Bizim Mustafa’mız… Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta


Toplam Okunma: 3818 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 12:42
Kategori: Değerlerimiz, Fikir Yazıları

Geçtiğimiz aylarda sinemalarda gösterilen “Mustafa” filminin tartışmalarından anlıyoruz ki, herkesin kendine göre hayâl ettiği bir Mustafa’ sı var. Türk musikisine âşık olanların nasıl bir Mustafa’sı olduğunu Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça’ nın hocası Saadettin Kaynak’ tan naklettiği bir hatırası çok güzel dile getiriyor. İşte, ‘Bizim Mustafa’ mız’… Safiye Ayla, Atatürk’ ün Çankaya’daki sofrasında bir akşam Saadettin Kaynak’ ın yeni bestelediği ‘Yanık Ömer’ isimli hüseyni şarkısını okur. Atatürk bu muhteşem eseri büyük bir hayranlıkla dinler…

Yanık Ömer Türk musikisinde klasik formların dışında, belki biraz köçekçelere benzeyen, serbest başlayan, sonra aksak, sofyan ve nim sofyan usullerinde devam eden, arada serbest bölümleri de olan çok farklı bir eserdir.

‘İşte bizim musikimizde bu tür coşkulu… heyecanlı… hamasi… şarkılar da bestelenmeli…’ sözleriyle heyecânını dile getirir ve eserin bestekârının kim olduğunu sorar, kendisi ile ilk fırsatta mutlaka tanışmak istediğini söyler.

Safiye Hanım da ilk görüşmelerinde Saadettin Kaynak’ a Atatürk’ ün bu isteğini bildirir. Kısa bir zaman sonra Atatürk’ ün bir İzmir seyahatinde Kaynak da tesadüfen bu şehirdedir. Saadettin Kaynak Atatürk ile görüşme isteğini bildirir ve hemen huzura kabul edilir.

Atatürk bestekâra yakın alâka gösterir ve tebriklerini bildirir. ‘Hafız, ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa… veya canın istediğinde bana gelebilirsin.’ sözleriyle vedalaşırlar.

Alâeddin Hoca’ nın yirminci yüzyılın Itrı’ si sözleriyle tanımladığı Saadettin Kaynak Atatürk’ ün bu iltifatlarından çok mutlu olmuştur. Bu büyük insan için de bir beste yapmak arzusu içinde güfte ararken Fuat Hulusi Demirelli’ nin ‘Gazi’ başlıklı bir şiirini görür:

Yıllarca elim kalbimin üstünde eğildim
Gölgen gibi topraklara aşkınla serildim
Sensin emelim başka temennileri sildim
Dünyayı tebessümlerinin gülşeni bildim

Göklerden yeşil gözlerinin aşıkı ay gün
Gönlüm gibi lakin olmazlar sana düşkün
Ruhumda güneş doğdu nedir anlamadım ülkün
‘Gazi’ sana sevgisi gökten de büyük Türk’ ün

Saadettin Kaynak bu mısraları kısa zamanda evcara makamında besteler ve Ankara’ ya giderek Atatürk’ ün Kalem-i Mahsusa’ sına görüşme isteğini bildirir. Huzura kabul edilen S. Kaynak eserini seslendirir. Atatürk şarkıyı çok beğenir ve birkaç kere okutturur. Eserin az kullanılan evcara makamında olması da Ata’ nın hoşuna gitmiştir.

Kaynak huzurdan ayrılacağı zaman Atatürk ‘Biraz bekle hafız’ diyerek dışarı çıkar ve kısa zaman sonra elinde bir kitapla döner. Bu, Hafız Osman’ ın el yazması bir Kuranı Kerim’ dir.

Bu Kuran-ı Kerim’ in sende olması daha uygun. Sana hediye ettiğimi içinde Allah’ ın lafzı olan bir kitabın üzerine yazmayacağım için, ayrı bir kağıda yazıp arasına koydum’ diyerek kutsal kitabı Kaynak’ a verir.

Alâeddin Hoca sağlığında da hasta olduğu zamanda da her zaman yanında olduğu ve ‘Ben bestekar olmuşsam bunda Saadettin Kaynak’ ın çok katkısı var’ sözleriyle anlattığı Hoca’ sının evinde Ata’ nın hediyesi bu Kuran-ı Kerimi ve onun yazısını da gördüğünü sözlerine ekledi.

İşte, herkesin bir tarafa çekmek istediği bizim gönlümüzdeki Mustafa budur…




Hoşgeldiniz