Müzik Alanında “Doğru” ve “Yanlış”lar… Devam Eder mi Dersiniz?.. Göktan Ay
Toplam Okunma: 2674 | En Son Okunma: 19.11.2024 - 12:48
Değerli yazar Şeref Oğuz’un “Enayilik & Dâhilik”* adlı yazısını okuyunca çağrışımlar oldu doğal olarak. Gerçi Sn. Oğuz, işi dahilikle karşılaştırarak “siyasete” ince vurgular yapmıştı. Ben de o yazıdan ilham olarak “sanat/müzik alanını” yorumlamak istedim. “İyi fikir ile kötü fikir arasındaki farkı, çoğu kez “zamanlama tayin eder. Ş.O.” Çok doğru, çünkü zamanı iyi kullanmak önemlidir…
Öyle bir hata yaparsınız ki, zamanı geri getirmek mümkün olmadığı için batağa/çıkmaza saplanırsınız. Bu konuda; popüler alanda kendini gösterenlerin dediklerini/yaptıklarını/icraatlarını her gün zorunlu olarak okumakta/dinlemekteyiz. Ancak; sanat alanında ciddi
iş yapanlara, yazarlara, yönetenlere halkımızın, nedense! bu kadar şansı/hoşgörüsü olmamaktadır.
İnsan hayatında en önemli ögedir “zaman”, ancak ülkemizde çok az değer verilir…Bazı insanlar zamanla yarışır, işlerinde titizlenerek en iyisini yapmaya çalışırlar ve başarılı da olurlar…Ancak, bu titizlik diğerlerince gereksiz/hastalık olarak adlandırılmaktadır.
Özellikle görsel alanda yapılacak faaliyetlerde, her şeyin en ince noktasına kadar düşünülmesi şarttır…Bir konser öncesi yapılacak konuşmanın şekli/içeriği/süresi, konuşmacının giysisi/duruşu/tavrı/hitabeti çok önemlidir ve konserin başlamadan bitmesine sebep olabilir…
Kısaca; iş “o zamanda” başlar ve iyi kullanırsanız “o zamanda” biter…
Havuza dalmadan önce derin nefes almak, iyi fikirdir; havuza daldıktan sonra derin nefes almak kötü fikir! (Ş.O.) Bir konser vermek/düzenlemek/kendini göstermek iyi fikirdir…Ancak önce derin bir “nefes” almakta yarar vardır, bu nefes size ne yapacağınızın yol haritasını verecektir..Yoksa sahnede alacağınız nefesler size bir yarar getirmeyecek, kurtarmaya yetmeyecektir. Yani sahnede yaparım/düzeltirim düşünceleri doğru değildir…
Sahnede oluşabilecek hataları önlemeye çalışmak iyi fikirdir, ancak hata olduktan sonra kızmak/söylenmek/suçlu aramak doğru değildir. Özellikle Türk müziği mensuplarında geleneksel olan; biz yaparız/biz çalarız/bir prova yeter/ilk defa söylemiyoruz-çalmıyoruz/orda hallederiz şeklindeki yanlış fikirlerin/uygulamaların ilk başta önlenmesi gerekmektedir. Hata yaptıktan sonra kafayı duvara vurmak/uykusuz geceler geçirmek iyi fikir değildir, hayatınızın şansını yok etmiş olabilirsiniz… Büyüklerimiz; testiyi kırmadan önce gerekli tedbirin alınmasını salık vermişlerdir…Demek ki; “Önce tedbir, ardından tevekkül iyi fikir; önce gaflet, ardından teessür kötü fikir.”dir. (Ş.O.)
Ayağını yorganına göre uzatmak iyi fikirdir ve hayatımızın her alanında çok kullanılan bir deyimdir. Ancak, siz eğer kendinizdeki yeteneği anlamamış, başka alanı zorluyorsanız bu kötü fikirdir. Örneğin, çalgı çalamıyorsanız, çalmak için zorlamak/sahnede yer almak; çalgıyı iyi çalıyorsanız ama sesiniz yeterli değil ise solist olmak için zorlamak/sahnede yer almak istemek doğru fikir değildir. Sahne; ev/hamam/mutfak/kına gecesi değildir. Olmayanı zorlarken, olanı da kaybetmek her zaman düşünülmelidir. Sahne ciddi iştir, bilimsel kuralları vardır ve ciddi tutulmalıdır…
“Yenile yenile yenmesini öğrenmek iyi fikir; yenile yenile bunu alışkanlık edinmek kötü fikir.”(Ş.O.) Maalesef ülkemizde çok yaygındır. Her sahne bir tecrübedir, ancak yanlışlardan ders alınabilirse…Sahnedeki yanlışlarını görmeyen bir çok müzik insanı, yıllardır aynı tutumu sürdürmekte ve neden kimsenin kendisini aramadığından, kendisinin çok değerli olduğundan, işini en iyi yaptığından bahsedebilmektedir…Onun içinde, sahnede görev alacakların yanında çalışanların, mutlaka sahne konularına hakim, doğruyu söyleyebilecek, kişiyi yönlendirebilecek yapıda insanlar olmaları şarttır… Özellikle müzik insanları adına iş yapan iletişim koordinatörü/memejer/basın ve halkla ilişkiler sorumlusu v.b. kişilerin bu konuda çok titiz olmalarında yarar vardır. Yanlışlar alışkanlık haline getirilirse, büyük handikaptır.
Sahne, seyirciye saygının bir ifadesidir. O nedenle, “ben” kuralları değil, sahne kuralları geçerlidir. Sahne kuralları da “bilimselliğin” bir sonucudur. Daha önceki bir yazımda “Türk müziği alaturkalıktan nasıl kurtulacak” başlığı ile düşüncelerimi/uygulamalarımın sonuçlarını belirtmiştim. Bunları çoğaltmak değil, asgariye indirmek gereklidir.
_______________________________________
*Sabah Gazetesi, 30.10.2009