Türkiye’de Temel Müzik Eğitimi Ders Programları Uygulanabilirliği Üzerine Tespit ve Öneriler… Prof.Dr. Filiz Kamacıoğlu


Toplam Okunma: 5193 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:23
Kategori: Fikir Yazıları

Eğitimci olarak görev yaptığım uzun yılları kapsayan süreç içinde gözlemlerimden ortaya çıkardığım sonuç; öğrencilerimizin ve birçok kimsenin kafalarının karışık olmasıdır. Çoğu insan oldukça fazla bilgi ediniyor, çok konuşuyor ama iş yapabilme güçleri çok az. Öğrenciler okul bitirmek için not peşinde koşuyor, öğretim elemanı da yalnız işini yapıyor. Öğrencinin eğitim süreci ne yönde gelişiyor genellikle sorgulanmıyor. Verilen formasyon bilgilendiriyor ama geliştiriyor mu?..

Eğitim ;
Eğitim, bireye doğduğu andan itibaren hayatı boyunca etkisinden kurtulamadığı bilgi, görgü, inanış ve davranışları kazandırdığımız süreçtir.
Eğitimin amacı, somut düşünebilen, algılaması gelişmiş, çağımızı anlayabilen, problem çözme yeteneği olan, demokratik davranmayı öğrenmiş, doğruyu eğriyi görebilen, kendi ayakları üzerine basabilen, işini kendi duygu ve menfaatine göre değil, işin doğrusu ne ise ona göre yapabilen bireyler yetiştirmek olmalıdır.

Eğitim Nasıl Olmalıdır ?
Önemli bir düşünür olan Montaigne “ Ezber bilmek, bilmek değildir” der. Onun için iyi kafa dolu değil, işleyen kafadır . Ona göre, eğitim ve öğretim bilgiç yetiştirmeyi bırakıp insan yetiştirmeye bakmalıydı. “İnsan” ’ sa artık ne Tanrı’nın, ne kralın kuluydu. Kendini ve dünyayı kavrayan, alın yazısını değiştirebilen, tek kelimeyle, düşünebilen “ İnsan” demekti. Kitabın işi İnsan’ı belli bir düşüncenin kölesi, hamalı yapmak değil, tam tersine özgürce düşündürmek olmalıydı.

Çağdaş idealist yaşam felsefesinin Fransa’daki temsilcisi Bergson lafazan insan yetiştiren ezberci eğitime çatıyor, okullarda elle çalışmanın, iş eğitiminin daha önemli yer tutmasını istiyor ve şunları söylüyor; “Elle çalışma bir eğlence sayılıyor . Yalnız unutuluyor ki, zeka, özünde madde ile oynama gücüdür, hiç değilse öyle başlamıştır, tabiat da onu bu iş için yaratmıştır. Böyle olunca zeka nasıl olur da eğitimden yararlanmaz? Daha ileri gidelim. Çocuğun eli kendiliğinden bir şeyler kurmaya yeltenir. Ona bu kuruculuğunda yardım etmekle, hiç değilse ona kurma fırsatları vermekle çok daha verimli bir insan olması sağlanabilir. Çocuğun bu kurucu yanını beslemekle insanlığın yaratma, bulma gücü şaşırtıcı ölçüde artabilir dünyada. Hemen kitapla başlayan bilgi insanın serpilmeye hazır nice çabalarını körletip yok eder. Çocuğu işe alıştıralım ve bu iş eğitimini herhangi işçiye bırakmayarak gerçek bir ustaya verdirelim ki, çocuğun maddeye dokunuşu hoyratça değil usturupluca olsun. Zeka o zaman elden kafaya doğru çıkacaktır.

Okullarda bilim alanında yapılan nedir? Her şeyden önce bilimin vardığı sonuçları öğretiyoruz. Oysa gençleri metotlara alıştırmak daha iyi olmaz mı? Hemen uygulamaya geçersiniz, gençleri gözleme, denemeye, yeniden bulmaya çağırırsınız. Bakın nasıl can kulağıyla dinlerler o zaman sizi, nasıl anlarlar ne istediğinizi ! Çünkü çocuk, arayıcı ve bulucudur, hep yeniliğin peşindedir. Kurallar sıkar onu. Kısacası çocuk yetişkin insandan daha yakındır doğaya. Yetişkin insansa doğadan çok toplumdan yanadır, öğretme işi de onun elindedir. İster istemez, öğretimde, topluma miras kalan ve kendisinin de haklı olarak övündüğü bilgi kazançlarına, varılmış bütün sonuçlarına en büyük önemi verecektir. Oysa, öğretim programlarını istediğiniz kadar geniş tutun, öğrencinin benimseyebileceği hazır lop bilim sınırlı olacak, hiç de seve, seve öğrenilmeyecek ve hep çabuk unutulacaktır.”

Yukarıda görüşlerini anlattığım, düşünürlerin özlediği eğitim programı nasıl olmalıdır? Bergson’un önerdiği İş eğitimi, sanat eğitimi öne alınarak yapılabilir.

Bilimi araştırma, felsefeyi düşünme, sanatı yaratma olarak düşünürsek, eğitim bu üç konunun bir bütün olarak ele alınıp programlanmasıyla olmalıdır. Felsefe, edebiyat ve sanat derslerinin, düşünme yeteneğini ve duyu algılarını geliştirici bir özelliği vardır, somut düşünmeyi öğretir, ayrıca kişilik gelişmesine etkileri sınırsızdır.

Bugün çocuklarımıza özgür düşünmeyi öğretmede güçlük çekiyorsak nedenini somut düşünmeyi öğretemeyişimizde, duyu algılarının eğitilmemiş olmasında aramalıyız.( ezberci eğitimle). Güncel yaşamımızda da bu eğitim eksikliğinin sonuçlarıyla her an karşılaşıyoruz. Örneğin, Trafiği canavara çevirmemiz, cinayetlerin artması, çevre bilincini uyandıramamış olmamız, doğal güzelliklerimizin, tarihi eserlerimizin değerlerini bir türlü öğretemeyişimiz, gibi.

Eğitim programlarımızda, bilimin, felsefenin ve sanat eğitiminin önemi vurgulanmakta ama uygulamanın başarısı sorgulanmamaktadır.

Sanat Eğitimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?
Sanat eğitimi nedir ? sorusunu duyu algılarının eğitimidir şeklinde cevaplayabiliriz.

Sanat eğitimi, düşünmeyi, görmeyi, anlamayı ve anlatmayı öğretir. Dolayısıyla çok daha tekelci, kişiye özel, empati gerektiren bir eğitimdir. Kişiliği geliştirir.
 Sanat eğitiminin eksikliği, kişilik gelişmesinde boşluklar bırakacak, bu nedenle yeni yetişen kuşaklarda büyük eksikliklere yol açarak toplumda onanmaz olumsuz gelişmeler oluşturacaktır.

Sanat Eğitimi nasıl olmalıdır ?
Sanat eğitimi öğrencinin yaratıcılığını ve üreticiliğini geliştiren, içinde iş eğitimi olan yaşayarak öğreten bir eğitim olmalıdır.

Çağdaş endüstri toplumlarının ilerlemeleri düşün, bilim ve sanatın etkileşimiyle gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle düşünüyle, bilimiyle, teknolojisiyle ve sanatıyla kendini yenileyerek gelişen toplum olabilmek söz konusudur. Bu bakımdan sanat eğitimi öğretimin her aşamasında, okul öncesinden başlayarak eğitime girmelidir.

Ülkemizde Temel Müzik Eğitimi;
Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi, ilk öğretim, ve orta öğretim programları tarafımdan incelenmiş, Yapılandırmacı Eğitim anlayışına göre hazırlandığı ve yürürlüğe konulduğu görülmüştür.

Okul Öncesi programında çocuğun psikomotor gelişimi, sosyal-duygusal gelişimi, dil gelişimi, bilişsel gelişimi, öz bakım gelişimi, öz bakım becerileri ve ilgi alanları üzerinde durulmuştur. Bütün bu alanların sağlıklı gelişmesi için sanatın kullanılması kaçınılmazdır ama programda kullanılıp kullanılmadığı, nasıl kullanılabileceği konusu açık değildir.

Milli Eğitim Bakanlığı İlk Öğretim Genel Müdürlüğünün ders programlarında ise Müzik dersi programları incelendiğinde; Yapılandırmacı anlayışa göre programların geniş ve detaylı bir şekilde hazırlandığı görülmektedir.

Müzik Dersi Programlarını incelersek;
Öğrenme alanları;
1- Dinleme-Söyleme- Çalma
2- Müziksel Algı ve Bilgilenme
3- Müziksel Yaratıcılık
4- Müzik Kültürü

Başlıkları ile program dört temel öğrenme alanı üzerine oturtulmuştur. Bu öğrenme alanları içerikleri bakımından birbirleriyle tamamen kenetli olup sadece gerekli hallerde ayrılabilirler şeklinde açıklanmıştır. Evet, birbirlerini bu alanlar tamamlamaktadır. Fakat tüm bu alanlar ayrı, ayrı uzun süreli ve devamlı çalışarak gelişme sağlanabilecek alanlardır.

Programda açıklanan ders kazanımlarından bazıları şunlardır;
4. sınıf kazanımlarından;
- Müziklerde aynı ve farklı ezgi cümlelerini dansa dönüştürür.
- fa,sol,la seslerini tanır.
5. sınıf kazanımlarından;
- Öğrendiği notalardan oluşan ezgileri doğru çalar.
- Kendi oluşturduğu ezgileri seslendirir.
- Bireysel müzik arşivi oluşturur.
6.sınıf kazanımları;
- Marşlarımızı doğru söyler.
- Notaları seslendirir.
-Basit çok sesli şarkılar söyler.
-Seslendirdiği müziklerde hız ve gürlük basamaklarını uygular.
- Yurdumuzdaki müzik türlerinden seçkin örnekler seslendirir.
- Ezgilere kendi oluşturduğu ritim kalıbı ile eşlik eder.
-Müziklerde aynı ve farklı bölümleri dansa dönüştürür.
- Kendi oluşturduğu ezgileri seslendirir.
- Temel müzik yazı ve öğelerini kullanır.
- Müziklerde aynı ve farklı bölümleri ritim çalgılarıyla ayırt eder.
- İnsan sesinin oluşumunu açıklar.

7. sınıf kazanımları;
- Müzik çalışmalarını sergiler.
- Ses ve çalgı grupları oluşturmaya istekli olur.
- Temel müzik öğelerini kullanır.
- Dizileri tanır.
- İnsan ve ses topluluklarını ayırt eder.
- Çalgı ve çalgı topluluklarını ayırt eder.
- Düzeyine uygun çok sesli eserleri seslendirir.
- Müziklere kendi oluşturduğu ritim kalıbı ile eşlik eder.
- Farklı ve tekrarlanan motiflerden oluşan ritim kalıpları oluşturur.
- Dinlediği uluslar arası müzikleri türlerine göre ayırt eder.
- Halk türkülerinin yaşanmış öykülerini araştırır.
8. sınıf kazanımlarından;
- İstiklal Marşı’nı anlamına uygun doğru söyler.
- Marşlarımızı anlamına uygun doğru söyler.
- Çok sesli örnekler seslendirir.
- Müzik çalışmalarını sergiler.
- Yurdumuzdaki müzik türlerinden eserler seslendirir.
- Ses ve çalgı grupları oluşturur.
- Bildiği müziklere basit ritim eşlikleri yazmaktan hoşlanır.
- Geleneksel Türk müziklerine ilişkin türleri ayırt eder.

Programda açıklanan ders kazanımlarına ulaşmak ders saati ve sınıf eğitimi sistemi içinde neredeyse olanaksız görülmektedir.

Programın uygulanmasıyla ilgili yapılan araştırmada, 60 ilk ve orta öğretimde görev yapan müzik öğretmenine dersin kazanımlarıyla ilgili yukarıdaki sorular sorulmuş şu cevaplar alınmıştır.
Kazanımlara ulaşıp ulaşamadıkları sorulduğunda müzik öğretmenlerinin yarısı kazanımların ne olduğunu bilmediklerini söylemişlerdir. Diğerleri sınıf ortamı içinde şartlar elverdiğince ellerinden geleni yaptıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin tümü sınıf dersinin yetersizliğini dile getirmiş, kitap ve dağarcık sorunu olduğunu söylemişlerdir.

Müzik öğretmenlerinin çoğu farklı okullara gittiklerini, bu programı okul şartlarında uygulamanın mümkün olmadığını belirtmişlerdir.

Yeni programla ilgili kurs vs. görüp görmedikleri sorulduğunda kurs görmediklerini, biri de uygulamanın nasıl olacağı konusunda müfettişlere soru sorduklarında artık yeni program vs bilgilere internetten ulaşıldığı için, ayrı bilgi verilmeyeceği ve bu programları uygulamak zorunda olduklarının kendilerine bildirildiğini ifade etmişlerdir.

Sonuçta uygulamanın nasıl olacağı konusu tartışılmamaktadır. Dolayısıyla yapılan programın başarısı ile ilgilenilmediği anlaşılmaktadır.

Müzik Öğretmeni Yetiştiren Lisans Programlarını İncelersek;
Okul öncesi öğretmenlerin müzik eğitiminde yetkin oldukları kabul edildiğinden, öğretmen adaylarının bu yetkinliği nasıl kazandıklarına bakalım.
Bu programdaki müzikle ilgili dersleri incelersek, V. yarıyılda Müzik Eğitimi I ve VI. yarıyılda Müzik Eğitimi II, olmak üzere bir yıl ders almaktalar.
Üniversite sınavı ile bölümlerine giren öğretmen adaylarının yetenekleri sınanmamaktadır. Dolayısıyla bu programla bir yılda ancak müzik konusunda fikir sahibi olabilir ve birkaç şarkı repertuarı edinebilirler. Halbuki ciddi müzik eğitiminin başlangıç yaşı 3 dür. Okul öncesi dönemde çocuk ciddi müzik eğitimi ile dinlemeyi, uygulamayı, organlarını çalıştırmayı öğrenir, algılaması ve zeka düzeyi yükselir. Bu konuda dünyaca ünlü metotlar kullanılmaktadır. Bizde de kullanılmalıdır. (Kodaly, Orff, Dalcrose vs.metotları) . Yedi yaş çok geç olmaktadır.
Sınıf öğretmenliği lisans programına bakarsak;
İlk Öğretimin ilk üç yılında sanatla ilgili derslere sınıf öğretmenleri girmektedir. Dolayısıyla bu konuda yetkin sayılmaktadırlar . Öğretmen adaylarının yeterlik kazandıkları programda müzikle ilgili derslere bakacak olursak:
İkinci sınıfta III.ncü yarıyılda Müzik , IV.ncü yarıyılda Müzik Öğretimi, olarak sınırlanmıştır. Yetenekleri bilinmeyen bu öğretmen adaylarının müzik öğretimleri de yüzeysel olacaktır.
Eğitim Fakülteleri programlarında Güzel Sanatlar Eğitimi bölümleri Resim İş Öğretmenliği ve Müzik Öğretmenliği olmak üzere iki ana daldan oluşmuştur.
Eğitim fakülteleri Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik A.B.D nı bitirenler İlk öğretim 6-7-8. sınıf öğretmenliği formasyonu almaktalar.
 Müzik öğretmeni adayları M.E.B. Müzik dersi programındaki öğrenme alanlarına hakim olabilecek şekilde yetişiyorlar mı?
1- Milli Eğitim Bakanlığı programındaki dinleme, söyleme, çalma alanı için, lisans müzik öğretmenliği programında Müziksel İşitme, Okuma, Yazma dersi altı yarıyıl devam etmekte.
Çalgı ile ilgili alan için Piyano ana çalgı olarak 4 yıl devam etmekte, son yarıyıl öğretmenliği üzerinde durulmakta, Bireysel çalgı dersleri ise yedi yarıyıl devam etmekte, son yarıyıl öğretimi yapılmaktadır. Bu derslerde çoğunlukla çalgı çalma öğretilmektedir.
Ses eğitimi ve koro dersleri sesin kullanımını, toplu söylemeyi, orkestra toplu çalmayı öğretir.
Programın müziksel yaratıcılık yönü eksik kalmaktadır.
Temel Müzik eğitiminde çok önemli olan Orff, Kodaly, Dalcrose vs. metotlara özel eğitim dersinin içinde çok az değinilmektedir.
 2- Müziksel algı ve bilgilenmede, gelişmeyi sağlamak uzun süreli dinleme, ve çalışmayla gerçekleşebilir. Bilindiği gibi müzik seslerle yapılır, bir anlamda soyuttur. Algılanması zaman ve çaba gerektirir.
3- Müziksel yaratıcılığa destek olabilecek oyun, dans müzik dersi 1 yarıyıl olarak uygulanmaktadır. Kazanımlarda yer alan, öğrenci uygun ritimlere göre dans eder uygulaması, sınıf sisteminde uygulanamaz görülmektedir.
4-Müzik Kültürü alanını besleyecek olan Genel Müzik Tarihi, Müzik Kültürü, Türk Müzik Tarihi gibi kavranması ve bilgi birikimi uzun zaman gerektiren derslere ayrılan süre çok azdır. Ancak bu şartlar öğretmen adayını yüzeysel olarak bilgilendirebilir.

SONUÇ ve ÖNERİLER;
Sonuç olarak; Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı Müzik Eğitimi programları çağdaş eğitim sistemlerine göre hazırlanmıştır. Ders kazanımları üst düzeyde tutulmuştur. Öğretmenlik programlarında ise bu kazanımlara temel teşkil edecek dersler kısa süreli ve yüzeysel bir şekilde ele alınmıştır.
 Uygulamanın başarısı sorgulanmamaktadır.
Program kazanımlarına ulaşabilmek için sunduğumuz öneriler şunlardır.
Güzel Sanatlar Eğitimi başlığı altında ele alınan eğitimi Görsel Sanatlar( resim, heykel, mimari, grafik sanatlar, vb ) , Müzik ve Sahne sanatları ( tiyatro, bale, opera, ) ve yazın olarak ayırmak gerekmektedir.
Genel olarak sanat eğitimi, özellikle de müzik eğitimi bilimsel ve sanatsal alanları olan köklü ve uzun eğitim gerektiren ciddi eğitimi olan alanlardır. Önemi kavranmalı ve eğitiminde yapısal değişimler sağlanmalıdır. Ders saati ve sınıf dersi sistemi ile özlenen sonuca ulaşılamaz. Her konuda olduğu gibi burada da kağıt üzerinde çağdaş ve ideal programlar yapılmakta fakat uygulamanın nasıl olacağı ve şartların ne şekilde değişmesi gerektiği üzerinde durulmamaktadır. Ders saati sistemi yerine yarım gün sanat ve iş eğitimi, yarım gün teorik dersler uygulanarak özlenen sonuca ulaşılabilir.
Öğretmen yetiştirmeye gelince;
Müzik dersi şarkı söyleyerek geçiştirilen eğlence dersi gibi algılanmaktan kurtulmalıdır.
Müzik eğitimi, algılamayı, zekayı geliştiren, somut düşünmeyi sağlayan çok önemli bir eğitim alanıdır. Ciddi ve uzun süreli eğitim gerektirmektedir.
 Müzik eğitimi artık genişlemelidir. Özellikle okul öncesi ve ilk öğretimin ilk 3 yılı eğitim açısından en önemli yıllardır. Kesinlikle bu yıllar yüzeysel yapılan birkaç etkinlikle geçmemelidir. Dağarcık çalışmaları arttırılmalı, programı uygulayabilecek şekilde öğretmeni yetiştirilmelidir. Çağdaş metotlar, korolar bu konuda çok önemlidir.
İlk öğretim 6,7,8. sınıf müzik dersi için öğretmen, eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümleri müzik anabilim dallarından yetişmektedir. Eğitim fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi bölümleri ayrılmalıdır. Resimle müziğin metodoloji açısından çok farklılıkları vardır. Aynı bölüm içinde olması birçok sorunu beraberinde getirmektedir.
Orta öğretim 9,10,11.ci sınıflar için ve enstrüman öğretmenliği için Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Konservatuarlar düşünülüyorsa şöyle bir çıkmaz vardır. Ülkemizde Güzel Sanatlar fakülteleri müzik bölümleri oldukça çoğalmış, çoğaldığı kadar da programları çeşitlenmiştir. Bu okullar sadece müzik teknolojisi ile ilgili ara eleman yetiştirmelidirler. Konservatuarlar enstrüman öğretmeni yetiştireceklerse, öğretim metotları ve enstrüman pedagojisi konusunda eğitilmelidirler.
Müzik eğitimi genişlemeli, müzik fakültesi, müzik akademisi, müzik üniversitesi, vs. çatısı altında olmalı, eğitimi branşlara ayrılmalı, öğretmenliği, performans bölümleri, müzikoloji, müzik mühendisliği,şeflik vs bölümleri aynı çatı altında toplanmalıdır.

SON OLARAK;
Müzik eğitimcilerinin yapacağı en önemli iş, bir araya gelerek, vakıf veya derneklerle ortaklaşa projeler ( örneğin Avrupa birliği projesi) hazırlamak, varoş ve kırsal kesimlerde okul dışı müzik eğitimini yaygınlaştırmaktır.

KAYNAKÇA
DEMİREL, Özcan;”Eğitimde Yeni Yönelimler” Pegem yay.Ankara,2005
MAY, Rollo; “Yaratma Cesareti” İstanbul. 1991
READ, Herbert ; “ Sanatın Anlamı” İstanbul. 1974
READ, HERBERT; “Sanat ve Toplum” Ankara. 1981
OSKAY, Ünsal; “ Müzik ve Yabancılaşma” Ankara. 1982
İPŞİROĞLU, Nazan; “ Sanattan Güncel Yaşama” İstanbul. 1998
KIRIŞOĞLU, Olcay Tekin ; “ Sanatta Eğitim Görmek Öğrenmek Yaratmak” İstanbul. 2002
GÖKBERK, Macit ; “ Felsefe Tarihi” Ankara. 1974
FLETCHER , Peter ; “ Education & Music” Oxford, 1989
ERDOĞAN, İrfan; “ Çağdaş Eğitim Sistemleri” İstanbul.1998
ENSARİ, Hoşcan; “ 21.Yüzyıl Okulları İçin Toplam Kalite Yönetimi” İstanbul. 2003
ERALP, Vehpi; “Sistematik Felsefe” İstanbul. Ders notları. 1974.
“ Sanat Tarihi Eğitiminin İrdelenmesi” 12-13,05, 2004 Semp.bild. Sanat Tarihi Der. Yay.8.
http://www.meb.gov.tr http://www.iogm.meb.gov.tr
http://www.ooegm.meb.gov.tr http://www.ogm.meb.gov.tr
http://www.yok.gov.tr http://www.thenewteachereducation_aera.net
http://www.devdata.worldbank.org




Hoşgeldiniz