Nişantaşı Amerikan Hastanesi’nin Konservatuar Öğretim Üyesi Sanatçıya Verdiği Değer !..


Toplam Okunma: 3892 | En Son Okunma: 27.11.2024 - 10:43
Kategori: Haberler

İnsansal değerleri kabul etmiş tüm ülkelerde insana sağlık açısından verilen değer maksimum seviyelerde olurken İstanbul gibi bir megaşehrin Nişantaşı semtinde sağlık hizmeti vermekle yükümlü Amerikan Hastanesi’nde İTÜ TMDK sanatçı öğretim üyesinin yaşadığı olayı ve Nişantaşı Amerikan Hastanesi’nin aciliyet ölçütlerini aktarıyoruz. Devlet konservatuarında doçent düzeyinde enstrüman öğretim üyesi sanatçının sağ elinin parmaklarının -03.06.2009 gününün ilk dakikalarında, saat 00.30 sularında- araba kapısına sıkışması sonrası oluşan ezilme, kırılma morarma belirtileriyle geceyarısı –olay yerine(Topağacı) en yakın hastane olması nedeniyle- Nişantaşı Amerikan Hastanesi acile müracaatına Nişantaşı Amerikan Hastanesi Acili yetkililerinin cevabı 400 TL olmuş, T.C. Devletinin sağlık karnesinin orda geçmiyeceği belirtilmiş ve bayan öğretim üyesi sanatçı eline buz torbası tutuşturularak gece yarısı hastane kapısından geri çevrilmiştir…

İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı(Maçka) Müzikoloji Bölümü öğretim üyesi sanatçımız daha sonra Şişli Etfal Hastanesi aciline kaldırılmış, orada film çekilmiş,  ezilme sonucu  parmaklarında oluşan kan toplama iğne vasıtasıyla alınarak bandajlanmıştır.

Gecikme sonucundaki tedavi gelişiminin sürecini zaman gösterecektir!..

Müzisyen için parmak sağlığının aciliyet derecesini nasıl anlatmalı? Özel hastane acil çalışanlarına/yöneticilerine/Sağlık Bakanlığı’na bu konuda eğitim seminerleri mi düzenlemeli, bilboardlara ilanlar mı vermeli, özel hastane acil kapısında kahve içme eylemi mi yapmalı?..

. . .

Yıllar önce(1994) sevgili merhum bestecimiz Sadi Hoşses akşam üzeri İzmir/Karşıyaka’da beyin kanamasından yere yığılmış, yakındaki en kapsamlı hastane olan Ege Üniversitesi Hastanesi acıle nakledilmiş, sigortalı olan Sadi hoca’nın eşinden peşin olarak o zaman için büyük para olan 3 milyon istenmiş, eşinin “üzerimde yok, sonra veririm” demesine rağmen sedyede saatlerce bekletilmiş, para bulunamamış, para bulunamayınca da tomografi çekilmemiş, öylesine acil bir durumda saniyelerin bile önemi varken Sadi Hoca bilinci kapalı olarak saatlerce Ege üniversitesi acilinde sedyede beklemek zorunda kalmış, en sonunda da Tepecik SSK hastanesine nakledilmiş ve bir hafta komada/yoğun bakımda kaldıktan sonra 03 Temmuz 1994′de hayata gözlerini yummuştur.

Sadi Hoca İzmir/Tepecik SSK ‘ya naklolduktan sonra 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in arayıp ilgilenmesi sonucu  E.Ü. Rektörü devreye girip Sadi Hoca’yı TIP Fakültesi hastanesine geri almak istemişlerse de doktorların önerisiyle Sadi Hoca’nın eşi kabul etmemiş, zaten iş, işten çoktan geçmiştir.

Sanat dünyamız bu ve bunun gibi nice acil veya acil olmayan hastane öyküleriyle doludur.

Türkiye’de özel hastanelerin acil ölçütlerini kim neye göre belirlemekte, acilde kim neye göre karar vermektedir?..

Özel hastanelerimiz ve özel hastanelerimizden Nişantaşı Amerikan Hastanesi gibi “bir müzisyen için parmağın ne derece önemli olduğunu” anlıyamıyan bazı sağlık görevlilerinin ve de baş kurumlarının ölçütlerine daha ne kadar ironik(!) gülümseme yapılabılır ki?…




Hoşgeldiniz