Cuma Debleği… Ayhan Sarı
Toplam Okunma: 5763 | En Son Okunma: 19.11.2024 - 16:03
Kütahya yöresinde pişirilmiş topraktan yapılma, klasik bakır –fiskeli- darbuka benzeri, geniş ağzına ince deri geçirilmiş albenisi olanı seramik de olabilen toprak vurmalı çalgı… Erkek müzikli toplantılarının(Gezek) yanısıra çoğunlukla kadın düğün, kına vs. eğlence toplantılarında tercih edildiği bilinen “deblek” çalgı kimliğinin yanı sıra, kavram boyutuyla da yörede kişisel bir davranış şeklinin ifadesi olarak kullanılmaktadır… “Cuma debleği çalmak” deyimi halk arasında görmüş - geçirmişliği anlatır…
Cuma Debleği… Ayhan Sarı
Kütahya yöresinde pişirilmiş topraktan yapılma, klasik bakır fiskeli darbuka benzeri, alt geniş açık kısmına ince deri geçirilmiş seramik de olabilen vurmalı çalgı. Ayhan Sarı Çalgı Kolleksiyonu‘nda bulunan(*) Şemseddin Delen yapımı Kütahya’dan alınmış seramik çini işlemeli çalgının ölçüleri şöyledir: Tam boy uzunluğu 30 cm, deri gerilen çap16 cm, bombeli geniş gövde çevresi 66 cm, dar boğum çevresi 28 cm, açık ağız çapı 14 cm.
Erkek müzikli toplantılarının(Gezek) yanı sıra çoğunlukla kadın düğün, kına vs. eğlence toplantılarında tercih edildiği bilinen “Cuma debleği” çalgı kimliğinin yanı sıra, kavram boyutuyla o yörede toplumsal bir anlatım olarak kullanılmaktadır. “Arzu edilmeyen, adaba, genel toplum yaşayış kuralına uymayan bir hareket/davranış bozukluğu veya gereksiz söz”e karşı söylenilen deyim halk arasında ‘cuma debleği çalmamış’ şeklinde halen(2011) yaşamaktadır.
Deyim “düğün evinde diğer yakınları dururken ayak işlerini yapan damada” “hiç cuma debleği çalmamış” şeklinde yakıştırmanın yanı sıra sosyal ortamlarda oturmasını, kalkmasını, yemeyi, içmeyi, adabı muaşereti bilmeyenler için kullanılır hale gelmiştir.
“Cuma debleği çalmak” görmüş - geçirmişliği anlatan bir ifade biçimidir.
Ortaya çıkış öyküsünün özeti şöyledir:
Eski çalışma hayatının cuma günü Kütahya yöresinde de hafta sonu tatiliydi ve hem ibadet, hem alışveriş, hem sohbet, hem de eğlence etkinliklerinin birlikte gerçekleştirildiği bir gün(**) olarak algılanıyor, gerekli sosyal etkinlikler bu günde gerçekleştiriliyordu.
Cuma namazının ardından öğle yemeği, ardından alışveriş ve sonra da ikindi üzeri zamanı gerek kırda gerek evde yemekli eğlenceli toplantılarda çalınan vurmalı çalgıya “deblek” denmekte idi. Genç kızların kendi aralarında deblek çalarak gerçekleştirdikleri eğlence toplantıları ise “kızlar içi” olarak anılmaktaydı.
Topraktan yapılma ve en geniş ağzına ince deri(kuzu) gerilerek imal edilen deblek, çalmağa başlamadan önce derinin iyice gerilmesini sağlamak için bir sıcaklığın önünde tutulur, derisi el ile ovalanırdı.
Yılların yaşanmışlığının toplumsal etkisinde oluşan sözkonusu gelenekte gerek erkek, gerekse kız bu toplantılara katılmayanlar ile davranışlarında eksiklikler görülenler zaman içinde “cuma debleği çalmamış” şeklinde tanımlanır olmuşlardır.
_________________________________
(*) Fotoğraf: Ayhan Sarı Kolleksiyonu’nda bulunan Kütahya’da yapılmış seramik çini deblek.
(**) Yazımız üzerine; Sn. Semra Toprak anılarındaki dümbelek ve cuma ilişkisini şöyle anlatıyor:
“…Çocukluğumuzda Ege ilçelerinde düğünler bir hafta sürerdi. Perşembe günü öğle vakti gelin evine götürülür, cuma günü öğleden sonra ise kızın arkadaşları, ailesi komşuları kızı görmeye CUMA’sına giderlerdi. Cuma günü kız yine gelinliğini giyer, konuklar arasından bir kişi dümbelek çalar, oyun havaları seslendirilir, küçük ve son bir düğün eğlencesi daha yapılırdı… Biz dümbeleğin topraktan, kırmızı kiremitten olanlarını biliyoruz. Yer Kütahya olunca (dümbek) dümbelek de çini olmuş….” Semra Toprak, turkmusikisi@yahoogroups.com, 14 Ağustos 2011