Aşığın uyağına uyak mı?..
Toplam Okunma: 2780 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 09:55
Türkçe, sanki “obezmiş” gibi, “zayıflık rejimi”ne girmesinden bu yana; halk edebiyatının esprili “mâni”leri de unutuldu gitti. Vaktiyle saz şairleri, girdikleri bir kahvenin bir köşesine anlamsız gibi görünen bir kelime yazıp koyarlardı; örneğin “sürüne” gibi, “gülenaz” gibi… Buna “uyak” denirdi. Bir başka saz şairi de o kahveye geldiğinde, “uyak”ı 2 değişik anlamda birden kullanarak düşürürdü…
Diyelim uyak “sürüne”…
Madem çoban değildin
Arkandaki sürü ne?
Beni yardan ayıran,
Yüzükoyun sürüne.
Diyelim uyak “gülenaz”…
Gülen az…
Bülbül eyler güle naz;
Gezdim hicran bağların,
Ağlayan çok, gülen az.
Hafta içindeki gazete manşetlerinden de bir “uyak” çıkartsak ve onu çift anlamda kullansak bir “dörtlük”te:
Perşembe günkü (03 Mayıs 2012) Milliyet’in manşeti:
“HAYALİ BANKAYLA DEVLETİ SOYDULAR.”
“Soydular” uyak olsun.
Hoşaflık elmaları
Teker teker soydular.
Zifafta gelinleri
Öpe öpe soydular.
Bir cumartesi için hoş bir eğlence olmalı, gazete manşetlerinden, çift anlamlı “dörtlük” doğaçlamalar mırıldanmak.
Yine aynı Milliyet’in ilk sayfasında, bir başlık daha vardı:
“SÜT MİDE BULANDIRDI”
“Bulandırdı” uyak olsun…
Meclis’te polemikler
Havayı bulandırdı.
Yan yana cenazeler
Gözleri bulandırdı.
Türkçeyle oynaşmayı sevenler için, çok da zor değildir seksek doğaçlamaları…
Ve işte o zaman, her sabah yazı yazmaya alışmış bir robot olarak görülmez yazı emekçileri…(1)
__________________________________
(1) Çetin Altan “Allem kalem, kaşla göz arasında” Milliyet Gazetesi, 05 mayıs 2012