TRT “Yayıncılıkta Türk Müziği Sempozyumu”nun Ardından… Y.Doç.Dr. Göktan Ay
Toplam Okunma: 3938 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 12:07
TRT tarafından düzenlenen “Yayıncılıkta Türk Müziği Sempozyumu” 11-12 Mart 2010 tarihlerinde, İstanbul Radyosu’nun tarihi Mesut Cemil stüdyosunda yapıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sn. Bülent Arınç’ın da katıldığı sempozyuma TRT tarafından seçilmiş konuşmacılar fikirlerini dile getirdiler. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin: “TRT nerdeyse her hafta 2 kanal kurma durumuna geldi. Sizlerin desteği ile Türk müziği alanında yeni gelişmeler yapmak istiyoruz. TRT her zaman öncü olmalıdır… Biz müzikte taraf olmadan bu toplantıyı düzenledik… 400 sanatçımızın özel Tv lerde çalışabilmesi için kararlar çıkarttık. CD yapmak, kliplerini çıkarmak istiyoruz. Onların da popüler anlamda tanınmasını istiyoruz… 700 cilt Hamparsum notaları vardı elimizde, bunları CD ye aktardık. Yakında sizlerin hizmetine sunacağız…”
“TRT Yayıncılıkta Türk Müziği Sempozyumu”nun ardından… Y.Doç.Dr. Göktan Ay
TRT tarafından düzenlenen “Yayıncılıkta Türk Müziği Sempozyumu” 11-12 Mart 2010 tarihlerinde, İstanbul Radyosu’nun tarihi Mesut Cemil stüdyosunda yapıldı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sn. Bülent Arınç’ın da katıldığı sempozyumda; Dr. Dursun Güleryüz (Veys FM kurucusu, Power Grup Yürütme Kururlu Üyesi), Prof. Ruhi Ayangil (YTÜ Sanat ve Tasarım Fak. Dekanı), Tahsin Yılmaz (TTNET Genel Müd.), Şahin Özer (Özer Müzik Yapım YKB.), Adem Gürses (ATV Genel Müd.), İncila Bertuğ (Açık Radyo Prog. Yazar), Mehmet Akbay (Kral Radyo -TV Gen. Yay. Koordinatörü), Prof. Dr. Cihat Aşkın (İTÜ TMDK Müdürü), Mehmet Güntekin (İstanbul Devlet Korosu Müdürü), İskender Ulus (Ulus Müzik Yön.Kurl. Başk.), Gönül Paçacı (İ.Ü. Öğr. Gör.), Ali Rıza Binboğa (Mesam Başk.), Yusuf Gürsoy (Ratem Başk.), Süleyman Şenel (İTÜ TMDK San. Öğr. Gör.), Av. Barış Şensoy (MSG Genel Sek.), Mustafa Karahan (TMC Yön.Kurl. Başk.), Dağhan Baydur (Müzikotek Başk.) konuşmacı olarak katıldılar. Oturumları; Dr. Hidayet Karaca (TYD Başk.), Garo Mafyan (MSG Başk.), Abdurahman Çelik (K.B. Telif Hakları genel Müd.) yönettiler.
Açılışta konuşan TRT Müzik Dairesi Başkanı Sn. Deniz Çakmakoğlu; “Türk müziği halkın ortak, birikim dolu müziğidir. Yayıncılık konusu 2 gün boyunca, siz değerli konuşmacıları tarafından tartışılacak, yeni ufuklar açılacaktır. TRT her zaman olduğu gibi bu alanda da misyonunu devam ettirecektir.” dedi.
RTÜK Üyesi Sn. Taha Yücel; “Müzik yayıncılığı bir parçasıdır. Haberlerde bile müzik yer almakta, renk katmaktadır. Telif hakları konusu büyük bir şekilde halledilmiştir. Ancak, vatandaşlarda da bu bilincin oluşturulması gerekmektedir. Biz RTÜK olarak yapılan her çalışmayı destekliyoruz.” dedi.
TRT Genel Müdürü Sn. İbrahim Şahin; “TRT son dönemde yeni yapılanmalar içinde, Nerdeyse her hafta 2 kanal kurma durumuna geldik. Sizlerin desteği iler Türk müziği alanında yeni gelişmeler yapmak istiyoruz. Popüler kültür toplumu etkiliyor. Yıllar önce TRT yi sansürcü diyenler bugün, iyi ki yapmış/varmış diyorlar. Müzik ruhun gıdasıdır. Ancak, biz müziği en iyi ve kaliteli bir şekilde yapmak durumundayız. Her dakikamızda müzik kullanılıyor. TRT her zaman öncü olmalıdır. Biz müzikte taraf olmadan bu toplantıyı düzenledik. Bizden kimse katılmıyor, çünkü; sizlerin, diğer kuruluşların görüşlerini tarafsız gözle almak istedik. Evet, yoğun bir repertuarımız var, ancak okunmamış, arşivde bekleyen yüzlerce de eser var. Biz 400 sanatçımızın özel Tv lerde çalışabilmesi için kararlar çıkarttık. CD yapmak, kliplerini çıkarmak istiyoruz. Onların da popüler anlamda tanınmasını istiyoruz. TRT; eğitim almış, kaliteli sanatçıları halka tanıtmayı, onları popüler sanatçılardan kurtarmayı hedefliyor. Yeni yetişen genç kuşak ta düşünmeli, onlara göre de yayınlar yapmalıyız. TRT Müzik bunun için açıldı.700 cilt Hamparsum notaları vardı elimizde, bunları CD ye aktardık. Yakında sizlerin hizmetine sunacağız. Bu eserlerin kıymeti büyük. Sizlerin desteklerini ve görüşlerinizi alarak daha iyi işler yapmak istiyoruz.” diyerek içi dolu ve önemli bilgiler verdi.
Başbakan Yardımcısı Sn. Bülent Arınç ta yaptığı açış konuşmasında; “Bu bina yayıncılık açısından çok önemlidir. Bu stüdyoda bulunmak çok güzel, kimler geldi kimler geçti, hangi sazlar çalındı, ses verdi, makamlar, d,iziler, sesler duvarlarında yankılandı kimbilir…8 nota ile üzüntüler ve sevinçler dile getirilmiş yıllarca. Hepimiz muazzam bir kainatın enstrümanı değimliyiz?…Müzik sadece eğlencelik bir araç değildir. TRT müzik, müziğin sadece popüler müzikten ibaret olmadığını, geleneksel müziklerinde önemli olduğu yayınları ile göstermektedir. Gençlerimizin Türk müziğinden hoşlanmadığı doğru değildir. Elbette her tür olacak, gençlerle zamanla iyiyi-güzeli-kaliteliyi ayırt edecektir. Ancak bu görev sadece TRT nin değil, her yayın kuruluşunun görevidir. Telif hakları elbette önemlidir, çağın gereklerine göre çözümlenmelidir. Bu ülkeye sevdalı olanlar, bu sevdalarını asırlarca; türkülerle-şarkılarla dile getirmişlerdir.” diyerek sıcak-samimi bir konuşma yaptı.
Konuşmalardan özetleme yaparsak;
Müzik ortaya çıktığı ortamla, dönemin dünya görüşü ile insan yaşamı ve toplumu, bütün diğer sanatlar gibi sıkıca bağlamaktadır.
Gençler tarafından radyolar müzik dinlemek için yaygın olarak kullanılmaktadır.
Hiçbir alan boşluk kabul etmez. Boş bırakılan yerler mutlaka başkaları tarafından doldurulur. Popüler müzik son yollarda radyolarda uygun iklim ve yer bulmuştur.
Halkın ihtiyaçlarına ve durumuna göre yeni besteler üretilmemektedir.
Türk müziğindeki terim karmaşası hala devam etmektedir. (Konuşmacılar arasında da yaşanmıştır) Bunu akademik kuruluşlar tarafından neden halledilemediği merak konusudur.
En çok dinlenen radyolar, popüler-arabesk çalanlardır.
Popüler kültür serbest piyasaya tamamen hakim olmuş durumdadır. Ancak; klasik olanla popüler olan ortak noktalarda buluşabilmelidir.
Devlete bağlı topluluklar-sanatçılar yerine, devler destekli topluluklar-sanatçılar olmalıdır.
Kaliteli müzik konusunda ısrarlı olunmalıdır. Her yayın kuruluşu kaliteyi ön plana almalıdır.
Ülkemizde sorun çözülsün diye getirilen kararlar çoğu kez sorunun düğümlenmesine yol açmaktadır.
Türk müziği sanatçı profili yaygınlaştırılmalıdır.
Formatların eğlence müziğine dönüştürülmemesi için Türk müziği programları ısmarlanmalıdır.
Müziğin dijitalleşmesi ile ülkemiz kullanımda dünyada ilk 3 girmiş bulunmaktadır.
Müzik sektörünün tamamında prodüktörler vardır.
Sorunlar akademisyenler ve profesyonellerle tartışılmalıdır.
Yapımcılar, her tür müziği yapak ve satmak, yeni gençleri çıkarmak durumundadırlar.
RTÜK tarafından her özel radyo ve Tv konulan, yayınlarının %5 i TSM-THM olacak kararı, maalesef işletilememiştir. Çünkü, alt yapı yetersizdir. Bu işin kaynağı TRT elindedir. Ancak RTÜK bir fon ayırıp, özellere destek verebilirse çözüm bulunabilir.
“Sanatçı” kelimesi/ünvanı her kesime kullandırılmamalıdır. Batıdaki gibi “eğlendirici”,”yorumcu”, “türkücü” v.b. kullanılması doğru olacaktır. TRT dahil programlara çağrılanların büyük bir kısmı sanatçı değildir, topluma önder ve örnek olamamaktadırlar. Yaşantıları ile yanlış mesajlar vermektedirler. Popüler kültür adına ortaya konan bu görüntülerine suçlusu kim olacaktır?
Sanatçılara; makyaj, sahne tekniği, şive, üslup v.b. dersler mutlaka verilmelidir.
Özellerin artması ile Türk müziği ve batı müziği yayıncılığı çok azalmıştır.
Popüler kültür’den; en çok kullanılan, en fazla tercih edilen, en fazla konuşulan anlaşılmaktadır. Medya, nokta atışları ile sistemi adeta beyinlere yerleştirmeye çalışmaktadır. Halkın bu türle kendini ifade ettiği söylenmektedir.
Medya, popüler kültüre olan desteğini geleneksel müzik türleri içinde vermeli, zorlukları varsa bunun çözümlerini araştırmalı ve bulmalıdır.
Doğa üretkendir. Egemen güç, her zaman diğerlerini baskı altına almaktadır. Kültür bir toplumun nüfus kağıdıdır.
Müzisyenler, kendi müziklerine ihanet etmiş, maddi gerekçelerle eğlence müziğinin parçası olmuşlardır. Popülerlik adına yozlaşma yaşanmaktadır.
Kültür ve sanat’a; toplum adına, ülke adına ne yapıyorum diye bakılmalıdır.
Her müzik eğitimi kurumunda Türk müziği eğitimi mutlak yerini almalıdır.
Yayıncılar nasıl tepki alıyor ise ona göre yayın planı yapmaktadırlar
Türk müziğinin korunmasına ihtiyaç yoktur, çünkü onun koruyucusu halktır. Bir şey korunmaya muhtaç ise zaten yok demektir.
İnsanlar aynı duyguları, şarkıları, türküleri, istek yaparak başkaları ile paylaşmak isterler.
Örnek olarak; Kral FM kendilerine gelen, az sayıdaki THM ve TSM CD lerinden, tarama yapmakta ve yayına değer bulduklarını yayınlamaktadır. Bu da zaten yeteri kadar üretimi olmayan – özellikle TSM alanında- sahanın daha da düşmesine yol açmaktadır. Pop kliplerine harcanan miktar 40 milyar iken, Türk müziği kliplerine ayrılan miktar 5-10 milyarı geçmemektedir. Bu da görüntünün, kalitenin düşmesine sebep olmaktadır. O zamanda pop klipleri Türk müziği kliplerine göre açık ara öne geçmektedir. Bu da önemli bir dorundur. TRT sanatçılarına klip çekerken bunları da hesaba katmalıdır.
Popüler kültür yermemiz yerine, tam tersti, “bizim müziğimizi nasıl dinletiriz” düşüncesini hayata geçirmeliyiz. Alternatifi sunmadan gençlere popüler kültürü dinleme, kenara at diyemeyiz.
Teknoloji büyük bir hızla ilerliyor. Baytı bizim kültürümüze hayran kalıyor, biz kendi komplekslerimizden olacak bu değerleri bilmiyoruz…
Ülkemizin devamlı-sürekli bir kültür politikası yok. Gelen hükümetlere ve bakanlara göre dalgalanıp gidiyoruz. O kadar çok bakan geçti ki, isimlerini bile hatırlamıyoruz.
MEB hala, okullarımızda, haftada 1 saatlik müzik dersleri ile ve çocuğun en önemli “müzik aleti olan” ağzını, “blok flüt” ile kapatarak, çocuklarımıza müziği sevdirdiğini sanıyor. İnanılmaz kültüre sahibiz ama öğretemiyoruz, güzel Türkçeyi –İngilizce öğreteceğiz diye- konuşturamıyoruz…
Yayıncılar eserin sahibinden izin almadan, o eserin bağlı olduğu meslek birliğinden izin almalıdırlar.
Ülkemizde çok yayıncı oluştur. 160 radyo lisanlaşmış durumda. Yerel, ulusal, tematik, dijital v.b. yayıncılar oluşmakta. Telif hakları bir an önce çağdaş ülkelerdeki gibi çözümlenmelidir. Telif ücretinin nasıl belirleneceği, ödeneceği, toplanacağı, dağıtılacağı açık bir şekilde kararlarla belirtilmelidir. Zaten, telif ile ilgili cezai yaptırımlarda mevcuttur.
Yayın kuruluşları ile meslek sahiplerinin çıkarları birdir. Teliften sadece maddiyat değil, manevi haklarda anlaşılmalıdır.
Anonim eserlerin telif hakları konusu hala karar bağlanmamıştır. Eski dönemlerde yapılan derlemeler hala gün yüzüne çıkartılmamıştır. Binlerce ezgi kayıtlarda durmaktadır, tescillenememektedir. Kaynağın büyük bölümü TRT elindedir. Hala arşiv ve arşivleme sorunları devam etmektedir.
Konuşma ve tartışmalardan sonra kapanış konuşmasını yapan Sn. Şahin;
“Biz bu sempozyumdan fevkalade yaralandık, fırsat buldukça devam ettirmeye çalışacağız, ancak biliyorsunuz çok yoğun bir çalışma içindeyiz, eğer zaman geçerse bizi anlamanızı rica edeceğim. Klasikleri gözümüz gibi koruyacağız, ben her programcımıza kendi sanatçılarınızı da programa çağırın diyorum. Ekranın canlanması lazım, statükoculuktan kurtulmak gerekli. Devlet Tv olduğumuz için her yaptığımız iş büyütülerek geri dönüyor. Yeni teknolojilerin kullanılarak müziklerin dinlenmesini düşünüyoruz. Sanatçılardan CD yapmalarını istiyoruz, marketlerimizde bir çok Cd sizlerin hizmetine sunuluyor, takip etmenizi, bizi yönlendirmenizi, cesaretlendirmenizi bekliyoruz. Müzikte, sadece korolar, topluluklar değil, farklı konseptler oluşturulmasını bekliyoruz. Her kurumun sorunları var, biz ev sahibi olarak tarafsız kaldık bu sempozyumda. Benim sanatçılarımın hakları çok fazla ihlal edilmiş yıllarca. Bir takim sorunları tartışarak çözebiliriz. Biz gerekçe üretmiyoruz, bu ülke için çalışıyoruz; güzellikleri paylaşmak, çözüme sağlıklı mecralar üzerinden gitmek, sıkıntıları saklamak değil paylaşmak istiyoruz. TRT yi iyi bir yere taşımak, yaptıklarımızdan dolayı 10 yıl sonra eleştirilmek istemiyoruz. Katılımcılara ve 2 gün boyunca bizleri bırakmayan siz değerli sanatseverlere teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” diyerek, bir sonraki sempozyumda buluşmak üzere oturumu kapattı.
TRT bu sempozyumdan yüz akı ile çıktı ve sanıyorum Genel Müdürümüz Sn. Şahin istediği doneleri almış oldu. Hazırlıklar ve düzen konusunda bir sorun yaşanmadı. TRT yetkilileri, yayıncılar (başta Sn. Necati Göksel olmak üzere) görevlerini en iyi şekilde yaptılar. Sn. Şahin; gerek oturumlar sırasında, gerek aralarda ve gerekse açış ve kapanış konuşmalarında, sorunları bilen, yeni görüşlere açık, ayağı sağlam basan ve ekibine güvenen sıcak/samimi, güçlü ve yeniliğe açık bir bürokrat olduğunu gösterdi, dinleyenlerden destek ve alkış aldı. Kendisine ve ekibine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Son söz ve teklif;
TRT, aslında bir yayın kuruluşudur. Müzik eğitim kurumlarının olmadığı yıllarda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Ancak artık ülkemizde kurumlar yaygınlaşmıştır ve konserler/gösteriler yapmaktadırlar. Bunlarında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu ülkenin vergileri ile kurulan eğitim kurumlarının faaliyetlerinin belirli bir kalite çerçevesi içinde hazırlanıp, TRT değerlendirilmesi düşünülmelidir.
Bu nedenle ülkemizde faaliyet yapan;
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı orkestra/koro ve topluluklar ile,
Üniversiteler Konservatuarları (25 adet)ile,
Üniversiteler Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri (33 adet)ile,
Üniversiteler Güzel Sanatlar Fakülteleri (20 adet) ile,
Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri(50 adet) ile,
Özel Müzik-Oyun Dernek ve Vakıflarıyla (500 adet)
TRT sanatçıları ile (karma programlar),
Bir yıllık program yapmak için protokol yapsa, prototipi kendi belirlese, farklı konseptlerle, farklı bölgelerden, farklı yüzlerle, farklı repertuarlarla ekran (TRT MÜZİK) renklense,
Acaba kalite artmaz mı?
İzlenme oranı artmaz mı?
Öğrencilerin harçlıkları çıkmaz mı?
Sahne ve ekran tecrübeleri giderilmiş olmaz mı?
Ülke çapında müzikal bir hareket/toparlanma başlamaz mı?
Sayın Genel Müdürüm bu projeye mutlaka evet diyecektir… Göreceksiniz….