Müzik ve Resim… Serap Etike
Toplam Okunma: 13959 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:27
Sanatların birbirleriyle ilişkileri genellikle ilgi uyandıran bir konudur. Örneğin; resim ve müzik, resim ve edebiyat arasındaki ilişki ve etkileşimler zaman zaman araştırılır, denenir ve ilginç sonuçlar elde edilir. Ancak 20. Yüzyıla gelene değin bu ilişkiler sınırlı düzeyde kalır. 19. Yüzyıl sonlarından başlayarak bilimsel ve teknik gelişmelerin yaşama etkin olarak girmesiyle sanatlar arasındaki sınırlar tümüyle yıkılır, tüm sanatlar birbirini etkiler. Bu etkileşim resim ve müzik arasında oldukça fazladır…
Çünkü fotoğraf ve sinema, yüzlerce yıldan beri doğayı konu edinen resim sanatının kendini sorgulamasına yol açar ve ressamlar doğayı yansıtmayan soyut karakterli müzik sanatını incelemeye yönelirler.
N. İpşiroğlu buna ilişkin şu saptamayı yapar: “Müzik, sanatların en soyut olanıydı. Doğa yansıtmacılığında uzaklaşan resim sanatı, nesneden bağımsız salt resim öğeleriyle biçimlendirmeyi müzikten öğrenebilirdi.”
Böylece ressamlar gözlerini doğadan resim öğelerine çevirirler, salt biçim ve rengin sanatlarını yaratmada yeterli olduğunu bulgularlar. Resim sanatı yansıtmacı gelenekten kurtulunca soyut sanat dönemi başlamış olur.
İpşiroğlu’na göre : “Sanatçıların müziğe gösterdiği ilgi değişikti. Kimi esin kaynağı olarak müzikten yararlanıyor; kimi doğrudan doğruya müziğin resmini yapıyor; kimi senfoni, füg vb. müzik formlarını resme aktarıyor; müziğin biçimlendirme öğelerinden resimde yararlanma yollarını arıyordu.”
Antonio Vivaldi (Venedik 1678 - 1741 Viyana) Dört Mevsim Konçertosu üzerine yapılmış bir resim veya vitray
Resim sanatında müzikten etkilenen sanatçılardan bazıları; Matisse, Kandnsky, Klee, Delaunay, Pallock ve Mondrian’dır.
Diğer yandan tıp alanında harflerin, seslerin, rakamların insanların üzerinde farklı etkiler uyandırdığı ve bunların normal dışı algılamalar olduğu kabul edilir. Sinestezi denilen algılama bozukluğunda hastaların sesleri görebildiği, renkleri hissedebildiği ve şekillerin tadını alabildiği belirtilir.®
Gombrich “Sanat ve Yanılsama” adlı kitabında, insanın farklı algılama özelliğinin de etkisiyle ressamların müziği görselleştirmeye başladığını belirtir. Gombrich; seslerin görsel ve devimsel alana uzandığını, “r” harfinin akıcı yada devinen bir şeyi, “i” harfinin ise aydınlık ya da net bir şeyi imlediğini söyleyerek dil ile görsellik arasındaki bağıntıyı şöyle kurmaktadır:
“Kanımca hepimiz, belli dil seslerinin görsel algılamaları yansıladığını ve bunlara benzediğini duyumsarız… Duyumdaşlığın (synesthesia), yani beş duyudan birine özgü olan yaşantının ötekilere geçmesinin, örneğin sesli görmenin, renkli duymanın vb. çok yaygın olduğunu her dilde bu bağlamda var olan deyişler kanıtlamaktadır.”
İpşiroğlu ve Gombich’den yapılan alıntıların da yardımıyla bir yoruma gidilecek olursa; insanın duyusal algılarındaki çeşitlilikler, resim sanatının kendini sorgulama ve yansıtmacı geleneği aşma sürecinde etkili olmuş, bu bağlamda müzik sanatının soyut karakteri resim sanatını etkilemiştir denilebilir.
Yukarıdaki açıklamalar, konunun sanat eğitimiyle bağlantısı açısından bizleri ilgilendirmektedir. Resim dersi programındaki birçok konunun işlenişinde güdüleyici ve başarıyı arttırıcı bir etken olarak doğru seçilmiş bir müzik parçası (klasik batı müziği önerilir) dinletilebilir. Bu, sıkça yapılan ya da yapılması gereken bir uygulamadır; ancak burada önerilmek istenen, resim derslerinde müziğin bıraktığı etkiyi görselleştirme çalışmalarıdır. “Müziğin resmi” diyebileceğimiz bu yaklaşımda öğrencilere önce konu ile ilgili gerekli açıklamalar yapılır, sonra seçilen müzik dinletilerek müziğin kendilerinde bıraktığı etkiyi özgürce (soyut ya da figüratif) anlatmaları istenir. Bu çalışmalarda kurşun kalem, pastel boya, suluboya, guvaş boya, kağıt yapıştırma (kolaj) vb. teknikler kullanılabileceği gibi birkaçı birlikte karma teknik de kullanılabilir.
Müziğin resmi çalışmalarında da doğanın, görünenin yansıtılması gerekliliği olmadığı için öğrenci daha cesur çalışır, kendini salt resimsel öğe ve ilkelerle anlatır, düşünsel çaba harcar. Yaratıcılığı ve özgüveni geliştiren bir sanat eğitimi yöntemi olarak her düzeyde resim derslerinde kullanılması önerilir.
_______________________________________
1 Nazan İpşiroğlu, Sanattan Güncel Yaşama, Pan Yayıncılık, İstanbul, 1998, s.184.
2 Aynı eser, s.185.
3 “Onların Gördüğünü Siz De Görüyor Musunuz ?” , Çev: Sevil Duvarcı, Cumhuriyet Bilim Teknik, 8 Nisan 2000, sayı: 681,s.12.
4 E. H. Gombrich, Sanat ve Yanılsama, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1992.