Açılım Tartışmaları Üzerine: ”Sanatçılar ve folklorcular da bekliyor…” Y.Doç.Dr. Göktan Ay


Toplam Okunma: 2794 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:33
Kategori: Fikir Yazıları

Son aylarda, “açılım” kelimesi rağbet görüyor… Açılıma; dili, cinsi, mezhebi, rengi vb. ne olursa olsun, bu ülkede yaşayan, kendini Türk vatandaşı gören, ülkenin bütünlüğüne bağlı, sevgiyi ve paylaşımı bilen her kişinin; sağlıklı, müreffeh ve doğru yaşaması, çağın şartlarına/imkanlarına kavuşması için gerekli çalışmaları yapmak olarak bakılmalıdır. Yoksa her meslek veya etnik grubun kendine göre açılım beklentisi olacaktır…

Son aylarda “açılım” kelimesi konulması görüyor. Ancak, dikkat edilirse, ülkemizde birçok alanda, “olması gereken kurumlar” olduğu halde, yıllardır “olması gereken kararlar” alınamıyor, alandaki insanlar rahatlatılmıyor…

Elbette ki, Sn. Başbakanımızın arzuladığı gibi, her insan “akan kanların durmasını ister”, ancak, akan kanların da “hesabının sorulmasını” bekleyerek… Çünkü; sorumluluğun paylaşılmadığı, yanlış yapanların cezalandırılmadığı/korunduğu/desteklendiği bir ülkede hukuktan/yasalardan bahsetmek mümkün değildir…

Yeni yetişen gençlerin, sürekli yozlaştığından bahsediliyor… Olaylar, cinayetler, evden kaçmalar, sigara/alkol/esrar kullanmalar, aldatmalar, boşanmalar, yanlış ilişkiler v.b. nerdeyse normal hale geldi… Bu gibi haberleri okuyan gençlerin, eğer aile hayatlarında sorunları varsa etkilenmemesi mümkün mü? Onlara neyi güzel örnek diye vereceğiz? Bu ortamda, eğitim kurumlarına ve öğretmenlere önemli sorumluluklar düşüyor. Unutmayalım ki, onları yanlış yollardan kurtaracak olan okullardaki sanatsal çalışmalardır.
Açılıma; dili, cinsi, mezhebi, rengi v.b. ne olursa olsun, bu ülkede yaşan, kendini Türk vatandaşı gören, ülkenin bütünlüğüne bağlı, sevgiyi ve paylaşımı bilen her kişinin; sağlıklı, müreffeh ve doğru yaşaması, çağın şartlarına/imkanlarına kavuşması için gerekli çalışmaları yapmak olarak bakılmalıdır. Yoksa her meslek veya etnik grubun kendine göre açılım beklentisi olacaktır. Önemli olan, yöneticilerin, bunları dile getirilmeden sezmesi ve zamanında önlemleri almasıdır.

Sorunları yasaklamak/görmezden gelmek, o alanda düğümlenmeye yol açmaktadır.

A/ SANATÇILAR
Bugün devlet topluluklarında/korolarında kadro karşılığı sözleşmeli olarak çalışan sanatçılarında birikmiş sorunları vardır ki, en önemlisi emekliliktir. Zaten normal şartlarda yüksek olmayan maaşlar, maalesef emekli olunca yarıya düşmektedir. Az da olsa belli bir yaşam standardına ulaşmış ve toplumun önünde olmuş sanatçıların, emekli olduktan sonra da, çocukları ve torunları ile rahat/geçinebilir maaş almaları en doğal hakları olsa gerekir.

Yıllardır bu konu gündeme gelmekte ama sonuç alınamamaktadır. Bunun içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın isteği ve Maliye Bakanlığı’nın onayı ile göstergelerinin yükseltilmesi yeterli olmaktadır. Ortaya çıkacak rakam, devletin sanatçısına veremeyeceği bir rakam değildir, önemli olan bakış açısıdır…

Aksi takdirde, sanatçılar, emekli olmak için yaş haddini beklemekte, bu da kurum içinde sıkıntı yaratmakta ve yeni/genç kadrolar alınamamaktadır. Yenilenme olmayınca da sanat kurumlarından mezun olan gençlerin önleri tıkanmış olmaktadır. Enerjik Bakanımız Sn. Günay’ın, soruna sahip çıkarak, bu rahatsızlığı çözüme kavuşturmalarında yarar görmekteyiz. Bu da, devletimizin, geç kalmış bir “sanatçı açılımı” olacaktır…

B/ HALKBİLİMCİLER (FOLKLORCULAR)
Yine, “demokratik açılım” için, “ülke çapında” kullanılması gereken, enerjik/diri bir meslek grubu vardır… Halkbilimciler (Folklorcular)…
Bilindiği gibi, ülke çapında, özellikle halk oyunları ve halk müziği alanında, yıllardır derlemeler/araştırmalar / yarışmalar/şenlikler yapılmaktadır. Ayrıca, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında, bu çalışmaların olmadığı okul/merkez yoktur. Yurt dışındaki yarışmalarda, hiçbir ayrım yapılmadan gönderilen halk oyunları/müziği ekipleri mutlaka “derece alıp dönmektedirler”.

Bu çalışmalarla, çocuklarımız;milli kültürünü öğrenmekte /kaynaşmakta / paylaşmakta / yeteneklerini geliştirmekte / farkındalıklarını farketmekte ve de en önemlisi sosyalleşmektedirler. Günümüze kadar da batı-doğu, kuzey-güney, dil, renk, cins ayrımı yapılmadan, çalışmalar hiçbir sorun yaşanmadan, ülke çapında barış içinde yürütülmektedir.

Bilinmektedir ki; barış ve huzura giden yolda en önemli öge “sanattır”. Sanatı geliştirmek/yaymak ve sanatçıları korumak/kollamakta devletimizin asli görevlerindendir.

Bu nedenle, sayıları 4 milyonu bulan halk oyunları/müziği camiasının, -belli bir proje/program dahilinde, ülke çapında –Sn. Başbakanımızın himayelerinde- yapılacak olan kurs/etkinlik/yarışmalarla kaynaştırıcı rolü ile “açılım” içinde yer alması, en doğru yol olacaktır…

Helva yapmak için her şeye sahibiz…Yeter ki, yurdum insanını “gerektiği yerde ve gerektiği şekilde” değerlendirmesini bilelim…
Biz, ülkemiz için, her türlü göreve hazırız, arkadaşlarımızın da hazır olduğunu biliyoruz…

Unutmayalım ki, sanat ve sanatçı, her türlü siyasetin üstünde ve önündedir…




Hoşgeldiniz