Müzikte “bilgi otoritesi” ne demek?… Göktan Ay


Toplam Okunma: 3767 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 08:26
Kategori: Fikir Yazıları

…Kurum felsefesi olmayan kişilerin başarılı olması, kurumu ileri götürmesi mümkün olmamıştır… Bilgi otoritesi, farkında olmadan “saygıyı” da “korkuyu” da beraberinde getirir. Alt kademelerin getireceği önerilerde daha ciddi çalışılmasını sağlar… Önemli olan “uyumun” ve “bilgi otoritesinin” sağlanmasıdır. Uyumun sağlanması, çalışma şevkini, hizmeti, paylaşımı ve üretimi getirecektir…

Müzikte “bilgi otoritesi” ne demek?… Göktan Ay

“İki şey akıl hafifliğidir. Birisi; konuşmak, bir şeyler söylemek gerekirken susmak…
Diğeriyse; susmak icab ettiğinde konuşmak, söz söylemek…”1

TV de belgeselleri izlemek insana çok şey kazandırıyor. Ülkemizde belgesel izleyenlerin sayısı çok değil. Özellikle geçmiş tarihimizi ve siyasi çalkantıları bilmek hepimizin görevi olsa gerek. Ben hangi kurum olursa olsun, özellikle bir kurumda çalışanların, o kurumun tarihçesini ve geçirdiği safhaları bilmesinin bilinçlenmede ve kuruma sahip çıkmada, başarıda önemli payı olduğuna inanmaktayım.
Kurum felsefesi olmayan kişilerin başarılı olması, kurumu ileri götürmesi mümkün olmamıştır. Belgeselde, siyasi çalkantıları izlerken, rahmetli Özal dönemine sıra geldi ve Özal’ın “bilgi otoritesi” nedeni ile başarılı hamleler yaptığı kaydedildi. O anda bu iki kelimenin ne kadar çok şey anlattığını ve belgeselde doğru kullanıldığını fark ettim.

Bilgi; “İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, malumat.”, “Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek”, “İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü”, kısaca “kişinin yaşantısı boyunca öğrendiği faydalı veya zararlı her şey” denebilir.

Birikim; “gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş -yararlı- şeylerin bütünü” olup, başarının anahtarlarından birisidir.
Otorite; “her hangi bir konuda bir şeyin yeterliliğine herkesi inandırarak bir kişinin kendine sağladığı itaat ve güven”; “hâkimiyet ve emretme kudreti; yaptırım koyma ve kullanma gücüdür.”

Max Weber otorite tiplerini üçe ayırmıştır:

Geleneksel otorite; geleneklerin büyük saygı gördüğü, toplumsal düzenin ağır değiştiği toplumlarda ve kurumlarda görülür. bu gibi ortamlarda iktidarın kaynağı; gelenekler ya da yerleşik inançlardır.
Karizmatik otorite; önderin olağanüstü gibi görünen niteliklerinden doğar. İktidarın kaynağı, bizzat kişinin doğuştan sahip olduğuna inanılan özelliklerdir. Büyük bir kahraman ya da çok zor koşullar içinde toplumu çıkış yoluna sokabilmiş olan bir önderin iktidarının kökeninde karizmatik otorite bulunur. Çoğu zaman mantıkla araştırılmadan, onun olağanüstü niteliklere sahip olduğuna inanılır. Atatürk, Mao böyle liderlere örnek olarak gösterilir.
Hukuksal (demokratik) otorite; ne geleneklerden, ne de olağanüstü kişisel niteliklerden kaynaklanır. Bu tür otorite söz konusu olduğunda, iktidarın kaynağını akıl ve kurallar oluşturur. Kişiler belli kurallara göre iktidara gelir, belirli sınırlar içinde yetkilerini kullanır ve belirli kurallara göre iktidardan uzaklaşırlar.

“Bilgi otoritesi” ile “entelektüel” birbirine daha yakın gibi… Çünkü; “entellektüel” kelimesinin lügattaki karşılığında şöyle yazıyor: “kapsamlı bilgi ve birikim gerektiren soyut konularla derinlemesine ilgilenen kişi.”, “Mesleği, mal ve hizmet üreten diğer meslek gruplarından farklı olarak, fikir ve bilgi üretmek ve/veya yaymak olan kişi (akademisyenler, bilim insanları vb).”, “kültür ve sanat konularında uzman kabul edilen, bu konulardaki bilgisi, birikimi kültürel bir otorite olmasına olanak sağlayan ve toplum karşısında çeşitli konularda değerlendirmeler yapan kişi.”
Elbette baskı ve kaba güce dayalı otorite yazımız konusu değildir.
Gerçekten de bilgili bir amiri oyuna getirmek, aldatmak çok zordur. Onun için de alanda görevli kişilerin üst makamlarda bulunması yerinde olmaktadır. Sn. Özal’ın, kendini devlet kurumlarında ve çeşitli kademelerde yetiştirmiş olması, vizyon ve misyon sahibi olması, ülkesi için projeler düşünmesi, iletişim alanını iyi takip etmesi, çalışacağı kişileri iyi seçmesi hem başarılı olmasına hem de ülkemizin kazanmasına vesile olmuştur.
Bu kazanım, her görev için geçerlidir. Bir Okul Müdürü, bir Dekan, bir şirket sahibi, bir Rektör, bir Başbakan, bir Bakan, bir Cumhurbaşkanı da olsanız başarının şartı devlet kademelerinde tecrübe sahibi olmaktan geçmektedir. Bilgi otoritesi, farkında olmadan “saygıyı” da “korkuyu” da beraberinde getirir. Alt kademelerin getireceği önerilerde daha ciddi çalışılmasını sağlar.
Son yıllarda hükümetimizin sağlık, ulaşım, turizm, kültür, maliye ve konut alanlarında ilerleme sağlamasının sebebi, Sn. Başbakanımızın uzun yıllar siyasette yoğrulması ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında bulunması olmuştur. Seçilen bakanlarında işinin ehli olması ile bir çok alanda ilerleme sağlanmıştır.
Bir orkestra şefinin, bir çalgıyı iyi derecede çalması/diğer çalgıların özellikleri konusunda bilgili olması onun orkestra içinde bilgi otoritesi olmasına ve verimin alınmasına yardımcı olur.
Bir müziköğretmeninin bir çalgıyı iyi derecede çalması, sorulara doyurucu cevaplar vermesi öğrenci/veli gözünde otoritesini artıracaktır.
Bir bildiri sahibinin bildirisini elindeki kağıttan okuması yerine anlatması sorulara açıklayıcı cevaplar vermesi onun o alandaki otoritesinin artmasına vesile olur.
Oturum başkanlarının bildiri sahibi ile dinleyenlerin arasındaki uyuşumu sağlaması onun otoritesinin sağlamlığını gösterir.
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, her sanat kurumu bir orkestradır. Orkestra; paylaşımla ortaya bir üretim koyma sanatıdır. Dolayısı ile üyelerde o orkestranın değerli birer üyeleridir ve kimsenin kimseyi yok farz etme lüksü de yoktur. Ancak, uyumsuz onlalar varsa gereği yapılır…
Çünkü, bir orkestrada başarıdan vazgeçilemez…
Bakanlar kurulunda; Başbakan şef, Bakanlar üyelerdir.Bakanlıklarda; Bakan şef, Müsteşar, Müsteşar Yard. ve Genel Müdürler üyelerdir.Üniversitelerde Rektör şef, Dekanlar ve Müdürler üyelerdir. Örnekleri çoğaltırken önemli olan “uyumun” ve “bilgi otoritesinin” sağlanmasıdır.
Uyumun sağlanması, çalışma şevkini, hizmeti, paylaşımı ve üretimi getirecektir.*
________________________________________
* Sn. Başbakan’ın alanımıza girerek söylemde bulunması çok önemlidir;
Gaziantep’te Zeugma Müzesi’nde toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, Senfoni Orkestralarında uyum sağlanmadığı takdirde ortaya çıkan durumun “Kakofoni” olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Dikkat ederseniz bu konser, bir senfoni olarak bizi farklı dünyalara götürdü ve değerli tenorumuz genç Murat kardeşimizle de İstanbul’a gittik. Kalamış’a gittik. Tabi bir İstanbullu olarak da ben farklı bir havaya girdim. Fakat burada farklı enstrümanlar eğer bir senfoni oluşturuyorsa sizi farklı bir dünyaya götürür sizi dinlendirir. Ama yok bu farklı enstrümanlar o uyumu sağlayamazsa o zaman ortaya senfoni çıkmaz bir kakofoni çıkar. Türkiye’de şu anda siyaset meydanında yapılan işte budur bir kakofonidir. Biz işte bir senfoniyi oluşturmaya çalışıyoruz. Farklı dil olsun, farklı kültürler olsun, bütün bunlarla bir Türkiye Cumhuriyeti’nin, bir vatandaşlığının Türk milletinin zenginliği meydana gelsin bunu istiyoruz. İşte şimdi bu Mozaik Müzesi’nde, bütün Gaziantepliler olarak bütün dünya olarak gelecek burada bunu göreceğiz. Hayırlı olsun. ” (DHA/11.09.2011)
1 Şeyh Sadi. (Gülistan. Sayfa 24. Bedir yayınevi)




Hoşgeldiniz