Cemile Cevher’in Ardından… Süleyman Şenel
Toplam Okunma: 11646 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:23
Türk Halk Müziğinin tarihe iz bırakmış sesi 1926 Maçka/Trabzon doğumlu Cemile Cevher Çiçek İstanbul Şile’de 84 yaşında aramızdan ayrıldı. Cemile Cevher Sadettin Kaynak’ın, İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Müdürü Cevdet Çağla’ya Tavsiyesi üzerine, 1950 yılından itibaren Hasan Sözeri’nin yönettiği “Karadeniz’den Sesler Topluluğu”nda ses sanatçısı olarak çalışmaya başlamıştı… Cemile Cevher 27 Şubat 2010 Cumartesi günü Şile Merkez Camii’nde öğlen namazını müteakip kılınacak namazın ardından Şile’de toprağa verilecek… Süleyman Şenel’in yazısı:
Annemin Radyosu ve Cemile Cevher… Süleyman Şenel
Birleştirir şehiri de köyü de
Garibi de ağayı da beyi de
Kim çalarsa çalsın kemençeyi de
İllâ ki Cemile Cevher söylesin
El çırpalım beş on sefer söylesin
Ömer KAYAOĞLU
Şimdi daha iyi anlıyorum ki çocuk kalbimde yeşermeye başlayan müzik sevgisini, biraz da Annemin Radyosu’na borçluyum ben. İki odalı mütevâzı evimizin duvarlarında yankılanan şarkıları, türküleri ve o günlerin moda tabiriyle hafif müzikleri, önce; Annemin Radyosu’ndan işittim. Onları, annemle birlikte mırıldandım sabah-akşam.
Ne yalan söyleyeyim, annem gibi ben de, en çok türküleri seviyordum. Çoğunlukla banttan yayın yapılıyordu çocukluğumda. Hatta sözüm ona, alkış efektleri montajlanmış canlı (!) özel eğlence programlarında bile…
Bilmem, hâlâ, hatırımdaki gibi mi türkü programlarının anonsları?: “Ahmet Yamacı yönetiminde, Yurttan Sesler Korosu’ndan türküler dinleyeceksiniz”;. “Yurttan Sesler Kadınlar Korosu, programına Muğla yöresinden bir türküyle başlıyor” ya da “Bağlama Takımı’ndan Türküler!”…
En çok sevdiğim de solo programlar idi: Neriman Altındağ Tüfekçi, Nida Tüfekçi, Hacer Buluş, Zehra Bilir, Necla Erol, Nihat Mercanlı, Seha Okuş, Şahin Gültekin, Kemal Koldaş, Ümit Tokcan, Mükerrem Kemertaş, Nurettin Çamlıdağ, Hasan Mutlucan, Fatma Türkan Yamacı, Metin Eryürek, Ali Ekber Çiçek ve bir de “Cemile Cevher [Çiçek]”. Daha kimler kimler var aklımda bilseniz.
Cemile Cevher ve Metin Eryürek
Kendimce eğlencelerim de yok değildi hani. Mustafa “Geceyatmaz” ile Mevlüt “Dede”’nin, soyadlarındaki espriye güler; Ramazan Şenses’in üst damağa çarptırıp, nezleli gibi burnundan çıkardığı sesle, tiz perdelerden okuyuşunu garipserdim aklım sıra.
Metin Eryürek ve Nurten İnnap’ın yumuşak üslûplarından olacak, seslendirdiği türküleri dinlerken, radyonun sesini biraz daha açardım. Sözlerini anlayabilmek için…En favori eserim ise, Nida Tüfekçi’nin (!!??) okuduğu “Kışlalar doldu bugün” mısraı ile başlayan uzun hava idi. Gerçi Nida Tüfekçi’nin adını, ara-sıra Neriman Tüfekçi olarak da anons ederlerdi, ama; olsun… Nasıl olsa her iki isim de aynı kişiye ait değil miydi sanki? Çocukluk aklı işte!
Saz sanatçıları da sanki değişmez armada gibi, hemen hep programda aynı isimler: Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı, Adnan Ataman, Tuncer İnan, Kenan Şavklı, Orhan Dağlı, Ömer Akpınar, Nejat Buhara, Hamdi Özbay, Zekai Beşgül, Ahmet Gazi Ayhan, Erhan Kutsal, Mustafa Hisarlı, metin Eryürek, Mehmet Erenler ve diğerleri. Hele, sunucunun; saz sanatçıları içindeki son ismi söylerken: “Ve… Hüseyin İleri” demesi yok mu? Ne hoşlanırdım bu sunuştan. “Ve… Atilla Mayda” da öyleydi. Tekerleme yapmıştık kardeşlerimle Atilla Mayda’nın adını: “Haydaaaa / Atilla Mayda / Ne işin var çayda, diye.”….
Okudukları türkülerden, sanatçıların isimlerini tahmin etmek, annemle yaptığım en zevkli yarışlardan biri idi o günlerde. Gün geldi, bu yarışı kazanmak, çocuk oyuncağı gibi kolay olmaya başladı benim için. Yayınlanan türküler de, adeta; “benim türkülerim” olmuştu. Ezberlemiştim çoğunu.
*
Hey gidi günler hey… Türkü sözlerini aceleyle yazmaya çalıştığım ve çoğunlukla kıtalarını tamamlayamadan yarım bıraktığım defterlerim kimbilir nerelerde duruyorlar? Ya o sanatçılar?
Artık, daha iyi anlıyorum ki, türküleri önce Annemin Radyosu’ndan dinleyerek sevdim ben. Bana türküleri sevdiren eli öpülesi sanatçıların sazını da sesini de önce Annemin Radyosu’ndan işittim ilk defa.
*
**
Annemin Radyosu’nda, sesini kolayca tanıyabildiğim sanatçıların başında, “Cemile Cevher” geliyordu.
Karakteristik ses tonu, yapmacıktan uzak okuyuş üslûbu ve Karadeniz ağzı ile türkülere verdiği ahenk sayesinde, onu diğer sanatçılardan kolayca ayırabiliyordum. Karadeniz türkülerini onun sesinden tanıdım ve sevdim.
Kulağım, Cemile Cevher’in sesine öylesine alışkın ki… Okuduğu türkülerin biri bitiyor, öbürü başlıyor kulaklarımda. Gerçi, Karadeniz türkülerinde, mısra sonlarına gelen kelimeleri neden tamamlamayıp yarım bıraktığını, hala çözemedim; ama olsun!… Nasıl olsa karşılaştığım bir gün sorarım kendisine.
Cemile Cevher dedim de aklıma geldi. Geçen gün, 1979 yılında emekliye ayrılmış olduğunu öğrendim; TRT’ye otuz yıl hizmet verdikten sonra… O’nun, günün birinde emekliye ayrılabileceğini bugüne kadar aklımın ucundan bile geçirmediğimi söylesem inanır mısınız bana? Cemile Cevher’in, Annem’in Radyosu’ndan emekliye ayrılabilmesine imkân yok ki…
Hem, emekliye ayrıldıysa, daha evvelki gün, Metin Eryürek ile karşılıklı okuduğu o güzelim türkü ne idi, peki?
Divane âşık gibi dolaşurum yollarda
Kız senin sebebune kaldım İstanbullarda
Buban beni bubamdan da bir kerecik istesun
Allah’ın emriyilâ gelinim olsun desun
*
Cemile CEVHER ve Metin ERYÜREK
Son sahne: Divâne âşık gibi…
Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Harbiye-2000
Hani, içimden gülmek geliyor şu sanattan emekli olmak işine. 1979 yılından bu yana, aradan geçen 20 yılı da hesaba katarsak, eğer; “Sanat hayatında 50 yılı devirmiş” demek lazım gelir Cemile Cevher için…
Koskocaman bir ömür bu, sanata harcanan…
Aşkolsun Cemile Hanım!
Sen ne büyüksün!
Süleyman ŞENEL
18.02.2000 Şişli / İstanbul
20 Mart 2000/Pazartesi günü, saat 19.30’da; İstanbul/Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen: “50.Sanat Yılında Cemile Cevher’e Saygı Konseri” anısına, Anadolu Sanat Yayınları’nın bir kültür hizmeti olarak bastırılan “Cemile Cevher, Hayatı/Sanat Hayatı” adlı hatıra kitabın önsözünden alınmıştır.
Cemile Cevher kimdir?
1926 yılında Maçka /Trabzon’da doğdu. 1946 yılında İstanbul’a yerleşti. Bestekar Sadettin Kaynak’ın, İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Müdürü Cevdet Çağla’ya Tavsiyesi üzerine, 1950 yılından itibaren Hasan Sözeri’nin yönettiği Karadeniz’den Sesler Topluluğu’nda ses sanatçısı olarak, emisyonlara katılmaya başladı. Hasan Sözeri’nin İstanbul Radyosu’ndan ayrılması üzerine, çalışmalarını bir süre Kemençeci hasan Tunç ile sürdüren Cemile Cevher, 1953 yılından itibaren, Sadi Yaver Ataman tarafından kurulan ve yönetilen Memleket Havaları Ses ve Tel Birliği Topluluğu’nda çalışmalarına devam etti. İstanbul Radyosu’nda, Yurttan Sesler Topluluğu kurulunca (1954), Muzaffer Sarısözen’in önerisi ile, bu topluluğun kadrolu sanatçısı oldu.
İstanbul Radyosu’ndaki görevinden 1979 yılında emekliye ayrıldı. Cemile Cevher; bilhassa seslendirdiği Karadeniz Bölgesi Türküleri ve horon havaları ile tanındı. Gerek radyo yayınları, gerek doldurduğu plak ve kasetler ve gerekse de yurt içi ve yurt dışında verdiği konserlerle pek çok türkünün, ülke genelinde yayılıp sevilmesini sağladı. Ses sanatçılığı yanında, Türkiye’nin çeşitli yörelerinden yaptığı derlemlerle, TRT Türk Halk Müziği Repertuarına “Derleyici” ve “Notalayıcı” sıfatlarıyla onlarca türkü kazandırdı ve bunları seslendirdi. Ayrıca çeşitli kurumlarda, eğitimcilik görevinde bulunarak öğrenciler yetiştirdi.
TRT’de ses sanatçısı, derleyici ve notalayıcı olarak çalışan, Türk Halk Müziği repertuarımıza onlarca türkü kazandıran Cevher, özellikle Karadeniz Bölgesi türküleri ve horon havalarıyla tanındı.
Derlediği bazı türküler:
İşte Geldim Ekim Büküm, Oynayın Kız Oynayın, Sen Bu Yaylalrı Yaylayamazsın, Hasta Oldum Derdune, Dirvana Vurdim Uçti, Divane Aşık Gibi Dolaşırım Yollarda, Terazi Tartayurum…