Kerkük Türküleri… Emine Miryusufkızı(*)
Toplam Okunma: 5039 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 00:12
21-25 Ekim 2011 tarihleri arasında Sivas Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından Sivas’ta gerçekleştirilen “I. Uluslararası Türk Halk Müziği Sempozyumu” yakın tarihimiz açısından birçok ilke de ev sahipliği yapmıştı. Profesöründen öğrencisine Azerbaycan’dan müzik uğraşanı kardeşlerimiz de oradaydı… Azerbaycan Milli Konservatuarı Müzik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Emine Miryusuf Kızı’nın bildiri metnini tüm doğallığıyla olduğu gibi sunuyoruz. Şerqi mi, şarkı mı?.. Yazı dili, gördüğümüz, gördürüldüğümüz ve de görebildiğimiz ölçüde bizim dilimiz.. Temenni ediyoruz ki Emine Miryusuf kızı’nın yazısı diğer Azerbaycan’lı müzik yazarı kardeşlerimizin yazılarına “davet” olsun…
Kerkük Türküleri… Emine Miryusufkızı(*)
Halkin en büyük serveti olan folklör ,onun dünyaya bakiş açisinin ,istek ve dileklerinin, iç aleminin tükenmez hazinesidir.Her hangi bir halkin psikolojisini , hayat tarzini , yöresel geleneklerini , tarihimizde tutduğu yeri bilmek amaciyla onun folklörünü derinden bilmek gereklidir.
Ünlü bilimadami Yaşar Karayev kendinin “Folklörümüzün tarihi” kitapinda yaziyor:
“Kimsenin soyunu, eslini, ecdadini unutmamağa cağiran, onu bölünmekden kurtaran, mantikda, düşsncede, maneviyyatda halkin birliğini de temin eden folklördür.
“Kerkük folklörü” dedikde belli sosyal-siyasi sebeplerden soy kökünden ayri kalmiş, tecrid olunarak, arap ve kürtlerin yaşadiği sinirlar yakinliginda, İrak’in kuzeyinde, Kerkük vilayetinde toplu halinde yaşayan ve Azarbeycan türkcesinde konusan halkin folklörünün tarihi rölü büyükdür.”
Genel Milli liderimiz Haydar Aliyev “Kardeşlik” dergisine verdiği genel aciklamasinda vurgulamişdir:
“Tarihi arastirmalarimda gördüm ki, Güney Azarbeycan, Kuzey Azarbeycan ve İrak türkmenleri bir bütöv halkin kollaridir.
Kerkük folklöründe “hoyratlar” lirik tipin en cok yayilmiş bölümüdür.Erken yüzyillikta olduğu gibi, bugün de “hoyrat “ ve “mani” Kerkük şiir şekli kendine ait güzelliğini ve akiciliğini saklamaktadir. Bunun en başlica sebepleri halk diline yakin olmasi, halkin anladiği sade dilde söylenilmeleri, rengarenkliği, düşünce zenginliği ve bunun yanisira kisa bir şekilde olmalaridir.
Halkın hayat tarzının, yöresel geleneklerinin, dününün, bu gününün, yarininin öğrenilmesinde “hoyrat” ve “mani”lerin rölü evez edile bilmeyecek şekilde büyükdür.
Eta Terzibaşı’nin yapdiğı araşdirmalara dayanarak söyleyebiliriz ki, hoyrat ve maniler cinasli ve tek kafiyeli olmakla 2 yere ayrilmaktadir. Cinaslılar “Hoyrat” , cinassizlarsa “mani” ve ya “maani” adlandirilmaktadirlar. “Hoyrat”larda kendileri de tam ve tam olmayan cinaslı olmakla 2 yere ayrilmaktadirlar. Tam cinaslilarsa kendiliğinde 2 yere ayriliyor ki, bunlar sade tamcinasli ve mürekkeb tamcinasli hoyratlardir.
Folklörculerin yaptiği arastirmalardan böyle bir kanata gelmek olur ki, hoyrat ve bayatilara Azerbaycanin da çeşitli yerlerinde rast geliniyor.
Hoyrat yerine “Kerkük” kaynaklarinda “koşma” veya “beyt” kelimeleri de kullanılmıştır.
Halk şarkiları da Kerkük folklöründe lirik tipin esas bölümü olmakla halkin manevi değerlerinin, hayat tarzının, geçmişinin, bu gününün, öğrenilmesinde, halkın dilinin korunup saklanılmasında, zenginleşmesinde benzersiz rölü olan tükenmez hazinedir.
Üzülerek söylemeliyiz ki, bu gün “Kerkük halk havalarınin” araştırılması yönüyle ilgili kaynaklar çok değildir, hatta diyebiliriz ki, toplanilip notaya alinmasi bile yok derecesindedir.
Azarbeycan profissiönel müziğinin mimarı, Doğuda ilk operanin (“Leylayla Mecnun”) bestecisi olan Üzeyir Hacibeyli “El mahnilari”(El şarkılari) başlıklı makalesinde yazıyor:
“Halk müzik eserlerinin başkalari tarafindan menimsenilmesinde hepsinin başlıca sebebi halk şarkılarının toplanilmaması, notaya alınmaması ve şarkı örneği gibi ebedi olarak saklanılmamasıdır. Eğer halk şarkıları notaya alınarak bir araya getirilerse, saklansa elbet kimse onu kendine cikamaz. Ve aynı zamanda şu şarkılar mahv olmaz, kisa bir zaman arasinda unutulup, yok olmaz.
Halk şarkılarında müzükle edebi poeziya arasında güçlü bir bağlılık var. Halk şarkı sözlerinin anlamının tadkiki fölklörün genel ana dallarından biri sayilmaktadır.
“Kerkük” arşivlerinde halk şarkılarının toplanılmasına, şiir şeklinde basılmasına, müziğinin tahliline ve tadkikine yönelik bir çok işler görülmüştür.
Folklörcü Eta Terzibaşı’nın “Kerkük havaları” isimli kitabında Kerkük havalarıyla ilgili bir çok kiymetli bilgiler elde etmek mümkündür.
Araştırmacı Kerkük havalarını uzun ve kısa veya kırık havalar adı altında qruplara ayırmıştır. Kısa havalar sırasına beste (halk türküsü), tenzile(dini türkü ve şerqi), şerqi, halay ve oyun havalarını içerilemiş, uzun havalar sırasınaysa muğamlar, hoyrat havaları, divan-urfa kazel, ozan havaları, Kerem havası, sazlama ve ninniler olmak üzere yerleştirmiştir.
Uzun havalar sırasına yerleştirilmiş hoyrat uslubları sadeliği ve kisa olmasıyla seçilmektedir. Hoyratlar halk arasında lirik tipin büyük kapsamda yayılmış janrıdır. Kerkük folklöründe 20 den çok hoyrat şekli vardır. Beşiri, Mühalif, İskenderi, Karabaği, Bayat, Ahmet dayı, Atıcı, Matar ve başkalarının isimlerini çekmek olur.
Hoyrat havaları okunurken miyan adlandırılan ek kelime ve satırlardan kullanılıyor. Miyanlar her havanın ahangine uygun olarak seçiliyor ve önde , ortada, okunmasına uygun olarak 3 şekilde oluyorlar.Mesala “Eydene” hoyrat şeklinde miyan hoyratın her misrasında önde işleniliyor
Onu da söylemek gerekir ki, her hoyrat şekilinde istenilen miyandan kullanmak olmaz. “Dellihasani”, “Malalla”, şekillerinde “A…x”, “Kesuk” şeklinde “Dede, bugün “ vs. Bu miyanlar hoyratların başlangıcında okunur.
Bir kısım miyanlar da var ki, hoyratın ortasında kullanılıyor. Mesela “Muçala” şeklinde “Uzun boylum, senem gözlüm”, ”İskenderi”de “Evi yanmış” ,”Uzun boylum” .”Ay ay babam oğlu” vs. bu gibi ifadeler kullanılıyor.
Bazı hoyratlar da var ki, miyansız okunuyor.Hoyrat şekillerine has olan önemli bir özellikde vardır ki, bu her şeklin sonunda bir kısım bestelerin okunmasıdır. Manilerin her birinin kendine has döndermesi –tekrarı olur, yani nakaratı .
“Kerkük” folöründe halk türküleri rengarengliğine, güzelliğine, sadeliyine, akiciliğına göre halk tarafından çabuk kavranılır ve çok geniş yayılan lirik tipdir.
Irak –Turkman folklöründe , halk türkülerinin bayatılardan, hoyratlardan kaynaklandığı gibi, Azarbeycan folklöründe de, halk şarkılarinın büyük bir kısmı bayatılardan kaynaklanmıştır.
Hem Kerkük, hem de Azarbeycan şarkılarında 8,11,13,14 vs heceli şiirlere rastlanmaktadır. Bu şiir formaları telaffuz ve bölgü bakımından bir simmetriye dayanmaktadır.
Halk şarkılarının metinlerine gelinceyse söyleyebiliriz ki, genel olarak halk türkülerinin metinleri aşk mevzusu esasında kurulmuştur. “Ninne yarim”, “Oğlan yaylığın hani”, “Benim ipek yayliğım var, almağa gelir” vs türkülerin isimlerini söyleyebiliriz.
Bunun yanisira Azarbeycan halk şarkılarında olduğu gibi , “Kerkük türküleri”nde de genç delikanlıyla kızın devinmesinden yer alan yumorik şarkılar da vardir. Bu şarkılara “Hacı Ferecin kizi boyun görmeli”, “Ay havar değirmançı” ve başkalarıni göstermek olur.
Kerkük türkülerinin en büyük bestecesi, ud ifacısı (icracısı) olan Abdurrahman Kızılaydır. Onun 20’ye yakın bestesi vardır. “Ayağında dar şalvar”, “bu hal ne haldır güzel”, “Dağlar baçın alaydın”, “Aç, aç kollarını digel yanıma “, “Altın hizma mulayim”, “Evlerinde lambaları yanıyor” ve başkaları.
Mehşur “Firat” türküsü de Dicle -Fırat nehri sahilinde yaşayan Kerküklerin türküsüdür. Fırat nehri şimdiki Türkiye arazisindedir. Türkünü besteleyen besteci yarinin ırmakta boğularak ölmesinden hüzünlenerek bu türkünü kendi yarine vasf ediyor. (İzzet Ağabey)
Kerkük halk havalarında dikkat çeken bir çok özellikler vardır. Azarbeycanda “Humar oldum “ ismiyle tanınan halk şarkısı, Kerkük folklöründe “Yar bize misafir gelecek”, ismiyle tanınıyor. Ama şarkının metninde bir sira değişiklikler vardır. Azarbeycan versiyonunda bir kaç mısra degeneresyona uğramıştır.
Üzeyir hacibeyli ve Müslüm Moqamayev’in birlikte yazdıkları “Azarbeycan Halk Şarkıları” kitabında bu şarkının şiir şekli Kerkuklerde olduğu 3 mısra olarak gösterilmiştir.
Bülbülün tertip etdiği “Azarbeycan halk şarkılari” isimli topludaysa (derleme) Said Rüstemov bu şarkının ayniyla Kerküklerdeki gibi “yar bize misafir gelecek “ ismiyle göstermiştir.
Bunun gibi bir çok şarkılar da vardır ki, ister Keküklerde, isterse de Azarbeycanda benzer şekildedir. Bunlardan “Ey kara hal yar”, “dam üstüdir damımız”, “Ketan gömlek dizden yar”, “Halide”, “Bu hal ne haldır güzel”, “Güzellerden üç güzel var sevmeli”, ”Evlerinin önü yonça “, “Semavar almişım silenim yokdur”,”O yana dönder beni” ve diğerleri.
Bugünümüzde de bu şarkılar Azarbeycan radyo ve televizyonunda, İctimai, İNT (international), Kültür kanallarında sık-sık seslenmektedir. Hatta bestecilerimiz tarafından da İrak-Turkmen hoyratlarina müzik bestelenmiş ve bir çok şarkicılarimizda bu şarkıları seslendirmekdedirler.
Ünlü hanende Hacibaba Hüseynovun okuduğu “zeytun gözlü turna “ şarkısi da Kerkük havasıdır.
Onu da söylemek gerekiyor ki, Kerkük türküleri Azarbeycan’dan başka İran ve Türkiyede de sevilip okunup ve söylenmektedir.
Eta Terzibaşı söylüyor:
“Eskiden bazı Azerilerle dolu olan Tebriz, Marağa, Karabağ ve daha başka şehir ve semtlerde müzik hayatı yüksek bir seviyeye alınmiştir. O zaman İrak Türkleriyle bu ülkelerde yaşayan Türkler arasinda dil, edebiyyat ve müzik bakımından bulunan yakın bağlılık kolaylıkla düşünülebilir.”
Buradan da böyle bir kanaaata gelmek oluyor ki, Nahcivan ve Nahcivan etrafındaki yerlerde yaşayan halkın şivesiyle Kerküklerin şive aynilığı bu birliği bir daha isbat etmiş oluyor.
Sondaysa yazimi folklörçü Kaşovski’nin kelimeleriyle bitirmek istiyorum:
“Tarihin beyaz sayfalarının açılmasında müzisyenler buna yardım ede bilenlerdir.”
__________________________________-
(*) Azerbeycan Milli Konservatuarı Müzik Bölümü 3-cü sınıf öğrencisi
” Kardeşlik dergisi № 8
” Karayev Yaşar “Folklörümüzün tarihi”
” Eta Terzibaşı “Kerkük Havaları” 8-9
Kullanilan edebiyyat (KAYNAKLAR) :
1. Alternatifim.com. (2011)
2. Bülbül “Azarbeycan halk şarkılari” 2-ci cilt
3. Eta Terzibaşı “Kerkük hoyratları ve manileri” İstanbul 1975.
4. Eta Terzibaşı “Kerkük havaları” Bağdat 1961.
5. Kazanfer Paşayev “Kerkük folklörünün janrları” Bakü 1984.
6. Kardeşlik dergisi N0. 8 - 2000.
7. Гашовски Владимир Леонидович «Семиотика в помощь фолкьлористке» 1996.
8. Üzeyir Hacibeyli «Secilmiş eserleri” Bakü 1984.
9. Üzeyir Hacıbeyli Müslüm Moqomayev “Azarbeycan el nağmeleri” Bakü 1985.