir bir söylemdir; bu söylem de gerçekten bir dildir. Şehir sakinleriyle konuşur; biz içinde bulunduğumuz kenti konuşuruz; bunu da orada yaşayarak, orada dolaşarak, ona bakarak yaparız.”
İstanbul şehri gerek videoyu çeken yönetmen açısından gerekse İstanbul’da yaşayan ve ya Türkiye’nin farklı bir şehrinde bulunan ancak İstanbul gerçeği üzerine algısı olan kimseler tarafından üzerinde çokça görsel, yazılı, işitsel malzeme üretilebilecek zenginliğe sahip bir şehirdir. Burada Barthes şehircilik araştırmalarında “anlamlama” üzerinde durur. O’na göre “İnsan, anlamlama ile başka türden olgular arasında bir çeşit ilişki bulunduğunu, dolayısıyla da anlamlamanın ortadan kaldırılamayacak bir özgüllük içerdiğini fark etmeye başlar.”
�
Şehir tarihsel serüveninin yanı sıra albümün satışa çıktığı sene içinde “Avrupa Kültür Başkenti” seçilmiştir. Elbette bu konu ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur, bu örnekte tesadüf olup olmayacağı bilgisi hakkında fikir sahibi olmamakla beraber ileride değineceğim “popüler ürünlerin birbirine hizmet etmesi” kavramı ile ilişkilendirip ilişkilendirmemesi de şimdilik bu araştırmadan bağımsızdır. Resmi bilgilere göre 1945’de 1 milyon 78 bin nüfusu olan İstanbul, 1950 sonrasında yoğun göç hareketleri yaşamıştır. 1950’den itibaren yılda binde 40 ile 50 arasında artış ile 1990’da 7 milyon 309 bin, 1997’de 9 milyon 199 bin ve 2000’den sonra 10 milyonun üzerinde nüfusa sahip olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumunun açıklamasına göre son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2010 sonuçlarına göre toplam Türkiye nüfusu 74 milyona yakın olmakla birlikte toplam nüfusun yüzde 18’i İstanbul’da ikamet etmektedir. Bu detaylı açıklamanın sebebi araştırma konusu edilen müzik videosunun İstanbul’daki “kalabalık” üzerinde yoğunlaşmış olmasıdır.
Videonun anlatımına geçmeden evvel “anlatı” kavramını netleştirmekte yarar vardır. Proop ve Levi’s Strauss’a göre iki tür anlatıdan söz edilebilir. Anlatı, ya olayların sıradan ve anlamsız bir biçimde dile getirilmesidir( bu durumda ancak anlatıcının ya da yazarın sanatına, yeteneğine ya da dehasına güvenerek anlatıdan söz edebiliriz…) ya da başka anlatılarla ortak olan, çözümlemeye açık bir yapı içerir; bunu dile getirmek için çok sabırlı olmak gerekir; çünkü en karmaşık rastlantısal olan ile en yalın düzenli olan arasında bir uçurum vardır ve hiç kimse, birim ve kurallardan oluşmuş örtük bir dizgeye başvurmadan bir anlatıyı düzenleyemez.(Barthes, 102)
Bu bağlamda İstanbul müzik videosunun basında yer alan haberlerine baktığımızda ilk tanımdaki anlatıma girdiğini görmekteyiz.
00.03- Video, ortam sesi ile başlar. Kızıllıklar içindeki güneşin batımına martı görüntüleri ve martı sesleri eşlik eder. Arka fonda cami minarelerini görürüz. Deniz ve Boğaz İstanbul için vazgeçilmez sembollerdir. Keza İstanbul’un bir diğer sembolü cami minareleri de klip süresince çok kez gösterilecektir.
00.04- Sarı bir sokak kedisinin gölgesi Arnavut kaldırıma düşmüştür. Burada kedinin görüntüsünden çok Arnavut kadırımı İstanbul’a özgü bir görseldir. Örneğin Yeni Aktüel Dergisinin 237. Sayısında şöyle bir ibare görürüz: “Arnavut kaldırımları, mimari dokusu, sıcakkanlı insanları ve hatta deprem mazisiyle Lizbon, İstanbul’a çok benziyor”. Demek ki Arnavut kaldırımı İstanbul ile özdeşleşen bir göstergedir.
00.05- Ud görüntüsü. O esnada müzikal olarak da salt ud sesi duymaktayız. Ud ve diğer ince saz diye tabir edilen Klasik Türk Müziği enstrumanları algımızda ve deneyimlerimizde Osmanlı, Saray müziği gibi ifadelerle İstanbul’u ve İstanbul kimliğini çağrıştıran çalgılardır.
00.06- Duvarda bir grafiti resim görmekteyiz. İstanbul yazısı önde olup arkası kırmızıya boyanmıştır. Kırmızı fonun üzerinde sağ üst köşede ay yıldız resmi ile Türk bayrağı temsili ve yine İstanbul yazısının arkasında büyük cami minareleri vardır.
00.07- Sertab Erener görünür. Motifli bir halı ya da döşeme üzerinde yerde uzanmakta ve zil çalmaktadır. Zil sesinin her hareketiyle görüntü değişir. 1 saniye içinde toplam 3 farklı görüntü görürüz. Ziller, tavla ve ince belli çay bardağı. Bu göstergeler de gündelik yaşam kültürü içinde var olan nesnelerdir.
00.08- Gece görüntüsüyle İstanbul’daki tarihi binalardan biri görülür.
00.09- Kamera, Kadiköy sahilinden Eminönü İskelesini ve arkada Haydarpaşa Garını görecek şekilde konuşlanmıştır. Bu yapılar İstanbul’un İstanbul’u sembolize eden mimari yapılarındandır. İlerleyen saniyelerde Garın içini ve oradaki insan yığınlarını görürüz.
00.12- Bir sokak simitçisi ve geri planda sarı ticari taksiler durmaktadır. Posta gazetesinin 31 Ekim 2010 tarihli baskısında yer alan bir haberine göre Türkiye’de günde yaklaşık 2,5 milyon simit satılıyor ve bunun da 1,5 milyonu İstanbul’da satılıyor. Simit ve onun değişmez tamamlayıcısı çay, İstanbul ve İstanbullu için önemli göstergelerden biridir. Daha sonra sokak köpeği ve kestane arabası görmekteyiz.
00.15- Erener’i bu kez gündelik giysiler içinde görmekteyiz. Anlatının öznesi şarkıcı ve kalabalıklar. Erener’i klip esnasınca kimi zaman sade bir İstanbul’lu olarak algılarız. Ancak zaman zaman kamerayı fark edip el sallayan, söz ve görüntü uyumuna konu edilen sıradan vatandaşlar da anlatının öznesidir. Çünkü her anlatı kişisi, ikincil bile olsa, kendi kesitinin kahramanıdır.(Barthes, 122) Şarkıcı daha sonra vapurun dış bölmesinde kalabalıklar içinde oturur.
00.20- Yere serilmiş siyah bir örtü üzerinde Erener’in Rengârenk isimli albümü ve örtüye atılmış bozuk paralar yer alır. Bu görüntü de İstanbul’da sıkça rastlayabileceğimiz bir görüntü olan sokak çalgıcısı havasını verir izleyiciye. Sözlü bölüme geçene dek deniz ve martı görüntüleriyle geçiş sağlanır. Sözlü bölüme geçmeden önceki son görüntü şarkıcının yine beyaz tüllü elbisesinin ardından kameraya baktığı görüntüdür.
Videonun bundan sonraki kısmında sözler de işin içine girmektedir ve çoğu kez söz ile görüntü ahengi yakalanmaya çalışılmıştır. Burada unutulmaması gereken nokta yakalanmaya çalışılan bu ahengin yönetmenin algısı üzerinden çalıştığıdır. Gösterilen, göstergeyi kullananın bundan anladığı “şey”dir. (Barthes, 50)
00.28- Halk otobüsü, durakta bekleyen kalabalık ve ardından siyah türbanlı bir kadının sokakta bir şeyler satması, kokoreç satan bir erkek görüntüsüne denk gelen sözler “Kimisi sadece işinde gücünde” sözleridir.
00.32- İş makinesinde oturan ve makineyi ileri geri hareketlerle kullanan bir belediye görevlisinin görselinde beliren sözler “Kimisi sadece heyecan peşinde” sözleridir. Burada yönetmenin heyecan algısının bir belediye görevlisinin kullandığı iş makinesi görüntüsü olması ilginçtir.
00.34- Pejmürde görünümlü, sakallı, eski bir pardösü giymiş aksi bir erkek kameraya karşı ters hareketlerde bulunur ve sözler “Kimisine sorulmaz bile derdi ne, kiminle” sözleridir. “Kiminle” kısmında İstanbul’un gece trafiğine geçiş yapılır.
00.40- Burada tekrar şarkıcı belirir, İstanbul sokaklarında kameraya doğru şarkı söyler, ancak burada bir star konumunda değildir daha çok anlatıcı gibidir. 1995 yılında Candan Erçetin’in Galatasaray Lisesinden çıkıp İstiklal Caddesi boyunca peşinde yüzlerce kalabalıkla seslendirdiği Aşk Adil Değil isimli şarkısında Erçetin star konumundaydı ama Erener bu videoda tam bir İstanbul sakinidir. Keza ilerleyen sahnelerde kolunda çantasıyla kuyumcu vitrinlerine bakarken görürüz kendisini. Sıradan bir kadın olarak vitrinlere bakarken şarkının sözleri “Kimisi paça sıvar dereyi görmeden” sözleridir.
00.50- Geri planda bir halk otobüsü önünde tartışan ve birbirini itekleyen iki genç görüntüsünde “Kimisi düşmez yakadan başa çorap örmeden, inceden” sözleridir.
00.56- Araba camından sürücüye doğru yönelen bir dilenci “Gelip bu şehri bozup” sözlerine; tiner çeken ve yalpalayarak yürüyen genç bir delikanlı görüntüsüne “ Bu şehre gelip bozulanlar” sözleri yerleştirilmiştir.
01.05- Nakarat bölümünde İstiklal Caddesi, Çiçek Pasajı, Nevizade görüntüleri ve gece eğlenceleri vardır. İstanbul denildiğinde akla ilk gelecek noktalardan olan İstiklal Caddesi ise İstiklal Caddesi dendiğinde de bu mekânlar akla gelecektir. Bu hem yönetmen hem izleyici deneyimi üzerinde böyle olacaktır.
01.19- Mumlar içinde saray görüntüsü ve altın takılar, parlak bir cepken içinde şarkıcı belirir. İlerleyen saniyelerde gitar çalan bir sokak çalgıcısı, çiçek satıcıları, midye dolma satıcısı ve kalabalıklar içinden İstanbul gece ve eğlence hayatına dair farklı görseller yer alır. Ardından Fenerbahçe Stadını ve tezahürat eden taraftarları fark ederiz.
01.28- Mumlar içinde bir döşek üzerine ayaklarını uzatan şarkıcının vücudu üstten çekilerek dekoltesi öne çıkarılmıştır.
01.48- Gece eğlence mekânından çıktığı imajı verilen iki genç erkek ve bir genç kadın sarılarak dans eder ve fotoğraf çekerler. Bu esnada gözlerinde siyah şeritlerle sansürlenmişlerdir. Genç kadın mini bir etek giymiştir. Bu görsele oturtulan sözler “Bolca günahlara sokar İstanbul” sözleridir. Burada “günah” algısının toplumdaki yansıması mı ve ya salt yönetmenin kurgusu mu olduğu üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.
02.33- Arada geçen saniyeler boyunca videonun başındaki görüntülere benzer görüntüler yer alır. Tek fark biraz daha gündüz gösterimi kullanılmıştır. Bu saniyeden sonra kolunda çantasıyla İstanbul sokaklarını gezen Erener, Kapalıçarşı’ya gider ve görüntüler saray görüntüleri ile birleştirilir. Temeli 1461 yılında atılan Kapalıçarşı Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Günde yarım milyona yakın ziyaretçisiyle gerek iç gerekse dış turist için İstanbul ziyaretinde uğranacak ilk tarihi mekânlardandır.
İstanbul videosu Erener’in saray, hamam gibi oryantalist bulgular taşıyan ilk videosu değildir. 2003 yılında Letonya’da gerçekleştirilen Eurovision Şarkı Yarışmasında söz ve müziği Demir Demirkan ve kendisine ait olan “Everyway that I can” isimli şarkı ile Türkiye’ye ilk Eurovision birinciliğini getirmiştir. Şarkının yakaladığı başarı sayesinde şarkı ve video pek çok Avrupa ülkesinde yayınlanmıştır.
“Everyway that I can” videosu:
http://www.youtube.com/watch?v=4MG9R02OFcU
Video bir hamamda geçmektedir, dansöz, nargile, göbek taşı, videonun hamam ve sarayın bazı bölümlerinde geçmesi sebebiyle pek çok kadının bir arada bulunması gibi figürler öne çıkmaktadır. Bu figürler hâlihazırda Batı’nın zihninde yer alan Doğu imgeleridir. Erener ve ekibi 2003 yılında Türkiye adına yarışacağı yapımı bu şekilde tasarlamayı uygun bulmuştur.
Bu albümün ardından Kasım 2003 de yayınladığı “Here I am” isimli albümde de benzer öğeler yer almaktadır. Klip bir çadırda geçmektedir. Erener, altın takılarla dikkat çekmektedir. Videoda birden çok kadın vardır, bazen ayakta dans ederken bazen bir döşek üzerinde uzanırken görünürler. Video esnasınca ekran üzerinde işlemeli motifler belirir. Büyük bir avize görülür. Kadınlar heyecanlı bir şekilde 2 erkeğin güreş etmesini izlerler. Zaman zaman ekranda beliren beyaz bir atın şahlanmasına ve koşmasına tanıklık ederiz. Burada video göstergeleri söz unsurundan ayrı tutulmuştur.
“Here I am” videosu:
http://www.youtube.com/watch?v=oiclw_9RSWA
Ardından Mart 2007’de Erener’in “The Best of Sertab Erener” isimli toplama albümü satışa çıkar ve albüm kapağı yine Doğu’lu kadın imajı çizmektedir:
Tüm bu albüm çalışmalarının arasında ve sonrasında bu tarzdan uzaklaştığı çalışmalar da olmuştur. Ancak araştırma başlığı olarak seçilen “İstanbul” müzik videosundaki harem sahnelerine değinmeden evvel şarkıcının, Eurovision Yarışması ile beraber kendine seçtiği imajı ele almak gerekliydi.
İstanbul videosuna dönülecek olursa;
02.33- Kapalıçarşı ile başlayan ve akabinde devam eden harem görüntüleri önem taşımaktadır. Her ne kadar Reina Lewis “Oryantalizmi Yeniden Düşünmek- Kadınlar, Seyahat ve Osmanlı Haremi” adlı kitabında oryantalizmdeki kadın kavramını edebiyat ve okuyucu açısından ele alsa da bu çalışmaya da ışık tutacak özelliklere sahiptir. En kısa tanımıyla oryantalizm Batı tarafından yaratılmış Doğu algısıdır. Lewis, kitaplarda neden harem konusunun ele alındığını şu sözlerle anlatır:
“Bir konu olarak harem kitapları sattırıyordu, bu inkâr edilemez. 18. yy dan itibaren, ister haremle yaşamakla , ister haremi ziyaret etmekle, isterse haremden kaçmakla ilgili olsun, haremle bir biçimde ilgisi olan kitaplar satılıyordu…Dünyanın dört bir yanında, haremin ayrımcı sistemi içinde yaşayan kadınlar da bunu biliyordu. Tecrit edilmiş odalık basmakalıbının akla getirdiği türden Batı kültürü uzlaşımlarından pek de ayrılmadan, kitap başlıklarını uyanık bir biçimde çağrışımlarla yüklü sözcüklerden seçiyorlardı: Harem, Türk, Arap ya da Prenses.”
Lewis’in bu açıklamalarının yer aldığı bölümün başlığı “Haremi Pazarlamak” adını taşımaktadır. Semiyolojik açıdan İstanbul’un konu edildiği bir yaratımda Osmanlı kültürüne ait örneklerin yer alması çok makuldür. Ancak Lewis’in sözleriyle anlam kurma çabası “İstanbul” videosuyla ilgili basında çıkan haberlerdir. Bu haberler İstanbul videosu ile 2010 televizyon sezonunun reyting ölçümlerine göre yayınlandığı gün içinde en çok izlenen program olduğu öne sürülen “Muhteşem Yüzyıl” arasında kurulan bağ ile ilgilidir. Haberin başlığı pek çok basın organında “Hürrem’in odasında klip çekimi”, “Sertab, Muhteşem Yüzyıl’ın setinde klip çekti” vb. başlıklarla yayınlanmıştır. Buradan popüler ürünlerin birbirine hizmet ettiği sonucuna varılmakla beraber üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu olduğunu belirtmek gerekir.
Videonun harem bölümünde geçen sahnelerinde Erener’in yanında 2 kadın daha bulunmaktadır. Ellerinde zillerle şarkıya eşlik eden bu kadınlar şuh bir görüntü içindedirler. Müzikal olarak daha serbest bir ara bölüm özelliği taşıyan bu bölümde geriden gelen ud sesini duyarız. Dahası bu ud sesi İstanbul türküsü olarak kabul edilen “Üsküdar’a gider iken” şarkısının melodisini çalmaktadır.
Videonun devamından bitimine kadar geçen sürede izleyici yine İstanbul’un gece hayatı, tarihi mekânlar, trafik, insan kalabalığı, satıcılar, plazalar gibi göstergelerle videoyu takip eder.
SONUÇ
Videonun izleyicinin kafasındaki “İstanbul” fikri ile çelişmediği söylenebilir. Ancak bazı durumlar da yönetmenin algısının izleyiciden farklı olduğu istisnai durumlar tespit edilmiştir. Örneğin iş makinesi kullanan belediye görevlisinin yaptığı işi heyecan olsun diye yaptığı fikri yönetmenin algısında beliren ancak İstanbul’lu için geçerli olmayacak hatta gün içinde karşılaşılabilecek sıradan bir görüntüdür. Burada sosyal, ekonomik parametreler işin içine girebilir.
Seçilen semtler İstanbul’un uzun tarihi geçmişe sahip semtleridir. İstanbul’un olabildiğince tüm uç noktalarına yer verilmeye çalışılmıştır, işe gitmek için vapura koşan insan, gece eğlencesinde olan insanlar, siyah çarşaflı kadın, mini etek giymiş kadın, çalışan insanlar, evsiz dilenciler gibi karşıtlıklar göz önüne serilip şehrin çok yönlülüğü ve farklı renkleri gösterilmiştir.
Videodaki şehir söyleminin yanı sıra üzerinde durulan bir diğer konu İstanbul’un Osmanlı yüzünü sembolize eden saray görüntüleri olup Erener’in Eurovision Şarkı Yarışmasında kazandığı birincilik önem taşımakta, 2003 ile 2007 yıllarında çıkardığı albümlerde aynı egzotik öğeler dikkati çekmektedir.
KAYNAKÇA
Barthes, Roland. Göstergebilimsel Serüven. YKY.2005
Macey, David. Dictionary of Critical Theory. Penguin Reference.2000
Vernallis, Carol. Experiencing Music Video- Aesthetics and Cultural Context. Columbia University Press. 2007
Lewis, Reina. Oryantalizmi Yeniden Düşünmek- Kadınlar, Seyahat ve Osmanlı Haremi. Kapı Yayınları. 2006
http://tuik.gov.tr/
http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/konum/Pages/Nufus_ve_Demografik_Yapi.aspx
http://www.yeniaktuel.com.tr/tur107,237@2100.html
http://www.posta.com.tr/pazarpostasi/HaberDetay/Tatli_bir_sokak_cocugudur_SIMIT.htm?ArticleID=48528
www.sertab.com
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kapal%C4%B1_%C3%87ar%C5%9F%C4%B1
________________________________
(*) İTÜ Sosyal Bilimler Enst. Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Öğrencisi