Senfonik Türk Müziği Albümü ile Uğur Çınar… Sercan Halili
Toplam Okunma: 5084 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 03:43
Müziğimizin gün geçtikçe çoksesli icralara doğru gittiği görülüyor. Bu çokseslilik; Türk müziği’nin sanat müziği ve halk müziği branşlarında gerçekleştirildiği zaman, yapılan düzenlemelere ve icralara göre dinleyiciye bazen zevk verebiliyor… Günümüzün popüler müzik piyasasında yapılan çalışmaların bazıları, ne kadar pop başlığı altında toplansa da, içinde barındırdığı müzikal düşünce arabesk kokmaktadır. Bu durum popüler piyasada yapılan senfonik müzik başlığındaki bazı çalışmalar içinde geçerlidir…
Senfonik Türk Müziği Albümü ile Uğur Çınar… Sercan Halili
Senfonik müzik başlığını kullanarak, senfonik müziğin bize göre olan anlayışından çok uzak duran projeler, zaman zaman ortaya çıkmaktadır. Bana göre bu başlık hatası ile yapılmış, içinde çok değerli sazendelerin de yer aldığı, emek harcanmış bir çalışmayı bu yazıda sizlere anlatmaya çalışacağım.
Senfonik Türk Müziği çalışması ile Uğur Çınar.
Uğur Çınar, İ.T.Ü. ‘nden mezun, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Modern Folk Müziği Topluluğu’nun ses sanatçılarındandır. Klasik ve popüler müzik piyasasında aktif olarak çalışan bir sanatçı değil, sadece T.R.T. televizyonlarında nadiren yüzünü görmüşlüğüm vardır. Bunlardan dolayı sizlerle sadece bu çalışması üzerine fikirlerimi paylaşıyorum.
Piyasada yapılan çalışmalar genel de şu şekilde yapılmaktadır;
1- Pilot olarak adlandırılan kayıdın yapılması (solistin sesinin ilk olarak sazendelere yol göstermesi amacı ile kaydının alınmasıdır)
2- Gitar, bas gitar ve tuşlu çalgıların (duruma göre yaylı gruplarınında), belirli bir düzen ve ahenk ile akorları çalması
3- Davul ve çeşitli ritm sazlarının verilen tempoya göre yazdıkları cümleleri eserin üzerine işlemesi
4- Renk saz denilen, grup olarak değil tek olarak icrası yapılan sazların kayıtları
5- Yaylı grubunun kayıdının alınması
6- Solistin (ses veya saz solisti) sesinin kayıdının alınması (en son)
7- Edit, mix ve mastering aşamaları
Not: Yukarıda yazılan maddelerde 1, 6 ve 7 hariç diğerlerinin sırası aranjörün
çalışma şekline göre değişebilir.
Şimdi bu albümü aldığımızda dikkatimi en çok çeken Senfonik Türk Müziği başlığı oldu. Ama hayal kırıklığına uğradım. Müzik düşünceleri, sazendelerin icra kalitesi, düzenlemeler oldukça güzel, çok düşünülerek ve titizlikle yapılmış fakat bu çalışma bence Senfonik Türk Müziği değildir. Albümün bütün parçalarını dinledim. Yukarıda maddeler halinde yazmış bulunduğum çalışma tarzından farklı olarak yapılmış bir çalışma değildir. Eylem Pelit’in genel yönetmenliğini üstlendiği çalışma da, kendisinin iyi bir bas gitar sanatçısı olduğunu önceden bildiğim için söylemiyorum, gerçekten müzikten anlayan kişilerin zevk ile dinleyeceği serbest bir çalışma olmuş. Bu çalışmada Ferhat Livaneli, Göksun Çavdar, Eylem Pelit ve Saim Peker imzalı aranjeler dinlemekteyiz. Göksun Çavdar ve Eylem Pelit’in aranjeleri çok rahatlıkla albümün içinde ayırt edilebiliyor. Diğer düzenlemeler de kulağa hoş gelmektedir.
Eylem Pelit, Ercan Irmak ve Göksun Çavdar başta olmak üzere gerçekten değerli icracılar eşlik etmiş. Albümde Senfoni Yaylı Grubu eşlik etmiş. Şimdi bir albümde obua, fagot, trombon, Batı Yaylılar ve flüt gibi sazları çaldırarak o projenin ismini Senfonik olarak duyurmak çok doğru bir davranış değildir bence. Ben dinlediğim müziklerin arasında Senfonik müzikleride eklemeseydim eğer, senfonik müzik buymuş demek ki derdim ve kendi kendimi yanlış yönlendirmiş olurdum.
Piyasa da bir çok şarkı söyleyen kişilerin albümlerinde, Batı sazları bulunmaktadır. Düzenlemelerin içinde, şan altında ve saz bölümlerinde, esas melodinin armonik yapısını bozmayacak şekilde yazılan, çok anlamlı güzel melodiler, Batı yaylı grupları ve çeşitli batı sazları tarafından çaldırılmaktadır. Ama bu albümlere benim araştırdığım kadarı ile Senfonik başlığı koyulmaktadır. Bu projede, şimdiye kadar yukarıda da belirttiğim gibi en büyük problem, bence çalışmanın konusunun yanlış isim ile belirtilmiş olmasıdır. Şunu söylemek isterim ki, halkımızın doğruyu öğrenip öğretmesine ve ülkemize gelen turistlerin ülkemizde yapılan sanatsal çalışmalara doğru ve emin yoldan ulaşmasını sağlamak hepimizin görevidir. Bu çalışmayı dinlemeden yurt dışına götürüp “bu bizim ülkemizde ve kendi müziğimizle yapılan senfonik bir çalışmadır” desem dinlettiğim zaman kendimi çok mahçup olmuş hissederdim.
Şimdi bütün bunları konuşurken halkımız, ülkemizdeki senfonik müziklerin bestecileri ve düzenlemecileri kimlerdir nasıl bulup bunları dinleyebiliriz diye soracaklar. Yeteri kadar araştırırlarsa çok rahat bulabilirler ama ben birkaç isimle yardımcı olabilirim. Oğuzhan Balcı,besteci ve düzenlemeci kimliği ile şuan ülkemizin önemli değerlerindendir. Cihat Aşkın için bestelediği Keman Konçertosu başta olmak üzere, kendisine ait olan bir çok bestesi bulunmaktadır. Çok seslilik üzerine çalışan sanatçı İstanbul Senfonik Suiti’nin bestecisi, herkes tarafından bilinen Senfoni ile İlahiler Projesi’nin düzenlemelerini yapan kişidir. Ayrıca Türk Müziğinin bir çok eserlerini Sanat Müziği ve Halk Müziği ayrımı yapmadan aynı titizlikle düzenleyip, birçok klasik müzik orkestrasında çaldıran kişidir. En önemlisi de bence, geleneksel çalgılarımız için yazdığı orkestra eşlikli müziklerdir. Bunların başında da 3 Telli Klasik Kemençe için yazdığı Konçertino gelmektedir. Başka da var, Cihat Aşkın, keman icracılığını bilmeyen yoktur. Aynı zaman da düzenlemeleri ve besteleride bulunmaktadır. Başta söylediğim gibi kemanı ile ön planda olan bir sanatçı olduğu için bu yönleri daha az bilinir ama işin içinde olanlar kendisinin her yönünü gayet iyi bilir. Daha sayılacak güzel örnekler var ama konumuzun dışına fazla çıkmak istemiyorum.
Türk Müziğmizin herkes tarafından bilinen ve halkımızın eşlik edebileceği tarzda ki çok güzel eserlerini seçmesi bu eserlerin unutulmaması için güzel bir düşünce. Fakat Türk Müziğinde daha insanımızın bilmediği o kadar nadide, o kadar değerli eserleri var ki ve bu eserlerin çok büyük bir kısmı unutulmak üzere değil unutuldu. Her zaman bu eserlere can katmak, bunları önce ülkemize sonra dünyaya sevdirip, sahip çıkmak gerekir diye düşünüyorum. Bu değerlere de en iyi devletimizin sanatçılarının sahip çıkacağını düşünüyordum, bu konuda da kendi düşüncem ile çakışan bir durumla karşılaştım ve üzüldüm. Repertuar kesinlikle çok zevkli ama şahsi fikrim yukarıda belirttiğim gibidir.
Bazı albümler vardır, yıllar geçsede kabı her zaman ilk zaman ki kalitesini korur. İşte bu albümünde fotoğraf ve tasarımı için bence aynı durum söz konusu. Bu projenin garfik tasarımı çok güzel olmuş. Renkler, fotoğraf, yazıların oranları gerçekten çok kaliteli gözüküyor. Fotoğraf ve grafik tasarımı yapan sanatçıları yürekten tebrik ediyorum ve kutluyorum. Unutmayalım ki bir albümün satmasında içindeki müziğin önemi olduğu kadar kapak fotoğrafı ve tasarımının da etkisi çok büyüktür.
Bütün albümdeki müzikler, orkestra, konu başlığı, grafik ve fotoğraf konularını konuştuktan sonra Uğur Çınar’ın icrasına gelelim diyeceğim ama, icra tarzı ve ses rengi olarak tercih etmediğim bir duruşu olduğu için, bu konuyu dinleyicinin kendi zevki ve fikrine bırakıyorum.
Bu albüm üzerine kısaca şunları söylemek isterim:
“Müzikal olarak rahatlıkla anlaşılıyor ki çok emeğin harcandığı bir proje. Kaliteli icralar bulunmakta. Göze de hoş geliyor. Sadece konu başlığında hata var bence. Ama müzik ve fikir olarak dinlenmesi gereken bir albüm…”