Kültürel Açılım Almanya’da: Kültürlerarası Müzik Köprüleri…
Toplam Okunma: 3744 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 12:08
Kültürel Açılım Almanya’da… Almanya’nın bazı kentlerinde, farklı etnik gruplara mensup sanatçılar, müzikal projeler için biraraya geldi. Bu ülkedeki kültürel çeşitlilikten yararlanan sanatçılar, dünya müziği yapıyor. Onlar, “uyum” konusunun sürekli olarak gündemde olduğu bir dönemde, içinde yaşadıkları toplumdan açık şekilde bir adım öndeler. Orientation, Cazyapjazz: Grup isimleri, yapılan müzik hakkında da belirgin ipuçları veriyor aslında…
Onlar, kuytu köşelerden kurtulup, geniş kitlelerin ilgisini çekmeyi başarmış müzik grupları. Kültürel çeşitliliğin etkileri, bestelerinde de fazlasıyla mevcut. Müzik piyasasına ve kültürel etkinliklere bakıldığında, göçmen kökenli müzisyenlerin, Alman sanatçılarla birlikte; örneğin Türk ya da Akdeniz halk ezgilerini, Batılı modern unsurlarla harmanlayarak, uzun yıllardan beri, sanatsal anlamda sınırları aştıkları görülüyor. Ayrıca Batılıların hiç de alışık olmadığı 9/8’lik ritmler, Reggea ve Funk ile birleştirilip, birbirine zıt müzik türlerinden uyumlu nağmeler meydana getiriliyor.
Berlin ve Münih başı çekiyor
“Biz Orientation’uz, müzik yapıyoruz ve Berlinliyiz.“
Grup lideri Andreas Advocado, köklerinin nerede olduğunu açık bir şekilde işte böyle ifade ediyor. Zira Berlin, renkli bir göçmen kültürünün de hâkim olduğu çok sayıda farklı ve küçük sahnelere ev sahipliği yapıyor.
Advocado ile şarkıcı ve besteci Bekir Karaoğlan, Kreuzberg semtindeki bir Türk düğününde tanışmış. İran ve Azeri müzisyenlerin de katılımıyla 1997’de Orientation adlı grubu kurmuşlar. Türkü ve şarkıları, hatta Arabesk parçaları Jazz ve Funk ile kombine etmeye başlamışlar.
“Şark ve Batı müziğinin, ortak bir yaşam için pekâla uygun olduğunu göstermek istiyoruz. Batı’nın, son derece iyi dengelenmiş akortuyla Şark müziğine armoni konusunda sağladığı üstünlüğü, Şark da melodi ve ritmlerindeki sonsuz çeşitliliğiyle telafi ediyor. İkisi kombine edildiğindeyse son derece zengin ve renkli seçenekler elde ediliyor.“
Advocado, Ortientation’un müzik tarzını New-Orientel-Soul ya da Arabesk-Soul olarak adlandıranlara da fazla itiraz etmiyor. “Yaptığımız müzikle tüm insanların gönüllerine ulaşmak istiyoruz. İster genç olsun ister yaşlı; rengi, kökeni ya da dini önemli değil. Bu açıdan baktığımızda, aslında bizim yaptığımız popüler müzik, yani Pop.“
Cazyapjazz, güfte yazmak yerine müzik enstrümanlarını konuşturuyor. Cazyapjazz, İstanbullu bir ailenin çocuğu olarak Münih’de doğan Semih’in, 2003 yılında farklı şeyler denemek isteyen müzisyenlerle biraraya gelmesiyle ortaya çıkmış. İstanbul’un müzikal çeşitliliğinin büyüsüne kapılan grup üyeleri, modern Jazz etkileriyle birleştirilen enstrümantal müzikler aranje ediyor, Club Beat’lerle Türk Sanat Müziği’nin nostaljik eserlerini yeniden harmanlıyor ve 9/8’lik ritmlerle doğaçlamalar yapıyor. Matthias Kaiser, klarnetteki ustalığıyla Roman müzisyenlerden geri kalmayarak, Balkanların geleneksel nağme ve danslarıyla oluşturduğu özel atmosferle klüpleri dolduruyor.
Ren’de Tan
Türk, Avusturyalı ve Alman müzisyenleri biraraya getiren “Kent Coda üçlüsü”, Köln’de yaşayan Öğünç Kardelen, Christoph Guschlbauer ve Timo Ehrler’den oluşuyor. Güfteler dışında Türk etkileri hemen hemen yok gibi. Rock, Pop ve Punk karışımı tarzıyla Kent Coda, gerek Alman gerese giderek büyüyen Indie-Rock topluluğu içinde kendini kabul ettirmiş durumda.
Düsseldorflu grup Tan’ın müziğiyse son derece yumuşak geliyor kulağa:
Yar diye diye – Longing for you isimli CD’lerinde, Doğu Anadolu’daki bir köyün özlem ve endişelerini anlatan Beri gel ya da 16’ıncı yüzyılda yaşamış ünlü halk ozanı Pir Sultan Abdal’ın mistik Türküsü Ben yana yana (Ötme bülbül) gibi eserler Jazz altyapısıyla birleştiriliyor. Bu eserler, saksofon, kontrbas e-piyano, darbuka ve ud virtiyözleri tarafından icra ediliyor. Sonuç: Efsanevi halk ezgilerinin etno-jaz versiyonları. Yüreğin derinlikliklerinden gelen bir aşkla söylenmesi gereken bu eserleri Ergün Aktoprak seslendiriyor.
Jürgen Dahmen ve Reiner Witzel’den oluşan Alman müzikal altyapı, bunun üstesinden sorunsuz bir şekilde geliyor. Burada, bir bakıma “tersine“ bir uyum söz konusu. Ergün Aktoprak, amaçlarını “Müziğimizi, aynı zamanda bir iletişim aracı olarak da görüyoruz. Nasıl ki üstün nitelikli şiirler, düz bir şekilde tercüme edilmeyip, çevrildiği dilde âdeta yeniden yazılır; işte biz de Türk ve Anadolu müziğini yeniden yazıp, tüm göbek dansı klişelerinden arındırarak, modern bir düzenlemeyle konseptimize uygun olarak icra etmek ve nitelikli dinleyici kitlemizin algılamasını ve anlamasını sağlamak istiyoruz“, sözleriyle özetliyor.
Dünyaya açık bir topluluk için müzik
Bir deney olarak başlayan çalışmalar, küreselleşen dünyada da boy göstermeye başladı. Mainstream diye adlandırılan popüler kitle müziği icra edenlere göre çok fazla gözönünde olmasalar da bu sanatçılar, profesyonel seviyede müzik yapıyor. Kendilerine ait üç albümün yanısıra pek çok karışık albüm ve film müziği çalışmasıyla Orientation, çok sayıda farklı kültürü bir potada eriten Berlin’i temsil ediyor. Cazyapjazz ise Isar Nehri ve İstanbul Boğazı arasındaki büyük festivallerde sahne alıyor. Üyelerden Kaiser&Semih, Münih ve İstanbul Caz sahnelerinin müdavimlerinden oldu.
Tan, canlı çaldığında da DJ performansından vazgeçmiyor. Yüzyıllardan sadece bağlamayla çalınan Hudey adlı esere “scratch“ adı verilen plak efektleri kullanarak yaptıkları miks, her türlü beklentinin üzerine çıkıyor. Hepsinin ortak amacıysa Alman ve Türk müzisyenlerin birlikte ortaya çıkardıkları eserlere merak duyan, dünyaya açık insanlara ulaşabilmek. Önyargılardan arındırılmış bir müzik. “Günlük politik konulara değinmiyoruz“ diyor Advocado. “Bizim lisanımız müzik; şarkı sözlerimizdeyse aşktan, aileden, yalnızlıktan bahsediyoruz.“ Ergün Aktoprak ve Jürgen Dahmen, Yan Yana adlı grupla birlikte Jazzpool NRW projesinde de yer alıyor. Bu proje, eyaletin en iyi doğaçlama yapan müzisyenlerini biraraya getiriyor.
Göçmenlerin icra ettiği sanat, uzlaşma köprüleri inşa edebilir. Eğer buna Almanlar da katılırsa, o zaman ufuklar daha da genişler. Günümüzde uyum kavramı hep farklı şekillerde ifade ediliyor. Eğer uyum, herkesin dahil olduğu bir süreç olarak anlaşılıyorsa, o zaman bu kültürler arası müzik projeleri de doğru yolda ilerliyor demektir.
Ayla Yıldız
Serbest gazeteci ve internet editörü olarak çalışmakta olup, ağırlıklı olarak İstanbul, lifestyle ve kültür konularına yoğunlaşmaktadır.
____________________________________________
Çeviri: Murat Çelikkafa
Copyright: Goethe-Institut e. V., Online-Redaktion
Mayıs 2009
____________________________________________
http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-680/_nr-254/i.html