“Öteki Mahalle”nin İpod’unda Neler Var?.. Murat Meriç
Toplam Okunma: 3956 | En Son Okunma: 25.11.2024 - 21:43
Alafrangada Ahmet Özhan’ı(! MD), türküde Neşet Ertaş’ı tek geçiyorlar… Teknoda Habibe, popta İsmail YK favori. İlahi, her dem gözde. Sami Avni Özer flaş isim… Son olarak Sezen Aksu şarkı sözü verince biraz daha yıldızı parlayan ‘İslami Tarkan’ Sami Yusuf’un konserini de (04 Eylül 2009) fırsat bilip ‘öteki mahalle’ye girdik… Galiba her şey seçimlerde başladı: Erbakan’ı ağlatan hiphopçuları görmeseydik ‘öteki mahalle’nin ne dinlediğini merak etmeyecektik…
Orada hâlâ ilahiler terennüm edilir sanılırken, televizyonlarda ‘İlahi Star’ yarışmalarının duyurusu yapılırken, ‘çarşaflı teknocu’ Habibe’nin klibini izledik; aklımız karıştı, algımız değişti. Forumlara girdik, arkadaşlara sorduk, biraz kurcaladık ve baktık ki ‘öteki mahalle’de bambaşka bir hayat var!
Evlerine yapma çiçekler yerleştiren, her daim hacıyağı kokan, Tophane’deki kahvelerde ya da kimi küçük kitapçılarda buluşarak sohbet eden, Hekimoğlu İsmail okuyan, Tekbir Giyim’den giyinen ve evinde sadece belli kanalları izleyen ‘cemaat’in yerini, kafelerde oturan, yeni edebiyatçılarını yaratan, internet üzerinde kurulmuş ‘helal’ arkadaşlık sitelerinde tanışan, kaynaşan, iletişime ve teknolojiye açık bir topluluk almış. Artık ilahi de dinlemiyorlar zaten: Dini müzikle alakaları ramazanla sınırlı kalıyor. İlahiler de daha ziyade modernize edilmiş yüzleriyle çıkıyor karşımıza. Bir yandan pop starlarına kulak verirken diğer yandan kendi starlarını yaratıyorlar. Geleneksel türler her daim revaçta ama onları da buluşma vesilesi olarak kullanıyorlar…
Görebildiğimiz kadarıyla ‘öteki mahalle’de ‘Şu şunu dinler’ gibi keskin ayrımlar yok. Malum, cemaatlerden oluşan bir mahalle bu ve her cemaat kendi kurallarıyla yaşıyor. Müzik, bu kuralların dışında.
Yıllar önce, ‘bizden’ birisinin ‘mahalle’ye yaklaşmasını hayretle ve merakla takip etmiştik: Ahmet Kaya, Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmadan hemen önce onların eylemlerine destek vermişti. Kanal 7 ekranlarından canlı yayımlanan ‘Türban yasağına hayır’ konserini büyük bir heyecanla izlediğimizi hatırlıyoruz: Ahmet Kaya’yı canlı yayında, hem de bir konser boyu görebilmenin heyecanıydı bu! Tam o dönemde, dinleyicilerinden bazılarının ona sırtını döndüğüne bizzat şahit olduk. Bu, münferit bir örnek belki: Toplumun her kesiminde dinleyicisi vardı. Yaşasaydı çok daha büyük kitlelere ulaşacağı muhakkak. Onun için kendisini saygıyla analım, bu bahsin dışında bırakalım ve duyduklarımız, gördüklerimiz doğrultusunda ‘öteki mahalle’ye doğru uzanalım.
Sorumuz basit: Cemaat kimleri, nerelerde dinliyor? Bulabildiğimiz cevaplarsa aşağıda…
Fasıl, alafranga musiki: Büyük yıldız Ahmet Özhan…
Fehmi Koru’nun düzenlediği fasıl gecelerini duymayan kalmamıştır: Geçen şubat ayında Aydın Doğan’ın da katıldığı bir fasıl medyada çok konuşulmuştu. Bu geceler yıllardır her ay vuku buluyordu ve ‘öteki mahalle’nin popüler bir eğlencesiydi aslında. Aydın Doğan’ın katılımı, sadece bunları duymamızı sağladı.
Gerçi bu aralar bir değişimi haiz olduğu da bariz: Tophane’deki mütevazı kıraathanelerden büyük otellere taşınmış; küçük bir kadronun katılımıyla ve düşük bir bütçeyle yapılırken masraftan ve davetliden kaçınılmayan bir hadiseye dönüşmüş. Nazlı Ilıcak’tan Aydın Doğan’a, Atilla Koç’tan Sezen Cumhur Önal’a her telden konuk bu gecelere katılıyor. Kimi şarap içiyor, kimi şerbet. Ortak nokta gece boyu değişik sanatçılarca icra edilen alaturka musiki. Bu, ‘öteki mahalle’nin daha ziyade okumuşlarınca tercih edilen bir tür. İlahileri bile Ruhi Ayangil Korosu’ndan dinleyen bu kesim, estrüman da çalabilen insanlardan oluşuyor.
Bir diğer tercihleri de, enteresandır, klasik Batı müziği… Laiklerin bir dönem laikliklerini bu konserlerde gösterdiklerini, cumhuriyet mitinglerinin ilk provalarını da burada yaptıklarını hatırlıyoruz. Atatürk devrinden beri ‘muasır medeniyetler seviyesine’ çıkmamız için bir hedef ve gösterge olarak algılanan bu türü, ‘öteki mahalle’ mensupları, yıllardır gizliden gizliye ama bilerek dinliyor. Konserlerde görünmemeleri biraz da çekingenlikten.
Alaturkaya dönelim ve son sözü bir dönem genç kızların sevgilisiyken bir anda ‘öteki mahalle’nin en büyük yıldızı olan Ahmet Özhan’a getirelim. 70’lerde elinde rakı bardaklarıyla poz veren Özhan, 80’li yıllarda içkiye tövbe etmiş, rotasını popüler alaturka şarkılardan ilahilere, gazino sahnelerinden ramazan eğlencelerine çevirmişti. Bu dönemde ‘öteki mahalle’de pek sevilen Özhan, geçtiğimiz yıllarda yeniden alaturkaya döndü. Bu arada ‘cemaat’le bağını kopardı ve onun yerini pop şarkıcıları aldı.
Pop, rock: İsmail YK’dan Gece Yolcuları’na…
Bu dalda en çok dinlenen şarkıcı kim derseniz, cevabı kolay: İsmail YK. Almancı Yurtseven Kardeşler, bir dönem Alevilerin ilgisini çekmişti. Grubun solistlerinden İsmail YK, ilerleyen zamanda gruptan koptu, türküden uzaklaştı ve ‘cemaat’in pop ilahı oldu! Söylediği şarkılar herkesçe biliniyor, konserlerinde sahne önü türbanlı genç kızlar ve bıçkın delikanlılarca dolduruluyor. Belediye eğlencelerinin de vazgeçilmez isimlerinden.
En büyük yıldız belki o ama tek değil. Bilhassa gelir düzeyi düşük kesim (Nişantaşı sosyetesinin aksine) pop dinliyor: Serdar Ortaç, Kenan Doğulu gibi isimler her daim revaçta. ‘Eller havaya’ şarkıları da… Kral TV, hâlâ en çok izlenen müzik kanalı. Orada klibi dönenlerin diğerlerine nazaran bu kesimde şanslı olduğu aşikâr.
Şu ana kadar saydığımız şarkıcıların hepsinin erkek olduğunu fark etmişsinizdir. Hanım sanatçılarımıza ilgi biraz daha düşük. Gülşen, Demet Akalın, Hadise, Hande Yener gibiler bu kesimde pek dinlenmiyor. Daha ‘efendi’ sanatçıların albümleri ise çok satıyor.
İslami forumlara baktığımızda en çok indirilen albümlerin Funda Arar albümleri olduğunu görüyoruz. Onun yanına Zara’yı da koymalıyız elbette: Türküler söyleyerek bu kesimin gönlünü fetheden Zara’nın ‘mahalle’ye yaklaşma çabasını görmezden gelmemiz mümkün değil. Cemaat mensuplarından birisiyle evlenince bir anda yıldız oldu. Repertuvarının alaturkadan alafrangaya uzanması ve hatta ilahileri de kapsaması onun en büyük avantajı. Dolayısıyla diğer hanımlar arasında hep bir adım önde.
Topluluklarda ise Gece Yolcuları diğerlerinin arasından sıyrılıyor çünkü Tayyip Erdoğan’ın kızı Esra’nın düğün töreninde çalınmak üzere ‘Vuslat’ adlı özel bir besteye imza atmışlıkları var.
Bu arada, ‘mahalle’nin kendi şarkıcı ve topluluklarını da çıkardığını, gençlerin giderek müzik yapmaya daha hevesli olduklarını söyleyelim. Çok değil, 13 yıl kadar önce, ‘yeşil pop‘ kavramı ‘mahalle’ yazarlarından Sadık Albayrak tarafından ortaya atıldığında ortalık karışmıştı: Eşref Ziya Terzi, Mehmet Emin Ay, Ömer Karaoğlu, Aykut Kuşkaya gibi isimler ilk popçular. O dönem eleştirilmişlerdi lakin pop giderek en revaçta müzik türü haline geldi.
Türküler: Neşet Ertaş ve İbrahim Tatlıses…
‘Öteki mahalle’nin has müziği esasen türküler. Neşet Ertaş’tan Orhan Hakalmaz’a uzanan geniş bir yelpaze dinleniyor. AKP’li belediyelerin düzenlediği ‘şenlik’lere baktığımızda burada da rağbet edilenin türkücüler olduğunu görüyoruz. Bir yanda İsmail Türüt gibi daha sağdakiler, diğer yanda Burhan Çaçan gibi ilahi söyleyerek mahalleye yanaşanlar, öte tarafta ‘Kurtlar Vadisi’ türkücüleri…
Türküler, televizyon dizilerinin de katkısıyla her daim ön planda. O kadar ki, fasıl olayının Fehmi Koru elinde bir ‘gösteri aracı’na dönüştüğünü düşünen ve bu minvalde rahatsızlıklarını dile getiren gelenekçi İslamcılar, fasıla gitmeyenler için farklı bir buluşma gerçekleştirme yolunda adım attılar ve Neşet Ertaş’ın katılacağı bir buluşma tertiplediler. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmiyoruz lakin medyada bu buluşma fikrinden bir hayli bahsedildi.
Neşet Ertaş, yıllardır öteki mahallede pek sevilen bir isim. Kimileri onu Kalan Müzik tarafından yayımlanan albümlerle keşfetti belki ama mahalle mensupları Almanya yıllarından beri onun farkındaydı. Bu, biraz da cemaatin bir kısmının gurbetçi olmasıyla alakalı…
Türkülerin bir diğer yıldızı İbrahim Tatlıses. Halkın arasından kopup gelmesi, inşaat işçiliğinden yükselmesi gibi etkenler yanık sesiyle birleşince, cemaatin onu bağrına basması daha kolay oluyor. Ramazanlarda ‘mahalle mensubu’ gibi davranması, mukaddesatçı yanını ortaya çıkarması ise onun avantajı. ‘Mahalleli’ dansöz dahil pek çok eğlenceyi onun sayesinde görüyor. İbo’nun elinde haram helale dönüşüyor ya da günah işleme özgürlüğü tam da bu noktada devreye giriyor. Tatlıses, biraz da yoldan çıkaran bir arkadaş olduğu için seviliyor.
İlahiler: Sami Savni Özer ve Minik Dualar Grubu…
İlahi, ‘öteki mahalle’nin hem hep ilgilendiği bir müzik hem de bu durumdan biraz mustaripler. Dışarıdan bakıldığında sadece ilahi dinleyen bir cemaat olarak algılanmak onlara rahatsızlık veriyor. Bu yüzdendir ki Meltem TV tarafından düzenlenen ‘İlahi Star’ yarışması beklenen ilgiyi görmedi. Mahalle mensupları, ‘Popstar Alaturka’yı izlemeyi tercih ederken, formatını bu yarışmalardan almış ‘İlahi Star’, sessiz sedasız başladı ve bitti.
Ama bu demek değil ki cemaat ilahi dinlemiyor. Bilakis, bir yandan Sami Savni Özer’in modernize ettiği ilahilere kulak verirken, diğer yandan çocuklardan oluşan Minik Dualar Grubu’nun seslendirdiği ilahiler eşliğinde gözyaşı dökülüyor. Burhan Çaçan, Alişan gibi isimler, bilhassa Ramazan döneminde televizyonlarda ilahiler söylemeyi tercih ettiği için revaçtalar. Ancak bütün bunlar, ilahinin artık bir ramazan ritüeli olarak algılanmasına engel değil. Belediyelerin düzenlediği ramazan şenliklerinin en gözde kısmı hâlâ hep bir ağızdan ilahilerin seslendirildiği bölüm. Bunu takiben çıkan alaturkacı sanatçılar (ki Muazzez Abacı, Zekai Tunca gibi isimler bunlar) ve pop şarkıcıları gençlere hitap ederken, yaşını başını almış cemaat mensupları ilahileri dinledikten sonra huşu içinde ortamı terk ediyor. Ramazan eğlencelerinin en sevilen, bütün bir ay boyunca gelmesi beklenen ismi ise ‘mahalle’nin pop starı Sami Yusuf.
İki Yusuf: Yusuf İslam ve Sami Yusuf…
Sami Yusuf, sahici bir fenomen. Sadece Türkiye’de değil, bütün İslam âleminde çok meşhur. Bilhassa ramazanlarda verdiği halk konserleri tıklım tıklım doluyor ve dinleyicilerin yarısından çoğunu hanımlar oluşturuyor. 1980, Tahran doğumlu. Müzisyen bir aileden geldiği için müziğe çok küçük yaşta başlamış; Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde burslu eğitim almış. Ödülleri saymakla bitmez. Avrupa ve Uzakdoğu’da da popüler bir isim. Ramazan ayları onun turne dönemi. Bu aylarda Türkiye’yi de sık sık ziyaret ediyor ve davudi sesiyle söylediği şarkılarla genç hanımların kalbini kazanıyor. En yakın buluşma 4 Eylül’de Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde. ‘Öteki mahalle’nin bütün hanımları onunla evlenmek istiyor, erkekleri de onun gibi olmak: 70’li yılların Erol Evgin’i gibi yani! Genç kesimin cep telefonları da Sami Yusuf şarkısıyla çalıyor, albümleri kapışılıyor, şarkıları iPod’ları şenlendiriyor. Geçen hafta Sezen Aksu’nun söz yazıp verdiği haberlerini okuduk. Bu ikili iyi iş yapar!
Bir diğer Yusuf, Yusuf İslam adını seçerek Müslüman olan Cat Stevens. 80’li yılların sonunda, bu dönüşümü yaşarken memlekete geldiğinde büyük coşkuyla karşılanmıştı. Sonradan bu coşku kayboldu. Birbiri ardına albümler yaptı, bunların bir kısmını sadece Türkiye’de piyasaya sürdü, hatta unutulmaz ‘Lady D’Arbanville’ şarkısını Mazhar Alanson’un katılımıyla Türkçe seslendirdi. Ama bütün bunlar Yusuf İslam’ın bir fenomen olmasına yetmedi. Hatta, Cat Stevens adıyla yaptığı albümler her daim daha çok ilgi çekti. O da bu durumu fark etmiş olmalı ki, son zamanlarda eski kariyerine göz kırpıyor.
Rap, hiphop, tekno: Ceza, Sagopa, Grup Nasihat…
‘Mahalle’ gençlerinin bu ara tercih ettiği bir diğer müzik türü hiphop. Saadet Partisi ve AKP’nin, seçim öncesinde Ceza’nın ‘Fark Var’ şarkısını ele geçirmek için ne taklalar attığını biliyoruz. SP, seçim sloganını ‘Fark var’ olarak belirlemiş, şarkıyı Ceza’dan alamayınca korsan olarak kullanmaya başlamıştı. Bu dönemde, SP Gençlik Kolları tarafından düzenlenen bir gecede ortaya çıkan Almancı gençlerden kurulu Grup Nasihat, söyledikleri rap’lerle Erbakan’ı ağlatınca, bu müzik türü bir anda popüler oldu.
Almanya’da yaşayan cemaat mensubu gençler zaten yıllardır rap söylüyordu. Hatta Islamic Force gibi fırtınalar koparan topluluklar da çıktı ama bunun Türkiye’de, ‘mahalle’ içinde bir izdüşümü olamamıştı… Ceza ve Sagopa Kajmer, burada en çok dinlenen hiphopçular. Almancılar burdakilerce hâlâ tanınmıyor, bilinmiyor. Akşamüstü ve hafta sonu buluşmalarının asıl müziği hiphop. Fakat hiphop dinlerken ‘break dance’ yapılıyor. Henüz bir ‘yeşil’ hiphop piyasasından söz etmek mümkün değil ama Grup Nasihat’in şarkıları internette tıklanma rekoru kırınca başka şarkı ve şarkıcıların da ortaya çıkması kaçınılmaz oldu. Erbakan’ı ağlatan ‘Hizmet Zamanı’nın sözlerini analım, bu bahsi kapatalım: ‘Şehri, kasabası, köyü, varoşu/Baştacımız yaptık Milli Görüş’ü/Kurtuluş burada, çözüm burada/Kim bozabilir bu asi duruşu’…
Dışarıdan bakıldığında görünen bunlar. Elbette içeride çok farklı bir manzarayla karşılaşabiliriz. Dahasını merak edenler cemaate katılabilir ama bu pek de kolay olmayacaktır. Her ne kadar bu ara bir ‘dışa açılma’ çabası görülse de bu ‘Kayıtsız şartsız ne olursan, kim olursan ol gel’ tadında bir şey değil. Dışarıdakini içe katmaktan ziyade içtekini dışa fırlatmak olarak görebiliriz bunu. Zaman zaman kafa göz yarılsa da ekseriyetle bu fırlatma ya da sızma harekâtının başarılı olduğu da söylenebilir.
İsyanın sesi, çarşaflı teknocu…
Habibe, Medineli bir barış elçisi. 15 yaşında Türkiye’ye gelmiş, o gün bugündür burada. ‘Mahalle’ kanallarında klipleri dönmeye başladığından beri çok revaçta. ‘White Peace’ onun ilk albümü. Şarkılarını, Amerika’nın Irak’ı işgali ve Papa’nın İslam’ı ‘savaşçı bir din’ olarak tanımlaması üzerine duyduğu rahatsızlıkla yazmış. Albümde etnikten teknoya uzanan pek çok müziği harmanlamış. Medya onu ‘çarşaflı teknocu’ olarak tanıtıyor ama o bundan rahatsız. Giyimiyle değil, söyledikleriyle ilgi görmek istiyor. ‘İslami tekno’ kavramına karşı. Şarkılarında isyan var ve bu isyanı anlatabileceği yegâne müziğin tekno olduğunu düşünüyor. ‘Kadın sesi haramdır’ diyenlere de cevabı hazır: “Ben sesimle teganni yapmadım, sesimle insanlarda şehvet uyandıracak tonda bir şey söylemedim. Ben sadece haykırıyorum; dünya için barış istediğimi haykırıyorum. Ben mağdur olmuş, yetim kalmış çocukların annesinin sesi olmak istiyorum. Bunun neresi haram?” Irak Savaşı sırasında canlı kalkan olarak Bağdat’a gitme girişiminde bulunmuş ama ailesince engellenmiş. Bir sinema filmi yapmak, orada yaşanan acıları dünyaya anlatmak istiyor. Mahalle gençlerinin bu ara en çok dinlediği isimlerden…
Gaflet uykusundan sonradan uyananlar…
Yakın zamanda vuku bulan Yaşar Alptekin olayını hatırlarsınız: Bir anda İslam’ı seçen, hacca giden ve dönüşünde ihramlı fotoğraflarını medyaya servis eden bir dönemin meşhur dansçısı, bu vesileyle yeniden gündeme geldi ve hatta ‘gaflet uykusundan uyanışını’ anlatan bir kitap bile yazdı. Alptekin, tek örnek değil. Pek samimi bulunmadığı için ‘mahalle’ sakinlerince de kabul görmedi. Müzik dünyasındaki en büyük dönüşüm Engin Noyan’ın ‘ihtidası’ydı: Eşi Eser Noyan’la tangolar söylerken bir anda diline Arapça kelimeler dolayan Engin Noyan, bunu takiben Münib adını hatırladı ve birbiri ardına kitaplar yazmaya, televizyon programları yapmaya başladı. 90’lı yılların ortalarında Allah adını dilinden düşürmeyen Cem Karaca, onu sevenlerin kalbini çizmişti ama ‘dönüş’ü bu kadar keskin olmamıştı. O kadar ki Münib Engin Noyan, çoktandır ulema gibi görülüyor. Üzerinde dini mesajlar olan tişörtlerle ekrana çıkıyor ve halkı İslam’a çağırıyor. Doğal olarak ‘mahalleli’nin de sevdiği bir isim.
Son olarak, Atilla Taş’ın da bu kervana katıldığını söyleyelim: Son albümü ‘Çikolata’nın promosyonunu Kâbe önünde çektirdiği fotoğraflarla yapan Taş, basın bülteninde de umreye gittikten sonra hayatının değiştiğini, aydınlandığını anlatıyor. Albümün cemaatçe kabul görüp görmeyeceğiniyse zaman gösterecek.
Şiirler, enstrümantal müzikler
Sadece müzik değil, şiir albümleri de revaçta. Elbette 1 numaraya Recep Tayyip Erdoğan’ın hapse girmeden hemen önce yaptığı ‘Bu Sevda Bitmez’ albümünü yerleştirmeliyiz. Hâlâ ilk günkü coşkuyla dinlenen bir albüm bu. Onu Uğur Arslan, Bedirhan Gökçe, Şebnem Kısaparmak, İkbal Gürpınar ve İbrahim Sadri takip ediyor.
Dikkat ettiyseniz bu şairlerin her biri ‘mahalle’ televizyonlarında program yapıyor. Seslendirdikleri şiirler isyandan uzak, belli bir yılgınlığı haiz, tekdüze bir ses tonuyla okunuyor ve fonda genellikle Ömer Faruk Tekbilek şarkıları kullanılıyor.
Ömer Faruk Tekbilek demişken, onun pek revaçta bir ezgisinin (I Love You) Muazzez Ersoy tarafından ‘Seni Seviyorum’ adıyla sözlü hale getirildiğini ve bir dönem sık sık dinlendiğini hatırlayalım. İsmet Özel ve Necip Fazıl Kısakürek’in kendi sesinden şiirleri de sürekli dinleniyor. İslami forum sitelerinde Ahmed Arif’in kendi sesinden şiirlerine de rastladık ama mesela Yılmaz Erdoğan adını göremedik. ‘Mahalleli’nin bu kavruk Anadolu çocuğunu yok sayması siyasi görüşleriyle alakalı olmalı…
Son olarak, ‘Meksika Sınırı’ adlı programlarıyla ilgileri üzerlerine çeken üç şairin ismini bir kenara yazmak gerek: İsmail Kılıçarslan, Tarık Tufan ve Selahattin Yusuf. Henüz albümleri yok ama program vesilesiyle herkesçe tanınır, bilinir oldular.(1)
___________________________________________
(1) Radikal Gzetesi, Cumartesi eki, 29 Ağustos 2009
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=952034&Date=02.09.2009&CategoryID=41
_______________________________________________
“ALLAH” DEDİ… GÖBEK ATMAYACAĞIZ!..
‘Türbanlıların Tarkan’ı Sami Yusuf konseri izledim. Arkadan biri ‘Şarkıda Allah dediği için, göbek de atamayacağız’ dedi. Kimse eğlenmedi, el çırpıp gitti. Kısa izlenim: Tesettürde krem, aralarında Emine Erdoğan esprileri moda…
Yiğit Karaahmet’ten Sami Yusuf konser izlenimleri…
Bu sıralar yükselen değer, bir arayışın peşinden koşmak. Ayşe Arman, ebedi gençliğin ve ‘asla yaşlanmayacak seksi bir sarışın’ iddiasının ardına takılıp, bu kez de zebralarla poz vermek için Kenya’ya gitti. Ertuğrul Özkök 67′de Nepal’e, 73′te Hindistan’a, 88′de Studio 54′e yaptığı gezilerin ardından şimdi de inancın peşinde Mekke’de. Ahmet Hakan’ın ise azmiyle yüzleşip kırık koluyla kalkıp tercihen Perestroyaka yerine bir sürü erkeğin koluna çarptığı, fakat üfleyerek acısını geçiremeyecek kadınların az olduğu Mekke’de Özkök’e eşlik etti.
Ve hiçbir şeyden geri kalmamak için benim de içime kayıp bir ‘şey’imin eksik olduğu hissi içime bir nur gibi indi. Altı modelle, bir otelde oda partisi gibi mütevazı ölçüde harika bir parti programımı iptal ederek, Harbiye Açıkhava’da Sami Yusuf konserine gitmeye karar verdim. Yani politik olarak ne kadar doğru bilmiyorum ama söylemesi çok hoş gelen ‘Türbanlıların Tarkan’ının’ konserine.
LAİK MAZERET
- İslami içerikli bir konser hazırlığının en zoru yeşil inci düğmeli, ipek gömleğimi muhafazakar bir H&M hırkayla tamamlayabilmek oldu.
- Konserde birkaç tane de tipik laik üniformalı kadın da vardı; omuzlarda fönlü sarı röfleli saçlı, edepli dekolte bluzlu ve bej pantolonlu bir tanesi telefonda arkadaşına ‘Ben buraya konser için gelmedim. Güneri Cıvaoğlu varmış onun için geldim’ diye anlatıyordu.
KİMSE KEYİF ALMIYOR GİBİ
- Bakmayın oynayıp göbek atan türbanlı kız fotoğraflarına. Yok böyle bir eğlence hali yani. Zaten arkamızdaki kızlardan biri ‘Şimdi şarkılarda Allah dediği için, göbek de atamayacağız’ dedi. Herkesin eğlencede en ileri gittiği an sadece el çırpmak. Sanki dinlemelerine izin verilen tek müzik buymuş da o yüzden mecburen sevmişler gibi. Kimse keyif almıyor doğru dürüst.
- Konser olanca sahteliğiyle sürerken, ağladı. Yani bunu da yaptı ya inanamıyorum artık.
- Yanımda oturan çok eğlendi.
Babasından bu konser için izin almış. Bu gece bu saatte ilk kez dışarıda kalıyormuş.
- Konserde aradığımı kesinlikle bulamadım. Emine Erdoğan da gelmemekle iyi etmiş. Ben de bundan sonra onun izlerini takip edip, Ürdün Kraliçesi’yle takılacağım.
KONSERDE GAY VAR MIYDI?
- Muhafazakarların VIP anlayışı çok değişik. Bana ‘Sizi çok iyi bir yere oturtacağız’ dediler. İyi dedikleri yerden, sahneyi dürbünle görebiliyordum. Küçük bir kıyamet kopardıktan sonra önlerde bir yere geçtim.
- Genel dağılıma baktığımızda 215 TL’lik gayet pahalı biletli ön sıralarda hemen hemen hiç boş yer yokken, arka taraflardaki 50 TL’ye kadar yerler epey boştu. Arka sıradakileri de zaten önlere kaydırdılar. Fakir sınıf zenginlerden intikamını aldı.
- Türbanlıların Tarkan’ında, başı açıkların Tarkan’ının konserine nazaran daha az gay vardı. Ama vardı. Yok mu sanıyordunuz? Zaten en ortalarda dolaşan gizli gay de yine her zaman olduğu gibi organizasyon komitesine sızmayı başarmış. Elinde bir çiçekle kulise giderken gördük.
TÜRBANDA MODA KREM RENGİ
- Türban modasında anladığım kadarıyla krem tonları ağırlıklı. Gemi çapası damgalı başörtüleriyle protokolde pişti olan iki kadına çok güldüm. Burada da mı?
- Konser bir türlü başlamadı. Gecikmenin suçu, etrafımda oturan kızlar tarafından Emine Erdoğan’a atıldı. Konsere gelecekmiş de o yüzden bekleniyormuş. Sanırım Emine Erdoğan sürekli bir yere bekleniyor ve geç geliyor. Ve yine anladığım kadarıyla kendi aralarında Emine Erdoğan esprileri çok moda.
- Açıkhava’da sigara yasağını ilk kez bu kadar davudi bir ses anons etti. Sanki İnanç Dünyası programından, ‘Sigara içerseniz cehennemde yanarsınız’ tadında yapılan anons büyük alkış aldı. Kaçak içmeyi düşündüğüm sigaramı cebime koydum.
- Saat 22.43 itibarıyla Sami Yusuf sahnedeydi. Emine Erdoğan ise gelmedi.
TARKAN’DAN YAKIŞIKLI AMA…
- 12 kişilik orkestra Leonard Cohen’in izinden giderek, sahneye baştan aşağı siyahlar içinde çıktı. Üst orta sınıf düğünlerinin vazgeçilmezi, yerden yükselen kıvılcımlarla Sami Yusuf geldi. Din öğretmeni kesimi, klasik siyah takımın içine, yakası kapalı bir atlet giymiş. Normal Tarkan, bu kıyafeti cenazede bile giymez.
- Tarkan mı yakışıklı? Sami Yusuf mu? Kesinlikle Sami Yusuf. Fatih Erbakan stilini severim çünkü. Tarkan mı sevimli? Sami Yusuf mu? Kesinlikle Tarkan. Sıfır sahne karizmasının yanı sıra Serdar Ortaç’ın kumar borcundan sahneye çıkarken yüzünden akan ‘Burada mecburiyetten bulunuyorum’ ifadesinin üçle çarpılmış bıkkınlığında bir ifade var
- Konsere giderken ilginç bir sentez, alt yapıları enteresan şarkılar bekliyordum. Beşinci sınıf pop ritimlerinin üstüne sadece dini içerikli sözler yazılmış. Piyanoda Elton gibi gözlüklerini takıp, çalıp söylediği şarkıların kötülüğü ise anlatılamaz. Tabii gözlükler o kadar renkli değil.(2)
_______________________________________
(2) http://www.aksam.com.tr/2009/09/07/haber/yasam/2117/allah_dedi__gobek_atamayacagiz_.html