Ertuğrul Günay: “Bizim saygımızın, ağıdımızın bize ait olması lazım.”…


Toplam Okunma: 3169 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 01:29
Kategori: Cevabi Yazılar

Makam sahibi aydınlara ihtiyacımız olduğunu artık her fırsatta dile getiriyoruz. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ankara Cermodern’ de verilen yemekte basın kuruluşlarının temsilcileriyle sohbetinde Chopin besteli uyarlanmış cenaze marşı hakkındaki konuyu aslında 20 yıl önce gündeme getirdiğini belirterek şöyle devam etti: “1994 -1995 yıllarında ben CHP’deyken Ordu’dayım Mustafa Malay Ordu Valisi. Birlikte yakındaki bir köydeki bir şehit cenazesine katıldık. Yol yürümeye bile zor hendekli bir yol. 20 yaşlarında bir delikanlı şehit olmuş herkes ağlıyor, bağırışıyor. Bir ses oldu arkada. Döndük ki belediye bandosu Chopin çalmaya çalışıyor…”

Yürüyecek yol yok, Perşembe’nin bir köyü. İnsanlar şaşırdı. Ağlayacaklar mı susmaları mı gerekiyor? Bu çalan ne? Yürümeye devam eden devlet erkanını görünce onlar da böyle şaşkın ağlamayı azaltarak yürüdü…

Ordu’ ya döndüğümde arkadaşlara ‘ya bu kadar mı devlet halkından kopar? Bu kadar mı devlet halkının hadi yüzünü güldürmüyor acısına bu kadar mı saygısız olur’ dedim .

Bu tartışma başlayalı 20 sene oldu .

“Böyle bir şey olabilir mi” dedim. Fellini filmi gibi absürt, komik, trajik bir şey…

Yani köyde insanlar ağlayacak ama duydukları bildikleri bir ilahi değil, dua değil, bir garip bir şey çalıyor . Üstelik çalan da belediye bandosu, onu da çalamıyor…

‘Ne olacak’ diye sordular, ‘ne olacak’ dedim. Bir tekbir var ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’ bunu herkes bayramdan seyrandan bilir…

Antalya’ da da aynı şey oldu. Köye vardığımızda yine böyle bir ses ile aynı manzarayla karşılaştık. Sonra haber gönderdim kesin bunu bırakın millet ağlayacak. Arkada da bir grup bildiği kadar bir ilahiyi okuyordu. Onu da tabii biz milletimize Mozart, Chopin öğretmediğimiz gibi Itri’ den de kopartmışız .

Millet ne Itri’yi öğrenmiş ne Chopin’i…

Arada derede kalmış…

Böyle bir köksüz kültürün içinde teslim olmuş giden bir toplum olmuşuz.

Yani ben doğrusu insanların acılarına, duygu dünyasına devletin biraz daha anlayışlı davranmasını istiyorum. Toplum bu kadar devletinden koparılmaz bizim ritüellerimizin bize ait olması lazım.

Bizim saygımızın, bizim ağıdımızın, bizim acımızın bize ait olması lazım.”

Sözkonusu davranışının “çoksesli müzik karşıtlığı, senfoni müziği karşıtlığı olarak algılanmasının son derece yanlış olacağına” dikkati çeken Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, geçen yıl(2011) İzmir ‘ de kurulan Anadolu Filarmoni’ Orkestrası’nın köy köy gezerek konserler verdiğini hem Mozart hem Chopin hem de çökertme çaldıklarına da işaret etse de bu uygulamanın bir fayda getirmediğini, popülizmden öte gidemediğini söylemedi.

. . .

Bazı kimselerin yaşanan olaya “AK Parti’ nin bakanı ya…” dediklerini ifade eden Günay şöyle devam etti :

“Bu kadar kıyıcı olmasın insanlar. Bakın söylüyorum size yer ve zamanla. Ben bunun tartışmasını 20 sene önce yaptım. Beni tanıyan herkes benim geçmişten beri bu konularda dikkatli olduğumu, farklı olduğumu bilir. Halkın değerinden kopan siyaset anlayışı bir yere varamaz. Halkın geleneğini, örfünü, dinini bileceksin. Biz onu yapıyoruz . Senfoniyle Ümit Tokcan konser verdi . İnanılmaz bir coşku oldu. Samsun’a Devlet Opera ve Balesi’ni kurduk. Şehirleri geziyor ve zaman zaman o halkın çok tanıdığı, bildiği şarkıcılarla türkücülerle birlikte çıkıyor. İşte o zaman biz bir sentez yakalarız.

Başkasının eserini ne kadar iyi çalarsan çalar sen onu icra etmiş olursun sadece, kendinden bir şey üretmiş olmazsın. Biraz zahmete gireceksin ve bir sentez yapacağız. Şimdi derdimiz bu. Ben elbette çok sesli müziği keyifle dinliyorum. Ama benim melodimden bir yerden yakalarsam daha yakından seviyorum, dinliyorum. Biz Anadolu’ da köy konserleri yapıyoruz inanılmaz alkış alıyor. Ancak öyle yerlerde de gördüm ki ben bile ‘ bitse de gitsek bu eziyet bize olur mu’ dedim. Sonra da bitince dedim ki’ bir tane halkın bileceği şarkınız türkünüz yok muydu sizin’ - Böyle sevdireceğiz biz bu işi. Her toplum kendisinden bir şey kattığı zaman onun özgünlüğü, özelliği önemi oluyor. Beethoven’i çok iyi icra edebilirsin tamam ama senin kendi melodinden Aşık Veysel’den, Karacaoğlan’ dan evrensele bir şey çıkarabiliyor musun işte o zaman bir yere gelirsin”…




Hoşgeldiniz