Galata Köprüsü ve Müzik Gürültüsü… Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 4160 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 12:42
Kategori: Fikir Yazıları, Yazarlarımız: A.Sarı

İstanbul/Karaköy’den girerken sağ tarafı bir başka, sol tarafı bir başka güzel, bir başka manzara. Haliç tarafında “son” hissi uyanırken Marmara tarafında “özgürlük” hissi hakim. Bir köprü birbirine zıt iki duyguyu bu kadar mı güzel açıklar… Akşam gün batımını mı seyretmek istiyorsunuz? O zaman sağ tarafta bir yere oturacaksınız. Günün doğuşunda kahvaltı mı yapmak istiyorsunuz o zaman sabah sol tarafta sizin yeriniz. Ama ya müzik tercihiniz, atmosferiniz?..

Yeni Galata Köprüsü ve Müzik Gürültüsü… Ayhan Sarı

Karaköy’den girerken sağ tarafı bir başka, sol tarafı bir başka güzel, bir başka manzara. Haliç tarafında “son” hissi uyanırken Marmara tarafında “özgürlük” hissi hakim. Bir köprü birbirine zıt iki duyguyu bu kadar mı güzel açıklar. Akşam gün batımını mı seyretmek istiyorsunuz? O zaman sağ tarafta bir yere oturacaksınız. Günün doğuşunda kahvaltı mı yapmak istiyorsunuz o zaman sabah sol tarafta sizin yeriniz. Oltacılar balıklarını çekiyorlar, isterseniz oltayı tutup sıra sıra balıkları çıkarabilirsiniz. Ama ya müzik tercihiniz? Yok da diyebilirsiniz ama öyle bir müzik kakafonisi oluşmuş ki eminim bir daha adımınızı atmak istemiyeceksiniz…

Yemek mekanları doğal olarak yan yana dizilmiş…

Bunlara restoran ya da lokanta demiyoruz. Çünkü ne oldukları belli değil. Cafe mi, birahane mi, tavlahane mi, nargilehane mi, balık lokantası mı?

En önemlisi de disco mu? Dans veya oynama mekanı mı?

Bize göre bu mekanların hepsi de hiçbiri değil.

Arabeskin de bir kişiliği, ayrıcalığı var. Ama bunlar arabesk bile değil.

Eline elektrosundan mikrofonlusuna (akustik değil, akustiğin mikrofonlusu!..) gitarını ve bağlamasını alanı çıkarmışlar bir podyuma, yanlarına koymuşlar ses yükselticisini.

Bunların çoğunu müzisyen filan diye düşünürseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Ses veya çalgıları yerine ses yükselticisi volüm düğmesi virtüözü olmuşlar.

Bu sol yanıbaşımızdaki durum. Sağ yanımızdaki görüntü biraz daha farklı!..

Biz gün batımında romantik romantik yemeğimizi yerken, yurdumun insanları diğer yanımızda yere serilmiş sentetik vinileks kaplama minderlerin üstünde yayım yayım yatarcasına yayılmışlar. Volümü sonuna kadar açılmış hoparlörlerinden gelen müzik ise ritmik çıs-taklı bir disco dans müziği!.. Bunlar dansetmiyorlar ki, görüyoruz işte. Uzanmış, yatıyorlar. Hepsinin birden kulakları da sağır olamaz.

O zaman volüm neden niye yüksek?..(*)

Ritmin alt katmanlarından olan içsel atımı da hesaba katıyorum. Düşünüp duruyorum akşamdan beri:

Bu volümün açılmasında ana etken nedir?
Kim, hangi eğitim, görgü ve kültürel yapısındaki yerel yönetici bunları bu şekilde yanyana dizmiş? Diye…(**)

. . .

Ne güzel güneş batıyor. Herkes işinden çıkmış dinleniyor veya romantikler güneşin batımına dalmış.(***)

Müzik niye çıtsak-çıstak, bağır bağır? Duygulanım atmosferleri değişti de benim haberim mi yok? Artık güneş batarken deniz kenarında bas bas müzik bağırtılması mı gerekiyor?

Eğer duygulanım atmosferi anlayışınızı değiştirdiyseniz sizleri İstanbul Yeni Galata Köprüsü’ne davet ediyorum.

Güneşi; bas bas bağıran ve birbirine karışan müzik kakışımıyla batırmak için…(*4)

_____________________________________

(*) Desibel ölçümünü müzikoloji bölümü mezunlarına bırakamıyoruz, Çünkü onlara maalesef bu alanda da kadro vermiyorlar.

(**) Hayatlarında romantik gün batımı yaşayamamış atmosfer bilinçsiz, konudan sorumlu olması gerekip de olmayan, ister işportacı, ister yerleşik esnafını koruyup, “atmosfer de neymiş, öyle güneş batırmak filan” diyerek öylesine “manasız/duygusuz bir şekilde anlamsızca teeessüm eden” yerel/genel devlet görevlilerinin tutumu zaten malum…

(***) O bölgede turistler çok mu?..

(*4) Bu yazı 18 Ağustos 2009’da yazılmıştır.
________________________________________________
Ayhan Sarı
musikidergisi@yahoo.com.tr




Hoşgeldiniz