Müzikteki Yarış ve Sorgulayan Bir Değerlendirme… Fazıl Say


Toplam Okunma: 3728 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:20
Kategori: Fikir Yazıları, Yarışmalar

Bu sabah çok sevdiğim bir dostumun Almanya’daki olağanüstü başarısını öğrendim… Piyanist Elif Şahin, dünyanın en büyük yarışmalarından biri olan HUGO WOLF yarışmasında, soprano partneri ile birlikte dünya birincisi oldu. Bu yıl özellikle Türkiye klasik müzikte bir atağa kalkmış gibi… 13 yaşındaki harika kemancı Berfin Aksu, Romanya’da ENESCU yarışmasında birinci oldu. Aksu birkaç ay sonra Çek Cumhuriyeti’nde yine birinciliği kazandı… Mayıs ayında, Borusan yaylısazlar dörtlüsü New York’da 90 grup arasından dünya birincisi oldu…

Berfin Aksu(d.1998)
Bu ismi unutmayın.

Borusan Orkestrası Salzburg Festivalinin Açılış Kutlaması konserini çaldı.
Bu bir ilktir.

Benim adıma Dortmund, Paris, Baden Baden, Hamburg, Meran gibi mühim merkezlerde festivaller düzenlendi. Beni bir icracı olarak iyi bilen bu mekanlarda, bir kaç gece boyunca bestelerimi ve memleketimin kültürünü, halk sanatçılarımızı, köklü müziğimizi tanıtma şansım oldu.

Mayıs ayında , Borusan yaylısazlar dörtlüsü New York’da bir yarışmada, 90 grup arasından dünya birincisi oldu.
Ve son olarak, Hugo Wolf yarışmasında birinci olan dostum ELİF ŞAHİN.

Klasik müzikçilerin başarı basamaklarından tırmanışında en önemli faktör yarışmalardır.
Düşünün, bu gün dünyada milyonlarca Piyanist yaşamakta.
Hangisi iyi? Hangisi daha iyi?
Milyonlarca kemancı..
Sopranolar.. Tenorlar…
7 yıl yaşadığım NEW YORK şehrinde dile kolay “on bin profesyonel piyanist” yaşamaktaydı.
Nefes kesici mücadeleyi düşünün. 10000 piyanist! Aynı şehirde…
Onların arasından sıyrılıp ilk yüze girmenin ne kadar zor olduğunu,
Ya da dahası, çok çok çok özel bir yerlere; “İlk ona girmenin” zorluklarını düşünün…
Ne kadar iyi olmak lazım.
Kusursuz olmak lazım. Ne kadar içsel olmak lazım.
Her tür haksızlıkta yılmamak için ne kadar güçlü olmak lazım.
Bu yarışmalarda kimi zaman haksızlıklar da yapılmakta.
Öğrencisini kayıran jüri üyeleri olmuyor değil…
Zordur yarışmalar.
2-3 saatlik bir repertuvar hazırlar tüm yarışmacılar.
Kaset -CD ile olan yüzlerce başvurudan seçilen 120 kadar yarışmacı ilk elemeye katılır.
Sonra ikinci eleme, sonra son 15 kişinin kaldığı yarı final. Sonra son 6 kişinin kaldığı final gibi…
Benim katıldığım yarışmada, 1995 yılında Finalde bir kural vardı.
15 Jüri üyesinin hepsinin “EVET” demesi lazımdı.
14′ü “evet” 1;i “hayır” bile dese o yarışmayı kazanmak mümkün değildi.

Artık Türkiye ve Türkler için de değişti durumlar.
Türk sanatçıları da bu yarışın içindedir.
Benden 12 yıl sonra çellist Efe Baltacıgil, 2007 yılında Young Concert Artists yarışmasını kazanan ikinci Türk sanatçı oldu.

Bu sanatçıları Türk halkı tanıyor mu?
Medya ilgi gösteriyor mu?
Sizler konserlerine gidiyor musunuz? Hiç gazetelerde gördünüz mü?
Yani Sezen Aksu’nun yurt dışına alışverişe gittiğini bile detaylıca okuyoruz.
Sorun yok.

Peki sizler, Berfin’in, Ege Baltacıgil’in ya da Borusan dörtlüsünün başarılarını basınımızda okudunuz mu?

Daha farklı sorular da yöneltebilirim;
-İzmir’de bir ULVİ CEMAL ERKİN SOKAĞI var mıdır mesela?
-Ankara’da , tüm dünya müzikologlarının ilgisini çeken, enteresan bir “makamsal armoni sistemi” yaratmış olan KEMAL İLERİCİ için her hangi bir sokak var mı?
Kemal İlerici ismini bilen var mı?
Türkiye’de 4-5 Orkestra’nın ve 2-3 koronun kuruculuğunu yapmış, (burada 1500 kişiye iş imkanı sağlamış diye eklemek isterim) bir HİKMET ŞİMŞEK anılıyor mu?
Hikmet Şimşek, çağdaş türk bestecilerinin Avrupa’da tanıtılması için hayatı boyunca çok uğraştı.

Pazar akşamı Almanya’da birinci olan Elif yaklaşık 12 yıldır Almanya’da yaşıyor.
Özellikle son 8 yıl Lied (Alm. şarkı) üzerine çok yoğunlaştı.
Alman Lied kültürü çok ileridir.
Mozart’la Beethoven’la (klasik dönem) başlar besteciler şarkı bestelemeye.
Özellikle 600 lied bestelemiş olan SCHUBERT ile ilk doruğa ulaşılır.
Bu besteciler, Goethe, Schiller, Heine ,Hölderlin , Eichendorf gibi dönemin en büyük şairlerini bestelerlerdi.
250 lied bestelemiş olan Schumann sonra Brahms ve Hugo Wolf gibi lied bestecileri var.
Mahler… Fransa’da Debussy, Ravel, Faure…
Ve günümüz bestecilerin bestelediği çağdaş şarkılar…
Ne güzel bir kültür.
Bizde de olması lazım.
Bestecilerin Metin Altıok, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Can Yücel, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Pir Sultan, Yunus Emre ve daha nice büyük şairimizi bestelemesi lazım.
Mümkün mertebe çok “şiir - müzik birleşmesi” yaratılması bir kültür için iyidir.
Dil için iyidir.
Müzik ve ses için iyidir.
Kalite için iyidir.

(Hakkı Bulut, “Müzikte niye kalite aransın ki?” demişti televizyonda. Donakalmıştım. Herhalde kendisi New York’daki 10.000 piyanistden biri olaydı bu soruyu sormazdı diyelim?)
Popçulara sokak isimleri verildi. Bir itirazım yok.
Hatta sokağın ismini siyasi nedenlerle değiştirmeye kalkışmalara itirazım bile var.

Ama , sorun bir, kültür insanlarına ne kadar önem verdik?
Hep AŞKIM AŞKIM YARİM YARİM diye süregelen şarkı sözlerinden sıkılmadık mı?

Bize biraz gerçek kültürümüze yoğunlaşmak düşmez mi?..
_________________________________
Fotoğraf: Berfin Aksu
16 Mart 1998 doğumlu, üstün başarı ile girdiği Bilkent üniversitesi Müzik ve sahne sanatları fakültesi müzik hazırlık ilköğretim okulu’ nda öğrencisi. Şimdiden Dünya çapında birçok yarışmada birincilik aldı ve dereceye girdi.Kendisi aynı zamanda Türkiye’de sekiz yaşında orkestra eşliğinde konser veren ilk solisttir.




Hoşgeldiniz