Hatay günleri ve Antakya Medeniyetler Korosu üzerine… Göktan Ay
Toplam Okunma: 7020 | En Son Okunma: 24.11.2024 - 06:55
Hatay-Der Başkanı, değerli hocam Prof. Dr. Mustafa Kaçar Bey’in davetiyesini alınca kendimi önce Feshane’de Hatay günlerinde ve sonra Aya İrini’de konserde buldum… Antakya Medeniyetler Korosu; 2007 yılında turizm haftasının Antakya’dan start alması nedeniyle oluşturulmuş, 2008 yılında ise dernekleşmiş. Koristler; rahipler, imamlar, rahibeler, kuyumcular, öğretmenler, öğrenciler, emekliler ve serbest meslek gruplarından oluşmuş. Dolayısı ile, Antakya’da yaşayan üç semavi dini içine almış…
Hatay günleri ve Antakya Medeniyetler Korosu üzerine… Göktan Ay
Hatay-Der Başkanı, değerli hocam Prof. Dr. Mustafa Kaçar Bey’in davetiyesini alınca kendimi önce Feshane’de Hatay günlerinde ve sonra Aya İrini’de konserde buldum… Hatay Günleri’nin açılışı için Beyoğlu’nda yapılan yürüyüşe; Hatay Valisi Sayın M. Celalettin Lekesiz, Hatay Milletvekilleri, Antakya Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder, Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Kuseyri, ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, HESOB Başkanı A. Kadir Teksöz, HATAY-DER Başkanı Mustafa Kaçar, Hatay Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, Alevi Cemaati adına Nasrettin Eskiocak, Musevi Cemaati Vakfı Başkanı Şaul Cenudioğlu, Ermeni Cemaati Vakfı Başkanı Cem Çapar, Ortodoks Kilisesi Ruhani Lideri Dimitri Doğum, Alevi cemaatlerinin temsilcileri, Belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, iş adamları ve yüzlerce vatandaş katıldı.
Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndaki törenin ardından, Hatay’ın Anavatana katılışının 73. yılının anısına hazırlanan 73 tepsi künefe vatandaşlara dağıtıldı. Etkinliğin bu bölümüne katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, şerbetini döktüğü künefeyi dilimleyerek basın mensuplarına ikram etti. Daha sonra Yöresel Halk Oyunları ekipleri ve Antakya Belediyesi mehteran takımı tarafından gösteriler sunuldu.
Gerçekten Feshane, Hatay’ın geleneksel değerlerini ve 300’ü bulan mutfak kültürünü tanıtmak amacı ile dolup taştı bir hafta boyunca…
�
Etkinlikler iş adamlarının desteği ile çok katılımlı olarak gerçekleşti. Aya İrini’de verilen –ilk defa canlı izledim- koronun konseri, protokolün ve halkın buluşmasına sahne oldu. Burada çok güzel bir program sunan koro hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Antakya Medeniyetler Korosu; 2007 yılında turizm haftasının Antakya’dan start alması nedeniyle oluşturulmuş, 2008 yılında ise dernekleşmiş. Koristler; rahipler, imamlar, rahibeler, kuyumcular, öğretmenler, öğrenciler, emekliler ve serbest meslek gruplarından oluşmuş. Dolayısı ile, Antakya’da yaşayan üç semavi dini içine almış.
Koronun amacı: “özelde Antakya’nın genelde Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak, halen var olan birtakım güzellikleri herkesle paylaşıp onlara yeni bir ufuk açmak, insanlığı doğruya ve güzelliğe çekmek, medeniyetler arasında köprü oluşturarak evrensel bir dil olan müzikle bir arada tutmak” olarak açıklanmış.
Projeyi gerçekleştiren ve Koronun Başkanlığını yürüten, değerli arkadaşımız, halk oyunları uzmanı Sn.Yılmaz Özfırat; eserler arasında yaptığı açıklamalar, semavi dinlere ait özel fıkralar ile konserin seyirciyle sıcak temasını sağladı. Protokolü takip ederek, gelenlere anında sahneden hoş geldiniz dedi. Semavi dinlerin temsilcileri ile karşılıklı sataşmalar/atışmalar güzeldi.
Koronun şefi Sn.Şeyda Koyaş; aldığı eğitimin hakkını tam olarak verdi, çok güzel yönetti, zarif ve koroya hakimdi, seyirciyle bağlantılarda çok iyiydi ve güler yüzlü idi. 2 çocuk annesi olarak İstanbul’dan bu çalışmaları yürütmek için gereken “mesleğe aşıklık” yeteri kadar vardı.
120 kişiden oluşan koristler ve çalgılar; iyi çalışmış, oturtumlu, ritim ve ses dengesi iyi ayarlanmıştı. Bağlamaların ve ney’in özelliği dini müzikte daha iyi anlaşılıyordu.
Konuşmalarını yapan dini liderler; önemli olanın din farklılığı değil, insan olduğunu, yaratanın tek olduğunu, çeşitlilik olmasa hayatın güzel olamayacağını ve bunun zenginlik olduğunu dile getirdiler. Özellikle dini liderlerin “biz burada doğduk, burada yaşıyoruz, burada öleceğiz, Türkiye aşığıyız” demeleri alkışların en büyüğünü aldı.
Koronun “2012 Nobel barış ödülüne” aday gösterilmesi de işin ciddi olarak desteklendiğini ve güzel işler başardığının bir sonucu olsa gerek.
Son aylarda izlediğim en iyi konseri sunan, Antakya Medeniyetler Korosu’na başarılar dilerken, destek veren Hükümet üyelerine, Valiliğe, Belediye Başkanlıklarına ve İş adamlarına teşekkür ediyor, “İnsanların birleştiren ve sosyalleştiren en önemli öge müziktir.” diyerek, örneklerin artmasını diliyoruz.
Hatay Türkülerinden örnekler;
Gül kuruttum
Gül kuruttum gül kuruttum
Yari sinemde uyuttum
Yar söyledi ben unuttum
(Ah) Akabinde düştü gönül
Yardan ayrılması müşkül
Gül ezerler gül ezerler
Gülü tabağa dizerler
Güzeli candan severler
(Ah) Akabinde düştü gönül
Yardan ayrılması müşkül
Yayladağı
Samandağı’ndan örnek alsın böyükler
Ötmez gayrı yalan öten düdükler
Virajlı yollar yüksek gedikler
Neden düz bir yolu yoktur ilçemin
Ne fabrikası var ne bir üniversitesi
Bağırsa çağırsa duyulmaz sesi
İlçem ilçelerin sondan birisi
Elinden tutanı yoktur ilçemin
Var paşası var genel müdürü var valisi
Niye el uzatmaz bunun birisi
İlçem ilçelerin sondan birisi
Elinden tutan yoktur ilçemin
Ben de bu ilçenin bir neferiyim
Doğru söylerim ondan geriyim
Derdini bakana açan biriyim
En büyük derdi yoldur ilçemin
Gelin
Bir ay doğmuş Kodallı’nın düzüne
Akşamdan halaya gelmiş bir gelin
Kurban olam kaşıyla gözüne
Evimi başıma yıktı bir gelin
Kimin nesi diye adını sordum
Canan dedi can evimden vuruldum
Azap değil kölen bile olurdum
Yeter ki bir yüzün göreyim gelin
Kokular sürtünüp zülfünü tara
Kötülere bakma dengini ara
Elli dönüm tarla bir milyon para
Bütün bu ovayı değersin gelin
Sefil Ali’m güzelleri övmeli
Fistanı bol geymiş yaka düğmeli
Kalının beş yüz ise milyon vermeli
Bütün bu dünyaya bedelsin gelin
Şu karşıki dağda kar var
Şu karşıki dağda kar var duman yok
Benim s sevdiceğimde din var iman yok
Vardım baktım nazlı yarim evde yok
Ver benim sazım efendim ben gider oldum
Süremedim lavantayı konsola koydum
Şu karşıki dağda titrer dallar
Benim gönlüm arzu çeker tomurcuk güller
Kader kısmet böyleyimiş ne yapsın eller
Ver benim sazım efendim ben gider oldum
Süremedim lavantayı konsola koydum