Alexander Tekniği Nedir?.. Tuğba Aydın
Toplam Okunma: 10025 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 05:14
Bir sanatçı için bedenini kullanmasının yanı sıra sesi en önemli aracıdır. Öykü: Alexander doktora gitti. Önce basit bir boğaz spreyiyle geçiştirilmeye çalışılan rahatsızlığı onun mesleki kariyerini riske atıyordu. Ardından farklı bir doktor ameliyat olması gerektiğini söyledi. Fakat o tarihte bu ameliyatı olmak sesini tamamen kaybetmesine de sebep olabilirdi. Reddetti. Düşündü… Günlük konuşmalarında herhangi bir ses kısılması yaşamıyordu. Bu rahatsızlık sahnede veya yüksek sesle konuşmasını gerektiren toplantılarda ortaya çıkıyordu. O halde bir yerde yanlış bir şey yapıyordu… Kendisini eğitmeye karar verdi. Ayna karşısında çalışmaya ve vücudunu kullanırken gereksiz, hatalı davranışları fark etmeye başladı. Örneğin konuşmak için göğüs kafesine hava çekerken göğsünü yukarı kaldırıyor. Bu sırada başını arkaya ve aşağı doğru çekiyor. Gırtlağına baskı yaparak göğsünü yükseltiyordu. Bu hareketler başın dengesinin bozulmasına omurganın kısaltılarak sırtın daralmasına sebep oluyordu. Tüm bunlar solunumu etkilediğinden sesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı…
Alexander Tekniği Nedir?.. … Tuğba Aydın
Bu teknik psiko- fiziksel bir yeniden eğitim yoludur. Günümüzde küçük yaşlardan itibaren okul sıralarında saatlerce oturmak, çocuğun ağır çantalar taşımak zorunda kalması, toplu ulaşım araçlarında yolculuk yapmak, iş yerlerinde bilgisayar başında uzun zaman geçirmek gibi birçok olumsuz ve yorucu şartlar bedenimizi yanlış kullanmamıza sebep olur. Gündelik sıradan işler bile vücudumuzda gerilim yaratır. Bu gerginliklerin sonucunda sırt, kol ve baş ağrısı, tutuk bir omuz, diz kapağı iltihabı, sindirim sorunları, uykusuzluk, yorgunluk gibi şikâyetlerle mutsuz ve verimsiz bir hayat sürmeye başlarız.
Peki, uzun yıllardır tüm dünyada uygulanan bu yeniden öğrenim tekniği tam olarak nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Alexander’ın yeğeni Marjory Barlow’un öğrencisi olan John Gray tarafından kaleme alınan “Alexander Tekniği Rehberiniz” adlı kitapta dersler bölümlere ayrılmış ve bir adımı es geçmenin bile eğitimi aksatacağı üzerinde durulmuştur. Gray’e göre ‘Bedenimizin sürekli olarak eski zararlı davranış biçimlerine dönmesine neden olan eski hatalı alışkanlıkları bastırmayı öğrenip yeni yöntemler, yollar benimseyerek potansiyelimizi en üst düzeyde kullanabiliriz.’
Bu tekniğin ana elemanları ise:
* Engelleme
* Yönlendirme yâda komut verme
* Kendi üzerinde çalışmadır.
Eski alışkanlıkları bırakmak hiç kolay değildir. Başlarda uyum sorunu yaşanabilir. Fakat tekniğin başarılı bir şekilde uygulanması ile kişi kendini daha hafif, uzun boylu ve daha az fiziksel çaba ile daha büyük işleri yapabilir halde görecektir.
ENGELLEME
Gray ilk derslerde öğrencilerine oturmalarını söylediğinde bir an bile düşünmeksizin harekete atıldıklarını gözlemledi. Oysa reaksiyon vermeden önce düşünülmesi gereken şu olmalıydı: “ Hayır, öğretmenin ellerine reaksiyon göstermeyeceğim. Yardım etmeye, uyumaya, düzeltmeye, reddetmeye, çökmeye, katılaşmaya, sertleşmeye vs. HAYIR!”
Eski alışkanlıkları kontrol edebilmeyi öğrenene kadar olayları büyütmeden, basit uyarıları basit şekilde yerine getirerek hareket edilmelidir. Özetle bu terim, ‘tepki göstermeye hayır’ olarak akılda kalabilir. Serbest bırakmaya çalış diyerek kendimize bilinçli bir telkin oluşturabiliriz.
YÖNETME
Engelleme ilkesinin ardından boyun-baş- sırt ilişkisini düzene sokan komut verme ve yönetme ilkesi gelir. İlk ana komut boynu gevşetmektir. Vücudumuzda en gerekli gereksiz kullandığımız bölge boyundur. Boyun kaslarımızı çok fazla kullandığımız için rahat bir duruşu ve dengeli baş pozisyonunu engellemiş oluruz. Öncelikle kasların gevşetilmesi gerekir. Günlük hayatta sıkça boynu tutulan kişilere rastlarız. Bunun sebebi aşırı gergin veya çok fazla serbest bırakılmış bir boyun olabilir.
İkinci komut ‘baş ve öne yukarı’. Baş serbest olmalı, dinamik bir şekilde kontrol edilebilir öncü bir mekanizma olmalıdır. Başın dengesini bozan en yaygın hata başın geriye ve arkaya çekilmesidir. Baş aşırı öne uzatıldığında arkada kambur oluşur. Başı yukarı kaldırmak çeneyi yukarı kaldırmak demek değildir. Bu hareket de sert ve aşırı düz bir boyun oluşmasına sebep olur. Eksen, ağırlık merkezi ve kasların kullanımı arasında denge kurulmalıdır.
Üçüncü komut ise ‘sırtı uzat ve genişlet’. Sık yapılan yanlışlardan bazıları:
• Ayakta dik duracağım diye dizlerin arkaya doğru gerilmesi
• Uylukların iç kısmını kısaltarak dizleri bitiştirmek ve bunu dizlerin üst üste konmasını izlemesi
• Oturunca sırtın alt kısmının çökmesi, katlanması
• Bir ayağı kasıp diğerini bükerek ayakta durmak, kalçayı çarpıtmak
Sırt kısmının genişlemesiyle rahat soluk alma, kasların uygun tonu ve omuzların rahatça vücut üzerinde durarak sırt ile dengeli bir uyum sağlaması gerçekleşir.
Alexander tekniğinde sıralama çok önemli. Boyun başa etki yapar. Baş sırtı etkiler. Bu aşamadaki komutlar önlem alma komutlarıdır. En azından durumun daha kötüye gitmemesini sağlar. Öğrenilen komutların gerçek hayata geçirilmesinde eğitmenin yönlendirilmesi önem taşır. Aksi takdirde yanlış davranışlara yenilerini eklemek de mümkün.
ÇALIŞMA YÖNTEMİ
Öğrencilerin başlangıçta kendi kendilerine yapabilecekleri fazla bir şey yoktur. İlk seanslarda genelde bilindik alışkanlıklarına dönme eğilimi içindedirler. Fakat dikkat ve eğitimlerin aksatılmaması ile tekniğin bir sonraki aşaması olan ‘kendi üzerinde çalışma’ kısmına geçilebilir.
Dikkat kelimesine değinmişken çok karıştırılan, karşılaştırılan bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Alexander tekniğini meditasyon ve yoga ile karıştırmamak gerekir. Meditasyon tam bir rahatlama haliyken Alexander tekniği farkındalık halidir. Kendimiz ve etrafımızla ilgili çok daha fazla ilgili dikkatli ve uyanık olmamızı gerektirir.
KENDİ BEDENİNDE ÇALIŞMAK
“Her şeye olabildiğince az güç harca”
Amerikalı filozof John Dewey bu tekniğin dikkati amaca değil araca vermesinin eğitimde dirimsel önemi olduğunu vurgulamış ve tekniğin yaşamımıza getirdiği katkıdan bahsetmiştir. Gray ise;’gerçekten sonuç endişesi duymadan belirli hareketleri nasıl yapıyorum yaklaşımı içersinde hareket etmek öğrenme sürecini kolaylaştırır ki bu da bizi Alexander’ın SONUNDA KAZANMA kavramına getirir’, demiştir.
► Kendimi her zaman başkalarını düzeltmeye çabalarken buldum, fakat şimdi bunun yapılamayacağını anladım. Bunun neden bu kadar uzun zaman aldığını bilmiyorum. Ancak altmış yaşına geldiğimde insanların sizin düşündüğünüz gibi düşünmelerini sağlamak için enerji harcamamak gerektiğini anladım. Çünkü insanların hareketlerini denetlemeniz olanaksız. Ancak onların yaptıkları karşısındaki kendi tepkilerinizi denetlemeniz olasıdır. Onların üzerinde çalışmayın. Kendi üzerinizde çalışın. Bu kadar basit…( Monica Dickens) ◄
Kendi kendimizi inceleyerek işe koyulmak gerekiyor. Dik durmakla başlamak en doğrusu. Boynumuzun çok sert yâda gergin olmamasına dikkat ederek başımızı kontrol etmeliyiz. Geriye mi çekilmiş öne mi düşmüş? Çene çok mu çıkık yoksa çekik duruyor? Daha sonra sırtımızı inceleyerek kambur mu omuzlarımız çok mu birbirine yanaşmış görmeye çalışmalıyız. Son olarak kollar ve bacaklarımızın ne durumda olduğuna bakarak tüm vücudumuzu fark etmeye çalışmalıyız.
DUYULAR
Tekniği öğrenip uygulamaya çalıştıkça kendimize yepyeni bir duygu yöntemi geliştirerek beynimizi kullanmamızı engelleyen baskılardan kurtuluruz. Öyle ki duygularımızı bile doğru kullanarak yeniden eğitebiliriz.
HAREKET YOLUYLA ÇALIŞMAK
Sandalyeyle çalışmak; ‘Oturma’ en kötü hareket alışkanlıklarımızın üzerinde çalışabileceğimiz bir egzersizdir. Genellikle kişiler oturur oturmaz boyun kaslarını çok fazla kullanarak başın rahat bir pozisyona gelmesini iyi dengelenmesini ve öncü rolünü üstlenmesini engellerken onu geriye aşağı doğru çekerek omurgaya baskı yapmış olurlar. Tabi bu yanlışlar sandalyeden kalkarken de yapılmaktadır.
İlk günlerde uzun süre oturulduğu zaman sırtı uzamış halde sandalyeye dayayarak desteklemek yararlıdır. Çünkü bu duruşu desteksiz sürdürmek bir süre sonra kolay olmaz; daha iyi bir sırt geliştirirken yararlı olur. Zamanla sırtın bu uzamış hali gittikçe daha rahat gelecek ve bu şeklin bozulup-çökmesi size acı verecektir, diyor Gray. Bu durumda en kötü sandalyeler bile bir destek olabilir. Ama çukur bir koltukta arkanıza bir yastık koyma gereğiniz duyabilirsiniz. Kalçanızı sandalyenin ta arkasına yerleştirin. Onu geriye doğru yer değiştirmesini istediğinizde, bu hareket de “engellenmeli” ve dikkat bunu nasıl yapacağınıza çevrilmelidir şeklinde sürdürüyor sözlerini.
Duvara yaslanarak yapılan egzersizler de oldukça faydalı olacaktır. A ve B şekillerine baktığımızda A da hepimizin gün içinde yaptığı hatalı duruşu görmekteyiz. Oysa B de;
• Baş ileri ve yukarda
• Sırt uzuyor
• Dizler biraz ileri doğru çıkıktır.
SOLUNUM
Alexander tekniğinin düzgün işlemesi aslında zaten sağlıklı solunumu beraberinde getirir. Soluk almayı unutmamak burada anahtar kelime olmalı. Herhangi bir şeye dikkatimizi verdiğimiz zaman soluk almayı unuturuz. Merdiven çıkmak gibi bedenimizi zorlayıcı tüm aktivitelerde önemli olan soluk almayı sürdürmektir. İyi solunum rahat, özgür, iyi koordine edilmiş sağlıklı bir beden yapısına bağlıdır. Soluk almak kadar soluk vermek de çok önemlidir ve çoğunlukla tam olarak soluk veremediğimizden akciğerlerdeki havanın çok azını dışarı atarız.
Bu konu özellikle ses ve tiyatro sanatçıları için önem taşıyor. Aktör ve şarkıcılar diğer insanlara göre soluklarını daha doğru bir biçimde almalıdır.
AYAKTA DURMA
Yapılması gerekenler sırasıyla şunlardır;
• Komutları uygulamak
• Kalçaları kasarak omurgayı kısaltmadan göğsün ön ve üst kısmına yüklenmemek
• Sırtı çok içe savurmamak
• Dizleri denetlemek. Öne ve uzağa komutunu vermek
Çağdaş dünyada ayakta durmak daha kullanışlıdır, fakat incelik isteyen bir duruştur. Çünkü çok çabuk bozulabilir.
YÜRÜME
Gray’in yürümeyle ilgisi önerisi: Caddede insanların arkasından yürüyün ve dikkat edip bakın, ağırlıklarını nasıl bir yandan öbür yana atıyor ve bedeni aşağı doğru çeken bir baskı yaratıyorlar. Hatta omuz çantası taşıyanlarda çok sık görüldüğü gibi belki bir yanları kamburlaşıp diğeri aşağı çekiliyor. Bazı kişilerin kendilerini öne yönlendirecekleri yerde başka yönlere çeken çabalar harcadıklarına şaşırtıcı derecede sık rastlanır.
► Ben zarafetin gerçek bir hizmetkârı olmaya çalışıyorum. Belki gelir belki gelmez. Belki bu sessiz ama o derece de sesli bekleyiş güzelliğin habercisidir ya da güzelliğin ta kendisidir. Bilmiyorum. Ama bu beni rahatsız etmiyor. Bu arada kendi cehaletimle arkadaş oldum. ( Franz Kafka)◄
Sonuç olarak bu tekniğin sahne sanatlarıyla uğraşan kimseler için çok faydalı olduğunu söylemek gerekiyor. Özellikle enstrüman kullananlarda sırt, bel, boyun ağrısı gibi şikâyetlere rastlanıyor. Bir fizik tedavi uzmanına başvurulabileceği gibi bu tekniğin öğretilerini uygulamak da hastalanmadan çok önce alınacak önlemler sayesinde sağlığımızı koruyacaktır. Fotoğraflarda gördüğümüz gibi eğitimine çocuk yaşlarda başlanan piyano ve ya fiziksel büyüklüğü sebebiyle sırt ve bel ağrılarına sebep olacak viyola çalan kişilerin bu tekniği kullanmaları çok yerinde olacaktır. Diğer fotoğrafta gördüğümüz tiyatro oyuncusunun sahnedeki duruşu sanatına ve görsel imajına da katkı sağlayacaktır.
Frederick M. Alexander kimdir?
1869 da Tazmanya da doğdu. Öğretmeninin sayesinde tanıyıp sevdiği Shakespare oyunları aktör olmasında en önemli etkendir.
Sıradan bir aktör olmak istemiyordu. Genç yaşta geldiği Melbourne da başka işlerde çalışıp iyi bir oyuncu olmak için mücadele vermeye başladı. Ve kısa zamanda kariyerinde önemli adımlar attı. Ta ki önemli bir toplantı sırasında sesinin boğuklaşıp yok olmasına kadar.
Bir aktör için bedenini kullanmasının yanı sıra sesi en önemli aracıdır. Doktora gitti. Önce basit bir boğaz spreyiyle geçiştirilmeye çalışılan bu rahatsızlık Alexander’ın mesleki kariyerini riske atıyordu. Ardından farklı bir doktor ameliyat olması gerektiğini söyledi. Fakat o tarihte bu ameliyatı olmak sesini tamamen kaybetmesine de sebep olabilirdi. Bu teklifi kibarca reddetti.
Düşünmeye başladı. Günlük konuşmalarında herhangi bir ses kısılması yaşamıyordu. Bu rahatsızlık sahnede ve ya yüksek sesle konuşmasını gerektiren toplantılarda kendini gösteriyordu. O halde bir yerde yanlış bir şey yapıyordu. Kendisini eğitmeye karar verdi. Ayna karşısında çalışmaya ve vücudunu kullanırken gereksiz, hatalı davranışları fark etmeye başladı. Örneğin konuşmak için göğüs kafesine hava çekerken göğsünü yukarı kaldırıyor. Bu sırada başını arkaya ve aşağı doğru çekiyor. Gırtlağına baskı yaparak göğsünü yükseltiyordu. Bu hareketler başın dengesinin bozulmasına omurganın kısaltılarak sırtın daralmasına sebep oluyordu. Tüm bunlar solunumu etkilediğinden sesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu farkındalık sayesinde birazdan detaylarını anlatacağımız Alexander tekniğini geliştirmiş oldu. Tüm bu çalışmaların olumlu sonuçlarını görmesiyle beraber kariyerine hem bir oyuncu hem de öğretmen olarak “ Sydney Opera ve Drama Konservatuarı” ında devam etti. Bu teknikleri ses ve opera dersleri başlığı altında öğrencilerine öğretti. Öğrencileri de benzer sorunlar yaşıyordu.
Londra da Dr. Scones Spicer ile çalışmaya başladı. Kulak burun boğaz uzmanı olan Spicer hastalarını Alexander’a yönlendirdi.
�
Alexander öğretmenlerinin gruplar halinde eğitilmelerine 1930da başlandı. Yıllar geçtikçe bu teknik temelde Alexander’ın öğretileri aynı kalmak üzere geliştirildi.
KAYNAKÇA:
Alexander Tekniği Rehberiniz, John Gray, İmge Kitabevi, aralık1999
Kendini Kullanma, F. M. Alexander