İzmir, Opera Şehri Olur mu?.. Dr. Ayhan Sarı*
Toplam Okunma: 3950 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 06:15
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Aziz Kocaoğlu, büyük başarısı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi açılışının hemen ardından uluslararası nitelikte görkemli bir opera binası yapılması için harekete geçti. Önce büyük bir jüri topladı. Sonra üstün niteliklere sahip bir opera binası için düğmeye bastı…Düşüncesi ve hayaldeki romantik canlandırımı güzeldi… Geçenlerde bir haber daha vardı. Büyükşehir Belediyesi’nin Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda 5 bin kişilik açıkhava tiyatrosu yapacağı duyuruluyordu… Açılan birçok kültürel kompleks İzmirli’den yeterli ilgiyi görmedi. Sanki İzmir geri kalmışlığının kompleksini kültür kompleksleriyle gidermeye çalışıyor…
Geçtiğimiz günlerde basında yer alan bir haberde Büyükşehir Belediyesi’nin Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda 5 bin kişilik açıkhava tiyatrosu yapacağı duyuruluyordu. İzmir’de en çok seyirci alacak tiyatronun sahne üzerindeki çatısında güçlü ses ve ışık düzeni konulacakmış. Sanatçılar için özel kulisler planlanmış. “Projenin tamamlanmasıyla İzmir, çok önemli sanatçıları ve tiyatro gruplarını daha sık ağırlayacak” deniliyor. Ne güzel…
Haberde devamla Büyükşehir Belediyesi’nin Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni yaptığı, Tarihi Havagazı Fabrikası’nı restore ettiği, Güzelbahçe’ye amfitiyatro kazandırdığı, Fuar Açıkhava Tiyatrosu’nu yenilediği de anımsatılıyordu. Bildiğimiz kadarıyla İnciraltı’nda Kent Ormanı içinde de bir açıkhava tiyatrosu var. Bornova’daki Büyük Park’ta da. Aklıma gelmeyen bir çok yerde de vardır. Ayrıca hemen her ilçenin kültür sanat merkezi de var. Kimini üniversiteler, kimini belediyeler yaptırdı.
Beş bin kişilik açıkhava tiyatrosu, gerçekten hoş bir eser olur İzmir için. Ama nereden çıktı bilemiyorum, UNIVERSIADE (Üniversite Oyunları) için yaptırılan devasa spor salonları, tenis kortları geliyor akla. Salonlar arada sırada etkinliklere sahne oldu. Ama Örnekköy’deki çok önemli tenis tesisi, son olarak uluslararası bir turnuvada bile İzmirli’den yeterli ilgi görmedi. Sonuç olarak İzmirli bu tesislerden yeterince yararlanıyor mu?(1)
İzmir geri kaldı…
Kurulduklarından bu yana on yıllardır -sanki İzmir’de hiç uygun bina yokmuş gibi- Devlet senfoni orkestrası(1975) ve Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun(1986) hala kendi binaları yoktur. Bu durumun yerel yöneticilerimizin dikkatlerinden kaçtığı tabii ki düşünülmüyor?.. Bir başka İzmir kültür boşvermişlik örneği: Dünyanın en büyük ikinci Türk çalgıları koleksiyonu 20 yıldır İzmir’dedir. Büyükşehir Belediyesi ilgilenmez. Çünkü sn.başkanın İzmir’in/İzmirli’nin nabzını tutan danışmanları vardır!.. Bu sanat kurumları İzmirli’nin umurunda olsaydı tablo böyle mi olurdu?
İzmirli -üç milyonda maksimum Bir-iki bin kişi dışında- ne operayla, ne senfoniyle, ne de koroyla ilgilenmez… Birileri İzmirlinin kültürel entellektüelliğini abartır da abartır…
İzmir bu değil. İzmir 1970′li yıllarda ticareti, kültürel etkinlikleri ile İstanbul’la kapışır, hatta bazı konularda ondan ileride konumdaymış. Hatta 1990 ortalarına kadar da öyleydi. İzmir geri kaldı… Daha da geriye düşmeye devam ediyor. Bursa, Eskişehir, Denizli ve Antalya, hatta Edirne gibi şehirler durmadan gelişip ilerlerken İzmir sadece kızları ve havası güzel olan, canı sıkıldı mı Çeşme’ye Foça’ya kaçan, rakı balıkçı, ehli keyif insanlardan oluşan bir memleket görünümünde panaroma çiziyor.
Bu satırların yazarı Kültür Bakanlığı Edirne Devlet Korosu şefliği görevi sırasında bulunduğu 100 bin nüfuslu Edirne’de bile İzmir’den daha fazla misafirlerini gezdirecek, çay ile soluklandıracak atmosfer/mekan buluyordu.
İzmir sadece görünüm olarak değil, ileriyi görme düşünce ve kafa yapısı olarak da geri kaldı. İzmirli sadece Atatürkçü görünmek ve bu yönde tepkiler vererek ilerici olduğunu kanıtlamaya çalışan bir kent halkı haline geldi. İzmir’in yöneticileri ileri fikirleri köreltmeye, kısır çıkar dedikodularında verimsizliğe 1990’ların sonuna doğru başladı. İzmir bu haliyle bile Türkiye’nin o zamanlardaki gelecek iktidarının sinyalini haber vermişti. Okuyamadılar.
İzmirli gene sinyal veriyor. Doğru okumak gerek…
Sn. Kocaoğlu şöyle diyor:
“Merkezi hükümet İzmir’e yatırım yapmadığı için İzmir geri kaldı… Bizim İzmir sınırları içersinde vergi olarak verdiğimiz paranın yüzde 22’si İzmir’e dönmüştür, merkezi hükümet Konya’ya yüzde 52, Antalya’ya yüzde 64, Kayseri’ye yüzde 123 yatırım yapmıştır. Ben buradan sesleniyorum, İzmir eğer geri kaldıysa, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarını 6 katına çıkarak geri kalmadı. Merkezi hükümet İzmir’e yatırım yapmadığı için geri kaldı. Yıllardır bizim paramızı alıp 5′te birini veriyorlar, 6′da birini, 7′de birini veriyorlar. 5 yıl bizim paramızı bize versinler. Hatta bize de vermesinler, devletin hükümetin yapması gereken yollarımızı, hızlı trenlerimizi, otobanlarımızı yapsınlar, turizme nasıl başka yerlere veriyorlarsa teşvik versinler, sanayiye teşvik versinler. Madem ‘İzmir geri kaldı’ edebiyatı yapıyorlar, bizim paramızı 5 yıl almayarak bu kenti kalkındırsınlar bakalım, ondan sonra konuşalım.”
Sayın Kocaoğlu’nun tahayyülesindeki İzmir güzelliğinden 150 kişi etrafında toplanmış taksici oda başkanından bilmemne başkanı ve de müdürüne değin ortalama 2000-5000 kişi mutlu azınlık rolünü oynuyor…
Diğer çoğunluk ise sosyalliklerini, ya evlerinde ya da izmir’in doğal sunumu olan deniz kenarlarında bedava yaşıyor. Eskiden konak ve karşıyaka’da deniz kenarında vatandaşın çayını yudumlayabileceği çay bahçeleri vardı…
İzmirliyi deryanın içinde yaşarken kıyısında oturup bir bardak çay içemez hale getirdiler… İzmir’de denize sıfır oturabileceğin mekan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Oralara da gelir düzeyi normal halk gitmez, gidemez… “Göztepe-Güzelyalı’dakiler” derseniz onlar için “asfalt gürültüsü ve egzoz dumanında çay” tanımı daha uygun olur… Bunlar, yani yerel yöneticiler 20 yıldır İzmirlinin tüm doğal sosyal yaşam alanlarını kısıtladılar. Gerekçeleri ne olursa olsun yönetim, “yönetemediğini kes at” demek midir?..
. . .
Şimdi Karşıyaka’ya görkemli bir şehir opera binasının projesi gündemde… Düşünce güzel olmasına güzel…
İzmir’in, Bayreuth (Lübnan değil Almanya) gibi W. opera festivali kenti olması hayali -bu otel yokluğunda-güzel olmasına güzel de bunu gerçekleştirecek, operanın arkasında duracak halk/kitle alt yapısı var mı?.. İzmirli -müzik öğrencilerinin kimi ve sayısı bini geçmiyecek belli başlı sinfoni/operasever dışında- hayatında kaç kez operaya gitmiş?
Üstelik İzmir bir opera bestecisi de yetiştirmemiş…
Kanımızca bu opera projeleri Belediyede jüri üyesi, sanat danışmanı vs olma heveslisi birkaç aydının doldurmasıyla yapılıyor?
. . .
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe belediyeleri önce kimi oy ayarlayıcı seçkinler tarafından iş üstünde görülme / hedef saptırma amacında yatan hava atma uygulamalarından vazgeçmeliler.
Sayın Başkan Aziz Kocaoğlu’nun opera ve klasik batı müziğini sevdiği bilinir. Zevk/beğeni anlayışı için ne diyebiliriz ki?..
Biz İzmir için büyük opera binası konusunu fikir olarak desteklesek de İzmir’de gerek sanat, gerek para ve en önemlisi halk alt yapısının hazır olmadığını, bu opera projesine harcanacak parayla İzmirli’yi sanatın ve en önemlisi de naif, katılımcı sanat hayatının içine çekmenin başkaca yollarının aranmasının daha faydalı olacağını düşünüyoruz…
. . .
Opera, pahalı bir sanat dalıdır…
_________________________________________________________
(*) musikidergimiz@gmail.com
(1) Nedim Bubik “İzmir’de Kültürel Tesisler, İşlevini Görüyor mu?..”
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11873584&yazarid=203&tarih=2009-06-16
(2) “İzmir’de İstanbul Derbisi ve Düşündürdükleri “ http://www.mentalmasturbasyon.com/about/
* * * * * * * * * * *
Yazıya konu olan haber:
(İzmir) Opera binasının projesi yapılıyor…
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni hizmete açan Büyükşehir Belediyesi, uluslararası nitelikte görkemli bir opera yapılması için harekete geçti. Kocaoğlu, yarışma jürisinin ilk toplantısına katıldı.
İzmir’in “kültür-sanat kenti” olması hedefi doğrultusunda çok önemli bir adım atarak teknik alt yapısıyla Türkiye’nin en nitelikli konser salonu olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni (AASSM) hizmete açan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de aynı üstün niteliklere sahip bir opera binası için düğmeye bastı. AASSM gibi yeni opera binasını da “ulusal mimari proje yarışması” ile hayata geçirmeyi kararlaştıran Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin önde gelen mimar, mühendis ve sanatçılarından oluşan yarışma jürisini ilk kez bir araya getirdi.
İlk toplantıda başkan
İzmir’in ulusal ve uluslararası çapta önemli opera gösterim ve organizasyonlarına ev sahipliği yapacağı bu görkemli yapı için Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde buluşan jüri üyelerinin ilk toplantısına, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da katıldı. Çalışmalarını, İzmir için oluşturdukları vizyon doğrultusunda yürüttüklerini söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, hayata geçirdikleri ve geçirmek üzere oldukları projeler ile kentin dünya kültür endüstrisinden pay almasını hedeflediklerini kaydetti.
Sanat kenti olma vizyonu
Başkan Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“İzmir’in vizyonunda, kültür sanat kenti olma vizyonu var. Ayrıca biz, dünya kültür endüstrisinden kentimize pay almak istiyoruz. Bunun için de birçok çalışma yapıyoruz. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi deneyimimizden sonra, kentin ihtiyacı olan bir opera binası yapmak üzere yola çıkmıştık. Karşıyaka Mavişehir’deki Zübeyde Hanım Kültür Merkezi alanı olarak bildiğimiz alanda, İzmir opera binasını gerçekleştirmek üzere çalışmalar başlattık. Bu binayı projeyi yarışması ile yapacağız. Jüri üyelerimizle ilk kez bir araya geldik. Mazereti dolayısıyla katılamayan Rengim Gökmen dışındaki tüm jüri üyelerimiz buradaydı. Şartname ve genel ilkeler konusunda çalışmalar başlatıldı. Önümüzdeki günlerde şartnamemiz kesinleşecek ve sonrasında yarışma ilanına çıkacağız. Ardından da proje çalışmaları başlayacak. Hedefimiz İzmir’e görkemli bir opera binası kazandırmak ve İzmir’in vizyonları doğrultusunda kentimizi kalkındırmak.”
Yeni binanın özellikleri
AASSM’nin kendileri için iyi bir deneyim olduğunu da hatırlatan Büyükşehir Belediye Başkanı, yeni opera binasını şöyle tanımladı: “Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi üstün teknik özellikleri ile özel bir bina oldu ve kısa sürede uluslararası bir nitelik kazandı. Opera binamızın da ASSMM kadar mükemmel olacağına ve dünya opera camiasında yer edineceğine inanarak bu çalışmayı yapıyoruz.”
OPERA VE BALE İÇİN İKİ SALON YAPILACAK
Karşıyaka’da 5 bin metrekarelik alan üzerinde kurulması planlanan İzmir opera binasında, 1200 kişilik opera ve bale salonu ile 400 kişilik ikinci bir salon bulunacak. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi ile Avrupa standartlarında bir konser salonuna sahip olan İzmir, Büyükşehir Belediyesi’nin bu yeni projesi ile uluslararası nitelikte bir opera salonuna kavuşacak.
İnceleme
Türkiye çapında büyük projelere imza atan, ulusal ve uluslararası çalışmalarda görev almış ve ödül kazanmış, konusunda deneyimli mimarların, inşaat mühendislerinin, akustik uzmanlarının ve üniversitelerden temsilcilerin bulunduğu jüri üyeleri, ilk toplantının ardından opera binası alanında inceleme gezisi yaptı.
http://www.hurriyet.com.tr/ege/12710273.asp?gid=0&srid=0&oid=0&l=1
İzmir gerçeğinin br diğer yorumsuz aktarımı:
Güzel bir tesadüf üç ayrı gazetede dört ünlü ismin İzmir’i öven çoooook ama çooook güzel sözleri, düşünceleri vardı. Aşağı, yukarı dördü de İzmir’in en medeni en batılı şehir, İstanbul’dan sonra yaşayacakları tek kent olduğunu söylemişler… İzmir’e İzmirli sahip çıkmıyor. Fesatlık, kıskançlık diz boyu. Kaypaklık had safhada. Tembellik zirvede. Başarılı insanlara karşı bir hınç var. Kimileri koltuk sevdasında. Çıkar peşinde. Arkadaşlık dostluk yok. Dedikodu çok. Niye mi böyle düşünüyorum?..
İzmir’e, İzmirli sahip çıkmalı… Şenay Düdek
Pazar günü güzel bir tesadüf üç ayrı gazetede dört ünlü ismin İzmir’i öven çoooook ama çooook güzel sözleri, düşünceleri vardı.
‘Avrupa Yakası’ ile tanıdığımız ve sevdiğimiz gazeteci Gülse Birsel, gazeteci yazar Hıncal Uluç ve de sohbetinden, dostluğundan büyük keyif aldığım Müjdat Gezen ile arkadaşım gazeteci- yazar sevgili Ahmet Hakan.
Aşağı, yukarı dördüde İzmir’in en medeni en batılı şehir, İstanbul’dan sonra yaşayacakları tek kent olduğunu söylemişler. Müjdat ağabey biraz daha ileri giderek, İstanbul’u kaypak, İzmir’i daha delikanlı bulduğunu belirtmiş. İzmir için canını verebilecek olan ben ne yazık ki aynı düşüncede değilim. Kendimi ve bazı dostlarımı tenzih ederim. Bana her yerde kucak açan İzmir halkını da.
Niye mi?
İzmir’e İzmirli sahip çıkmıyor. Fesatlık, kıskançlık diz boyu. Kaypaklık had safhada. Tembellik zirvede. Başarılı insanlara karşı bir hınç var. Özellikle medyadan tutunda siyasetçi ve iş adamına varıncaya kadar herkes için geçerli bu söylediklerim. Kimileri koltuk sevdasında. Çıkar peşinde. Arkadaşlık dostluk yok. Dedikodu çok. Niye mi böyle düşünüyorum?
Benim gençliğimde İzmir’de çıkan pek çok bölgesel gazete vardı. Yeniasır, Demokrat İzmir, Ege Ekspres, Gazete Ege anımsadıklarım. Yine Tariş Bank, Yaşar Bank, Egebank, Tütün Bank gibi bankalar ve birçok da holding, iş adamı, sanayici vardı Çimentaş, BMC, İzmir Yün, Alpaslan Beşikçioğlu ve adını anımsayamadığım bir sürü Levanten iş adamı.
Kaçan kaçana…
Şimdi nerede? Kipa’yı kuran 100 iş adamı sidik yarışından Kipa’yı İngilizlere sonunda sattılar. Rüzgar enerjisini 13 yıl önce ilk İzmirli iş adamları kurdu. ARES ne oldu? Kalan tek bir gazete var, Yeniasır. Koskoca Mazhar Zorlu Holding yaşam savaşı veriyor. Şehri bok götürüyor. Yıllardır davası süren Basmahane’nin ortasında bir utanç abidesi olarak yer alan Dünya Ticaret Merkezi İstanbul’da Akmerkez yokken temelleri atılmıştı. İzmir’in gurur kaynağı olacaktı. Ne oldu? fareler cirit atıyor için de. İyi şeyler yapmak isteyenlere çelme takılıyor. Gençlerimiz iş bulamadıkları için kaçıyorlar.
Kısacası davulun sesi uzaktan hoş geliyor Ahmet, Gülse, Müjdat ve Hıncal ağabey. İzmir artık bana göre yalnızca emekli kenti. Anladınız mı?
_____________________
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13311491.asp?yazarid=352&gid=142