Günümüz Müziğinde Yorumculuk, Bestecilik ve Kültürlerarası Diyaloglar Üzerine… Fazıl Say
Toplam Okunma: 4122 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 13:32
Ünlü piyano sanatçımız / bestecimiz Fazıl Say’ın samimiyetle kaleme aldığı mektubu. Konu biraz da İKSV 2010 Müzik Festivali ile ilgili. Aktarıyoruz: “En iyi” kavramı kime, hangi estetik kurala göre en iyi?.. Ben şaşırıyorum bu tür kavram karmaşalarına… Mesela bu yılki İstanbul Festıvalı’ne Vıyana Fılarmoni Orkestrası gelecek. Vıyana Filarmoni Orkestrası benım tınısını en çok sevdıgım Orkestralardan biridir… Değişik bir bakış açısıyla değerlendirirsek İstanbul Festıvali’nın Orkestraya ödediği toplam mıktar ıle 1000-1500 izleyiciyi rahatlıkla aynı ucrete, Vıyana’ya goturup, bır gece Otelde konaklatıp, Vıyana Fılarmonı konserı dınletıp, gerı getırebılırız… Sözkonusu sevdıgım Orkestra bır (Ulvi cemal) ERKİN yorumlasın ısterdım… Bunu ıstemem ise vatanseverlıkten de değıl, müzıkseverlıktendır…
Müzik eserlerinin yorumları üzerine o kadar uzun tartışılır ki bu kendi başına bir galaksidir.
Bugünkü gazetede okudum: Gazetede “Schumann Piyano Koncertosu’nu “en iyi yorumlayan piyanistin, Radu Lupu olduğu yazıyor.
Sözkonusu “en iyi” kavramı …
Kime göre en iyi?..
Hangi estetik kurala göre en iyi?..
1856 da ölen Schumann’in kendisi dinledi de “benim eserimí en iyi filanca calar!” mı dedi?..
Ben şaşırıyorum bu tür kavram karmaşalarına…
Schumann Piyano koncertosunu ilk kez 11 yaşımda dinledim. CLAUDİO ARRAU yorumu ile. Çok sadedir. Gösteriş yapmaz. kendini bestecinin önüne çıkarmaz Arrau.Durudur.
Daha sonraki yillarda (çok az kişinin bildigi bir kayıttır 1940 lı yıllardan) FURTWAENGLER yönetimindeki Berlin filarmoni eşliğinde piyanoda WALTER GİESEKİNG yorumunu dinledim. Gieseking tam tersine “subjektiv” bir yorumcudur, tüm riskleri alır,canını ve kanını koyar. Esere imzasını atar. Adrenalin yükselmesini sever.
Bir de efsanevi bir kayıt daha var, GEORG SZELL yönetimindeki Cleveland Orkestrası ile piyanoda LEON FLEİSCHER. (bu kayit da 1960 li yillardan)
o da çarpıcı bir enerji ile calmış. Her nota patlar gibi. Müzik içinize işlemekte.
Schumann konçertosunu son olarak bir kaç ay once bir dostumun evinde Özgür Aydın´dan dinledim. Yıllar once Munih’te Bayerische Rundfunk Orkestrası ile calmış oldugu konserin kaydı. Siir gibi… Dinledikten sonra uzun bir gece yürüyüsü yapmak istersiniz…
Dedigim gibi; “en iyi” betimlemesi yanlış bir kavramdır.”Benim en sevdigim” , “benim en begendiğim” olabilir.
Subjektiv olduğunuzu unutmayın.”Kanımca” ya da “bence” denmeden bu tür tartışmalara başlamak, bu eserlere aylarca yıllarca emek vermiş gezegendeki herkese saygısızlık olur ki sanat ve sanatciya ilk asamada “saygı” ile yaklaşmak gerekir.
Verilen emek sadece büyük değildir.
Verilen emek, uğrunda pek cok seyden vazgeçilmiş bir “hayattır”.. .
Mesela bu yılkı İstanbul Festıvalı’ne Vıyana Fılarmoni Orkestrası gelecek.
(Şunu açıkca söylemem gerek, Vıyana Fılarmonı Orkestrası benım tınısını en cok sevdıgım Orkestralardan bırıdır.En sıcak, en sarkılı calan Orkestra belki de… En cok tavsıye edecegım kayıt CARLOS KLEİBER -Vıyana fılarmonı BEETHOVEN 7. Senfonı, bunu YALNİZLİK KEDERİ kıtabımda da yazmıstım..) Karajan ıle olan Rıchard Strauss kayıtları da bır başkadır, KARL BÖHM ıle olan MOZART operaları kayıtları da aşılamamıştır. ..
Bunlar evimizde dinledığimiz tarihi efsanevi kayıtlar .
Konumuz ise farklı:
Vıyana Fılarmonı’nın İstanbul’a gelmesı bır kültürler arası dıyalog çerçevesınde olmalıdır.(olmalıydı)…
Bu Orkestrayı İstanbul’a getırme maalıyetının neredeyse 300.000- 400.000 avro oldugunu tahmın etmekteyım. (Gelecek 100 küsür kişilık ekibin, Otel, ucak, vergı, Menejerlık, turne Organızasyonu masrafları ıle beraber… Ürkmeyın, bu normal, ayrıca; Orkestraya kalan para emın olun kı bu butcenın dortte bırı cıvarı olacaktır)
Ama İstanbul Festıvalı’nın sonucta bu ödedıgı mıktar ıle, İstanbul’da Vıyana Fılarmonı’yı dınletecegımız 1000-1500 kişiyi, rahatlıkla aynı ucrete, Vıyana’ya goturup, bır gece Otelde konaklatıp, Vıyana Fılarmonı konserı dınletıp, gerı getırebılırız.
Vıyana Fılarmonı konserının İstanbul’da olmasının bır kültürler arası dıyalog işlevı gütmesı gerektıgını savunuyorum.
DÜNYA TELEVİZYONLARINI İLGİLENDİRECEK BİR KONU ÇERCEVESİNDE:
Burada Türk bestecılerı çalıp, yıne enteresan Türk müzısyenlerı ıle ortak müzık yaparak cok guzel bır anı kalacaktır, tüm dünyayı ılgılendıren .Ve emın olun kı, Vıyana Fılarmonı aynı konserı belkı Vıyana’da Vıyanalılara da tekrarlamak ısteyecektır.
Bakın: -bundan kasıt sadece ve sadece Türk klasık batı müzıgı ustaları degıldır, aynı JORDİ SAVALL’ın grubuyla yaptıgı gıbı, mesela Vıyanalılar da klasık türk müzıgı veya halk müzıgı veya dınsel müzıkler ıle buluşmalar gercekleştırebılır.
Vıyana Fılarmonı İstanbul’a gelmısken, elbettekı onlardan bızım çağdas bestecılerımızden de bır parca olsun dınlemek ısterım ben. Büyük bestecılerı büyük yorumcular varetmıstır bunu unutmayın.
Katıyen bızım bestecılerımızı de kücümsemeyın, onlar ıcın hıc bır sey yapılmadı…
Dünyada en sevdıgım Orkestra bır ERKİN yorumlasın ısterdım.. Bunu ıstemem vatanseverlıkten de değil, müzıkseverlıktendır. ..
Bu dedıgımın ıse hakiki bır organızatorluk becerısı gerektırdiği kuşkusuz. Felsefı anlamda ınandırıcı olmak cok onemlı. Türklerı DÖNER KEBAP satan GAST ARBEİTER olarak tanımlayan çoğu Avrupa ülkesınde bu tür girişimcılıkler mühım.
Keza;
Arvo Part.
1970ler ıle 1990 lar arasında yaptıgı bestelerı büyük bır begenı ıle takıp ettım.
Arvo Part , İstanbulun 2010 Avrupa Kültür baskentı olması dolayısıyle, İSTANBUL konulu bır beste yapacak dıye duymustum..
Bu programda bır değişıklık olmus olacak ki, şimdı calınacak eserın adı, “ADEM’İN DOGUŞU” .
Merakla bekliyoruz…
Fazıl Say
_________________________________
İstanbul Müzik Festivali 2010 bilgileri için bkz:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25081186/
http://www.iksv.org/muzik/muzik.asp?cid=111
Bir Yorum:
“Schumann’in en iyi icrasını dinlemek isteyenlere 1943 yılında Berlin konserinde kayda alınan Gieseking/Fürtwä ngler kaydını önerebilirim. IKSV yöneticilerine de Lupu’nun icrasını gazetelerde “en iyi” ilan etmeden önce, eski icralar hakkında bilgi edinmelerini salık veririm.
Gel gelelim, esas büyük trajedi başka yerde. 31 Aralıktan bu yana Devlet Senfoni Orkestrası’na hiç para gelmediğini istihbar ettim. AKM kapalı ve salonların çoğu yıl sonuna kadar Muhterem(!) ve Muhteşem(!) 2010 Ajansı tarafından kapatıldığından mı acaba?
Ne dersiniz?
Devletin kurduğu orkestra (ve opera) perişan durumdayken Viyana Filarmoni, Muti, Lang Lang, Lupu’ya yüz binlerce (Viyana konseri belki milyonu aşar) dolar ödeniyor.
Soruyorum: Bu sizce reva mı?
Aranızda, 2010 Ajansı’nın harcamalarını bilen var mı?
Kültür Bakanlığı’nca 2010 Ajansı’na devredilen AKM’nin yıkım parası ne oldu?
Bilgi edinen var mı?
İKSV ve Ajans el ele, kol kola milyonlarca dolar harcarken, Borusan Salzburg Festivaline (bilinmeyen bir meblağ ile) sponsor olurken 2010 yılında Kültür Başkenti(!) İstanbul’un orkestrası ve operası ne durumda diye birilerinin sorması gerekmiyor mu?
“Bu ne vurdumduymazlıktır” diye durup düşünen hiç mi yok!
IKSV’nin çalışmaları ne yazık ki saydam değil. Orkestra ve/veya solist kaç para alıyor, IKSV sponsorlardan aynı orkestra ve/veya solist için kaç para istiyor, aradaki farklar ne oluyor dedikodular almış başını gidiyor, bir açıklama yapılmıyor. İKSV karanlıkta kalıyor.
Sevgili Yeşim Gürer Oymak, hiç değilse bir yıllık bilanço gelir/gider hesabını şöyle şövalye gibi ortaya atabilir mi, yoksa “sana ne” mi der.
Bekleyelim ve görelim bakalım!
Sevgiyle.
Üstün Akmen
muziksever@yahoogroups.com (19 Nisan 2010 Pazartesi, 20:23)