Bir Dünya Prömiyerinin Duygusal Mesajları Üzerine… H.Dilek Özkan*
Toplam Okunma: 4182 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:34
Dergimiz müzikolojik temennilerinden biri de bir konserin izlenmesinin ardından, sıcağı sıcağına yazılıveren ilk izlenimlerdir. Ama maalesef yayın hayatımız olan üç yıl boyunca bu temennimizin gerçeğe dönüştüğünü hiç görememiştik… İTÜ TMDK Doktora programından Sn. Dilek Özkan dün yayınladığımız konser duyurusunun ardından ilgili konser izlenimlerini, hızlı bir şekilde kaleme alan ilk yazar oldu… Aktarıyoruz : “22 Aralık 2009 akşamı Prof.Dr.Kamran İnce’nin Prof.Dr.Cihat Aşkın’ın siparişi üzerine yazdığı ve Cihat Aşkın’a ithaf ettiği Partita in E eserinin Dünya Prömiyeri yapıldı…
22 Aralık akşamı İTÜ-Maçka G Anfisinde Prof.Dr.Kamran İnce’nin Prof.Dr.Cihat Aşkın’ın siparişi üzerine yazdığı ve Cihat Aşkın’a ithaf ettiği Partita in E eserinin Dünya Prömiyeri yapıldı. IMME’nin ( Istanbul Modern Music Ensemble) verdiği konserin ikinci bölümünde kemanda Cihat Aşkın ve perküsyonda Amy Salsgiver tarafından seslendirilen eser, teknik özelliklerinin yanısıra dinleyicinin duygusal canlandırımındaki mesajları dikkat çekiciydi. (Konser detayları için bkz: http://www.musikidergisi.net/?p=1280)
Eserin ilk bölümünde baskın bir fikir olmadan, dinleyicinin algısına bırakılan bir tema gözlemlendiğini ifade etmek mümkün. Her ne kadar “partitalar” yapı itibarıyle dans eşlikleri bakımından uygun formlar olarak nitelendirilirse de eserin bu bölümde, mistik ögeleri anlamsal olarak yüklendiği ve tınılarının dinleyiciyi farklı bir dansa hazırladığı çağrısını içeriyor.
Bu ilgi çekici ama bir o kadar da farklı giriş temasının ardından gelişen ritmik devinimler sizi bir dünyadan başka bir dünyaya bazen de biraz hızlıca olmanız gereken geçişlere sürüklüyor.
Kemanın üstün sanatlı tekniğinde hayat bulan melodilerin tonal yapısı bestecinin bilinen, ince teknik dehasını da vurguluyor. Eserde perküsyonun eşlik ettiği partiler, sizi kimi zaman dünyevi algınızdan çıkarıp törensel bir ritüele doğru gönderiyor.
Bununla beraber devam eden ritmik ve armonik değişimlerle an’a dönerek eserdeki o dinamizmle, yaşamamız gereken dünyayı hatırlayıp -bestecisinin de ifade ettiği gibi- hayatı tüm duygularıyla; “varolmaya dair hayata ve insana ait ne varsa hissedebileceğiniz doğal gelgitlerle ” yaşamanız gerektiğini müziksel algıda farkediyorsunuz.
Eserin sonlanmasında bu müziğe hayat veren keman ve perküsyonun sizi çıkardığı -çok farklı ve kesinlikle çok özel- yolculuğunuzu; içsel benliğinizde huzurla tamamlamış oluyorsunuz.
Ne güzel bir duygudur ki günümüz müzik eserleri gelecekte kaleme/konserlere/kayıtlara aktarılırken bu akşam Dünya ilk seslendirimini/prömiyerini canlı olarak dinlediğimiz eserin önemli bir yer alacağı izlenimini edinerek konser salonundan ayrılıyorsunuz…
_______________________________________
* H. Dilek Özkan, İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü Doktora programı öğr.