Hocamız Cafer Açın’ın ardından… Göktan Ay
Toplam Okunma: 8128 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 09:37
…Konservatuara ilk öğrenciler olarak girdiğimiz yıllarda, alt katta (Nişantası’nda şimdi Moda Merkezi olan bina) güler yüzlü, konuşkan, dürüst, sözünü sakınmayan bir hoca vardı. Atölye, kantinin yanın da olduğu için devamlı dikkatimizi çekerdi. Zaten kantin herkesin çalgısını alıp geldiği, birlikte şarkılar ve türküler söylenen bir mekandı o zamanlar. (Nerde o eski kantinler!..) Konukları ile sohbetlerine doyum olmazdı. Buranın Çalgı Bölüm Atölyesi olarak çalıştığını ve hocamızın da alanın önemli isimlerinden birisi olduğunu öğrendik zamanla…
Hocamız; 30 Ağustos 1939 yılında Ankara’da dünyaya gelmis, Zehra Hanım’la evlenmiş 3 çocuk sahibi olmuştur (Dilek, Sefer Yücel ve Serdar). Küçük yaslarda alana ilgi duymuş, 11 yasında ilk minyatür enstrüman sergisini açmıştır. Teknik Öğretmen Okulunun Enstrüman ( Müzik Aletleri) Yapım Bölümüne devam etmiş, Bölümün 1957 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’na nakledilmesi üzerine eğitimini orada tamamlamıştır. Konservatuarda Enstrüman Bilimi ve Yapımı dallarında; Mithat Arman, Bahri Yakut, İbrahim Sakarya, M.R.Gazimihal, Prof.Christian Schertel ( Alman) ve Etienne Vatelot ( Fransız) dan, büyük ölçüde yararlanmıştır. Şiir, beste ve resim çalışmaları yapmış, çizmiş ve uygulamış olduğu yüzlerce desen ve motifler ile enstrüman süsleme sanatında yeni bir ekol yaratmıştır.Türk Folkloru üzerine uzun yıllar araştırmalar yapmış, birçok sergiler açmış, konferanslar vermiş,ulusal ve uluslar arası kongrelere, kurultaylara ve sempozyumlara katılmış, bildiriler sunmuş,makaleler yayınlamış, kendi dalında birçok uluslar arası yarışmada ülkemizi basarı ile temsil etmiş, kendi imkanlarıyla kurslar açmış, yüzlerce enstrüman yapım sanatçısı yetiştirmiş, 1975’te kurulan, 1976 Mart’ında eğitime başlayan İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Enstrüman Yapım (Atölyesi) Bölümünü kurmuştur.
Konservatuara ilk öğrenciler olarak girdiğimiz yıllarda, alt katta çok güler yüzlü, konuşkan, dürüst, sözünü sakınmayan bir hoca vardı. Atölye, kantinin yanın da olduğu için devamlı dikkatimizi çekerdi. Zaten kantin herkesin çalgısını alıp geldiği, birlikte şarkılar ve türküler söylenen bir mekandı o zamanlar. (Nerde o eski kantinler…) Konukları ile sohbetlerine doyum olmazdı. Buranın Çalgı Bölüm Atölyesi olarak çalıştığını ve hocamızın da alanın önemli isimlerinden birisi olduğunu öğrendik zamanla…Asistan alımı sırasında bizlerin haklarını koruyanların başında gelmişti. Kişiliği ile bizleri de avucuna almıştı…
Bütün işi “çalgıların standardının yakalanması” ve ona göre yaygınlaşması, aslına uygun olarak “çalgıların ses sahalarını geliştirmek için araştırmalarının” yapılmasıydı. Elinden ağaç işçiliği gelen hocalarımızda boş zamanlarında atölyeye giriyor, hocamıza sorarak kendi çalgılarının eksiklerini gideriyor veya yapılacak işlere yardımcı oluyorlardı. Hoca doğru sözlü ve çekinmeden konuşurdu. O hiç üşenmiyor geç saatlere kadar çalışıyor, raporlar hazırlıyor, ölçümler yapıyordu….
Zamanla; birçok Türk Enstrümanında gelişmeler yapmış, standartlarını, plan ve projelerini, perde aralıklarını, frekanslarını, ses sahalarını, denge ve oranlarını, gerilim ve basınçlarını tespit etmiş, Enstrüman Bilimi ve yapımıyla ilgili birçok kitap yazmıştı. 30 kadar tek sesli ve çok sesli Türk Müziği bestesi yapmış; ilk 4 yeni Türk Piyanosunun yapımında bulunmuş, Türk Musikisi Piyanosunun Plan ve Projelerini hazırlamış ve yapım safhasına getirmiştir. Ancak bunların seri imalatına hala geçilememiştir.
Özel olarak hazırladığı ama basımevi bulamadığı için fotokopilerden kitap yaptığı “Enstrüman Bilimi” mutlaka Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından en iyi şekilde basılıp ilgili yerlere ulaştırılmalıdır.* Kitabı bana heyecanla getirmişti, bastıramadığı için üzgündü –kendini suçlu hissediyordu- “bu yayını en iyi sen anlarsın” dedi ve imzalayıp bıraktı.
Konservatuarımızdaki idari görevlerim sırasında ve her zaman yanına uğrar, görüşlerini paylaşır, sohbet ederdim. Onun, TMDK’ca bilinen “kuru fasulyenin yararları” konusundaki konferansına/söyleşilerine, Sn. Erol Sayan ile bu konudaki takılmalarına, lokantalardaki esprilerine doyum olmazdı. O, “çalgı” kelimesinin kullanılmasına çok kızardı, mutlaka “enstrüman” denmesini isterdi.
“İstanbul Türk Müziği Günleri” programı içinde, kendisine “Türk Müziğine Hizmet Ödülü” verdiğimizde, o kadar heyecanlanmıştı ki…
Yeniliğe hep açıktı ama, aslını bozmadan…Değerli kemençe üstadı merhum Cüneyd Orhon ile çalışarak yaptığı 4 telli kemençe ile kemençenin; ses sahası genişletilmiş, bir pozisyon yukarda olan orta telin icrada getirdiği gereksiz zorluklar ortadan kaldırılmıştı. Keman, Ud, Bağlama v.b. ile ilgili çalışmaları vardı…
O; “Her yıl yurdumuzda yüz binlerce oyma saz teknesi yapılmakta ve bir o kadarı da yapılırken ziyan edilmektedir. Sadece yaprağı her yıl yurdumuza milyarlarca lira döviz kazandıran “dut ağaçlarımız”, saz yapıyoruz diye yok edilmekte, ayrıca kestane, Meşe ve Kayın (Gürgen) gibi kıymetli ağaçlarımız da ziyan olmaktadır. Saz teknesi yapımcıları, ülkemiz ekonomisine korkunç zararlar vererek, katliamlarına olanca hızlarıyla devam etmektedirler. Zararın neresinden dönülürse kardır. Bu bilinçsizce çalışmanın bir an evvel önüne geçilmeli, saz ve tekne yapımcılarına verilecek özel kurs¬larla, konunun önemi belirtilmeli, yapımcılar bilinçli hale getirilmelidir. Aksi halde, köylere kadar giren saz teknesi yapımcılığı, ekonomimizi büyük zararlara uğrattığı gibi, kısa zamanda ormanlarımızın yok olması¬na, Türk sanatının değer kaybına ve Folklorumuzun da büyük zarar görmesine sebep olacaktır.” diyerek ilgili makamların dikkatini çekmeye çalışıyordu.
İTÜ TMDK’dan 15 Ekim 2003 tarihinde emekli olmuş ve kendini kitap çalışmalarına vermişti. Zannediyorum geriye basıma hazır önemli bilgiler bıraktı. Müzikle uğraşan evlatlarından bu bilgileri toparlayarak en kısa zamanda müzikbilimine sunmasını bekliyoruz.
Kederli ailesine başsağlığı dilemek için eve gittiğimde, adeta bir müze ile karşılaştım. Evdeki bu kadar malzeme ve dokümanın yeri evimi olmalıydı? Hocamızın bölümdeki odası emekli olduktan sonra neden muhafaza edilmemişti? Birçok değerli sanatçı hocamıza odalar verilmişti, onun eksiği! unvansız olması mıydı? Ya da TMDK kütüphanesinin bir köşesi hocamıza neden ayrılmamıştı? diye düşünmeden edemiyor insan…Kurumlar devamlılık ve uygulamalar konusunda dengeli ve tutarlı olmalı ki kırılmalar yaşanmasın…. Ekte kendi arşivinden seçtiğimiz, oğlu Yücel Açın’dan aldığımız resimler biraz bilgi verecektir sanıyorum. Kurulması düşünülen “İTÜ Müzik Müzesi”nde hocamızın bıraktıkları –elbette ailesinin izni ile- yerini alacaktır.
Hocamız; iş odaklı ve çalışkandı, kendini hiçbir zaman esirgemedi… Çok öğrenci yetiştirdi, önemli hizmetler verdi, kendisine şükran borcumuz vardır.
Allah rahmet eylesin…
__________________________________
(*) Müzik milletlerin yaşamında çok önemli bir unsur olması nedeniyle üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Başlı başına sanat ve bilim dalıdır.Enstruman bilimi de müziğin en önemli dallarından biridir. Enstrumansız müzik düşünülemez.Enstruman bilimi ise, enstrumanı inceleyen ve tanıtan bilim dalıdır. Bu bilim dalı aynı zamanda ORGANOLOJİ olarakta bilinir.Milletlerin geçmişleri geleceklerini hazırlar. Ne güzel söylenmiştir. Geçmişini bilmeyen bir millet geleeğine sahip çıkamaz diye.Bizim müziğimizin ve dünya müziğinin de geleceği geçmişine bağlıdır. Geçmişinin bilinmesi, geleceğini hazırlayacaktır. Dolayısıyla müziğin oluşumunu sağlayan enstrumanlarımızın da geçmişlerini bilmek, onları yakından tanımak ve onlar üzerinde ne gibi gelişmeler yapılabileceğini düşünmek bizlere günümüzde ve gelecekte daha bilinçli, bilimsel ve çağdaş anlayışta müzik yapmamızı sağlayacaktır.Enstruman biliminde kaynak bulmak altın bulmaktanda zordur. Hele bizim müziğimizin enstrumanları hakkında yeterli kaynak bulmak ve bilgi edinmek daha da zordur. Bunun sıkıntısını bizler uzun yıllar çektik. Az da olsa, yanlışta olsa bizlere iki satır yazıpta bırakan büyüklerimize ve atalarımıza geçmişimizden bizlere ışık tuttukları için minnet ve şükran borçluyuz. Enstruman Bilimi, dalında yeterli bilgi ve kaynak bulunmaması nedeniyle almış olduğum eğitimin ve edinmiş olduğum bilgilerin ışığında 40 yılı aşkın bir zamandır yapmış olduğum araştırmaların, geliştirmelerin uygulamaların ve incelemelerin sonucunda meydana gelen bilgi birikimini müzik camiasına sunmayı kendime bir görev addettim.Bu çalışmayı yaparken her tür müzikle uğraşan, ilgilenen konservatuvar öğrencilerimizin, sanat severlerimizin, müzisyen ve sanatçılarımızın yararlanabileceği bir kitap, bir kaynak olmasını düşündüm. Ayrıca bu çalışmaya paralel olarak Vurmalı, Nefesli, Mızraplı, Yaylı ve Tuşlu sazların yapımlarıyla ilgili 4 ciltlik çalışmamda tarafımdan yayına hazırlanmaktadır… Cafer Açın (Önsözden)