Deniz Baykal’ın Musiki Açılımı… Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Toplam Okunma: 3133 | En Son Okunma: 23.11.2024 - 13:01
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün (01Haziran 2009) Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ nda Melihat Gülses’ in “Bir Bahar Akşamı” konserinde idi. Salon tamamen doluydu… Medyada yer alan haberlere göre Deniz Baykal Ankara’ dan İstanbul’ a sırf bu konser için gelmiş… Deniz Baykal acaba bu konsere gerçekten müzik aşkına mı geldi, yoksa bu da CHP’ nin son zamanlardaki açılımlarından biri miydi?..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün (01Haziran 2009) Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ nda Melihat Gülses’ in Bir Bahar Akşamı konserinde idi. İnternet haber sitelerine ‘’Deniz Baykal ‘beni mest eden ses’ dediği şarkıcıyı dinledi’’ başlığı ile haber olan konseri ben de Melihat Hanım’ ın davetlisi olarak eşimle birlikte Baykal’ ın üç sıra arkasında dinledim…
Salon, sanatçının bundan önceki tüm konserlerinde olduğu gibi tamamen doluydu, ama bu tür konserlere başbakan, bakan, parti başkanı, belediye başkanı, vali gibi üst düzey yöneticilerin veya başka tanınmış kişilerin katılması hem sanatçıların motivasyonunu etkiliyor, hem konserin havasını değiştiriyor.
Bu konser de elbette Baykal sayesinde haber değeri kazandı. Aksi takdirde konser medyada benim gibi az sayıda meraklının birkaç internet sitesindeki notları dışında yer almazdı herhalde.
Bir musiki sevdalısı olarak Baykal’ ın bir ‘Türk Müziği’ konserine katılmasına ve bu sayede ‘musikinin’ gündeme gelmesine, özellikle Cinuçen Tanrıkorur’ un hatırlanmasına vesile olmasına çok memnun oldum.
Deniz Baykal ‘ekibiyle beraber’ salona girdiği andan itibaren dinleyicilerin bakışlarının ona döndüğünü, konserden önce ve konser arasında birçok kişinin yanına giderek el sıkıştıklarını, bazılarının resim çektirdiklerini gördük, ama işin doğrusu Deniz Bey’ in büyük bir ilgi gördüğünü söylemem mümkün değil.
Ekibiyle dedim; bundan kastettiğim yanındaki koyu renk takım elbiseli kişilerdi. Ben içlerinde Mehmet Sevigen ve Gürsel Tekin’ i tanıdım sadece, diğerleri kimlerdi bilmiyorum.
Medyada yer alan haberlere göre Deniz Baykal Ankara’ dan İstanbul’ a sırf bu konser için gelmiş. Baykal Melihat Gülses’ e olan hayranlığını gizlemiyormuş. Sanatçı için ‘beni mest eden ses’ demesi de zaten bunun en iyi göstergesi.
Miting meydanlarında veya parti toplantılarında elini kolunu sallayarak kavga eder gibi, rakibini yakalasa dövecekmiş veya boğazını sıkacakmış gibi konuşan, bağıran, tehdit eden Deniz Baykal’ ın gülücükler saçması, sessiz sakin bir konser dinlemesi, şarkılara katılması, eliyle tempo tutması aslında ne kadar güzel.
Sanırım partili partisiz herkes böyle bir tablodan mutlu olmuştur. Ama asla yeterli değil.
Deniz Baykal bizleri çok daha mutlu edebilirdi. Nasıl mı?
Deniz Bey bu konsere maçolar gibi takım elbiseli bir takım partililer yerine çiçekli bir elbise giymiş eşiyle gelseydi.
Salona el ele tutuşarak girseler, yan yana otursalar, zaman zaman birbirlerine sokulsalar, eşi arada başını Deniz Bey’ in omzuna yaslasa, bakışsalar, şarkıları beraber mırıldansalar, birbirlerine sevgiyle gülümseseler… çok daha güzel bir tablo olmaz mıydı?
Baykal, Emin Ongan’ ın ‘Baharı okşuyor ellerim’ şarkısı okunurken Mehmet Sevigen yerine Olcay Hanım’ ın yanında otursaydı veya Ali Rifat Çağatay’ ın nihavent ‘Darılmak âdeti bilmem ki çapkının naz mı?’ şarkısında Gürsel Tekin’ inkiler yerine eşiyle göz göze gelseydi nasıl olurdu?
Gelelim neticeye:
Baykal’ ın bu hâlini gördükten sonra şeytanın avukatı olarak şu soruyu sormadan edemiyorum:
Deniz Baykal acaba bu konsere gerçekten müzik aşkına mı geldi, yoksa bu da CHP’ nin son zamanlardaki açılımlarından biri miydi?
Ne dersiniz?
Konser hakkında da birkaç söz:
Melihat Gülses benim de çok sevdiğim, saydığım ve birçok kereler musiki toplantılarında bir araya geldiğimiz çok değerli bir sanatçı. Deniz Bey’ in Melihat Hanım’ ın sesinden etkilenmiş olmasından ayrıca mutlu oldum. Çünkü bu güzel ses beni de duygulandırır her zaman.
Bu konser için dikkat ettiyseniz yukarıda ‘Türk Musikisi’ demedim, ‘Türk Müziği’ terimini özellikle kullandım. Çünkü dün geceki konserde ‘Türk musikisi’ yoktu.
Konserde yer alan parçaların belki bir ikisi hariç tümü fantezi, kanto, tango, türkü gibi bizim klasik musikimizin temel formları içinde yer almayan ‘hafif’ eserlerdi. Klasik sazlar yanında viyolonsel, kontrbas, akustik gitar, piyano, akordeon gibi sazlar da vardı.
Şarkı ve sazlar elbette Melihat Hanım ve sanat yönetmeni eşi Necip Gülses’ in seçimleri. Dinleyicilerin arasında gençlerin ve hatta çocukların (benim yanımda 4 yaşlarındaki Berke ve 7 yaşındaki Cem vardı) da olduğu bir topluluk için çok uygun bir repertuar ve düzenleme.
Bizim gibiler bu tür bestelerden ve yabancı sazlardan çok fazla zevk almasak da bu tür uygulama ve konserlerin Türk müziğinin tanıtımı ve gençlerimizin müziğimizi sevmesi açısından çok gerekli olduğu kanaatindeyim.
Melihat Hanım’ ı, Necip Bey’ i ve kemençevi Neva Gülses’ i yürekten kutluyorum.