Geleneksel Türk Müziği Solistlerimize Ne Oldu?.. Göktan Ay
Toplam Okunma: 6661 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 16:54
“Gören var mı?”… Geleneksel Türk müziği, yıllardır gazinolarda bile günümüzde olduğu kadar eğlence amaçlı kullanılmamıştı. Solistler, ağırbaşlı, hareketlerine dikkat eden, şarkıların sözlerine göre mimiklerini düzenleyen, giysileri ile söz ettiren, makamları iyi bilen, güçlü saz ekipleri olan, gençlere örnek olan güçlü yorumculardan çıkardı. Dans kısmını mutlaka programda yer alan “dansöz” yerine getirirdi. Bu nedenle de hiçbir assolistin şarkıların arasında “göbek attığı, dans ettiği” görülmezdi, alkışlar en sonda olurdu…
Emel Sayın, Muğla’da üniversite öğrencilerine yaptığı açıklamada özetle, “Şimdiki assolistler çok süslü püslü. Ayrıca assolistlik deyince gazinoları düşünmek gerek. Günümüzde gazino kalmadı. Dolayısıyla gazino kültürü de kayboldu. Assolist yok, ama bunun çabasında olan sanatçılar var” demiş..
Malum gazinolar kapatılınca, yerini tavernalar aldı, onlarında son zamanlarda sayıları ve solistleri azaldı…
“…1950′li yıllarda, Ankara ve İstanbul’da tüccar ve memur kesiminin rağbet ettiği gazinolarda, Türk Sanat Müziği’nin Müzeyyen Senar, Hamiyyet Yüceses, Safiye Ayla gibi unutulmaz sanatçıları sahneye çıkardı. Sonra başlayan Zeki Müren fırtınası ise gazinoların aristokrat yapısının yumuşamasının başlangıcı oldu. Oturaklı, ağırbaşlı ortam biraz daha eğlenceye yönelik hale geldi. 60 ve 70′li yıllarda Zeki Müren, Behiye Aksoy, Sevim Çağlayan, Sevim Tanürek, Mediha Demirkıran, Nesrin Sipahi, Sevim Tuna, Nigar Uluerer ile Gönül Yazar gibi assolistler gazinolarda Türk Müziği’nin yükselen yıldızları oldular. Assolist, solist altı, türkücü, dansöz, komedyen ve hafif müzikçiden oluşan zengin sanatçı kadrosu ile yaklaşık 5 saat süren zengin bir programla müşterilerine hizmet verirdi. Giderek daha geniş kitlelere yayılan gazinolar, talep arttıkça çoğalırken, genellikle Ankara Radyosu kaynaklı yeni assolistler de gazino neonlarını süslemeye başladı. 70′lerin ikinci yarısından itibaren Emel Sayın, Muazez Abacı, Seçil Heper, Hülya Sözer, Yüksel Uzel, Ahmet Özhan ve Bülent Ersoy isimleri dikkat çekmeye başladı. O dönemde sadece İstanbul’da Büyük Maksim, Caddebostan Maksim, Bebek, Yeni Bebek, Gar, Çakıl, Stardust, Lunapark, Baltalimanı Grand gibi lüks gazinolar vardı. Ayrıca; Pembe Köşk, Kamacı, Yeniköy Boğaziçi, Doğanay gibi gazinolarda da Nihal Arda, İpek Pınar, Gönül Tansel gibi ikinci derece assolistler sahne alırdı…
Evet, değişen kültür ve zevklerle birlikte bugün İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de gazino kalmadı. Sadece Günay, gazino kültürünü yaşatmaya çalışıyor. Doğal olarak, gazino olmayınca assolist de yok desek abartmış olur muyuz acaba?…”*
Şimdi maşallah, solistlerimiz çok değerli bestekarların eserlerinde göbek atıyorlar, kıpır kıpırlar… Ritmi oturttukları anda güfte ve ezgi kenarda kalıyor… Akıl alacak gibi değil… Zaten şimdiki solistler, Türk müziği uslup ve tarzından uzaklaşıp ve devamlı sahne adıyla “keriz” yaparak, birbirlerini olumsuz etkileyerek/taklit ederek eserleri bozuyorlar… Bu gidişe son zamanlarda, maalesef” TRT sanatçıları da eklenmiş durumda…
Zaten yeni eserlerde anlam/mana birliği, ritim ve söz beraberliğine gerek duyulmuyor… Bir ritim olsun yeter… Her ritimli eserde alkış isteniyor, teşvik ediliyor…Yok böyle bir şey…Şöyle, sakin bir müzik programı bulamayacağız bu gidişle…
Eski organizatörlerden Halil Genç, “ünlü sanatçıların astronomik rakamlar istemelerinin yanı sıra yeni jenerasyonun bar ve diskolarda pop tarzı müzikle eğlenmeleri sonucu ‘gazino kültürüne’ büyük darbe indirdiğini söyledi. Türkiye genelinde İstanbul’da Günay, Adana’da kendisinin ‘gazino kültürünü’ yaşattığını belirten Halil Genç; İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Sibel Can gibi ünlü sanatçıları sahneye çıkartmanın ekonomik açıdan çok zor olduğunu, çok yüksek rakamlar istediklerini anlattı. Genç, gazinoculuktan 20 yıl öncesi gibi para kazanılmadığını belirterek, ”Türkiye’de yeni jenerasyonla birlikte müzik kültürü de değişime uğradı. Bugün piyasaya çıkarılan ‘Şıkıdım’, ‘Yerim dar’ gibi parçalar tutuluyor. Bar ve diskolarda bunların parçaları çalınıyor. Gazinoya 40 yaşında insan gelip bunları mı dinleyecek? Sanatçıların da aldıkları ücretlerin yüksek olması gazinoculuğun bitmesinin nedenlerinden biridir. Eskiden gazinolarda yer bulunamazdı, şimdi gazino kalmadı. Ben Adana’da geçmişi yaşatmaya çalışıyorum. Türkiye’nin önde gelen starlarını Adana’ya getirerek sanatseverlerle buluşturmaya çabalıyorum…..”**
Ayrıca, şarkı aralarında bağırmalar, Allah Allah nidaları, haydi eller havaya, hep beraber, yorumcu misafiri çağırırken bağırmalar, aralardaki bilinmeyen özlü sözler! bilinmeyen özlü sorular ve cevaplar!, fıkralar!…özel bilgiler!…
Bir programı izlerken artık yorulduğumuzu hissediyoruz…Bu geçmişte böyle değildi, neden bu duruma geldik?…Hep geçmişi yad mı edeceğiz?…
Bir Alaeddin Yavaşça’yı, Erol Deran’ı, Yücel Paşmakçı’yı, Mehmet Erenler’i, Sadun Aksüt’ü v.b. değerli sanatçıları programlarınıza çağırın da anlatsınlar, musikinin gücünün ne olduğunu, toplumun nereye doğru gittiğini, götürülmek istendiğini…
Eskiden, her şiir güfte olarak seçilmezdi…Birçok bestekarın zamanın değerli şairlerinin dizelerini kullandığını ve bu şekilde akıllarda yer ettiğini göz ardı etmemeliyiz…Şimdi herkes şair, herkes bestekar oldu…
“…15 Yıl önce sahneye ara veren, 10 yıldır Güney Afrika’da yaşayan Yüksel Uzel için, dünyanın ve Türkiye’nin starlarını ağırlayan Turkcell Kuruçeşme Arena bir geceliğine gazino oldu! Bkm’nin Fi Yapı sponsorluğundaki Turkcell Kuruçeşme Arena Yaz Konserleri’nde Yüksel Uzel sahnedeydi. Gecenin açılışını çocukluğunun hayran olduğu tek ismini anons etmek için gönüllü olduğunu belirterek sahneye çıkan Demet Akbağ yaptı. Kardeşi Sedef İybar ve Modacı Dilek Hanif ile ayrılmaz bir üçlü olarak gezdikleri günlerde, Yüksel Uzel’in onlara nasıl ablalık yaptığını anlattı. Şef Kutlu Payaslı yönetimindeki orkestrası ile sahneye çıkan Yüksel Uzel, 80’lerden bu yana değişmeyen şıklığı ile seyircisini selamladı. Sanatçının konser boyunca giydiği iki tuvaleti de, ona eşlik eden Türk Sanat Müziği solistlerinin giydikleri kostümlerinin pek çoğu gibi Nigar Ezeroğlu tarafından hazırlanmıştı…….”***
Evet, ülkemiz hızla değişiyor…Bu değişimden elbette sanatta nasibini alıyor…Gazinolar, tavernalar bitti… 90′lı yıllarda canlı müzik kulüpleri gece hayatını kasıp kavurdu. İstanbul Etiler, ‘eller havaya’ eğlencesinin kalesi haline gelmişti. Fedon, Hayko, Cenk Eren, Kenan Doğulu, Gülşen, İzel-Çelik-Ercan, Nalan, Sibel Tüzün, Serdar Ortaç, Mirkelam, Bendeniz, Sezen Aksu, Nilüfer, Fatih Ürek, Aydın, Arto, Cihan Doğan, Dr. Bilal, Utku v.b. o yıllarda Etiler’de sabaha kadar uzayan gecelerde müşterileri eğlendiriyorlardı. Ancak, canlı müziğin devride kapanmaya başladı. İzmir Fuarı gazino konserleri bitti…Barlar parladı ve bitti. Kaset ve CD piyasası çöktü…Büyük şehirlerde yaz aylarında çeşitli sahnelerde düzenlenen ve hemen hemen aynı kişilerin sahne aldığı konserler (Arena, Açık hava v.b.) şimdilik sadece popüler müziğin devamını ve ekonomik gücünü sağlamakta. Bugün, TV’lerin yaptığı haftalık konserler sanatçıların ayakta durmasına imkan sağlıyor…Antalya ve Kıbrıs otellerinin özellikle büyük/popüler sanatçılara desteğini belirtmek gerekir. Ayrıca, ülke çapında yapılan festivallerde özellikle halk müziği sanatçıları ve ücreti fazla olmayan popüler sanatçılar yer almaya devam ediyor…
Ama bunların hiç birisi Türk müziği alanında yeni assolistlerin yetişmesine imkan tanımadı… Türk müziğinin merkezi yine TRT oldu… Çok iyi seslerimiz var, ama destekleyenler yok…
Şimdi, müzik dünyası kendi mecrasında popüler kültürün baskısı altında, arayışlarına devam ediyor, sorumlular seyrediyor…
Müzikologlarımız çok! ama, proje yok… sahaya inilmiyor bir türlü…
Müzikteki bu değişim ve etkileri konusunda köklü bir sosyolojik araştırma yapmaya kimse talip olmuyor..
Çünkü, emek istiyor…
______________________________________
*Güneri, Uğur; Nerede eski gazinolar, nerede assolistler…, Tercüman, 02.05.2005
**Yangın, Abdullah; Gazino kültürü ölüyor, haberler.com, 28.02.2007
*** Yüksel Uzel… 15 Yıl önceki gazino kültürünü yaşadı yaşattı!, magazinkolik.com, 30.07.2010