Şed Makam ile Transpoze İcra Arasındaki Fark… Doç.Dr. Gözde Sarı


Toplam Okunma: 11621 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 04:20
Kategori: Cevabi Yazılar, Eleştiri/Kritik

Bir eseri farklı bir perdeden çalınca, o eser transpoze edilmiş olur. Bir makam dizisini farklı bir perdeye göçürüp, orada yeni bir makam oluşturmak ise şeddetmek/tasvir etmek olarak tanımlanır. Bu terimlerin tümü çeşitli batılı yabancı dillere transpose/transposition olarak çevrilmektedir ki; musikidergisi.net’te 30 Ocak 2010 tarihinde sorulan “Transpoze ile şed arasındaki fark nedir?” sorusundaki problematik durumun; sözkonusu terminolojik karışıklığa bağlı olduğu kanaatindeyiz. Transpozenin Türkçe kökenli bir kelime olmaması ve ayrıca Arapça kökenli şed kelimesi ve makam kavramı içerisindeki tutarsızlıklar, duruma problematik zemin hazırlamaktadır…

30 Ocak 2010 tarihli (http://www.musikidergisi.net/?p=1324 ) yazıda bir takım tarihsel bilgilere zaten yer verildiği için, yazımızda terminolojik, kavramsal problemlere ve çözüm önerilerine değineceğiz.

Öncelikte –arızaları parantez içinde belirtilerek de olsa- günümüz müzik eğitiminde temel alınarak geniş katılımla uygulanan Arel- Ezgi- Uzdilek (A.E.U.) ses sistemindeki konu ile ilgili açıklamaları kısaca özetlemek zorundayız:

Arel-Ezgi-Uzdilek sisteminde makamlar 3 ana grupta sınıflandırılmıştır. 1. Basit (Ana) Makamlar 2. Şed Makamlar 3. Birleşik (Mürekkep) Makamlar.

Basit/Ana Makam: Basit kelimesinin Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’ne göre anlam şudur: 1. Yapılması ve anlaşılması kolay olan, karışık olmayan. 2. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz. 3. Her zaman rastlanan özelliği olmayan. Arel’in makam sınıflamasında yukarıdaki anlamlardan birincisine gönderme yaparak ‘basit’ kelimesini kullandığını düşünüyor, ancak bir makamı sınıflamaya koyarken ‘basit makam’ tabiri yerine ‘ana makam’ tabirinin istenileni daha doğru bir biçimde anlatacağını vurgulamak istiyoruz.

Mürekkep/ Bileşik Makam: Hüseyin Saadettin Arel’in tarifine göre; “herhangi bir makamın dizisi bir sekizli sahasını aşarsa yahut her hangi bir makamın dizisi içindeki perdelerden biri veya birkaçı hüviyetini değiştirmeye muhtaç olursa o makam mürekkeptir” (Arel, 1993; 273).

Şed Makam: Bu tanımda belirtilen “şed” kelimesi açıklamasına gerek Türkçe, gerekse Osmanlıca sözlüklerde ve kaynaklarda anlatılan anlamdaki “aktarmak, göçürmek” karşılıklarına rast gelmedik. Ulaştığımız sonuç ise Arapça kökenli “şedd” kelimesinin sözlük tanımının “tasvir, teslimiyet ve arttırmak” anlamına geldiğidir. Biz buradaki ifadenin göçürülen perdeye “teslimiyet” olduğunu ya da farklı bir perde üzerinde aynı makamın “tasvir” edileceğinin ifade edildiğini tahmin ediyoruz. Fransızca kökenli transpose kelimesinin sözlük anlamı ise “bir doku ya da organın bulunduğu yerden başka bir yere taşınması” şeklindedir.

Transpoze/transposizyon kelimesinin diğer dillerdeki yazılışları şöyledir:

Frn, İng; transposition, Alm; transposition, tranposierung, İt; transpositione, İsp; transposicion, Port; transposiçao…

Ahmedoğlu Şükrullah 15 yy. son çeyreğinde “şedd = tabaka” olarak karşılık veriyor.

Görüldüğü gibi dilimizde kullanılan “şed, şet” kelimesi hiçbir sözlükte “aktarma, göçürme” olarak açıklanmıyor.

Belirli makam dizilerinin kendi yerinden alınıp, bir başka perdeye taşınarak, orada yeni makam meydana getirilmesi şed makamların doğuşu olmuştur. Arel “Herhangi bir makamın şeddini ondan başka bir makam imiş gibi ayrı bir isimle anmak doğru değildir. Çünkü basit ve mürekkep bir makamı 24 gayri müsavi taksimatlı umumi dizinin müteaddid perdelerine göçürüp, şed yapabiliriz; bunlar müstakil makam olmaz; aynı makamın kendi mevkiinden başka yerlerdeki şeddi olur” ifadesini kullanmıştır (Arel, 1993; 281).  Ancak A.E.U.’ya göre tasnif edilmiş şed makamlar; çoğu zaman yine aynı sistemin tasnif ettiği bileşik makamlarla benzer özellikleri göstermekte ve bu tanım şed makamları ifade etmemektedir.

A.E.U. sistemi şed makamları “ana makam dizilerinin farklı perdeler üzerindeki göçürülmüş şekilleridir” olarak tarif etse de; bu makamların göçürüldükleri perdeler üzerinde kendilerine mahsus özellikler kazandıklarına şüphe yoktur.

Şed makamların göçürüldükleri perdelerde kendi karakteristiklerini kazandıkları, esas dizileriyle benzer özellikleri kalmayacak kadar farklılıklar gösterebildikleri ve hatta bileşik makamlar sınıfına dâhil edilebilecekleri kabul edilmelidir ki; kanaatimizce şed makamlar bileşik makam olarak tarif edilen makam özelliklerini gösterirler ve aslında bileşik makam olarak tasnif edilmelidirler.

Örneğin;
1- Sistemin “ana makamı” Çargâh’ın Acem Aşiran perdesindeki şeddi Acem Aşiran Makamı, Rast perdesindeki şeddi Mahur Makamı olarak kabul edilmiştir. Ancak Acem Aşiran makamındaki yerindeki uşşak çeşnisi keyfiyeti, Acem Makamı dizisi ve Sabâ geçkisi göz ardı edilemez. Bu özellikler Çargâh Makamının neresindedir? ya da Mâhur Makamı bünyesindeki rast dizisi nasıl göz ardı edilebilir? Bu durumda Çargâh, Acem Aşiran ve Mahur’un birbirinden çok farklı makamlar oldukları ortaya çıkar. İcracıların deyimlerine göre bir ses pest çalınan Mahur, Acem Aşiran değildir ya da bir ses yukarından çalınan Acem Aşiran, Mahur değildir.

Dügâh perdesindeki (yerindeki) uşşak çeşnili kalışlar makamın önemli özelliğidir ve bu çeşni klasik eserlerin çoğunda yapılmıştır. Bu esnada bileşik bir makam olan Acem Makamı dizisi meydana gelir.

Sabâ Makamı dizisi Acem Aşiran makamı içerisinde sıkça kullanılmaktadır. Kanaatimizce bu dizi Acem Aşiran makamı bünyesine dâhil edilemez. Fakat eserlerde yapılması adet olmuş bir geçki olarak kabul edilebilir.
Saba Çeşnisi ve Dizisi

Bu diziyle birlikte, makamın Rast Makamıyla olan ilgisinden dolayı önem kazanan inici Rast Makamı dizilerinin de makamın dizisine dâhil edilmesi gerekmektedir. Çünkü seyir içerisinde bu diziler iç içe kullanılmaktadır.

2- Sisteme göre Zirgüleli Hicaz Makamı dizisi rast üzerine göçürüldüğünde Hicazkâr Makamı, Irak üzerine göçürüldüğünde Evcâra Makamı, Hüseyni Aşiran üzerine göçürüldüğünde Sûz-i Dil Makamı, Yegâh üzerinde göçürüldüğünde ise Şed-Araban Makamı ortaya çıkar. Bunlardan Evcârâ Makamı, Zirgüleli Hicaz Makamına en yakın olan şeddir. Ancak bu makamdaki evcteki segâh ve müstear çeşnileri Zirgüleli Hicaz Makamında muhayyer üzerinde görülmemekte, bu perdedeki çeşnileriyle Evcârâ Makamı kendi bağımsız karakterini oluşturmaktadır. Evcârâ kelimesi anlamının “evici süsleyen” olduğu da düşünülecek olunursa, makamın Zirgüleli Hicaz şeddi olarak kabul edilmesi anlamsızlaşmaktadır. Aynı şekilde Hicazkâr Makamındaki nevadaki hicaz hümayûn hakimiyeti ve rasttaki hicaz hümayûn dizileri makamı Zirgüleli Hicaz Makamından uzaklaştırmaktadır.

Zirgüleli Hicaz Makamı Dizisi :

Evcârâ makamındaki önemli özellik; evç perdesi üzerinde bulunan çeşnilerdir.

Makam inici seyir karakterinde olduğu için; tiz durak üzerindeki bölgede geniş müzik cümleleri yer almakta, makam dizilerinin bir sekizliyle sınırlandırıldığı sistemde genişlemiş kısım olarak tarif edilen tiz durak üzerindeki çeşniler birçok inici makamda olduğu gibi, Hicazkâr Makamında da makamın seyri açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle gerdaniye üzerindeki seyir alanına hâkim olan bûselik çeşnisinin de diziye dahil edilmesi gereklidir ki; bu esnada neva üzerinde Hicaz Hümâyûn Makamı dizisi oluşur.

SONUÇ

1- Bu analitik çalışmalar söz konusu her makam için daha ayrıntılı olarak yapılabilir. Tarafımızdan yapılan ve burada küçük bir kısmının özetine yer verilen tüm inceleme ve araştırmalar; şed makamların aslında kendilerine has özellikleri, çeşnileri, seyirleri ve karakterleri olan birer birleşik/mürekkep makam olduklarını göstermiştir.

2- 30 Ocak 2010 tarihli “transpoze ile şed arasındaki fark nedir?” sorusunun cevabı ise; bir makam dizisinin ve o dizinin çeşni ve aralıklarının farklı bir perdeye göçürülmesinin ve göçürülen dizi ile yeni oluşan makam dizisi arasında var olan benzer özelliklerin söz konusu iki makamı birbirinin farklı perdelerdeki transpozesi yapmayacağıdır.

Yukarıda da belirtildiği gibi, icracıların deyimiyle Mahûr’u 1 ses pest çalmak, onu Acem Aşiran yapmaz. Hicazkârı bir ses pest çalmak onu Evcârâ, 4 ses pest çalmak Şedd-i Araban yapmaz.

İcracıların ses renkleri ve kapasitelerine bağlı olarak farklı perde ve frekanslar üzerinden yaptıkları icraları ve çalgıların (özellikle ney çalgısının) ses renklerine göre oluşturulan transpoze şekilleri ile şed makam kavramı birbirlerinden tamamen farklıdır.

Bu konuda oluşan problemler, yukarıda da belirtildiği gibi, tranpozenin Türkçe kökenli bir kelime olmaması ve ayrıca şed makam kavramı içerisindeki tutarsızlıklara bağlıdır. Şeddedilmiş makam dizilerinin, farklı perdelerde, farklı özellikler kazanmaları ve kendi bünyelerini oluşturması sebebiyle, her bir şed makamın aslında birleşik makam olarak kabul edilmesinin bu terminolojik karışıklığa çözüm getireceğini düşünüyoruz.
___________________________________
Şed makamlar hk. kaynak: Hüseyin Saadettin Arel (1993). Türk Musikisi Nazariyatı Dersleri, Hazırlayan Onur Akdoğu, Kültür Bakanlığı Yayınları:1347, Sanat-Müzik Dizisi:33-1.




Hoşgeldiniz