“TRT Nağme” Bu Haliyle Kebabçı Dükkanına Fon Müziği Olur… Ahmet Rasim Küçükusta


Toplam Okunma: 6687 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 21:26
Kategori: Cevabi Yazılar

Birkaç aydır ‘Ha bugün düzelir, ha yarın düzelecek’ diye umutla bekliyorum ama TRT Nağme’ de hiçbir ilerleme yok. Yayın, ilk günden beri aynı minval üzerine devam ediyor. Arada duyduğumuz ‘Radyo Nağme 24 saat Türk Sanat Müziği ile yayını ile sizlerle’ duyurusuna sadakatle uyuyorlar. Tamam, TRT Nağme’ de sürekli olarak ‘Türk Sanat Müziği parçaları’ yayınlandığı doğru, ama istediğimiz bu değil. Biz TRT’ den ‘musiki eserleri’ beklemekteyiz hasretle…

Musiki Türk Sanat Müziği değildir

Bu Türk Sanat Müziği terimini ilk duyduğum senelerde bu acayip isim beni sinirlendirirdi, oysa artık bunu icat eden her kimse ‘Allah ondan razı olsun.’ diyorum. Çünkü günümüz TRT’ sinin müzik anlayışını ‘musiki’ kelimesi ile ifade etmek mümkün değil; musikiye ayıp edilmiş olur.

TRT radyolarında musiki değil tam anlamıyla ‘Türk Sanat Müziği’ (TSM) icra ediliyor. Buna TRT müziği de diyebilirsiniz. TRT televizyonlarında ise artık TSM bile dinlemek imkânsız.
Arabeske razı olacaksınız, Selami Şahin’ e assolist olarak, elektrogitara saz olarak, Suat Yıldırım’ a şef olarak tahammül edebileceksiniz açın televizyonlarınızın sesini. Tabii etkili bir sakinleştirici almayı da unutmayın ki, televizyonunuzun başına bir kaza gelmesin.

Söylemeye gerek yo, bilenler ve sevenleri için musiki ile Türk Sanat Müziği birbirinden tamamen farklı şeylerdir. Siz şimdi klâsiklerimizi geçin Hacı Arif Bey’ in, Şevki Bey’ in, Lemi Atlı’ nın, Zeki Arif’ in, Rakım Elkutlu’ nun, Selahattin Pınar’ ın bestelerine, Bekir Sıtkı Sezgin’ in, Meral Uğurlu’ nun, İnci Çayırlı’ nın, Sabite Tur’ un, Alâeddin Yavaşça’ nın yorumlarına musiki mi yoksa ‘tövbe hâşâ’ TSM mi dersiniz?

TRT Nağme’ den ne bekliyoruz?
İlk günden beri fırsatım olduğunda TRT Nağme dinliyorum. Hep bana mı tesadüf ediyor bilemiyorum ama neredeyse tamamen son 20 senenin bantları dönüp duruyor.

Oysa TRT’ nin elinde tozlu raflarda sabırla bekleyen ve dünyada eşi benzeri olmayan bir hazine var. Müzehher Güyer, Nevin Demirdöğen, Ekrem Kongar, Ayten Zenger, Cevdet Bolvadin, Mülkiye Toper, Rahmi Sönmezocak, Mediha Demirkıran, Şükran Özer, Rıza Rit, Recep Birgit, Sevim Deran, Özdal Orhon, Arif Sami Toker, Mustafa Çağlar, Radife Erten, Ahmet Üstün, Sadi Hoşses, Necmi Rıza, Feriha Tunceli, Afife Edioboğlu, Mualla Mukadder, Perihan Altındağ, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Sevim Tanürek, Neşe Can ve daha kimler… onlara uzanacak bir eli bekliyor heyecanla.

İkincisi, TRT Nağme adeta aç insanların yemek masasına çarşıdan pazardan yiyecek namına sebze, meyve, et, süt, yağ, yoğurt, şeker… ne varsa paketleri ile olduğu gibi koyup ‘Alın yiyin bunları’ demekten farklı bir iş yapmıyor.
Bir bant dönüyor ama okuyan kim, çalanlar kimler, ara taksimini kim yapıyor, çalınan eserlerin bestekârı, güftekarı kim bildirmek gerekir. Bu, hem eseri yaratan ve yorumlayanlara saygının bir gereğidir; hem de TRT’ nin eğitim vazifesinin bir icabıdır. Babam da bantları arka arkaya koyup çalar.

Gelelim neticeye
TRT’ nin vazifesi sahip olduğu muhteşem malzemeyi belirli bir programla ve düzen içinde dinleyiciye sunmaktır. Yoksa TRT Nağme kebapçı veya işkembeci dükkânında fon müziği olmaktan ileri gidemez.




Hoşgeldiniz