İnci Çayırlı… Ahmet Rasim Küçükusta
Toplam Okunma: 3727 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 21:28
İnci çayırlı sesiyle, tavrıyla, zarafeti ile senelerdir Türk musikisinin yaşayan efsanesi. O, Münir Nurettin’ in gözdesi, Kadıköy’ lü güzel sarışın kız hâlâ. Enis Batur’ un tarifiyle musikimizin ‘Kutup Yıldızı’. Mustafa Keser onu dinlerken gözyaşlarını tutamadığını söyledi. Mehmet Barlas O’nu şu sözlerle ne güzel anlatmış: ‘Nasıl bir duygu acaba bu kadar güzel bir sese böylesine zengin bir yorumlama gücüne sahip olmak. Acaba İnci Çayırlı diğer insanlardan ne kadar farklı olduğunu biliyor mu?’ …
Dün akşam(27 Ekim 2009, İstanbul) İnci Çayırlı’ nın bir konserini daha dinlemek mutluluğuna eriştik. Musikiden duyduğu heyecanın konservatuar imtihanına girdiği zamankinden farksız olduğunu hissetmemek mümkün değil.
O, Münir Nurettin’ in gözdesi Kadıköy’ lü güzel sarışın kız hâlâ. O, musikimizin bir ‘İnci’ si ve dünya döndükçe de öyle kalacağına hiç şüphe yok.
�
Konserden sonra Mustafa Keser ile konuştum. İnci Çayırlı’ dan övgü ile söz etti;onu dinlerken gözyaşlarını tutamadığını söyledi.
İnci Çayırlı konseri için kendisinde bir hatırası olan bestekarların şarkılarını seçmişti. İşte bu şarkılardan ve hatıralardan bazıları:
BAHAR OLSA ÇEMEN-ZAR OLSA ÂLEM HANDEDÂR OLSA
Konsere dayısı Udi Fahri Kopuz’ un bu mükemmel hicaz şarkısı ile başladı. İnci Hoca’ nın babası Fazlı Bey musikiye çok meraklı sesi de güzel olan bir İstanbul Beyefendisidir. Ev ortamında söylediği şarkılar kızının gönlünde musiki ateşini yakmaya yetmiştir.
Yaşıtlarının bebeklerde oynadığı çağlarda küçük İnci usulüyle makamıyla şarkılar söylemeye başlamıştır. Ancak onun musikiye esas adım atışı dayısı ünlü bestekâr Fahri Kopuz sayesinde olur. Babası kızının geleceği konusunda kayınbiraderi Fahri Bey’ in karar vermesini ister. İnci’ nin söylediği şarkıları dinleyen dayı Fahri Kopuz onun İstanbul belediye Konservatuarına girmesini ister. Eski yazıyla Mesut Cemil e Cevdet Çağla’ ya hitaben bir kart yazıp eline tutuşturur. Kartta şunlar yazmaktadır: ‘Beğenirseniz alın, beğenmeseniz atın.’ İnci hanım çok başarılı bir imtihan verir ve böylece musiki eğitimine başlamış olur.
KALPLERDEN DUDAKLARA YÜKSELEN SESİ DİNLE
Sadettin Kaynak radyoda dinlediği İnci Hanım’ ı tanımak ister. Avni Anıl ve Alâeddin Yavaşça onu bestekârın o zamanlar ikamet etmekte olduğu Sıraselviler’ deki Kaynak apartmanına götürürler. Ona ‘Bu yoldan şaşma, devam et. Benim şarkılarımı her zaman okuman lazım diyerek iltifat eder ve ona imzalı bir resmini hediye eder. Resmin arkasına şunları yazmıştır: ‘Platin sesli kızma tahassürlerimle’
YILLARDIR BEKLİYORUM BİR GÜN DÖNERSİN DİYE
Bu bir Neveser Kökdeş şarkısı. Neveser Hanım ve ağabeyi Muhlis Sabahattin Bey musikimizin batıya açılan pencereleridir. Neveser Hanım o senelerde Moda’ da oturmaktadır ve eserlerini geçmek için sanatçıları evine çağırmaktadır. İnci Hanım da radyoda okuyacağı bir şarkı için bestekârın evine gider ancak ‘Bugün senin prova günün değil’ diyerek adeta kapıdan kovar onu. ‘Yarın radyoda okuyacağım şarkıyı geçmek için geldim efendim’ dediyse de kendini dinletemez ve dönmek zorunda kalır. Ertesi gün çok radyoya çok erken giderek bu şarkıyı geçerler.
Biraz kül biraz duman o benim işte
Güfte Ümit yaşar Oğuzcan beste Avni Anıl. Bir sabah çok erken saatte telefonu çalar. Arayan Avni Anıl’ dır. Pek çok kereler olduğu gibi yeni yaptığı bir bestesini İnci Hanım’ a terennüm etmek ister. Bu, bugünde de dillerden düşmeyen bir nihavent şarkıdır: Biraz kül biraz duman o benim işte. Avni Bey şarkının zeminini bitirir bitirmez İnci Hanım’ ın ağzından şu sözler dökülür: Ne yaptın sen Avni? Avni Anıl şaşırır. İnci Hanım devam eder: Harika bu. Gerisini düşünemiyorum.
BAKTIKÇA GÖLGEME YADİGÂR DİYE
Güfte Lemi Atlı beste Alâeddin Yavaşça. Lemi Atlı hayatının son senelerinde Mualla Gökçay’ a âşıktır ama aşkına bir karşılık alamaz. Bu güfteyi resminin arkasına yazarak Alâeddin Yavaşça’ ya verir ve ondan bunu bestelemesini ister ve bu muhteşem kürdîlihicazkâr şarkı doğar.
ARAZ ÜSTE BUZ ÜSTE
Bu Azeri türküsünü İnci Hanım ilk defa 12 yaşlarında iken Feyzi Aslangil’ den dinler ve onunla beraber söylerler. Halasının evindeki bir musiki toplantısına babasının da arkadaşı olan ünlü piyanist Feyzi Aslangil de davetlidir. Babası onu Feyzi Bey ile tanıştırır. Feyzi bey bu türkünün ilk kısmını kendi okur ve şöyle der: İkinci bölümü önce ben okuyacağım, iyi dinle, sonra sen tekrar edeceksin. Onun piyanosu eşliğinde okur. Feyzi bey çok beğenir ve onu yanaklarından öperek tebrik eder. Bu türkü Araz üste buz üste’ dir.
BENİ DE ALIN NE OLUR KOYNUNUZA HATIRALAR
Güfte Baki Süha Edipoğlu beste Selahattin Pınar. İnci hanım 6-7 yaşlarında babası ile her cumartesi vapurla Karaköy’ e geçip Beyoğlu’ na gezmeye çıkarlar. O zamanın ünlü mekânı Degüstasyon’ un önünden geçerken cama vurulur. İki İstanbul beyefendisi onları içeri davet etmektedir. Bir papyonlu biri kravatlı bu kişiler ünlü bestekârlar Osman Nihat Akın ve Selahattin Pınar’ dır.
Bu Selahattin Pınar’ ın ‘Bestekârlık adına ne yaptıysam bu şarkıda yaptım’ dediği şarkıdır.