Tiyatro, İletişim ve Başbakan…Y.Doç.Dr. Göktan Ay*
Toplam Okunma: 2947 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 00:12
Konu maalesef, yanlış ve hazırlıksız şekilde gündeme getirilmiş, sağduyu elden bırakılmış, medya olayın üstüne benzinle gitmiş, ortam boşu boşuna gerilmiştir. Çünkü bu hemen yapılacak/uygulanacak bir iş değildir… Konunun farklı yönleri vardır ve bu farklı yönleri de dikkate alan bir çözüm bulunmalıdır… Bu yazımızda şehir tiyatroları ile başlayan, ancak, bütün devlet topluluklarını da içeren olay hakkında soru/cevap ile görüşlerimizi aktarmaya çalışacağız.
Tiyatro, İletişim ve Başbakan…Y.Doç.Dr. Göktan Ay*
Bu yazımızda şehir tiyatroları ile başlayan, ancak, bütün devlet topluluklarını da içeren olay hakkında soru/cevap ile görüşlerimizi aktarmaya çalışacağız.
Soru: Bir iletişim Dr. ve sanatçı/akademisyen olarak son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gündemde yok iken “tiyatro” birdenbire bomba gibi düştü ortaya ve taraflar belirlendi, “kavga” başladı!…
Yıllardır, dünya çapında oyuncularımız, oyun yazarlarımız, dekor üstatlarımız, efektçilerimiz, kostümcülerimiz, afişçilerimiz yetişti…
Bir anda değerlerimizi yerle bir ettik.“Sanatta kaliteli insan kolay yetişmiyor.”
Özellikle tiyatroyu müzikten ayrı düşünmek mümkün değil, çünkü, müzik, onun tamamlayıcı en büyük ögesi…
Sanırsınız ki hayatın tamamı, sorunların temeli tiyatro!.. Bu yüzden kadınlar, doktorlar dövülüyor, öldürülüyor, enflasyon yükseliyor!…
Bu konu da maalesef, yanlış ve hazırlıksız şekilde gündeme getirilmiş, sağduyu elden bırakılmış, medya olayın üstüne benzinle gitmiş, ortam boşu boşuna gerilmiştir. Çünkü bu hemen yapılacak/uygulanacak bir iş değildir…
Bu konunun farklı yönleri vardır ve bu farklı yönleri de dikkate alan bir çözüm bulunmalıdır.
Soru: Farklı yön derken neyi kastediyorsunuz?
Bu olayın; İBB yönetimi, tiyatro yönetimi ve medya ayağı var.
Soru: Yönetimler ne yapmalıydı?
İBB Sn. Başkanı bir sanat danışmanı atamış… Sn. Başkan’ın, konuyu sanatçılardan beklediği, serzenişler olduğu ancak netice alınmadığı anlaşılıyor. Sonuçta, “sorunu en iyi bilenler ve çözecek olanlar yine alan mensuplarıdır…”
Sağolsun, tiyatro yönetimi de gerekli sağduyuyu göstermeyip, kulağı üstüne yatmış repertuar belirlenirken…Yönetmelik değişsin istemişler, yönetilememe sorunları olmuş ama sonuç almak için, daha iyi ve güçlü tiyatro için uğraşmamışlar anladığımız kadarı ile…
Yönetim repertuarları neden yenilemedi? Aynı oyunları yıllarca neden oynadı? Yönetmelik değişikliği gerekiyor ise, neden hazırlamadı? Çalıştaylar düzenlemedi? Kurumun sorunlarını hissedip, sessizce çözüme ulaştırması gereken “sanat danışmanı” tiyatrocular ile bağlarını koparmış mıydı? Peki ne iş yapıyordu?
Kısaca; şehir tiyatroları yönetimi ve sanatçıları da, İBB Sn. Başkanı ile görüşme isteyip, yönetmeliğin mahsurlu yanlarını belirtebilir, atamaları takip edip, uygulamaları bekleyebilir, kamuoyu oluşturabilirlerdi. Ancak; yürüyüşler yapma, TV lara çıkma, İBB ve hükümet hakkında olumsuz cümleler kullanma yoluna giderek, sanatçının hoşgörülü/paylaşımcı/olgun/çözücü yanını gösterememişlerdir. Kısaca “erk” ile kavgaya girmişlerdir.
Soru: Medya yönü konusunda neler söyleyeceksiniz?
Medyada ne kadar çok tiyatro seven varmış!… Tiyatro tarihini kimse araştırmaya gerek görmüyor..(Bkz.Afyoncu, Erhan; Sultan Abdülhamid’in tiyatroyla verdiği mesaj, Bugün, 06.05.2012)
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın” örneklerini yaşadık günlerce…
Her köşe yazarı tiyatro uzmanı imiş ve bir kısmı çok kızgınmışlar, bu anı bekliyorlarmış sessizce…
Ama, sağduyulu/aklıselim yazarlara da teşekkür etmek lazım..
Acaba, Sn. yazarlar, son 5 yıl içinde kaç tiyatro izlemişler?
Hangi oyunları beğenmemişler, bilmiyoruz, çünkü, çoğunun yazılarında, tiyatroya gittiklerinden bahsedilmiyor…Ya gidilmiyor, ya da eleştirecek bir şey bulunamıyor…Bulunsa idi, 10 sene beklemeye gerek yoktu, AK parti iktidardaydı, rahatlıkla düşüncelerini belirtebilirlerdi…bakınız Sn. Uluç, her hafta katıldığı etkinliklerden artısı ve eksisi ile bahsediyor, çünkü, takip ediyor, izliyor…
Üstelik “dünyada böyle bir uygulama yok” denerek, bazı yazarların 3 günde dünya tiyatro uzmanı kesilmesi de alkışlanacak bir durumdur! Bu konuda Radikal’den Elif Ekinci’nin “Tiyatrolar dünyada nasıl destekleniyor?(03.05.2012) çalışması geniş bilgi vermektedir.
Soru: Tiyatrocular yan gelip yatıyorlar diye suçlandı. Ne dersiniz?
Diyorlar ki, “zaten bunlar boşuna maaş alıyor, yan gelip yatıyorlar, dizilerde boy gösteriyorlar v.b.” Madem böyle bir durum vardır bugüne kadar neden şikayetçi olmadınız? Elinizi tutan mı vardı? Eğer bu iddia doğru ise bu defa yöneticiler suçlu durumda; yönetmelikler, disiplin cezaları, sözleşmeye son vermeler v.b. kurallar her kişi için geçerli. Neden gerekeni yapmamışlar? İşini aksatanları, göreve gelmeyenlere neden soruşturma açmamışlar?
Ayrıca, sanatçılar öyle kolayca kapının önüne konulamaz. Çünkü, kadrolar, anayasal güvence altında olup, kazanılmış sosyal hakları vardır, unutmamalıyız…
Kısaca, taraflar; gözlerini/kulaklarını kapatıp görmemezliğe geldiler ise, Nisan 2012 de değişen nedir?
Soru: Bu tartışmadan kim zarar görür?
Maalesef ülke ve sanatımız görecektir.
Sanat okullarında okuyan gençler görecektir…
Tiyatrolarda kadrolu olmayan sanatçıların, arkadaşları hakkındaki olumsuz ifadelerini de unutmayalım lütfen…
Çünkü; bu şekilde toz dumana katılınca,iletişim hayası yapılınca AK Parti “sanat düşmanı” v.b. söylemlerle zan altında kalabilmektedir…
İBB’nin yaptığı salonlar, açtığı tiyatrolar, kültürel etkinliklere verdiği destek, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın devlet tiyatroları eli ile yaptığı projeler, yurt gezileri, köylere kadar gidilen gösteriler v.b. unutulabiliyor…
Soru: Bu tartışmalar biter mi?
Elbette, sağduyu galip gelecektir. Ancak, hasar tesbiti yapmakta yarar vardır.
Her kişinin zevki ayrıdır…Sanat; görecelidir, kurallıdır, çoğunluğa hitap eder.…Her kişi beğenmediği bir alanı, değiştirmek için siyaseti kullanmak isterse vay halimize…
Tiyatro olayı durmuyor, bazı yazarlarca eleştiriler; orkestralara/devlet topluluklarına doğru gidiyor. Hatta koroların giydikleri smokin ve papyon dahi eleştiriliyor…
Daha kötüsü, iş batı-Türk müziği topluluklarına getirilmeye çalışılıyor –ki yıllardır bu kavgayı kaldırmak için çok uğraş verdik- ve batı müziği orkestralarına “hadi güle güle” diye seslenilebiliniyor…
Buna dur demek lazım, tehlikelidir… Bazı anlı şanlı yazarların eleştirirken kullandıkları kelimeler ise inanın hiç yakışmıyor…
Soru: Amaç ne olmalı?
Koroların ve toplulukların, tiyatroların v.b. daha iyi yönetilmesi, üretimde bulunması amaç olmalı…Bu kuruluşlar ülke çapında daha iyi örgütlenebilmeli, seyirciye ulaşabilmeli, yeni yeteneklerin keşfedilmeli, yeni oyunların yazılması v.b. için özerk/özgün/özelleştirme gibi adı ne olursa olsun sistemin ülkemize uygun olarak, çoğunluğun kabul edeceği gerçekçi bir şekilde yönetmelik oluşturulmalı…
Sanatın, sahne üzerine alındığında, “sahne kurallarının çalışmaya başladığı” unutulmamalı…
Avrupa Birliği yolundaki/amacındaki Türkiye’de sanat ve topluluklar en iyi/kaliteli şekilde yerini almalı…
Çok önemli bir şey daha var; sanat bölümlerinde okuyan öğrencilerin heyecanları asla kırılmamalı…
Soru: Olayın Başbakan’ın gündemine almasına “iletişim kazası” diyorsunuz? Neden?
Bu olayın Sn. Başbakanımıza iletilmesi yanlış olmuştur. Ülke genelinde büyük işler/olaylar/kararlar kapıdayken, İBB nin veya -devlet tiyatroları da düşünülürse- Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çözeceği bir küçük konuyu Başbakan’a iletmek, onu meşgul etmek büyük bir iletişim hatası/kazasıdır. Sanata/eğitime önemli bir yatırım yapan hükümeti ve Sn. Başbakanı sanat düşmanı göstermeye çalışanların ekmeğine yağ sürmek hoş olmamıştır.. Milli kültüre ve değerlere yakın olan, şiir ve müziği çok seven, bugüne kadar da sürekli desteği esirgemeyen Sn.Başbakan’a, olayı artı ve eksileri, getireceği/götüreceği ile sunmak “iletişim danışmanlarının” görevidir..
Ancak siyasetten bakınca, Sn. Başbakan bunları biliyordur mutlaka… Kendisine tiyatro sanatçıları zemin hazırlamış, O da fırsatı değerlendirmiş gole çevirmiştir. Çünkü önce siyasetçidir…Tabii ki son karar Sn. Başbakanındır
Soru: Sonuçta ne bekliyorsunuz?
Elbette ülkemin ve sanatın kazanmasını istiyorum. Nerede kültür/sanatın aklı selim, sağduyulu insanları? derken, Bakanlar Kurulu’nca, sanat kurumlarında; özelleştirme/özerkleştirme/devletleştirme v.b. kavramların dünya çapındaki örneklerinin incelenmesine ve buna göre bir çalışma yapılmasına karar verilmiştir. Sn. Kültür ve Turizm Bakan’ının söylemleri de bu yöndedir…
Yönetmelik yazmak çok önemli ve sorumluluk isteyen bir iştir… Dilerim ki, çoğunluğu memnun edecek, ülkenin kazanacağı bir çalışma olur.
__________________________________
*İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı
Ayrıca Bkz.
Ay, Göktan; MEB Devlet Konservatuarları yönetmeliği üzerine…. Musikidergisi.net ,01.10.2010 ve
Devlet Koroları ve Toplulukları Yönetmelik Değişikliği Yayınlandı… Musikidergisi.net, 10.04.2011, Sarı,Ayhan; Şef realitesi ile idare-i sanatgüzarlık arasındaki ince çizgi…